22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 07 10/1/07 15:34 Page 1 CUMARTESİ EKİ 7 CMYK 13 OCAK 2007 CUMARTESİ 7 Öçal’dan belgesel gibi albüm Elit bir müzikal tavrın yanı sıra aynı zamanda da oyunculuk yapıyorsunuz? “Ben bunu ilk kez yapmıyorum ki, benim ailemde de var. Babam sinemacıydı, oyunculuğa hep yakındım. Hala da bağlantılarım ve görüşmelerim var, gerek yurt içi gerekse yurtdışından.” Maçolar dizisinde oynuyorsunuz ve dizide bir çok müzisyen birarada. Müziği baskın olarak görebilecek miyiz? “Benim dışımda, Gökhan Tepe, Seyyal Taner, Özlem Tekin var. Ancak dizide müzikle ilgimiz yok sadece Gökhan Tepe yapıyor müzikleri. Ben karışmak da istemedim çünkü inandırıcı olmayacağını düşündüm hem oyunculuk hemde müziği birarada tutarsam.” Pek çok yapımcının ilgisini çekiyorsunuz. Peki neden bu diziyi tercih ettiniz? “Haydar Karaaslan karakterinden dolayı kabul ettim. Şu anda tüm kanallarda bir dizi furyası var zaten ama burada kalite farkı var, bundan kimse şüphe etmesin. İlerleyen bölümlerde de felsefi açılımlar olacak dizide.” Peki sizce nedir maçoluk? “Maçoluk göreceli bir kavramdır. Maçoluğun sınırları vardır, bunu aştığınız zaman magandalığa girer iş. Her erkek biraz maçodur çünkü bu bizim genlerimizde var. Ben de maçoyum ama Haydar Karaaslan gibi ortalığı titreten bir maçoluğum yok benim. Fransız bir erkek, maçoluk yaptığı zaman garipseriz, ona yakıştıramayız ve o adama maço diyemeyiz. Bendeki maçoluk kavramını sorarsanız, koruma içgüdüsüdür ve asla şiddet yoktur.” Kısaca diziden söz eder misiniz? “Benim canlandırdığım Haydar Karaaslan karakteri, 18 yaşında bir ağanın kızını kaçırıyor ve sonra ondan bir çocuğu oluyor, daha sonra 4 tane daha. İleri görüşlü, kendini yetiştirmiş, çok adil ve çalışkan bir adam Haydar. Bütün çocukları ayrı karakterler... 6 ayrı maçoluk var bu dizide. Bazı anlayışların kırılmasını sağlayacak çünkü maçoluğu sunuş biçimi çok farklı. Biraz şaşırtıcı biraz da eğitici. ZUHAL AYTOLUN Dünyaca tanınmış perküsyon ustası Burhan Öçal, son albümü ‘Oynamaya Geldik’le bu kez Romanların izini sürüyor. Trakya ve Balkanlar’ın anonim eserlerinin yorumlandığı albümde Öçal, Roman müzisyenlerden oluşan ‘Trakya All Stars’ ve Tunus asıllı Fransız müzisyen Jean Pierre Smadj ile birlikte çalışmış. “Coşkulu, eğlenceli, enerji dolu ve şen şakrak bir çalışma... Katkı maddesi olmayan bu albüm tam bir belgesel niteliği taşıyor” diyor yaşam felsefesi olarak kalıcılıktan yana olduğunu vurgulayarak. Öçal’la yeni albümünü ve Maço’lar dizisini konuştuk. BİRAZ EGO TATMİNİ.. Albümlerinizde kendinizi ve geçmişinizi arıyorsunuz. Önceki albümde de Şamlı dedenizin izini sürdünüz? Bu albümde kimin yada neyin izini sürüyorsunuz? “Bu albümde Jean Pierre Smadj ve benim dışımda herkes roman. Bu albümde onların izinden gidiyorum. Bu insanlar bambaşka bir ırk ve gerçekten de müzik yapmak için yaratılmış, hayatları müzik. Birlikte çalıştığımız ekip de çok orijinal ve bozulmamış tipler. Hem tip olarak hem de müzikal anlamda tam da roman kültürünü yansıtan bir grupla çalışma yaptık. Tartışacak başka tarafları varsa da, müzikal anlamda kendi içlerinde ve köklerinde yaşıyorlar, benim için önemli olan bu. Belgesel niteliğinde bir albüm oldu. Bu ülkede pek çok şey yapılıyor, yapılmamış birşey olsun istedim. Aslında biraz da kendi egomu tatmin ettim. Kırklareli’ne şükran borcumu ödedim.” Roman düğünleri de meşhurdur... “Hele de bizimkiler... Akıcılık olması açısından bu sefer albümde tıpkı roman düğünlerindeki gibi, tempoyu yüksek tuttuk. Tamamıyla roman havası yaptık. Mesela piyanozurna ikilisi var. Zurnanın, piyano karşısındaki tutukluğunu görebilirsiniz şarkılarda. Aslında burada çaldığınız müzik, bastığın akorlar değil, adamın piyano karşısındaki ürkekliğinden çıkan namelerdi bütünlüğü sağlayan. Tamamıyla standartların dışında, ürkek ve temkinli, saygılı ve acemi... İllaki zurnayla piyanonun sentezi değil, bu ikinci planda kalıyor benim için. Böyle bir şey de yapılmadı zaten daha önce. Zurnacı Ahmet’in, ruhunu zurnayla yansıtmasıydı önemli olan. Bence alıp analiz etmek gerekiyor çünkü belgesel gibi bir albüm.” ROMAN ATIŞMALARI Albümde romanlardan bildiğimiz karşılıklı atışmalara da yer vermişsiniz... “O bölümler çok keyifli... Romanlar recal derler bu atışmalara. Recal aslında roman dilinde ricanın kaba bir şekli. Onlar ‘recalim var’ der. Karşılıklı laf atmadır. Edebi bir yanı olduğunu söyleyemeyiz elbette. Şöyle düşünmek gerekiyor: Bir akademik şehir mimarcılığı vardır, bir de folklorik bir mimari vardır. Hani köy evlerinde gördüğümüz mimari; yamuk durur ama orijinaldir. Bizim müziğimizin de folklorik bir duruşu var. Adamların, ruhu, müzikleri ve çalış tarzları orijinal. Vokaller arasında 14 yaşında Burcu adında bir Roman kızı var. İlk başlarda çok fazla piyasa şarkı söylüyordu, Türk televizyonlarını yasakladım. Bol bol müzik dinlettim, değdi de... İçindeki cevheri çıkarttık ortaya. Çok iyi bir ses ve yaşına göre çok iyi bir yorumu var.” Albümde doğaçlama da var değil mi? “Çoğu doğaçlama zaten. Bir de elektronik katkıları ile Smadj var. Elektronik altyapı katkı maddesi gibi değil, zararsız. Yaptığımız müziğe eklemlenen, zarar verici yapıda değil, geliştirici öğelere sahip.” Boğa burcuyum, lider ben olmalıyım Lider olma güdünüz baskın mıdır? “Tabi ki. Benim girdiğim her iş başarılı olur. Boğa burcuyum ve lider ben olmalıyım. Yoksa o kadar adamla nasıl başa çıkabilirim dünyada. Türkiye’de çıkılabilir belki ama yurtdışı çok zor.” Peki bulunduğunuz ortamda geri planda durmayı tercih eder misiniz? “Kendinizi fazla satarsanız Amerikan doları gibi olursunuz. Ekonomik açıdan en güçlü para İsviçre Frangı’dır ama kimse ondan konuşmaz, ya avro ya da dolardır konuşulan. Az görünürseniz, az kullanılırsınız. Ben bu halimden memnunum. İnternet sitemi bile kaldırmayı düşünüyorum artık.” Türkmax’ta müzik programı yapıyorsunuz... Nasıl bir konsepti var programın? “Dijitürk’ün yeni kanalı Türkmax’ta şimdilik ayda bir yayınlanacak bir müzik programı. Ortalama 7080 dakikalık bir program ve toplamda yalnızca 20 dakikalık bir bölümünde sohbet olacak. Çok yönlü, bilinmeyen müziklerin, tanınmayan yüzlerin olacağı, zaman zaman bilinmeyen insanların müzikal yanlarını da yansıtabilecek rocktan caza kadar geniş bir repertuarı olan bir program olacak.” Sınırları aşan maganda olur Albüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Elektronik altyapının albüme nasıl bir katkısı var? Jean Pierre Smadj: “Birinci albümle karşılaştırmam gerekirse, bu albümde vokalli parçalar olduğu için elektronik altyapılara daha konsantre ve uyumlu bir şekilde çalışmamı sağladı. Bu anlamda uzun zamandır birlikte çalıştığımız Burhan Öçal’la çok iyi bir albüm çıkardığımıza inanıyorum. Bu albümde vokale de yer verdiği için çok iyi bir çalışma ortaya çıktı. Grup birbirine çok uyumluydu ve vokallerle ritim birleşince amacına uygun bir albüm oldu.” Farklı tarzlardaki müzikal deneylerinizle tanınıyorsunuz. Müzikal anlamda Burhan Öçal’la nasıl bir ortak noktada buluşuyorsunuz? “İlk amacımız sinerjiydi. 5 yıldır birlikte çalışıyoruz ve ortak bir paylaşımı yakaladık. Burhan Öçal’ın da repertuar seçimi sayesinde folklorik müzik ile elektronik müziği biraraya getirmemiz kolay oluyor bu sinerji sayesinde.” ŞARK ORTAK NOKTAMIZ Oynamaya geldik albümünde nefesli çalgılar ve vokaller daha belirgin. Siz geri planda kalıyor musunuz? “Yok, kesinlikle. Arajmanları ben yapıyorum, ritm, solo ritim ve piyano çalıyorum. Burada beyin, kalp herşey benim aslında. Ama her yerde onu ben çalarım, bunu ben yaparım demem.” Uzun zamandır Smadj ile çalışıyorsunuz. Birbirinizi ne kadar etkiliyorsunuz? “Bundan 5 yıl önce bir projede tanıştık ve birlikte çalıştık. Smadj Tunus kökenli, onda da var folklorik bir müzikal anlayış. Birbirimizden çok fazla etkilenmesek de çok güzel bir harmoni oluşturduk. Bizim ortak noktamız şarklılık. Smadj, tüm kültürlerin birarada yaşadığı gelişmiş bir şark şehri olarak görüyor İstanbul’u.” Fotoğraf: VEDAT ARIK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle