Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ 5 D umanı üstünde ? Piyanist Yeşim Gökalp’in seslendirdiği ‘Türk Piyano Ezgileri’, A.K. Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşuyor. Gökalp, albümde ikisi ‘Türk Beşleri’ üyesi olan Cumhuriyet’in ilk dönem bestecilerinden Ahmet Adnan Saygun ve Ulvi Cemal Erkin, ikisi de günümüz bestecilerinden İlhan Baran ve İstemihan Taviloğlu olmak üzere, değişik kuşaklardan dört bestecinin yapıtlarını seslendiriyor. ‘Türk Piyano Ezgileri’ albümünde Ulvi Cemal Erkin’in ‘Duyuşlar’, Ahmet Adnan Saygun’un ‘Sonatina’, İlhan Baran’ın ‘Siyah Beyaz’ ve İstemihan Taviloğlu’nun ‘Üç Prelüd’ adlı yapıtları ilk kez bir arada kayda alınmış oluyor. Bu albüm, Türk bestecilerin yapıtlarının kaydına yönelik çalışmalarıyla tanınan gazeteciyazar Şefik Kahramankaptan’ın son tasarısı. ? Klasik müzik alanında virtüözlüğünün yanında üstlendiği özel tasarılarla da tanınan Cihat Aşkın’ın ‘Kreutzer 42 Etudes’ adlı albümü Kalan Müzik’ten çıktı. Klasik müzik dinleyicilerinin arşivlerinde yer alması gereken, bir abüm bu. Ünlü Fransız kemancı ve besteci Rodolphe Kreutzer’in 1796 yılında yazdığı, keman eğitimi üzerine 42 etüd, ilk kez CD olarak yayınlanmış oluyor. Bu iki CD’lik kayıt, ayrıntılı bilgi içeren kitapçıkla birlikte satışa sunuluyor. Cihat Aşkın’ın kemanından 2003 yılında kaydedilen Kreutzer 42 Etüd, keman öğrencilerinin yanısıra, usta kemancıların da gerek duyduğunda başvurduğu bir kaynak niteliği de taşıyor. Disgrace sinemaya uyarlanıyor Güney Afrika’dan heyecan verici bir haber var: Yazar JM Coetzee’nin ‘‘Disgrace’’ adlı romanı sinemaya uyarlanıyor ve başrolde ünlü aktör John Malkovich oynayacak! Bu haber, beni hem mutlu edip heyecanlandırdı hem de garip bir şekilde tedirgin etti. Mutlu etti; çünkü Coetzee, çağdaş yazarlar arasında en beğendiğim yazar ve bu roman da beni derinden etkileyen bir eser. Okuduktan sonra hakkında konuşmak ihtiyacı duyduğum ve bu nedenle uzun süre çevremde onu okuyan birisini aradığım ama bulamadığım bir roman... 1999 yılında yazara prestijli Booker Roman Ödülü’nü kazandıran bu eserden uyarlanacak filmi Avustralyalı yönetmen Steve Jacobs’ın yöneteceği ve filmin çekimlerine bu yılın sonuna doğru başlanacağı açıklandı. Bir yandan filmle birlikte kitabın daha çok dikkat çekecek olmasına seviniyorum, ama diğer yandan da romanın baş karakterinin zihnimde canlandırdığı imajın yıkılmasından endişe duyuyorum. Bilirsiniz; her sinemaya uyarlanan kitapla birlikte böyle bir duygu kaplar insanın içini. ZÜLAL KALKANDELEN Kendi radyonuzu yaratın! iz de zevkinize hitap eden bir radyo istasyonu bulamayanlardan mısınız? Eğer öyleyse bu konuda faydalı bir önerim var. İnternet bağlantınız varsa ve çok yavaş değilse, bu sorunu çözmek çok kolay. www.pandora.com adresine girin ve çıkan boş kutuya sevdiğiniz herhangi bir şarkının ya da grubun adını yazın. Bu belirttiğiniz tercihe benzer müzikler çalan radyonuz birkaç saniye içinde yayına başlayacak. İnternet üzerinde müzik dinlemenin çeşitli yolları var, fakat Pandora size kendi istasyonunuzu oluşturma şansı veriyor. Teknoloji ve müzik meraklıları bu harika radyoyu mutlaka keşfetmiştir. Ben de bir süredir Pandora’nın keyfini çıkarıyorum ve bu olanağı henüz bilmeyenlere de duyurmak istedim. Pandora’nın nasıl çalıştığını anlatmak için kendi deneyimimden örnek vereceğim. Şahsıma özel radyo istasyonunu kurmak için önce boş kutuya ‘‘Joy Division’’ grubunun adını yazdım. İnanılmaz bir rastlantı sonucunda ilk olarak grubun en sevdiğim şarkısı ‘‘She’s Lost Control’’ çalmaya başladı. Sonra ‘‘The Psychedelic Furs’’den ‘‘Midnight To Midnight’’ı duyduğumda iyice heyecanlandım. 9. sırada New Order’dan ‘‘Age of Consent’’ çaldığında radyoma tam not verdim. Böylece hem Joy Division’ın ve diğer bildiğim grupların şarkılarını arka arkaya dinleyip keyif alırken, hem de daha önce hiç duymadığım ama müziklerinden hoşlandığım yeni gruplar keşfettim. Radyonun bir iyiliği de, çalan bir şarkıdan hoşlanmadığınızda, ileri tuşuna tıklayarak onu geçebilmeniz. Bilinmesi gereken bir nokta, radyo yayına başladıktan bir süre sonra sizden siteye kayıt olmanızı istemesi. Bunun için yapmanız gereken şey, elektronik posta adresinizi yazıp Amerika’da geçerli olan altı rakamlı herhangi bir posta kodu girmeniz. (Bunun nedeni müzik alanında lisans konusunun ülkeden ülkeye farklılık göstermesi.) Bu radyoyu dinlemek için herhangi bir program indirmenize gerek yok. Üstelik tamamen ücretsiz. Ancak eğer yayın sırasında hiçbir reklam duymak istemiyorsanız, o zaman 3 aylık sınırsız kullanım için 12 dolar ya da yıllık 36 dolar ödemeniz gerekiyor. Pandora, gerçekten çılgın bir proje. The Music Genome Project adı altında toplanan uzman müzisyenler, yıllarca çalışmışlar ve 10.000 sanatçı tarafından yapılan 400 farklı türdeki yüzbinlerce şarkıyı analiz edip veri tabanına eklemişler. Sevdiğiniz bir şarkının benzeri türdeki müziklerin ardı ardına çalması sizi de heyecanlandırıyorsa mutlaka deneyin derim. Ayrıca, yarattığınız istasyonu elektronik posta aracılığıyla arkadaşlarınıza da gönderebiliyorsunuz. Pandora, içinden ne çıkacağı merak edilen kocaman süslü bir kutu ve açması bedava. S UTANÇ ADIYLA ÇEVRİLDİ Ülkemizde Can Yayınları tarafından ‘‘Utanç’’ ismiyle yayınlanan kitabı okumamış olanlar için konusunu çok kısaca özetlemek istiyorum: Romanın ana karakteri, iki kez evlenip boşanmış, bir kız babası, 52 yaşındaki Prof. David Lurie’dir. Romantik dönem şiirlerine ilgi duyan Prof. Lurie, öğrencilerinden biriyle yaşadığı ilişki sonrasında çevresi tarafından dışlanır. Üniversite kurulunun özür dilemesi için yaptığı baskıları, ilişkiyi aşk için yaşadığını söyleyerek reddeder; fakat sonra bir konuşma yapmaya razı olur. Kurulun yapılan konuşmadan tatmin olmaması ve söylediklerinin gerçek duyguları olup olmadığını sorgulaması üzerine, okuldan ayrılarak lezbiyen kızı Lucy’nin yaşadığı çiftliğe gider. Orada bir yandan kendi ilkeleriyle mücadele ederken, diğer yandan da ırkçılığın yoğun bir şekilde hüküm sürdüğü bölgedeki yaşantıya uymak için inançsızca çaba harcar. ‘‘Disgrace’’, romantik aşkın özlemini çeken Prof. Lurie’nin düşüşünü anlatırken, aynı zamanda Güney Afrika’nın geçirdiği şiddetli değişimi de göz önüne seriyor. Anlatılan hoş bir aşk hikayesi ya da komik bir olay değil. Tersine, Coetzee’nin romanı, doğadaki insan ve hayvan varlığını sorgulayarak okuyucuyu bir anlamda sarsıp rahatsız ediyor ve hayatın gerçekleriyle insan olmanın anlamı üzerinde durmaya yöneltiyor. Yazar bunu yaparken de, diğer eserlerinde olduğu gibi düşündürüyor ama doğrudan yanıt vermiyor. Yerli ? ‘Mediterranea’, Türkiye’den Şükriye Tutkun’un ‘Uyan Sunam Uyan’ adlı Malatya Türküsüyle yer aldığı bir karma albüm olarak piyasaya çıktı. Albümde, Akdenize kıyısı olan İtalya, Fransa, İspanya, Lübnan, Yunanistan, Mısır, Suriye ve Türkiye gibi ülkelerin tanınmış sanatçılarından birer şarkı yer alıyor. Vasco Rossi ‘Buoni O Cattavi’ (İtalya), Raphael ‘Caravane’ (Fransa), Nancy Ajram ‘Ah W Noss’ (Lübnan), Angela Dimitriou ‘Margarites’ (Yunanistan), Shereen ‘Lazim Ayeesh’(Mısır), Cheb Mami ‘Machi Chaba’ (Cezayir), Bebe ‘Malo’ (İspanya) albümde yer alan sanatçı ve şarkılardan bazıları. ? Lily Allen, İngiltere’de doğan ve ünü kısa sürede yayılan genç bir şarkıcı. Allen’ın beğeni toplayan single’ının ardından yakın zamanda çıkan ilk albümü ‘Allright, Still’ de büyük ilgi görüyor. Eleştirmenler, onu ve yaptığı müziği keskin açıklamalarla tanımlıyorlar. ?Bollywood filmleriyle tanıdığımz Hintçe şarkılar, bu kez, Bollywood Film Orkestrası’nın eşliğinde Pascal Heni’nin sesinden ‘Pascal of Bollywood’ adlı albümde. Heni, Bollywood hitlerini seslendirirken, kendine özgü bir orkestral düzenleme ve yorum getiriyor. Avrupa’da yaşayan sanatçının bu şarkılara ilgisi 15 yıl öncesine dayanıyor. Bu albümde de en sevdiği 20 şarkıya yer vermiş. Doğumunun 250.yılı nedeniyle tüm dünyada defalarca yorumlanan W.A. Mozart’ın ‘Rondo alla Turca’sının Mozart India ismiyle Hint ezgileriyle buluşmuş olması ise bu albümün öne çıkan özelliklerinden biri. ?Orchestre National de Jazz ‘Close to Heaven’ albümüyle Türkiye’de.. İstanbul Caz Festivali’nde unutulmaz bir konser veren Frank Tortiller yönetimindeki Orchestre National de Jazz, bu albümde Led Zepellin’in şarkılarını yorumluyor. Gelmiş geçmiş en büyük rock topluluklarından birini caz müziğiyle buluşturan topluluğun bu çalışması, dinleyici için özel bir albüm. NOBEL ÖDÜLLÜ YAZAR Coetzee, 2003 yılında ‘‘analitik zeka ve verimli diyaloglarla yabancılaşmayı anlattığı’’ gerekçesiyle Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görüldü. Gerçekten onun romanlarını okumak, bir tür analitik irdeleme yapmak gibi. Yazarın eserlerini orijinalinden okuyanlar bilir; Coetzee, fazladan hiçbir sözcük kullanmadan yazma yeteneğine sahiptir. Son derece yalın bir tarzda kaleme aldığı eserlerinde sözcükleri öylesine yerinde ve uygun kullanır ki, bazen tek bir sözcükle koca bir paragrafın anlatabileceğinden daha fazlasını anlatır. İşte roman böylesine çarpıcı olunca JM Coetzee filmden beklentiler de yüksek düzeyde oluyor. İyi bir oyuncu olan John Malkovich’in bu beklentilerin kendisiyle ilgili kısmını boşa çıkarmayacağını umuyorum. Benim tavsiyem; film sinemalara gelmeden kitabı okuyun. Kitaptaki yalın ama olağanüstü güzellikteki çarpıcı anlatımın filmde nasıl karşılık bulacağını siz de merak edeceksiniz. Günlük koşuşturmaca içinde sanatla ilgili böyle bir konuyu merak etmek ise gerçek bir zenginlik. Linda Kaso, 6 yıldır gönüllü olarak engelli çocuklara piyano çalmayı öğretiyor Müzik sevgisi engel tanımıyor ÖZNUR OĞRAŞ ‘‘Duymuyor, görmüyor, engelli olabilirim, kalbim var sevgilere, hissim var duygulara, beynim var bilgilere... Ama, sizlere de ihtiyacım var’’ diyor Ceren Karayaka. 15 yaşında Ceren, doğduğundan beri duymuyor ama piyano çalıyor. O bir piyanist adayı. Cankut Değerli 11 yaşında, görmüyor ama piyano çalıyor. Elif Güler zihinsel engelli, duyuyor, görüyor fakat hafızasında hiç bir şey tutamıyor ama o da piyano çalıyor. Ayakta yüzlerce kişi onları alkışladığında, ‘‘Biz de varız, buradayız ve başardık’’ diyorlar. Linda Kaso Bakırköy Belediye Tiyatroları Piyanisti. Altı yıldır görme, duyma ve zihinsel engelli çocuklara gönüllü piyano çalmayı öğretiyor. Arnavut kökenli olan Kaso konservatuvarı Arnavutlukta bitirmiş. Kaso ‘‘Belediyede normal çocukların yanı sıra engellilerle de çalışmalarım var. İlk öğrencim omurilik felçlisi Esra... Başladığım zaman çok tedirgindim engelli kelimesini sadece kelime olarak biliyordum. Onlar ile iç içe olmaktan, çalışmaktan, paylaşmaktan hiç haberim yoktu. Esra bana çok şey öğretti’’ diyor. Ceren Karayaka ile üç yıl önce tanışmış Kaso, müzikte, birlikte çalışacağın kişi engelli de olsa iyi elektrik almak çok önemli diyor. Ceren’i çalıştırmaya başladığı ilk günlerde tedirgin olmuş, ‘‘Çünkü duymuyor, acaba ritmi nasıl alacak diye tedirgin oldum. Çok zor bir şey geri dönmen mümkün değil çünkü ona umut verdim, çok sıkı çalıştım Ceren’le ve kısa zamanda üç parça çıkarttık. Geç olduğuna inanmayacaklarını daha baştan tahmin ettim. Onun en büyük başarısı bu. Bende varım diyor ve kendisini gösteriyor. Ceren şimdi ben olmadan sahneye çıkabilecek duruma geldi. Ceren dudak okuyarak beni takip ediyor. Ders verirken onu normal bir çocuk gibi gördüm ve öyle davrandım. Olması gerekende bu zaten’’ diyor. Kaso’nun diğer bir öğrencisi down sendromlu Elif Güler. Güler’in annesi aslında Kaso’ya piyano dersi için normal olan kızını getirmiş ama Kaso, Elif’i tercih etmiş. ‘‘Zihinsel engelliler ile ilgili araştırmalar yaptım’’ diyor Kaso. Nasıl davranması gerektiğini, tepkilerini ve sevgiyle her şeyi başarabileceklerini öğrenmiş. ‘‘O müthiş. İki ay önce aldım onu. Elif çalabiliyor. Elif’le ilk dersim 20 dakikada başladı. Onu sevdiğimi anlıyor çünkü. Yavaş yavaş ama çok verimli oldu. İkinci ve üçüncü derste çok ilerleme kaydettik. Notaları tuşları tanıyor artık’’ diyor. Kaso, iki yıldır öğrencisi olan görme engelli Cankut Değerli’yi ‘‘Çok yetenekli’’ diye tanımlıyor. ‘‘Cankut ile çalışmalarıma yine görme engelli SelimKerim Altınok kardeşler yardım etti. Tuşları öğrenmesi için eğitim kitabı gerekiyordu ve SelimKerim onun için kabartmalı bir kitap hazırladı. Bir eli kitapta bir eli piyanonun tuşlarında çalmayı öğrenmeye başladı’’ diyor. Üç öğrencisiyle de çalışmanın çok zor olduğunu söyleyen Kaso ‘‘Onları beş dakika mutlu edebiliyorsam benim için daha büyük bir mutluluk var mı. Keşke benim gibi diğer eğitmenlerde gönüllü ders verseler, ya da engelliler için bir müzik okulu kurulsa’’ diye konuşuyor. Yabancı saatlere kadar çalışıyorduk. Parçanın duygusal mı yoksa hareketlimi oluduğunu önceden söylüyordum Ceren’e’’ diyor. Dünya Özürlüler Günün’de Sakıp Sabancı Sahnesi’nde sahneye çıkmış Karayaka ama kimse onun işitme engelli olduğuna inanmamış. Kaso, ‘‘Ceren’in işitme engelli HAFTA SONU 05 K