17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 C S YAPI UYUŞMAZLIĞI TRATEJİ Renkli devrim istikrar getirmedi... Kırgızistan durulmuyor Seyhun ŞAHİN Araştırmacı adife devrimlerin Orta Asya versiyonuna mekanlık eden Bişkek, henüz yıldönümü bile dolmamışken keskin dönüşlere ve fiziki kapasitesiyle ters orantılı olaylara sahne oluyor. Ortaya çıkış biçimi ve lider kadroya baktığımızda bunu aslında devam eden bir sürecin son halkası olarak da yorumlayabiliriz. Çünkü bölgesinin en küçük ülkesi olmasının yanı sıra ekonomik yapısı, devlet yapılanması, doğal kaynak yetersizliği ve giderek artan sosyal sorunları, geçiş sürecindeki bir ülkenin yaşayabileceği bütün olumsuzlukları ifade ediyor. Yönetim karakteri açısından bölge ülkeleriyle karşılaştırdığımızda son bir yıl içerisindeki dönüşüm ile birlikte farklı bir durumun ortaya çıktığını görmekteyiz. Türkmenistan ve Özbeksitan; yoğun baskı, gizliliğin esas alındığı devlet yapılanmasına dayalı siyasi ortam, aile çıkarlarının ön planda olduğu yoksulluğun artış gösterdiği bir modeli; Kazakistan ve Tacikistan; toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda diğer iki örneğin tersine gelişim sergileyen, alternatifsiz yönetimlere sahip ve kaynakları ulusal birliğin yönünde kullanan bir sistemi içeriyor. Kırgızistan ise geçirdiği değişim süreciyle bölgede ayrıcalık yaratma yolunda. Ekonomideki bütün olumsuzluklara karşın sınırlı da olsa demokratik bir yönelim kaydediliyor. Geleceğe yönelik K tahminlerde bulunulurken Bişkek’teki "renkli devrimin" ve bugün bir sorun haline gelen siyasi ortamın zaman içerisinde Merkezi Asya’daki dinamikleri harekete geçirebileceği durumunu unutmamak gerekir. Bişkek’te yönetim değişikliğini getiren Mart olaylarında Parlamento seçimleri, sürecin son halkasını oluşturmuştu. Çünkü Akayev tarafından veto edilen muhalifler için bu demokratik taleplerle sokağa dökülen kitleler, son hamleye tutarak, istifaya davet eden kitlesel eylemler düzenlemesi, daha da ilginci bu eylemci grubun Bakiyev tarafından kabul edilip, destek sağlanması bugüne uzanan krizin de işaretlerindendir. Parlamento’nun yeni anayasayı hazırlamak yerine genel olarak devlet yönetimindeki gelişmeleri önceleyen bir tavır takınması ve mücadelede taraf olması, önemli kadrolara yapılan atamalardaki BakiyevKulov çekişmesi de bugünkü görüntünün oluşmasında ve geleceğe yönelik olumsuz beklentilerde belirtilmesi gereken diğer unsurlar. OTORİTE ZAAFI Akayev yönetiminden, zayıf bir ekonomik ve sosyal yapı ile birlikte yolsuzluk ve çıkar ilişkilerine dayalı bir sistemi devralan devrim ekibinin, kısa süre içerisinde iktidar mücadelesine girmesi, üst düzey kadroların sahip oldukları kurumları da dahil ederek (MGK, İstihbarat, İçişleri Bakanlığı, Başsavcılık, vb) etkin çaba harcaması, otorite zaafiyeti ve kaosun temel nedenidir. Bu çerçevede sorun olarak ön plana çıkan, hatta çok sayıda mahkumun ölümüyle sonuçlanan cezaevi olayları da üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir nokta. Akmatbayev’in, kendi adamlarıyla birlikte düzenlediği bir cezaevi baskınında yaşamını yitirdiğini aktarmak bunu göstermesi açısından önemlidir. Sokak eylemlerinin buralardan yönlendirildiği sıklıkla dillendirilse de polis, istihbarat ve yargının rolü itibariyle çözümü kısa vadede mümkün görünmüyor. Bakiyev’in, Meclis’e yönelik çıkışları, Başkan Ömürbek Tekebayev ile kamuoyunun önünde başlayan kavga ve istifaya giden süreç, Kulov gerginliğinin karşılıklı suçlamalara varması ki bunlar arasında özellikle Bakiyev’in oğullarına yönelik iddialar enteresandır. Kulov tarafından sıklıkla dile getirilen mafyalaşma uyarıları ve bu grupları yönetim kademesindeki sorumlularla ilişkilendirmesi, Bişkek mücadelesinin ülke geneline gruplararası mücadele şeklinde yansıması ve son zamanda Dunganların (Müslüman Çinliler) içerisinde olduğu etnik gerginliğin ortaya çıkması bu kapsamda vurgulanması gerekenlerden sadece birkaç başlığı oluşturuyor. Bakiyev hazırlanmada önemli rol oynadı. Ancak beklentilerin tersine ülke genelinde büyük bir talana neden olan ve devletin varlığını tehlikeye sokan gelişmeler, seçimle oluşan Meclis’in görevini sürdürmesini zorunlu kılmıştı. Büyük çoğunluğunu iş çevrelerinden gelenlerin oluşturduğu 70 sandalyelik yasama organının böylesi bir yapı üzerine oturması doğal çatışmaları da bünyesinde barındıracaktı, beklentiler bu yöndeydi beklenen de çok kısa süre içerisinde oldu. Yeni dönemin siyasi yönelimi açısından ikinci olumsuzluk ise parlamentonun ağırlıklı olarak güneye göre daha zengin kabul edilen Kuzey (Bişkek ve Çuy) kökenli ve Başbakan Feliks Kulov taraftarlarının yer aldığı milletvekillerinden oluşmasıydı. Bu durum, Kulov için devrimin Cumhurbaşkanlığı rolü biçtiği Bakiyev ile iktidar mücadelesinde önemli bir avantajı olacaktı. Her ne kadar Temmuz’daki devlet başkanlığı seçimleri BakiyevKulov ittifakı ile gerçekleştirilse de Bakanlar Kurulu’nun oluşturulmasında öncü kadroda olan eski Dışişleri Bakanı Roza Otunbayeva’nın aralarında bulunduğu altı bakana Parlamento güvenoyu vermedi, hükümetin hazırladığı bütçeyi veto etti. Hemen ardından başlayan olaylarda üç milletvekilinin öldürülmesiyle sonuçlanan sokak eylemlerinin ve çatışmaların yaşanması yapıya ilişkin endişeleri üst seviyeye taşıdı. Hedef alınan milletvekillerinden Bakiyev’in oğlu ile iş ilişkileri bulunan bir aileden gelen Tınınçbek Akmatbayev ve Akayev’in devrilmesinde büyük etkisi bulunan, Bakiyev’in geldiği güney bölgesinde otelleri ve büyük mağazaları bulunan Bayaman Erkinbayev iktidar mücadelesinin kanlı bölümünü oluşturuyor. Özellikle Akmatbayev’in öldürülmesinin ardından aynı zamanda milletvekili de olan kardeş Rısbek Akmatbayev’in Bişkek’te Kulov’u cinayetten sorumlu RUSYA FAKTÖRÜ Kırgızistan’daki olaylarda ABD’nin rolü göz önünde bulundurularak, askeri yayılmanın ardından siyaseten de benzeri bir politikanın geliştirildiği yorumları yapılmıştı genellikle. GürcistanUkrayna örneklerinin Kafkaslar’da oluşturduğu modelin Orta Asya versiyonu. Ancak çok kısa süre içerisinde durumun hiç de öyle olmadığı görüldü. Andican olayları sonrası Özbekistan’ın önderlik ettiği Amerikan karşıtı tutumun, ŞİÖ’ye yansıması, ÇinRusya ikilisinin bunu kullanması ve bölgeye yayılan bir etki oluşturması yeni Kırgız yönetimini de bu doğrultuda harekete zorladı. Bakiyev’in seçimleri kazanmasının ardından daha ilk açıklamasında Amerikan üslerini konu etmesi oluşan beklentileri tersine çeviren bir tutumdu. Elbette Putin’in iktidara gelmesiyle Moskova’nın Avrasya perspektifinin değişmesi, "yakın çevre" kavramı doğrultusunda bölge ülkeleriyle
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle