Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Suriye’nin Lübnan’dan çekilişini sağlayan uluslararası baskının mimarı olan ABD ve İsrail’in, askeri anlamdaki bu çekilmeye karşın Suriye Gizli Servisi El Muhaberat’ın bölgedeki etkinliğinin süregeldiğine ilişkin açıklamaları ve bu açıklamaları destekleyen kimi bombalama ve suikastler, Suriye’nin askeri varlığına son verdiği Lübnan’da hala örtülü faaliyetlere girişebilecek bir alt yapıyı koruduğunu göstermektedir. Hafız Esad döneminden kalan etkili Baasçıların, Suriye yönetiminde fiilen görevlerini sürdürüyor oluşları ve Beşar Esad’ı bir tür velayet altında bulundurdukları izlenimini yaratan eylem ve politikalarının yarattığı rahatsızlık, sonunda bu ülkeyi beklenenden biraz geç olmakla birlikte White House’ın hedef tahtasına artık koymuş görünmektedir. Kültürel açıdan Fransa’nın etkisi altında bulunan, askeri anlamda ise Rusya’nın periferisinde bulunan Suriye’nin, Baas kimlikli varlığına ABD’nin bölgedeki geleceğe dönük planlamaları nedeniyle daha fazla sabır ve sempati göstermesi elbette beklenmemeliydi. Irak’ın aksine, nüfusunun büyük bir bölümü Sünni olan (yüzde 74) ve Nusayri (Aleviliğin bir kolu) bir azınlık (yüzde 11) tarafından yönetilen Suriye halkının, mezhep açısından Irak’taki Sünni kesime yakın duruşunun yarattığı ve yaratması olası tehlikeler karşısında, Irak’ta durağanlığı bir türlü sağlayamamış bulunan ABD’nin kendi ulusal çıkarları bağlamında, patlamaya hazır bu bombayı etkisizleştirmesi olaylara makro düzeyde bakıldığında doğal olmalıdır. ABD’nin çıkarları u doğallık elbette, gücü elinde bulunduranın haklılığı kavramından kaynaklanmakta ve yeni dünya düzenine damgasını vuran güncel bir modeli; ‘gücün, sahiplerini her koşulda haklı kıldığı’nı çağrıştırmaktadır. Irak’taki Sünni direnişin aslında bir Sünni Arap direnişi olduğu ve Arap ? Financial Times 21 Ekim Internatıonal Herald Tribune 19 Ekim B Milliyetçiliğini öne çıkardığı gözlemlendiğinde, nüfusunun çok büyük bir bölümü Sünni Arap olan ve Baas felsefesini paylaşan Suriye ile Irak’ın Sünni bölgeleri arasında kurulacak köprülerin, ABD’yi son derece zor durumda bırakabileceği elbette Pentagon tarafından görülmekte ve Suriye’nin ya kendi iç sorunları ile boğuşan ya da ABD’ye biat etmiş güçlü bir liderlikle yönetilen ülkeye dönüştürülmesi Pentagon açısından yaşamsal bir öncelik kazanmaktadır. Irak’ta Sünni Araplarla Kürtler arasındaki çatışma boyutuna varan ve bir iç savaş sinyalini veren anlaşmazlıkların bir süre sonra kendi Kürtleri ile küçümsenmeyecek sorunları bulunan Suriye’yi de içine çekmesi ve Irak Kürtlerinin, gerek Irak’taki Sünni gruplar gerek Suriye Sünnileri arasında sıkışmaları tehlikesine karşı, ABD’nin (yeni) en sadık müttefiklerini koruma refleksini göstermesi de son gelişmelerin nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Irak’taki kaosun, şu anda tek durağan coğrafya olan Kürt bölgesine sıçraması ve Iraklı Sünni Araplarla, Suriyeli Sünni Arapları da içine çeken bir çatışmaya dönüşmesi, ABD’nin Irak’taki ‘kabus senaryosu’ olmalıdır. Böyle bir durumda Şiilerden yardım alması olanaksız bulunan hatta Şiilerin, Kürtlere karşı Sünnilere örtülü destek vermeleri ile sonuçlanma olasılığı son derece yüksek olan bu senaryonun gerçeklik kazanması, ABD’nin önce Irak politikasının iflası, ardından domino efekti ile bölgedeki kazanımlarının birer birer yıkılması anlamını taşıyabilecektir. Bu senaryonun gerçekleşmemesini sağlayacak etmenlerden başlıcası ise Suriye’deki Baas etkisinin kırılması ve yönetimin ABD yanlısı güçlü bir lidere devredilmesi ile mümkün görünmektedir. Suriye’nin hedef tahtasına oturmasının bir ikinci nedeni ve birinci aşamanın gerçekleştirilmesinden sonra gündeme gelmesi olası senaryo ise; Irak’ın Kuzeyinde kurulan ve gevşek bir federasyonun ardından bağımsızlığa C S TRATEJİ ÇİZGİLİ DÜNYA Batı medyasının gözüyle Saddam duruşması Le Monde 20 Ekim The Independent 23 Ekim