17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Karabağ’da Ermenilerin işlediği insanlık suçunun 14. yılı… C S TRATEJİ 15 Hocalı katliamı Araz ASLANLI TUSAM Kafkasya Araştırmaları Masası Şubat, Azerbaycan, Türkiye ve tüm insanlık için en acılı günlerden birini oluşturuyor. Bundan 14 yıl önce, 1992 yılının 25 Şubatı’nı 26 Şubat’a bağlayan gece, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Hocalı kentinde Ermeni askerleri tarafından tarihin trajik insanlık suçlarından birisi gerçekleştirildi. Sözde soykırım iddialarıyla Türkiye’yi suçlayan Ermenistan’ın günümüzdeki Devlet Başkanı Robert Koçaryan’ın emirleriyle Ermeni askeri birlikleri, Azerbaycan’ın tarihi Karabağ bölgesinde yedi bin kişilik nüfusa sahip ve coğrafi konumu itibariyle bölge için stratejik önemi olan, Hocalı kentini ele geçirmek ve toplu katliam yapmak amacıyla 25 Şubat 1992 gecesi harekete geçti. Hocalı’nın işgali sonucu sivil ve silahsız Azerbaycanlı çocuk, kadın, ihtiyar ve genç ayrımı yapılmadan Ermeni silahlı birlikleri tarafından katledildi. Resmi verilere göre; o gece 83’ü çocuk, 106’sı kadın 613 kişi acımasız yöntemlerle işkence yapılarak katledildi. Ayrıca 487 kişi ağır yaralandı ve 1275 kişi rehin alındı. 150 kişiye ilişkin olarak her hangi bir bilgi edinilemiyor, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtardı. Uluslararası kuruluşlar ve dünya medyası olayı insanlık dramı olarak nitelendirdi. Özellikle, bölgede ilk incelemeleri yapan Memorial isimli Moskova merkezli insan hakları örgütünün tespitlerine göre "bu katliam ile insan haklarına ilişkin temel sözleşmelerin tamamı ihlal edilmiş ve insanlık suçu işlenmiştir." Human Rights Watch da katliama ilişkin yaptığı çalışmalar sonrasında, olayı insanlık dramı olarak nitelendirdi. 26 DÖNEMİN KOŞULLARI Sovyetler’in dağılma sürecinde Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik toprak iddiaları ile birlikte, iki ülke arasında başlayan gerginlik önce küçük çaplı çatışmalara, ardından savaşa dönüştü. Şubat 1992, aslında savaşın durdurulması ve soruna çözüm bulunması açısından girişimlerin söz konusu olduğu bir dönemdi. Azerbaycan ve Ermenistan’ın uluslararası kuruluşlara üyelik süreçleriyle birlikte, arabulucuların sayısında artış gözlenmişti. Bir yandan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT o sıralarda AGİK), diğer yandan komşu ülkeler arabuluculuk girişimlerinde bulunmaya çalışmaktaydılar. Şubat 1992 sonlarında ise özellikle İran’ın girişimleri söz konusu olmaya başlamıştı. Hatta 24 Şubat 1992’de İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti, taraflar arasında arabuluculuk yapma amacıyla bölgeye bir ziyaret gerçekleştirmişti. Fakat, taraflar arasında ateşkes için temel konularda uzlaşmaya çalışılırken Hocalı katliamı yaşanmıştı. Hocalı kenti, Ermenistan askeri birliklerinin saldırıları sırasında bölgede belki de en kritik durumda olan yerleşim birimiydi. Bölgedeki tek havaalanının bulunduğu 7000 nüfuslu Hocalı, 1991 yaz ve sonbaharındaki Ermeni saldırıları sonucu kuşatma altına alınmıştı ve kente ulaşım sadece helikopterlerle sağlanmaktaydı. Dönemin Azerbaycan yönetimi bölgenin güvenliğini sağlamak için gerekli adımları atmamakla eleştirilmekteydi. Azerbaycan yetkilileri, saldırının barış görüşmelerinin sürdüğü güne denk geleceğine ihtimal vermemişlerdi. Katliamın ardından Azerbaycan, Hankendi’ndeki 366 sayılı Sovyet Zırhlı Alayı’nın saldırıya katıldığını açıkladı. Çünkü saldırıda gelişmiş konvansiyonel silahlar kullanılmıştı. Bunlar değil bölgedeki yerel gruplarda, yeni oluşmaya başlayan Azerbaycan ve Ermenistan ordularında bile yoktu. Rus tarafının tersini söylemesine karşın alaydan firar eden üç Rus askeri 3 Mart 1992’de düzenledikleri basın toplantısında, "Hıristiyan Ermeniler yanında Müslüman Azerbaycanlılara karşı savaşmalarının istendiğini" itiraf etti. O dönemde neden Hocalı’da böyle bir eylem gerçekleştirildi? İlk husus Hocalı’nın stratejik konumuna ilişkin olmuştur. Ermeniler için Hocalı’nın işgal edilmesi Askeran ile Hankendi arasındaki yolun açılarak, Şuşa dışında eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin (DKÖB) tamamının Ermenistan kontrolüne geçmesi açısından önemliydi. Hocalı’ya yönelik operasyonun büyük katliam şeklinde gerçekleştirilmesinin birkaç nedeni olmuştur. Bunlar arasında Ermenilerin bilinçaltına işlenen Türk düşmanlığı, saldırıda bulunanların ruh hali gibi etkenler bulunmakla beraber, operasyonun bilinçli olarak bu şekilde yapılması suretiyle insanların gözünü korkutmak ve dirençlerini zayıflatmak da amaçlanıyordu. Bu stratejiye göre, bölgedeki Azerbaycan Türklerinin psikolojik direnci kırılırsa ve aileleri katledilmek Hocalı’da yakınlarını suretiyle bir ölçüde gözleri kaybeden Azeri kadını... korkutulursa, ileriki saldırılarda direniş daha zayıf olacak ve herkes canını ve daha önemlisi ailesini kurtarmaya çalışacaktı. Nitekim sonraki işgallere baktığımızda Ermenilerin bu stratejilerinin bir ölçüde başarılı olduğu görülüyor. Hocalı Katliamı’nın emrini veren Koçaryan Türkleri 1900’lerin başında kendilerine yönelik ‘soykırım’ yapmakla suçlayan Ermeniler, 1992’de Hocalı’da 613 kişiyi katletti. Katliam emrini veren bugünkü Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan için herhangi bir yaptırım gündeme gelmiyor. gerçekleştirdiği Serebrenitsa katliamı ile benzeşiyor. Bilindiği üzere, Serebrenitsa katliamı Eski Yugoslavya Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi’nce Soykırım olarak nitelendirildi. Ermeni kuvvetlerinin Hocalı’da Azerbaycan halkına karşı yaptıkları toplu imha, 9 Aralık 1948’de BM tarafından kabul edilen SoykırımJenosit Sözleşmesinin 2. maddesinde yer alan "milli, etnik, ırkı veya dini bir grubu kısmen veya tamamen imha etme" biçiminde tanımlanan ifade ile tamamen örtüşüyor. Ermenilerin Hocalı’da yaptıkları katliam BM Jenosit Anlaşmasında, jenosidin gerçekleşmiş sayılacağı koşulları sayan 2. maddesinde yer alan beş şıkkının ilk ikisi ile uyum gösteriyor. Ermenilerin Hocalı’da yaptıkları toplu katliam BM Jenosit Anlaşmasında jenosidi düzenleyen 2. maddede yer alan "bir grubun üyelerinin katledilmesi" ve "grup üyelerine bedeni ve akli açıdan ciddi biçimde zarar verilmesi" koşulları ile birebir uyuşuyor. Yukarıda da ifade edildiği üzere bölgede bulunan 366 sayılı Sovyet Zırhlı Alayı olay sırasında Ermeni birliklerine aktif destek vermişti. 366 sayılı alayda yer alan 4 Özbek, 6 Kazak, 3 Kırgız ve 4 Tatar kökenli askerin de aynı dönemlerde alayda görevli Ermeni gruplarca öldürülmesi, genel hedefin Türk etnik varlığı olduğunu gösteriyor. Ancak, Hocalı Soykırımı konusunda gerçekler uluslararası arenada yeteri derecede duyurulamadı ve somut kanıtlar olmasına karşın başta Ermenistan’ın bugünkü Devlet Başkanı ve Hocalı Soykırımı’nın doğrudan sorumlusu olduğu açıkça bilinen, Robert Koçaryan’ın ve diğer sorumluların uluslararası hukuk çerçevesinde cezalandırılması sağlanamadı. Olayın üzerinden 14 yıl geçmesine karşın, üzerine büyük sorumluluklar düşen BM’nin ve diğer uluslararası kuruluşların olaya gerekli önemi vermediği görülüyor. Aynı durum, BM Güvenlik Konseyi’nin 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararlarında ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin 25 Ocak 2005 tarihli ve 1416 sayılı kararında da belirtildiği üzere Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını halen işgali altında tutması için de söz konusu. Adaletin tam olarak yerine gelmesi, bölgesel ve küresel barış ve güvenliğin sağlanması için başta BM olmak üzere tüm uluslararası kuruluşların Hocalı Soykırımı’na ve Azerbaycan topraklarının işgal altında kalması durumuna ilişkin sorumluluklarını bir an önce yerine getirmesi gerekiyor. OYKIRIM RESMEN TANINMALI Türkiye’yi sözde soykırım iddiası ile suçlayan Ermenistan yetkililerinin daha 13 yıl önce Hocalı’da gerçekleştirdikleri katliam, Miloşeviç’in Temmuz 1995’de Bosna’da S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle