Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 B C S Z TRATEJİ üyük güçlerin ‘PKK sopa, Barzani çare’ stratejisi… Türkiye’ye kurulan tuzak Em. Tuğg. Nejat Eslen 5 Aralık amanında Talabani ve Barzani güçlerinin uzlaşmasına katkılar sağlayarak, Çekiç Güç’e topraklarını açarak Irak’ın Kuzeyi’nde Kürt Devleti oluşumunu hızlandıran; Irak ile ilgili politika hedeflerini (kırmızı çizgilerini) gerçekçi bir hesap yapmadan belirleyerek deklare eden, Türkmen’leri zamanında yeterince organize edemeyen, Irak ile ilgili çıkarlarının ABD çıkarları ile örtüşmediğini, hatta çoğu zaman çatıştığını görmek istemeyen, bütün bu nedenlerle Irak’ta proaktif davranamayan ve sürekli olayların peşinden giden ve kaybeden tarafta olan, Barzani’ye güvenmemeyi öğrenemeyen Türkiye, günümüzde de bir taraftan Habur Kapısı’nı açık tutarak ve Türk işadamlarının Irak’ın Kuzeyi’nde yatırım yapmasını teşvik ederek Irak’ın Kuzeyi’ndeki Kürt devleti oluşumunu güçlendirdi. Sözde Büyük Kürdistan projesinin lideri Barzani’ye güvenmeye devam ederek, onunla işbirliği yapmaya hazırlanarak, inisiyatifi ona terk ederek de, sadece Irak’taki çıkarlarını değil, başlatılan süreç içinde, kendi bütünlüğünü zora sokuyor. Aslında Türkiye bir tuzağa düşürülüyor. Asıl sorun Irak’ta üslenen PKK ve terör imiş gibi gösteriliyor. PKK’nın etkisizleştirilmesinin ise ancak Barzani’nin katkıları ile gerçekleştirilebileceği şeklinde bir görüntü oluşturuluyor. Yani PKK sopa, Barzani ise çare gibi gösteriliyor. Türkiye, Barzani’nin PKK’nın etkisizleştirilmesi istikametin Z amanında Barzani ile Talabani’nin uzlaşması için çaba sağlanarak, Habur açık tutularak Kuzey Irak’ta ‘Kürt devleti’nin altyapısına yardımcı olundu. Gelinen aşamada Türkiye’ye tuzak kuruluyor. PKK konusunda destek karşılığı Barzani’nin tanınması gündeme getiriliyor. Burada ‘PKK sopa, Barzani çare’ rolünde bulunuyor. Irak’ta önümüzdeki süreçte yaşanacak iç çatışmada Barzani’nin korunması için Türkiye ile federasyon öneriliyor. Projenin son aşamasında, ‘sözde büyük Kürdistan’ ile bölünecek Türkiye’nin, AB’nin hazım sorununu da giderebileceği düşünülüyor. mak için büyük resmi görmek, ‘büyük oyunu’ anlamak gerekiyor. ABD, çıkarları için Ortadoğu’yu şekillendirmek istiyor. Irak ise şekillendirilen Ortadoğu’da öncelikli ülkeyi oluşturtuyor. Etnik, din ve mezhep yapısı nedeni ile zaten suni bir ülke olan Irak’ın, aksi iddia edilse bile, bölünmesi gündeme getiriliyor. Kürtler, bölünme sürecine giren Irak’ta, ABD’nin sadık uydusunu, ABD ise Kürtlerin hamisini oluşturuyor. Bölünme süreci içinde kaynak ve iktidar mücadelesi yaşanmakta olan Irak’ta, iç çatışma kaçınılmaz gibi görünüyor. İç çatışmada Kürtlerin zarar görmemesi için himaye edilmesi ihtiyacı ortaya çıkıyor. İşte bu şartlarda, yeni dengeler tasarlanıyor. Yazılan senaryolara göre, Türkiye’nin Irak Kürtlerini himaye etmesi isteniyor; hatta bu amaçla Irak Kürt Devleti’nin bir TürkKürt federasyonu içinde, Türkiye ile bütünleştirilmesi gündeme getiriliyor. Bu senaryo, artık farklı yerlerde, beyin fırtınalarında tartışılıyor, bu gelişimden Türkiye’nin elde edebileceği çıkarlar (!) anlatılıyor. Misyonları gereği, Türkiye’nin çıkarlarını değil, Türkiye üzerinde çıkarları olanların çıkarlarını savunmaktan sorumlu olan köşe yazarları ise bu senaryo ile ilgili ip uçlarını veriyor. Irak Kürtlerini himayesine alacak Türkiye’nin, terör derdinden nasıl kurtulabileceği izah ediliyor. Özetle, ‘büyük oyun’Barzani’nin katkıları ile Türkiye’nin PKK teröründen kurtulması, buna karşılık Irak Kürtlerini geçici bir süre de olsa içine alarak himaye etmesi mantığı içinde sunuluyor. Kurnazca hazırlanan bu senaryo aslında başlangıçta, Türkiye’nin Irak Kürtleri ile bir federasyon içinde bütünleşmesini, daha sonra da Türkiye Kürtlerinin yaşadığı bölgelerle birlikte sözde Büyük Kürdistan için bölünmesini, bö de sağlayacağı desteğe karşılık olarak Irak’ın Kuzeyi’ndeki Kürt oluşumunu tanıması, Kerkük’teki ve Türkmenler ile ilgili çıkarlarından tavizler vermesi anlamına gelebiliyor. Bütün bu gelişmeler, ‘gerçekçi politika’şeklinde empoze ediliyor. Bu gelişimin Türkiye’nin sadece Irak ile ilgili çıkarlarından vazgeçmesi değil, aynı zamanda, yaşanacak süreç içinde, sözde Büyük Kürdistan projesi kapsamında, bütünlüğünün zora girmesi anlamına da geliyor. Yaşananları ve olası gelişmeleri anla KÜRTLERİN TOPRAK TALEPLERİ VE SİYASİ BÖLGELERİ 1 Kürtler tarafından hak iddia edilen sınırlar; 1919’da Paris Barış Konferansı’na sunuldu. 2 ‘’ Kızıl Kürdistan’ın (192329 arasında Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin ‘Özerk Kürt Sovyet Eyaleti’) sınırları. 3 Kürtlerin hak iddia ettiği sınırlar, BM nin 1945’te San Fransisko’daki ilk oturumuna sunuldu. 4 Demokratik Kürt Cemiyeti sınırları, Mahabat 1946. Çoğunluğunun Kürt nufüsün oluşturduğu bölgeler. 5 Irak’taki Özerk Kürt Bölgesinin sınırları, 1975. 6Irak’taki Özerk Kürt Hükümeti’nin kontrolü altındaki topraklar 199295. Modern sınırlar. lünürken de su kaynaklarından ve içindeki küresel enerji güzergahından vazgeçmesi anlamına geliyor. Bölünmüş Türkiye’nin, azalan nüfusu ve küçültülen coğrafyası ile AB’nin arzu ettiği şekli ile ‘hazmedilebilir’ duruma getirilebileceği de düşünülüyor. Bu senaryonun başarı ile uygulanabilmesi için ise öncelikle, yeni yüzyılın en önemli değerleri olan petrolü ve suyu birleştirme yeteneği olan sözde Büyük Kürdistan projesinin şimdiki lideri Barzani’nin Türkiye ile ilişkilerinin düzeltilmesi gerekiyor. Bu amaçla, gerekli olan ortamı oluşturabilmek için Türkiye’de etnik bölücülük teröre ve PKK’ya indirgenerek yalınlaştırılıyor. PKK ve terörle mücadelenin, etnik bölücülüğü önlemenin tek çaresi olduğu, mücadelenin ise ancak Barzani desteği ile sağlanabileceği görüntüsü veriliyor. Türkiye, PKK ve terörle mücadele ile meşgul edilirken ve belki de PKK’ya böyle bir görev verilmişken Irak’ın Kuzeyi nasıl şekillenmişse, şimdi de PKK bir manivelaya dönüştürülerek Türkiye’nin şekillendirilmesi gündeme getiriliyor. Türkiye’nin niçin şekillendirilmek yani bölünmek istendiğini anlamak için ise jeopolitik uzmanı olmak gerekmiyor. Su kaynaklarını ve küresel enerji güzergahlarını bünyesinde bulunduran Anadolu’nun Doğusu’na emlakçı gözü ile bakmak yeterli olabiliyor. Su kaynakları ve enerji güzergahı oluşturma yeteneği, arazinin değerini artırıyor. Arazinin değeri attıkça da küresel aktörlerin iştahı kabarıyor. Türkiye’yi yönetenler ise Irak’taki çıkarlarını ve Türkiye’nin güvenliğini, Barzani ile işbirliğine bağlayarak ve böylece ‘gerçekçi politika’uyguladıklarını söyleyerek, ‘stratejik deha’ (!) örneği gösteriyor.