10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ler nedeni ile önem taşımaktadır. Bir başka ifade ile, Avrasya'nın öneminin, artık jeopolitik değerini kaybetmiş olan Kalpgah nedeni ile değil, içinde bulundurduğu 'kaynaklar' ile ilişkili olduğu söylenebilir. Artık küresel jeopolitiğin, Kalpgah'ın 'kontrolü'nden çok, Avrasya'nın 'kaynakları'nın ve 'kaynaklar'ı içine alan 'yaşam sahası'nın (lebesraum) ve rakip güçlerin çevrelenmesini mümkün kılan coğrafi 'konum'ların 'kontrolü' ile ilgili olduğu da söylenebilir. Bütün bu gerçekler, küresel üstünlük için Avrasya'ya nüfuzu esas alan küresel jeopolitik içinde, 'kaynak','konum' ve 'kontrol' kavramlarının öne çıktığını göstermektedir Yaşam sahası (lebensraum) konsepti, devleti yaşayan bir organizmaya benzeten ve güçlendikçe tıpkı canlı organizmalarda olduğu gibi, sınırlarının ötesindeki 'kaynaklar' istikametinde yayılma hakkı olduğunu iddia eden Alman jepolitik ekolü içinde gelişmiş ve Hitler'in akıl hocalığını yapan Karl Haushoffer'in düşünceleri ile İkinci Dünya Savaşı’nda ırkçı ideolojiyi de besleyerek uygulanmıştır. Devletin kendi kendine yeterli olması gerektiğini ve yeterli oluncaya kadar yaşam sahasını genişletme hakkı olduğunu savunan Karl Haushoffer'in jeopolitiği, Alman reelpolitiği ile de özleşmiştir. Karl Haushoffer'in jeopolitik konsepti, hem Avrasya'nın doğal 'kaynakar'ına hem de Kalpgah'a egemen olmaya dayandırılmıştır. Avrasya’nın ABD için önemi eni yüzyılın başlarında, küresel üstünlüğü amaçlayan tek güç ABD'dir ve bu amaç, Avrasya'nın ABD jeopolitik çıkarlarına göre şekillendirilmesini esas almıştır. Çünkü, ABD'nin küresel üstünlüğünü sürdürmesini sağlayabilecek başta enerji 'kaynaklar'ı olmak üzere doğal zenginlikler, pazarlar ve kendisini dengeleyebilecek veya engelleyebilecek güçler Avrasya'dadır. ABD küresel üstünlüğünü sürdürebilmek için öncelikle Avrasya'nın enerji 'kaynaklar'ını 'kontrol' altına alma ve böylece hem kendi enerji güvenliğini garanti etme, hem de bu yöntemle küresel ekonomileri 'kontrol' altına alma gayretlerini sürdürmektedir. Bu nedenle de ABD'nin Avrasya jeostratejisi, özünde 'konum'dan çok 'kaynaklar' ile ilgilidir. Ancak, ABD jeostratejisi, 'kaynaklar'la birlikte, 'kaynaklar'a girişi sağlayan veya 'kaynaklar'ın 'kontrol'ünü kolaylaştıran, enjeri akışını mümkün kılan ve potansiyel rakipleri çevreleyen 'konumlar'la da ilgilidir ve bu 'konum'lar, 'kaynaklar'ın 'kontrolü'ne veya kullanılmasına sağladıkları katkılar nedeni ile önemlidir. Küresel üstünlüğünü Avrasya'nın doğal 'kaynaklar'ının 'kontrol'üne dayandıran ABD'nin küresel jeopolitiği ayrıca, Amiral Alfred Thayer Mahan'ın konseptine uygun olarak, açık denizlerde ve kritik kıyı kesimlerinde üsler bulundurarak deniz ticaret yollarının 'kontrol'ünü; rakip jeostratejik oyuncular Çin ve Rus ya'nın avantajlı 'konum'lardan çevrelenmesini de esas alarak bütünlük kazanmaktadır. Ancak, güç hesabı yapılmadan, yeterli güç hazırlanmadan, gücü artıracak koalisyonlar gerçekleştirilmeden ve askeri güç, 'kaynaklar'a girişi sağlayacak ileri bölgelere konuşlandırılmadan başlatıldığı için ABD'nin Avrasya jeostratejisi zora girmektedir. Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahtası adlı kitabında, Soğuk Savaş sonrası dönemde ortaya çıkan avantajlı şartlardan da istifade ederek, Avrasya dışındaki bir güç olan ABD'nin küresel üstünlüğünü sürdürebilmesi için Avrasya'yı jeopolitik çıkarlarına göre nasıl şekillendirmesi gerektiğini anlatır. Z. Brzezinski'nin adı geçen kitabı, küresel üstünlüğünü Avrasya'ya dayandıran ABD için önerilen bir jeostratejidir ve Z. Brezinski jeostratejiyi, 'jeopolitik çıkarların stratejik yönetimi' olarak tanımlamıştır.Brzezinski'ye göre 'Avrasya, ABD için jeopolitik bir armağandır' ve 'ABD'nin küresel üstünlüğü, Avrasya'daki nüfuzunu ne kadar süre ile ve nasıl bir ehliyetle sürdürebileceğine bağlıdır'. Brzezinski, Karl Ha C S TRATEJİ Rusya ve Avrupa Birliği'dir. İnsan gücü ve ekonomik büyüme kapasiteleri dikkate alındığında Çin ile Hindistan'ın küresel güç olma potansiyeline sahip oldukları söylenebilir. Çin'in ve Hindistan'ın küresel güce dönüşmeleri büyük ölçüde enerji güvenliklerini garanti etmelerine bağlıdır. Çin, ikinci küresel güç olma istikametinde hızla ilerlemektedir. Sahip olduğu enerji kaynakları en önemli avantajı olsa bile demografik yapısındaki sorunlar ve insan gücündeki yetersizlikler nedeni ile Rusya'nın kıtasal bir güç olarak Avrasya'da yerini almakta olduğu söylenebilir. Avrupa Birliği'nin küresel güç olabilmesi ise öncelikle Avrasya'nın enerji zengini yaşam sahasına erişerek enerji güvenliğini sağlayabilme, insan gücü sorunlarını giderebilme, teknolojisini yenileyebilme pazarlarını koruyabilme, askeri stratejik yeteneklerini geliştirebilme, Türkiye'yi içine alarak yaşam sahasına uzanabilme, ABD ile veya Avrasya'nın diğer jeostratejik güçlerinden Çin, Hindistan, Rusya'dan biri veya bir kaçı ile işbirliği yapabilme yeteneklerine bağlıdır. Şangay İşbirliği Örgütü, 17 ğini araştırmıştır; Mahan'ın önerilerini uygulayan ABD hem refahını hem de küresel etkinliğini artırmıştır. Alfrod J. Mackinder, Kalpgah'a ve Avrasya'ya hükmederek, küresel egemenliğin sağlanabileceğini iddia etmiştir; Mackinder'in düşünceleri gerçekleşmeyen bir jeopolitik kurgu olarak tarihteki yerini almıştır. Nicholas J.Spykman, Kalpgah ile denizler arasındaki coğrafi kuşağın 'kontrol'ünün dünyanın kaderini belirleyebileceğini söylemiştir; Spykman'ın önerileri, Soğuk Savaş döneminde uygulanmış ve dünyanın geleceğinin belirlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Z. Brzezinski, Avrasya'yı şekillendirerek küresel üstünlüğü sürdürmenin çarelerini araştırmıştır; doğru hedefler gösterse bile gösterdiği hedefler için gerekli olan gücün hesabını yapmayan Brzezinski'nin jeostratejisi noksan kalmaktadır. Jeopolitik önemini yitiren Kalgah'a dayanarak küresel egemenliği amaçladığı için Alexander Dugin'in, H.J. Mackinder'in boşa çıkan gayretlerini tekrarladığı söylenebilir. Türkiye’nin jeostratejisi olmalı üresel coğrafyaya dayanarak mutlak küresel egemenlik hedefi, erişilemez bir ütopya gibidir. Tarih içinde de küresel coğrafyanın bütününe egemenlik sağlayan bir güç olmamıştır. Gerçekçi küresel jeopolitiğin, ancak küresel üstünlüğü amaçlayabileceği söylenebilir. Küresel egemenlik belki de zaman içinde uzaya egemen olarak ve dünyayı uzaydan 'kontrol' ederek sağlanabilecektir. Bunun için ise öncelikle uzayda, küresel coğrafyayı 'kontrol' eden kritik bölgelerin 'kontrolü' gerekebilecektir. Belki de, uzaydaki 'kaynaklar'ın 'kontrolü' ve bu 'kaynaklar'ın küresel jeopolitik içinde bir manivela olarak kullanılması yolu ile de küresel egemenlik gerçekleşebilecektir. Bunun için de öncelikle uzayda, derinliklere açılımlara imkanlar sağlayan üslerin tesisini kolaylaştıran kritik bölgelerin 'kontrolü' gerekebilecektir. Dünya Adası'nın merkezinde yer alan Türkiye, Soğuk Savaş döneminde Kenar Kuşak (Rimland) üzerindeki kritik 'konumu' ile değer kazanmıştır. Yeni yüzyıl jeopolitiği içinde ise Türkiye, su 'kaynaklar'ı; Avrasya'nın yaşam sahasına komşu olan, Avrasya'nın yaşam sahasına yapılan açılımları destekleyebilen veya engelleyebilen, enerji köprüsü oluşturan ve deniz ticaret yollarını etkileyen kilit 'konum'u ve jeostratejik dengeleri değiştirme yeteneği ile önem taşımaktadır. Avrasya'da ivme kazanan küresel güç mücadelesinden zarar görmemesi ve kendi jeopolitik çıkarlarını genişletmesi için Türkiye'nin de bir jeostratejisi olmalıdır. K Y Çin’in militarist ve ekonomik güç kazanmasına Fransa’dan bir bakış. ushoffer'in yaşam sahası konseptini kopyalayarak Avrasya'ya uygulamıştır. Brzezinski'ye göre ABD'nin küresel üstünlüğü, Avrasya'nın enerji zengini Orta Asya, Ortadoğu ve Kafkasya'dan oluşan yaşam sahasının 'kontrol' altına alınmasına, kendisini engelleyecek koalisyonların oluşmasının engellenmesine, Avrupa'ya, Rusya'ya ve Çin'e, jeopolitik çıkarlarına ters düşmeyecek rollerin benimsetilmesine dayandırılmıştır. Özetle, Z. Brzezinski'nin jeostratejisi özünde, 'kaynaklar'ın 'kontrolünü' ve 'kaynaklar'a erşimi önleyebilecek güçlerin oluşmasının önlenmesini amaçlamaktadır. ABD’nin rakipleri BD'nin Avrasya'nın yaşam sahasını 'kontrol' ederek küresel üstünlüğünü sürdürme gayretlerini dengeleyebilecek veya engelleyebilecek potansiyel güçler, Çin, Hindistan, hem Avrasya'nın önemli güçleri Çin, Rusya ve Hindistan'ın birlikte hareket etmelerine sağladığı imkanlar ve hem de örgüte üye ülkelerin, Avrasya içindeki fiziki büyüklükleri ve Avrasya'nın yaşam sahası ile ilişkili avantajlı 'konum'ları nedeni ile ABD'nin en ciddi rakibini oluşturmaktadır. Avrasya satranç tahtasında final oyununun ise Şangay İşbirliği içinde veya tek başına Çin ile ABD arasında oynanması beklenebilir. Alfred Thayer Mahan, deniz gücüne dayanarak ve açık denizleri 'kontrol' ederek ABD'nin nasıl zenginleşebileceğini ve küresel etkinliğini artırabilece A eleceğin egemenliği uzayı kontrol etmekten geçiyor. G Türkiye su kaynakları ve konumu ile dengeleri değiştirebilme noktasında kilit konumda bulunuyor. Güç mücadelesinden zarar görmemesi ve çıkarlarını güçlendirmesi için Türkiye’nin de jeostratejisi olması gerekiyor. Le Monde 21 Ekim
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle