Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 A C S olduğu ve Özbekistan veya Tacikistan’da yeni bir hava kuvvetleri üssü kuracağına ilişkin iddialar, ABD’nin askeri konulardaki girişimlerini yoğunlaştırmasına neden olmuştur. Ayrıca, ŞİÖ’nün hamileri olan Rusya ve Çin’in 1825 Ağustos’ta gerçekleştirdikleri ortak askeri tatbikatla, daha çok askeri bir blok halinde hareket edeceğini göstermelerinin, Türkistan ülkeleri, uluslararası kamuoyu ve özellikle ABD’ye bir mesaj niteliğinde olması, Washington’u harekete geçiren diğer bir nedendir. Bu gelişmelerin ardından Washington, diplomat ve komutanlarını bölgeye göndererek, bölgedeki konumu ve Özbekistan sonrası darbe alan prestijini yükseltmeye yönelik politiklarını devreye sokmuştur. Amerika’nın en önemli askeri yetkililerinden biri olan Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral John Abizaid’in Türkmenistan’a ve Tacikistan’a 2324 Ağustos 2005 tarihlerinde gerçekleştirmiş olduğu ziyaret, önemli bir adım olmuştur. Bu ziyaret, ABD’nin her iki ülkede de askeri üs arayışında olduğu iddialarını gündeme taşımış, ancak, Tacik ve Türkmen yetkililer bu iddiaları reddetmişlerdir. Bu iddialar her ne kadar yalanlansa da, Washington’un Özbekistan’ı telafi edecek bir üssün kazanı TRATEJİ vrasya’daki değişimler, mücadeleyi hızlandırdı... ABD’den yoğun diplomasi Gürol KIRAÇ TUSAM Türkistan Araştırmaları Masası gkirac@tusam.net zbekistan’ın ABD’den koptuktan sonra keskin çizgilerle Rusya tarafına geçmesi ve gerek ekonomik gerekse askeri anlamda Moskova’ya tam bağımlı tavırlar sergilemesi, Beyaz Saray’ın bölgede "olağanüstü hal" ilan etmesine neden oldu. Bu kayıpla ABD, Türkistan’a diplomatlarını ve askeri yetkililerini göndermek suretiyle bölge devletleriyle olan ilişkilerinde daha yakın temas kurmayı hedeflemiştir. Bölgede askerigüvenlik ve enerji alanında süren kıyasıya mücadelede taraflar, birbirlerinin gerisinde kalmamak için yoğun çaba harcamaktadır. Ardı ardına yapılan diplomatik hamleler, ekonomik işbirliğini geliştirme çabaları ve kendi eksenine yönlendirme gayretleri bölgeyi, adeta diplomatik üs haline getirmiştir. eçtiğimiz yaz Orta Asya’da yaşanan olaylar, Rusya ve G Çin’in önderliğinde Şangay İşbirliği Örgütü kapsamında yaşananlar ABD’nin bölgeyle daha fazla ilgilenmesine neden oldu. Andican olaylarının ardından Özbekistan’ın ABD’ye karşı takındığı tutum değiştirilemiyor. ABD, boşaltması istenen Hanabad Üssü’nün yerine arayışlarını sürdürüyor. mı konusunda çalışma yapması hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü, her ne kadar ABD tarafından ÖzbekistanHanabad (K2) üssünün kaybedilmesine yönelik umursamaz açıklamalar yapılsa da şu an bu üssün yerini dolduracak bir üssün olmadığı bir gerçektir. Kırgızistan Manas Havaalanı’ndan Afganistan’ın başkenti Kabil’e uçuş süresi ve kullanılan yakıt K2’dekinin iki katıdır. Diğer taraftan Manas üssünün daha fazla uçak ve ekipman için yeterli büyüklüğe sahip olmadığı da belirtilmektedir. Dolayısıyla Özbekistan’daki üssün kaybedilmesinin ardından özellikle Tacikistan ve Türkmenistan’la ilgili askeri üs söylentilerinin yaygınlaşmasında doğruluk payı olabileceği düşünülmektedir. Üs söylentilerinin yanı sıra kamuoyunda pek tartışılmayan ancak son derece önemli bir başka konu da bölge ülkelerinin, hava sahalarının kullanımı için ABD’ye izin verip vermeme konusudur. Washington’un K2’yi kaybetmesinin ardından aktif olarak kullanacağı diğer üssünün bulunduğu Kırgızistan’dan Afganistan’a gidebilmek için Tacikistan’ın hava sahasının açık tutulmasına şiddetle ihtiyacı vardır. Özbekistan’ın bu konuda bir yaptırım uygulaması durumunda, Tacikistan’ın, Afganistan’a kuzeyden ulaşım Ö daki yegane güzergah oluşu, ABD’yi Duşanbe’yle işbirliğine itmektedir. Eğer Tacik ve Özbek hava sahaları ABD’ye kapatılacak olursa fiilen Kırgızistan üssü işlevselliğini kaybedecektir. Diğer yandan batıdan doğuya hava ulaşım koridorlarıyla ilgili olarak da Türkmenistan, Washington için stratejik bir önemdedir. Batıdan Afganistan’a gelişte kullanılacak rotalardan İran ve Özbekistan tercihlerinin ABD için kullnılması artık risklidir. İran ve Özbekistan’la yaşanan siyasi krizler, bu ülkelerin hava sahaları konusunda da ABD’yi zor durumda bırakmıştır. Sonuç olarak Türkmenistan’ın hava sahası da batıdan Afganistan’a ulaşımda açık tutulması zorunlu olan bir diğer hattır. Dolayısyla bölgede üs kapma yarışı dışında, arka planda hava ulaşım koridorlarının açık tutulma mücadelesi de yaşanmaktadır. Ziyaretler bitmiyor! BD Dışişleri Bakanlığı'nın Silahların Kontrolü ve Uluslararası Güvenlik İşlerinden Sorumlu Müsteşarı Robert Joseph’in 5 Ekim’deki Türkmenistan ve 6 Ekim’deki Tacikistan ziyareti de, bu iki ülke üzerinde ABD politikalarının geliştirilmek istendiğinin açık emarelerindendir. İki ülke devlet başkanlarıyla yapılan temaslarda ülkeler arasındaki askeri işbirliğinin güçlendirileceği ifade edilmiştir. Bush’un sağ kolu olarak tanınan ve ABD Dış Politikası’nda söz sahibi olmasıyla, demeçleri uluslararası alanda dikkatle takip edilen Condoleezza Rice’ın, Robert Joseph’in ziyaretinden hemen bir hafta sonra, 1013 Ekim 2005’te Afganistan, Tacikistan, Kazakistan ve Kırgızistan’ı kapsayan ziyareti ise, ABD’nin bölgedeki son gövde gösterisidir. Rice’ın bu ziyaretini Rus medyası, "ABD’nin bölgede gerilemeye başlayan konumunu iyileştirme çabaları" olarak yorumlamıştır. Kırgızistan’daki askeri üsle ilgili olarak Kurmanbek Bakiyev’den olumlu mesajlar alan Bakan, Afganistan operasyonu sona erinceye kadar bu üssü kullanma imkanını elde etmiştir. Tacikistan’da da İmamali Rahmanov’la bir araya gelen Rice, 2001 Ekim’inden itibaren iki ülke arasında başlayan askeri konular ve terörizmle mücadele konusundaki işbirliği çalışmalarının, önümüzdeki dönemde de sürdürüleceğine yönelik Duşanbe’den olumlu cevaplar almıştır. Bakan Rice ayrıca, Tacikistan’dan herhangi bir üs talep A Bush tedirgin Temmuz 2005 tarihinde Şangay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) Astana’daki toplantısında ABD’nin Türkistan’daki askeri üslerini boşaltmasıyla ilgili bir takvim açıklamasının talep edilmesi ve 29 Temmuz 2005 tarihinde ABD’nin Taşkent Büyükelçiliği’ne Özbek yetkililerce verilen "Hanabad Askeri Üssü’nün 180 gün içerisinde boşaltılması" ile ilgili nota, ABD’yi endişeye sevk eden gelişmelerdi. Bu süreçle birlikte Washington, iktidar kadrosunun en önemli figürlerinden Donald Rumsfeld’i bölgeye göndererek, henüz kanamaya başlayan bu yaraya müdahale etmeyi hedeflemişti. Rumsfeld daha üç ay önce, Nisan 2005’te bölgeyi ziyaret etmiş olmasına rağmen, yeniden Temmuz sonunda, ABD’nin diğer bir askeri üssünün bulunduğu Kırgızistan’a ve ardından da yeni bir üssün kurulacağı iddialarının yöneltildiği Tacikistan’a ziyaretler gerçekleştirmiştir. Bu temaslardan alınan olumlu yanıtlar ABD’yi bir an olsun rahatlatmıştır. Ancak, Rusya’nın Taşkent merkezli olarak bölgeye yönelik, büyük bir iştahla, yeni askeri ve enerjiye dayalı girişimlerde bulunması ABD’yi kaybettiği üssün verdiği hassaslıkla yeniden bölgeye diplomatik çıkarmalar yapmaya yöneltmiştir. Hatta Moskova’nın bölgede yeni bir askeri üs arayışında 6 ?