17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kemikleşmiş ve ödüne kapalı konuların ağırlıklı yer aldığı anlaşmazlıklarda ‘kabul edilebilir riskler’ alınması gerekirken, anlaşılıyor ki AKP, parlak olduğu izlenimi edindikleri aceleci fikirlerin arkasına ‘risk analizi’ yapmadan takılabiliyor. Eğer bu hesapsızlıklar yalnızca AKP’ye zarar vermiş olsaydı bunun tölare edilebilmesi mümkün olabilirdi. Ne var ki AKP, Türkiye’de hükümet sorumluluğunu da üzerinde taşıyan bir parti olduğu için bu sorumluluktan bağımsız davranabilmesi mümkün görünmüyor. Ortaya çıkan zarar yalnızca partiye değil ülkeye de bir maliyet yüklüyor. HAMAS’IN TAVRI Hamas, FKÖ’nün yönetsel gücünü yitirmesi sonucu Filistin’de yükselen değere dönüşmüş, uyguladığı sosyoekonomik politikalarla özellikle yoksul kesimlerin umudu haline gelmiş durumda. Ne var ki Hamas şu andaki siyasi kimliğinin ötesinde, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülke Meşal’in AKP binasında yaptığı açıklama tarafından bir terör örgütü sırasında fondaki parti logoları kaldırıldı... olarak kabul ve liste edilmiş bulunuyor. Müslüman Kardeşler öğretisi doğrultusunda kurulan, İran’ın ideolojik ve lojistik desteğine sahip bulunan Hamas; İsrail’in varlığını tanımıyor, İsrail yok edilinceye kadar silahlı mücadelesini sürdüreceğini açıklıyor, İsrail hedeflerine karşı intihar eylemleri de dahil olmak üzere saldırılar düzenliyor. Hamas’ın pek çok lideri de İsrail tarafından düzenlenen eylemler sonucu hayatlarını kaybetmiş olup lider kadrosunun bir bölümü hapiste bir bölümü de sürgünde bulunuyor. Nitekim Hamas’ın seçilen 12 milletvekili hapishanede veya sürgünde bulunduğu için parlamentoda yerlerini alamayacaklar. Ancak terör örgütü kimliğine karşın Hamas, Filistin’deki seçimlere katıldı, hile karıştırılmadığı ve demokratik olduğu onaylanan bir seçim sonucu hükümet kurmaya yeterli sayıda milletvekili çıkardı. Marjinal gruplara yönelik özellikle GOP bağlamında yürütülen politika; bu grupların sistem içine çekilerek şiddetten soyutlanmalarını öngörmekte olduğuna göre Hamas’la da ‘birilerinin’ görüşerek legalize edilmesi konusunda diyalog başlatması kaçınılmaz görünüyor. cağı nasıl anlaşılacak? Eğer Hamas, seçim zaferine karşın terör örgütü olarak nitelenmeye devam edilip ilişki kurulmayacaksa o takdirde Filistin halkının Hamas’ı iktidara taşıyan özgür iradesi cezalandırılarak, demokrasinin ancak Batının istediği sonuçları ortaya koyması halinde kabul edilebilecek bir rejim ve sistem olduğu sonucuna varılabilir. Bu sonuç ise demokrasinin, halkların özgür iradeleri ile yönetenlerini seçtiği bir sistem olmaktan çok Batı değerlerine uygunluğunun yine Batı tarafından onandığı ya da yadsındığı güdümlü bir sistemi ifade eder ve bölgedeki demokratikleştirme çabaları ciddi bir yara alabilir. Bu bağlamda kabul edilmesi gerekir ki Hamas, pimi çekilmiş bir bomba gibi ortaya atılmak yerine sistem içine alınacak bir takım çabaların hedefi olmalı. Sanırız AKP’nin "neo Osmanlıcı" derinlikli danışmanları bu analizlerden yola çıkarak böylesi bir C S TRATEJİ 19 görüşme talebini iletmesi, kendileri açısından son derece doğru ve uygun bir seçimi yansıtıyor. Varlığını tanımayan ve kabul etmeyen, sona erdirinceye değin silahlı mücadelesini terk etmeyeceğini açıklayan bir grupla Ankara’nın görüşmüş olması şu aşamada hiç kuşku yok ki İsrail’in ulusal çıkarları ile örtüşmüyor. Çünkü Ariel Sharon’un rahatsızlığı nedeniyle aktif politika dışında kalacağının anlaşılması üzerine İsrail’de oluşan ve ne şekilde dolacağı henüz belli olmayan siyasi boşluğun devam ettiği bir dönemde Hamas’ın legal bir taraf olarak uluslararası arenada kabul görmesi yolunun açılması, İsrail’in Hamas’ı izole etmeye çalıştığı sırada, Ankara tarafından zamansız açılan çıkış kapısı İsrail’in elini zayıflattı.Bu nedenle, Ankara’nın iyi niyetle bile olsa zamanlaması yanlış girişimi İsrail’in ulusal çıkarları ile bağdaşmıyor. ABD’NİN TUTUMU ABD ise Suriye ve İran operasyonlarına hazırlandığı, bu operasyonların psikolojik yönünü çoktandır başlattığı bir ortamda İsrail ve Filistin arasındaki anlaşmazlığın giderilmesini kendi ulusal çıkarları doğrultusunda yararlı görüyor. Ortadoğu’daki sorunların kaynağını oluşturan bir problemin anlaşma ile çözümlenmesi ABD’ye manevraları açısından bölgede daha rahat bir ortam sağlayacağı için Washington’un, Ankara’nın girişimine Tel Aviv’e oranla daha hesaplı bir tepki vermesi anlaşılabilir. Ancak ABD’deki güçlü Yahudi lobisi düşünüldüğünde, yaklaşan başkanlık seçimleri öncesinde Beyaz Saray’ın görece soğukkanlı tutumunun bir süre sonra İsrail lehine değişmesi güçlü bir olasılık olarak görünüyor. İran, "küçük şeytan" olarak adlandırdığı İsrail ile Filistin arasında Hamas temelli bir anlaşma ve uzlaşmaya varılmasını, ABD’nin tüm güç ve dikkati kendi üzerinde yoğunlaşacağı için herhalde arzu etmeyecek ve Ankara’nın bu girişimini sempatik bulmayacaktır. Ve en önemlisi, Ankara bugüne kadar terörizmle mücadele konusunda seslendirdiği tezleri ile ciddi bir çelişki yaratmış durumda. Seçilmiş bir yönetici olan Diyarbakır’ın DTP’li Belediye Başkanı Osman Baydemir’in Amerika ziyaretinden rahatsızlık duyan ve ABD Dışişleri yetkililerince kabul edilmemesi, Yahudi lobi kuruluşlarında konuşma yapmaması için girişimlerde bulunan Ankara, Hamas heyetini kabul ederek çifte standart uygular bir konuma düştü. AKP’nin bürokrasiye olan güvensizliğinin bir sonucu olarak çok önemli konuları bile devlet deneyimi olmayan danışmanlar eli ile çözümleme alışkanlığının yarattığı bu kriz aslında başından beri iyi yönetilmiş olsaydı hiç kuşkusuz bu boyuta taşınmayacaktı. Bilgi ile desteklenmeyen ve iç politikayı etkileyebilecek bir kazanıma eşlik edebileceği varsayılan kimi konular korkulur ki Midyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma sonucunu doğurabilir. İsrail’in giderek sertleşen tepkilerinin incelikli diplomatik bir manevra mı yoksa gerçek bir kızgınlığı mı yansıttığının göstergesi ise 24 Nisan öncesi ABD’de bir kez daha gündeme gelecek Ermeni Soykırımı yasa tasarıları karşısında Yahudi lobilerinin tutumu olacaktır. Derinlikli stratejinin karaya oturup oturmadığının iskandili olan 24 Nisanı bekleyelim.. RTADOĞU’DAKİ ÇELİŞKİSİ ABD, İsrail ve Ortadoğu Dörtlüsü bu görüşmeyi yapmayacakları ve Hamas’la masaya oturmayacaklarını açıkladıklarına göre, terör örgütü kimliğine karşın demokratik bir yoldan iktidara gelmiş bulunan bu grupla diyalog nasıl kurulacak ve Hamas’ın şiddetten soyutlanıp soyutlanmaya O misyonun Türkiye tarafından üstlenilebileceği sonucuna vardılar ve Hamas’tan gelen görüşme önerisini kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak değerlendirdiler. İçine sıkıştırıldığı durumda Hamas açısından ilk etapta görüşülmesinde yarar bulunan ve çevresindeki duvarlarda gedik açılmasına yardımcı olacak öncelikli ülke elbette Türkiye’dir. Çünkü Türkiye hem ABD hem İsrail’in müttefikidir. AB ile müzakerelere fiilen başlamak üzeredir ve bütün bu avantajlarının yanısıra Müslüman bir ülkedir. Bu nedenle Hamas liderliğinin Ankara’ya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle