19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 04 10/1/07 15:38 Page 1 CUMARTESİ EKİ 4 CMYK 4 13 OCAK 2007 CUMARTESİ Bay Rock’n Roll D Dünya müzik devlerinin konserleriyle yeni yeni karşılaşan bir ülkenin insanları olarak çoğu zaman; “Çocukluğumuzun, gençliğimizin ustalarını yaşlılık dönemlerinde görebiliyoruz” diye hayıflanırız. Şimdiki kuşak ise iki yıl önce tanışıp, tutkunu olduğu topluluğu ya da sanatçıyı üçüncü yılına kalmadan konserinde izleyebiliyor. Onlar bunun kıymetini ne ölçüde bilebiliyor, bilinmez ama bizim gibi sevdiği grupların plaklarına bile gecikmeli ulaşan bir kuşak için çok büyük bir aşama olduğu su götürmez bir gerçektir. Jethro Tull, Deep Purple, Uriah Heep’i kuruluşlarından otuz yıl sonra, müzisyenlerini de 50’sini aşmış vaziyette yakalamış olmak bile bizim için heyacan vericiydi. Çocukluk ve gençlik yıllarımızın kahramanı Jethro Tull ile ilk Türkiye konserinde karşılaştığımızda topluluğun beyni torun torba sahibi olmuştu. Hoş o zamandan bu yana bile 16 yılı devirmişiz ya neyse.. Şimdilerde ise bizim değil anne babalarımızın, hatta bir çoğumuzun dedelerinin bile asıl zamanında izleyebileceği bir usta ülkemize geliyor. Ustaların ustası diyebileceğimiz Chuck Berry ile 81 yaşına adım attığında ilk kez yüzyüze geleceğiz. Galiba rock’n roll sözkonusu olunca yaşın maşın kıymeti harbiyesi kalmıyor. inleyin eğlenin APTÜLKADİR ELÇİOĞLU günümüze beyaz yansıması gibidir. 20. yüzyılın başında Les Paul’un gitarı elektiriklendirmesi yeni bir devri müjdeliyordu. Bu devrimin adı; Rock’n Roll’du. O güne dek blues ve caz gruplarında solo enstrüman olarak saksafon ya da piyanoyu görürken; Les Paul’un icadı olan Gibson model elektrikli gitardan sonra herşey değişecekti. İlk öncü isim olarak TBone Walker (1910 – 1975), elektro gitarı blues’a taşıyacaktı. Açılan bu yoldan elektro gitar rock’n roll çağının baş enstrumanı haline gelirken, öncüsü de Chuck Berry olacaktı. Şarkılar Onno için söylenecek Arto Tunçboyacıyan ve Armenian Navy Band, bu akşam ve yarın akşam Studio Live’da ‘Onno Tunç’ için, Onno Tunç şarkılarını seslendirecek. Konserde, Zeynep Casalini, Göksel , Olgun Şimşek, Özkan Uğur, Işın Karaca ve Hüsnü Şenlendirici; Tunçboyacıyan ve Navy Band’e eşlik edecek. Saat 21.00’de başlayacak konserin bilet fiyatları 25 YTL. (0216 556 98 00) ROCK’N ROLL’UN SEBEBİ MUCİDİ Kaliforniya’da 18 Ekim 1926’da doğan Chuck Berry, ilk olarak 1950’de “St Louis, Mo” isimli bir üçlü ile profesyonel müzik hayatına başladı. 1955’in baharında Chicago’ya gitmesi onun blues ustası Muddy Waters’la tanışmasına sebep olacaktı. Bu tanışma sonucu Waters onu plak şirketine önerecekti ve ilk plağı “Maybeline” böylece yayınlanacaktı. Bu başarılı çıkış bir yıl sonra “Roll Over Beethoven” ile sürdü. Ardından da “You Can’t Catch Me”, “Scholl Day”, “Oh Baby Doll” gibi hit parçalar takip edecekti. 1 milyonun üzerinde satış yapan “Scholl Day” listelerde 1 numaraya yükselirken ilk önce İngiltere ve ardından da tüm dünyaca tanınacaktı. Büyük usta “Rock’n Roll Music”, “Sweet Sixteen”, “Johnny B Goode” ve “Back In The USA” gibi unutulmaz klasikleri yaparak 50’li yılları kapar. 1960 başında ise polisle başı derde girecekti. Indıana’da 2 yıl hapis yattı. Ancak geçen bu sürede o unutulmayacak, bilakis daha ünlenecekti. Çünkü dönemin yeni parlayan yıldızları olan Beatles ve Rolling Stones onun parçalarını yorumlayarak listelerde yükseleceklerdi. Böylece 60’lara da taşınan Berry’nin parçaları 3 albümde toplanıp piyasaya çıkacaktı. Hapisten 1964’de çıkan Chuck Berry, Nadine isimli parçasıyla tekrar listelerde görünür. Ardından da ilk İngiltere turnesine çıkar. Bu arada siyahi ustanın beyaz İngiliz takipçileri vardır. Eric Burdon isimli rock’n roll tutkunu gencin grubu Animals bunların başında geliyordu. Berry, Animals ile Finsburg Park Astoria’da 9 Mayıs 1964’de tarihi bir konser verecekti. Öncel’den 2007’nin ilk konseri Nazan Öncel, 19 Ocak Cuma akşamı yeni yılın ilk konserini verecek. İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ndeki konserde Öncel, son albümü ‘7’n Bitirdin’in en güzel şarkılarını ve eski unutulmaz parçalarını sevenleri için seslendirecek. Saat 21.00’de başlayacak konserin bilet fiyatları 66, 55 ve 44 YTL) (0216 556 98 00) İLHAM KAYNAĞI Bir çok rock yıldızına ilham kaynağı olmuştur, Chuck Berrry. Ondan etkilendiklerini söylemeyen grup ya da müzisyen yok gibidir. Animals, Beatles, Rolling Stones’da ondan izler bulmanız mümkündür. Özellikle Rolling Stones’ın gitaristinin yaptığı ördek yürüyüşü bu ustadan alınmış bir simgedir. Ama gitar çalarak yapılan ördek misali, tek ayak üzerinde zıplamalı yürüşün en hasını 80’lerden bu yana rock sahnesinin devi olabilen AC/ DC’nin çılgın gitaristi Angus Young’da da görürüz. O adeta Chuck Berry’nin SEN ÇOK YAŞA ROCK’N ROLL John Lennon; “Rock And Roll’a farklı bir isim verilmeye çalışılsaydı; adı ‘Chuck Berry’ olurdu.” derken Stevie Wonder; “Rock and Roll’un yalnızca bir tek kralı vardır. O’nun da adı Chuck Berry’dir.” demekten çekinmeyecekti. Bunlar pek abartılı tanımlamalar da sayılmazdı hani. Rock’n Roll’un dünyaya yayılmasına vesile olmakla birlikte bunun bir müzik tarzının ötesine geçip yaşam anlayışı olması da onun sayesinde gerçekleşecekti. Rolling Stone dergisi tarafından açıklanan “Tüm Zamanların En İyi 500 Şarkısı” listesinde 6 parçası üst sıralarda yeralan Chuck Berry, 1985 yılında da Grammy tarafından “Yaşam Boyu Başarı” ödülüne layık görülecekti. Bu müzik sanayini de anlamaya imkan yok hani, yıllarca ‘tu kaka’ edip, görmezden geldiklerini bu tip garip ödüllerle ölümüne yakın hatırlarlar. Chick Corea yine Türkiye’de 60’lı yıllardan günümüze en önemli cazcılar arasında yer alan Chick Corea, 15 Ocak Pazartesi akşamı İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda ve 17 Ocak Çarşamba akşamı ise Ankara MEB Şura Salonu’nda iki özel konser verecek. Willie Bobo, Stan Getz, Herbie Mann, Miroslav Vitous, Roy Haynes ve Miles Davis gibi büyük caz ustalarının yanında çalışarak müzik hayatına başlayan Chick Corea, cazseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak. (0216 556 98 00, biletler, İstanbul konseri 50, 60, 100, 170, 250, Ankara konseri 50, 75 ve 150 YTL) DÜNYAYI SALLAYAN YUVARLAYAN ADAM Müzik tarihinin en önemli şahidi, Rock and Roll’un ete kemiğe bürünmüşü olan Chuck Berry’i 19 Ocak, Cuma gecesi Türkiye’de görebileceğiz. İstanbul Hilton “Convention Center” yani Türkçe meali Kongre Salonu olan yerde konser verecek. (Böylesi muhteşem bir buluşmaya simge olarak Türkçe isim taşıyan bir yer olsaydı ya neyse... Çoluk çocuğumuza bu konseri anlatırken “Konversiyon” filan falan mı diyeceğiz.) O günkü bu tarihi anda Johnny B Goode”, “Maybellene” “Roll Over Beethoven”, “School Day”, Rock And Roll Music”, “Sweet Little Sixteen” ve “Brown Eyed Handsome Man” gibi bir çok klasiği asıl kahramanından dinlemenin keyfine varırken, diğer bir yandan da ülkemizde görme imkanına erişemediğimiz The Animals, AC/DC’i de görmüş gibi olacağız. Bir konserde Chuck Berry’i görürken aynı zamanda karşımızda Eric Burdon (Animals), Angus Young (AC/DC) olacak. Sen çok yaşa Roc’n Roll!.. Bu dünyaya kattıkların için sonsuz teşekkürler, Chuck! Solomon İndigo’da Luke Soloman, bu akşam saat 22.00’de İndigo’da konser verecek. Kariyerine Middlesex’teki üniversitede DJ’lik yaparak başlayan Solomon, 1995’te Kenny Hawkes ile tanıştı ve efsanevi korsan radyo istasyonlarından ‘Girls Fm’de çalmaya başladı. Ardından Derrick Carter, Francois Kevorkian, Carl Cox ve Dave Morales gibi ünlü DJ’lerin çaldığı Londra’nın merkezindeki Bar Rumba’da çaldı. (0216 556 98 00, biletler 28 ve 23 YTL) Muhafazakârların iPod savaşı Piyasadaki MP3 çalarların en gözdesi iPod, Amerika’da son günlerde muhafazakarlarla liberaller arasında yeni bir kzulal?yahoo.com tartışmaya konu oldu. Bu ilginç tartışma, Amerikan medyasının ünlü muhafazakar isimlerinden Bill O’Reilly’nin iPod hakkındaki düşüncelerini şu ifadelerle açıklamasıyla başladı: “Benim iPod’um yok. Hiçbir zaman da kullanmam… Eğer hayatınızdaki temel odak noktası makinelerse, bu bütün Amerika için çok olumsuz bir etki yapar… Hiç o bilgisayar tutkunlarıyla konuştunuz mu? Yani onlarla karşılıklı konuşabiliyor musunuz?” Bill O’Reilly, medya patronu Rupert Murdoch’un sahip olduğu Fox televizyon kanalındaki The O’Reilly Factor adlı şovunda ve yine kendi sunduğu radyo programında savunduğu tartışmalı görüşleriyle tanınıyor. iPod hakkında söylediklerinin bu kadar büyük tepki çekmesinin nedeni ise, Amerika’da bu aletin çok yaygın bir şekilde kullanılması. Özellikle New York’ta, sokaktaki her 10 kişiden 7’sinin, iPod’un sembolü haline gelen beyaz kulaklıklarla müzik dinleyerek yürüdüğü görülüyor. Hatta bu nedenle “iPod Kuşağı” şeklinde bir ifade de günlük konuşma diline girmiş durumda. 2001 yılında Apple firması tarafından satışa sunulduğu günden bu yılın kasım ayına kadar olan süre içinde, dünya ölçeğinde 68 milyondan fazla iPod satıldığı biliniyor. Bu hafta, Apple’ın New York 5. Cadde’de yeni açılan mağazasına uğradım ve iPod fenomenine bir kez daha tanık oldum. Sanki bedava dağıtılıyormuş gibi kuyruğa girmişti insanlar. Durum böyle olunca, bütün büyük metropollerde görülen bu sokakta MP3 çalar dinleme alışkanlığı, bazılarını rahatsız etmeye başladı. ZÜLAL KALKANDELEN Çünkü, MP3 çalarlardan önce CD çalarlar ve ondan önce de “walkman” denilen radyo kaset çalarlar zaten girmişti hayatımıza. Bu nedenle, sokakta yürürken kulaklıkla müzik dinlemek yeni bir alışkanlık değil. iPod’un teknolojik özellikleri ve tasarımı nedeniyle çok tutulduğu ve bir moda yarattığı doğrudur; fakat toplumdaki sosyal temasın önündeki engel gibi gösterilmesi yanlıştır. İnsanlar birbirleriyle konuşmuyorlar ya da daha az konuşmayı tercih ediyorlarsa, bunun sosyal, psikolojik, politik, ekonomik ve kültürel daha derin nedenleri olmalı. Örneğin, dünyanın içinde bulunduğu kaosun insanlarda yarattığı hayal kırıklığı, bir yandan savaş devam ederken hayatımızı hiçbir şey yokmuş gibi sürdürmenin ağırlığı, gergin politik ortamda giderek kamplaşan ve ekonomik sıkıntıların altında ezilen sosyal sınıflar vb. sokakların iki tarafına karşılıklı park edilen arabaların arasında, korna seslerinin estirdiği gürültü terörünün içinde yürümeye çalışırken müzik dinlemeyip ne yapayım? Siz de böyle düşünüyorsanız, takın kulaklığı başlayın yürümeye. Fakat iki konuda dikkatli olmayı unutmayın. Birincisi, işitme kaybına yol açmamak amacıyla aletin sesini fazla açmamak. İkincisi de, müziğe dalıp etrafınızda olanlardan uzaklaşmamak. Yani yoldan gelip geçen arabalara ve yankesicilere dikkat etmek. Bunları ihmal etmediğiniz takdirde, inanın, bu tasarım harikası aletlerden yayılan müzikle sokaklar şenlenecek, o trafikte geçirdiğiniz sıkıntılı saatler bile daha “dayanılır” hale gelecek. Müziğin sihri de burda işte… Caz dolu bir gece Hiromi Trio 1820 Ocak tarihleri arasında Jc’s İstanbul Jazz Center’da konser verecek. Piyanoda Hiromi, bas gitarda Tony Grey ve davulda Martin Valihora müzikseverlere caz müziğinin örneklerini sunacak. Altı yaşında piyano çalmaya başlayan Hiromi, 14 yaşındayken Çek Filarmoni Orkestrası ile birlikte çaldı. Berklee College of Music’te müzik eğitimi gördü. (0212 327 50 50, biletler, 1. setin 20, 2. setin 20 YTL) Gürültü kirliliğinin dayanılmaz ağırlığı Durum böyleyken, gürültü kirliliğinin vardığı had safhada kentte yaşamaya çalışan insanların, akıp giden zamanı biraz olsun renklendirmek adına kulaklık takıp kimseye zarar vermeden müzik dinlemelerinin nasıl bir zararı olabilir? Tersine, müziğin ruh okşayıcı etkisi, daha huzurlu bir toplum yaratılmasına yardımcı olmaz mı? Araştırmalar, müziğin insanların ruh sağlığına yaptığı olumlu katkıları ortaya koyuyor, hatta doğrudan müzikle tedavi edilen hastalıklar bile var. Trafikle boğuşarak gürültü içinde yaşamanın yarattığı bunalımı ancak büyük kentlerde oturanlar bilir. Hiç New York’un o ünlü ambulans sesleri ve itfaiye sirenleri arasında yürümeyi denediniz mi? İstanbul’daki gürültüyü tarif etmeye hiç gerek yok; kent içinde yarım saat yürüyüş yapın, eve dayak yemiş gibi dönersiniz. Bu durumda, gürültü kirliliğine dayanabilmek için kulaklıkla müzik dinleyenleri, makineleri hayatlarının odak noktası yapmakla ve sosyal teması engellemekle suçlamak doğru mudur? Eğer makinelerden kurtulmak istiyorsak, o zaman önce yollardaki araba sayısını azaltmakla işe başlamamız gerekir. Büyük kentler sanki insanlar için değil, daha çok arabalar için tasarlanmış gibi gözükmüyor mu? Yaya kaldırımlarına ve Dikmen ile yeniden Kadın sanatçıların parmakla sayıldığı 1960’lı yıllarda müziğe başlayan Türk popunun öncü isimlerinden Ayla Dikmen, bir döneme damgasını vuran şarkılarından oluşmuş ‘Seninle Sonsuza Kadar’ albümüyle 15 Ocak Pazartesi akşamı Babylon’da sevenleriyle buluşacak. Yeğeni Meltem Çelebioğlu ve Sadun Ersönmez tarafından ortaya çıkarılan şarkılar ile Dikmen ölümünden 17 yıl sonra yeniden aramızda olacak. (0216 556 98 00, biletler 17 YTL) MP3 çalarlar topluma zarar verebilir mi? İşte Amerika’daki tartışmanın odaklandığı nokta da, ara başlıktaki bu soruya kimilerinin “evet” diye yanıt vermesi. Muhafazakarların düşüncesine göre, MP3 çalarlar insanların sokakta birbirleriyle konuşmasını engelleyip sosyal temasın önüne geçiyor! Gerçekte, bu görüş sağlam temellere oturmuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle