21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

29 TEMMUZ 2006 CUMARTESİ 3 Kodak Bugüne kadar kadar milyarderlerin milyarderlerin tadabildiği tadabildiği yolculuğun yolculuğun fiyatı fiyatı 200 200 bin bin dolara dolara kadar kadar indi indi Bugüne Uzay yolcusu kalmasın Bugüne kadar sadece özel eğitimli astronotların ve 20’şer milyon dolar ödeyen üç zenginin gidebildiği uzay boşluğuna artık siviller de yolculuk yapabilecek. Richard Branson’un sahip olduğu Virgin Group’a bağlı Virgin Galactic, atmosferin dışına ilk yolcularını 2008’de taşımaya hazırlanıyor. Uzay turizmi, geleceğin en gelişime açık alanlarından biri olarak keşfedilmeyi bekliyor. Ticari havacılık sektörünün bu alanda çalışmalar yapması şüphesiz ilerlemeyi hızlandıracak bir gelişme. Bunun farkında olan X Prize Vakfı, sivil havacılığın gelişmesi için 10 milyon dolar ödüllü bir yarışma düzenlemişti. Yarışmayı kazanmak için devlet desteği olmayan bir ekibin iki haftalık süre içinde uzay boşluğuna iki kez yolculuk yapabilecek bir gemi tasarlaması ve yolculukları gerçekleştirmesi gerekiyordu. SpaceShipOne bunu 4 Ekim 2004’de başardı ve ödülün sahibi oldu. Bu haberle yakından ilgilenen yenilikçi fikirleriyle ünlü Richard Branson, aynı yıl 21 milyon dolar karşılığında projenin teknolojisini satın aldı ve tasarımın sahibi Burt Rutan’la birleşerek Virgin Galactic şirketini kurdu. Tarihte ilk kez nispeten makul bir ücret karşılığında atmosferin dışına uzanan bir yolculuk planlayan şirket 2008 yılında ilk yolcularını taşımaya hazırlanıyor. Bu heyecan verici gelişmeyle uzay yolculukları, devlet destekli uzay programlarının ve mali sıkışıklıkta bulunan Rus Uzay Ajansı’na bolca nakit yardımda bulunan birkaç milyonerin tekelinden kurtulacağa benziyor. Ansari X Ödülünü kazanan SpaceShipOne modelinin geliştirilmişi olan SpaceShipTwo gemisinden beş tanesinin yapımına 2005 yılında başlandı. Şu an kullanılan teknolojiden farklı olarak azot oksit bileşimli bir gaz kullanarak maliyetleri düşüren tasarım ayrıca atmosferin dışına yapılacak yolculuğu daha da güvenilir hale getirmiş. Bu durum uzay gemisinin performansını etkilemiyor; on saniyeden az bir sürede 1000 kilometrelik sürate erişecek gemi ses hızının üç katı hızla yolculuk yapacak. Üretilen ilk gemiye Star Trek dizisinden etkilenilerek VSS Enterprise adı verilecek. 6 yolcu ve 2 pilot taşıyacak gemiler 2007 yılında tamamlanacak ve bir yıl sonraki görevine kadar 100’e yakın deneme uçuşu yapacak. 100 kilometrelik yüksekliğe çıkacak StarShipTwo, yolcularına gezegenimizin muhteşem görüntüsünün yanısıra 7 dakikalık yer çekimsiz ortam vaat ediyor. ERDEM KOCA Teknoloji ‘sürat’ yapıyor ÇİFT LENSLİ KODAK Kodak, EasyShare V610 ile dijital fotoğraf makinesi pazarına yenilikler sunuyor. Çift lensli V610, dünyanın 10X optik zuma sahip en küçük fotoğraf makinesi. Kodak Retina çift lens teknolojilisiyle görüntü keskinliği sağlayan ürün cebe sığan şık bir tasarıma sahip. SchneiderKreuznach CVariogon marka, tamamen cam olan ve dışarı çıkmayan prizma lensle, uzun zum mesafesi sağlayan V610 ayrıca Bluetooth özelliğine sahip ilk fotoğraf makinelerinden. Bu teknoloji, fotoğrafların Bluetooth’a sahip diğer aygıtlarla anında paylaşılmasını sağlıyor. Fotoğraflar, dokuz metreye kadar olan uzaklıkta, Bluetooth olanaklı herhangi bir cihaza gönderilebiliyor. 6 megapiksellik ürünün tavsiye edilen satış fiyatı ise KDV dahil 829 YTL. AMD ARTIK DAHA GÜÇLÜ Bilgisayar işlemcisi üreticisi AMD, Kanadalı grafik devi ATI’yi 5.4 milyar dolara satın aldı. Uzun süredir kamuoyunu meşgul eden haber, Dave Orton (ATI) ve Hector Ruiz (AMD) tarafından doğrulandı. Yapılan açıklamada, grafik çipseti ve tüketici elektroniği pazarında bulunan ATI’yi alan mikroişlemci devi AMD’nin teknolojik liderliğe ulaşma amacı vurgulandı. Geçen yılki toplam satış rakamları 7.3 milyar dolara ulaşan iki şirket için Kaliforniya’da yaklaşık 14,900 kişiden oluşan bir çalışma ofisinin yapılacağı da açıklandı. Apple’ın Macintosh bilgisayarları içinde de grafik kartları üreten ATI’yi bünyesine katan AMD, bu hamleyle en büyük rakibi Intel’e karşı daha iyi bir pozisyona gelmeyi hedefliyor. Ünlüler sıraya girdi SpaceShipTwo’nun kalkacağı uzay üssü için ABD’nin New Mexico eyaletini seçen Virgin Galactic yetkilileri 44 kilometre karelik alana yapılacak tesis için 200 milyon dolar ayırdı. Şirket, uzay turistlerini bu üste altı günlük bir dizi eğitimden geçirmeyi planlıyor. Sağlık testleri, uçuş simulatörleri ve danışman astronotlarla yapılacak çalışmalar bunlardan birkaçı. Virgin Galactic, eğitimler ve üç saate yakın deneyim karşılığında yolcularından 200 bin dolar ücret istiyor. İlk uçuşları için bilet satışına başlayan şirket yılda 500 yolcu taşımayı hedefliyor. Uzay programlarının başladığı altmışlı yıllardan beri toplam 500 astronotun uzaya çıktığını düşünülürse bu rakamın hiç de küçümsenmemesi gerektiği ortaya çıkıyor. İlk uçuşlar için bilet alıp 20 bin dolarlık kaparoyu ödeyen 150 şanslı arasında ünlü tasarımcı Philippe Starck, Xmen ve Superman filmlerinin yönetmeni Bryan Singer, sosyetik güzel Paris Hilton ve televizyon dizisi Dallas’ın Pamela’sı Victoria Principal da bulunuyor. SONY’DEN DVD WALKMAN 1979 yılında ilk Walkman’i tüketiciye sunan, daha sonra CD Walkman ve MiniDisc Walkman modellerini üreten Sony şimdi de DVD Walkman’i yaptı. Piyasada bulunan taşınabilir DVD oynatıcılardan, ince ve tek parçadan oluşan tasarımıyla ayrılan DVE7000S, DVD’nin yanısıra mp3 CD’lerini çalabiliyor, jpeg formatında fotoğraf gösterebiliyor. 480x234 çözünülürlükteki 7 inçlik geniş ekranında DVD’lerinizi seyredebileceğiniz model lityumiyon piliyle 3 saatlik kullanım sunuyor. DVE7000S ayrıca seçilebilir video giriş çıkışlarıyla kamera veya oyun sistemi gibi diğer kaynaklardan aldığınız sinyali gösterebilen bir monitöre dönüşüyor. Dış kullanımda stereo kulaklıklarla dinlenebilen cihaz istenildiğinde hoparlör kitine takılarak kaliteli ses verebiliyor ve aynı anda şarj oluyor. Seine’e kurulan yeni yaya köprüsüne İkinci Cinsiyet’in ünlü yazarı Simone de Beauvoir’in adı verildi Paris’te bir ‘kadınsı’ köprü UĞUR HÜKÜM ‘‘Bütün insanlar güzeldir, yeter ki yürekleri kımıldasın; bütün kentler güzeldir, yeter ki bağrından su aksın’’... Müze kent imajlı Paris, müzeleşen bir kent olmaya karşı insanı ön plana çıkartarak direniyor. Nerede gönüller yakan çingene dilber İstanbul’un işveli cilveli uslanmaz, bozuk para gibi harcanmasına rağmen yaşlanmaz, tüm çelmelere, darbelere karşın tükenmez olağanüstü doğal cazibesi ve güzelliği? Sıradan Paris, ortasından geçen cılız bir ırmağın, yavan bir toprak parçasının üstüne yüzyıllar boyu inşa ettiği yapay güzelliğini insan için, kamu için devamlı yarattığı yeni hoşluk ve hizmetlerle yaşatmaya çalışıyor. Artık yüreklerin kımıldaması, ‘estetik cerrahiler’, ‘parfümler’, ‘makyajlar’ ve hatta vücudunun dört bir yanından sular fışkırması da güzellikleri sürdürmeye yetmiyor. İnsanı katan, insana odaklanan aydınlık bir bilinç, uzun soluklu planlama yani olanakları yaratma, sonra da doğru kullanma gerekiyor. Bu yaklaşımın son yerinde örneği Seine nehri üzerine kurulan yeni bir yaya köprüsü, Fransızların övünerek taktığı adla ‘‘Simone de Beauvoir Asma Köprüsü’’... Paris’in özellikle son 10 yılda yeniden canlandırılan, nehrin sol ve sağ yakasındaki iki mahallesi Tolbiac ve Bercy’yi bağlayan geçite, ‘‘İkinci Cinsiyet’’in ünlü yazarı, 20. yüzyıla damgasını vurmuş filozof, eylem insanı JeanPaul Sartre’ın hayat arkadaşı ‘‘Simone de Beauvoir’’ın adının verilmesi ikinci gruptakileri daha da bir sevindirdi. Zira Beauvoir, kavgası verilen ‘yüce değerlerin’ başına, erkek egemen zihniyetlerle savaş ilkesini de yerleştiren öncülerdendi. İnce ve zarif silueti iç içe geçmiş iki yay veya hazla kavuşmuş iki Giacommeti heykeli gövdesini andıran, arındırmaya çalışan Delanoe ve yandaşları küçük bir mevzi daha kazandılar. Simone de Beauvoir’un zarif asma köprüsü sadece ‘‘Yumuşak Seyrüsefer’’e izin veriyordu. Yani köprü yalnızca içiçe geçmiş iki yayın dış şeridinde çifte bisiklet, roller gibi motorsuz çifte tekerlere geçmek olanağı değil, çifte bacaklara da oturmak, sergi açmak, hatta ve hatta piknik hakkını bile tanıyordu. Aynen diğer 3 yaya köprüsünde olduğu gibi. Kral III. Henri’nin 1578’de ilk taşını koyduğu, VI. Henri’nin 1604’te hizmete açtığı bugünkü Paris’in en tanınmış ve en eski köprüsü, ‘‘Pont Neuf / Yeni Köprü’’ kurulduğunda yayaların günün birinde ‘dört teker’in kurbanı olabileceğini kimsecikler düşünememiş olabilir. Ama Paris’in Seine nehrinin böldüğü doğu yakasını oluşturan Bercy ve Tolbiac’ın yaklaşık bir çeyrek yüzyıl önce harikulade bir kent planlaması örneği olarak yeniden canlandırılmasına karar verildiği zaman düşünülen model ‘‘tipik (!) Fransız İmparatorluğu kenti yaratmak’’ değildi. Fatih, Zeyrek gibi İstanbul semtlerini Hollywood dekoru gibi ‘‘Osmanlı Kenti’’ne dönüştürmek isteyen sığ ve yoksul kafalara aktarılması gereken bir derstir bu proje. Nehrin sağ yakası Bercy’ye, içinde Sinematek merkezi, sergi ve konser salonları ve modern bir parka sahip, yerleşim ve yaşama alanlarını yozlaştırmayan, kabalaştırmayan ticaret kompleksleri kuruldu. Sol yaka Tolbiac’a ise muhteşem teknolojik donanımlı bir Ulusal Kütüphane ve Paris Üniversitesi’nin yeni bir bölümü, yeni yerleşim birimleri, ticaret ve kültürün usturupluca içiçe geçtiği bir merkez yerleştirildi. Ve bu iki evren arasında ‘‘Simon de Beauvoir Asma Geçiti’’ ile organik bir ‘‘köprü’’ kuruldu. Üstünde de, iki tarafında da, karşılıklı ve yanyana da yaşanabilir bir köprü... iPOD’A RAKİP Dijital müzik dünyası, teknoloji devlerinin iştahını kabartmaya devam ediyor. Apple’ın iPod ve iTunes ile yakaladığı başarının ardından Microsoft, Zune adını verdiği bir mp3 oynatıcı ve online müzik servisi ile piyasaya girmeye hazırlanıyor. Apple’ın egemenliğinde bulunan taşınabilir müzik piyasasında şu ana kadar diğer üreticilerin kendi programları olan Windows Media Player’ı ve müzik Internet o dosya formatını kadar hızlı kullanmasını uman büyüyor ki, Microsoft, bu teori başarıya buna bağlı olarak ulaşmayınca kendi ürünüyle güvenirliliği de piyasaya çıkmaya karar tartışmaya verdi. Zune’un teknik açılıyor. İnternette detayları açıklanmasa da en dolaşan bu önemli özelliğinin kablosuz fotoğrafın da internet bağlantısıyla şarkı Zune’a ait indirimi olacağı olduğu iddia ediliyor. düşünülüyor. erdemhs?gmail.com aşırılığa kaçmayan sivri topuklarla iki kıyıya iliştirilmiş bu enfes mimari Avusturyalı Dietmar Feichtinger’a ait. Köprü 304 metre boyu, 12 metre eni, 3800 metresi meşe kaplamalı, 1600 ton çelik yapısına karşın, orta direği olmadığından, su yüzeyinden 6 metre yüksekte bir salıncak hatta bir kelebek edasıyla Seine nehri üzerinde salınmaya başladı... Sağ etiketli bir belediye başkanı Jean Tiberi döneminde (19952001) 1999’da kararlaştırılan projenin hayata geçirilmesi 7 yıl sürer ve 21 milyon Avroya mal olur. Şimdiki sosyalist başkan Betrand Delanoe’nin Paris’in 37. genel, 4. yaya köprüsünü geçen 13 Temmuz’da, en önemli Ulusal Bayram, 14 Temmuz’un arifesinde hizmete açması ‘insan odaklı’ hassasiyetin başka bir ifadesiydi. Bu köprüyle helaya bile arabasız gidemeyenlerden, ancak otomobille hayatını kazanabilenlere uzanan geniş bir yelpazenin nadiren haklı, çoğu zaman yersiz ve hiddetli tepkilerine rağmen oldukça radikal bir hızla Paris’i motorlu taşıtlardan HAFTA SONU 3 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle