18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ 5 GKonser Müzik festivali sona eriyor österi 18. Enka Kültür ve Sanat Yaz Etkinlikleri, devam ediyor. 28 Haziran akşamında, İstinye Sadi Gülçelik Sitesi Açık Hava Tiyatrosu’nda Hüsnü Şenlendiricinin hoş melodileri ile müzikseverler neşeli saatler geçirecek. Aynı mekan, 30 Haziran’da Ruhi Su Dostlar Korosu’nu ağırlayacak. 20. Uluslar arası İzmir Festivali kapsamında Şef John O’Hara yönetimindeki Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası konserinde, Ian Anderson, Jethro Tull’un ölümsüz şarkılarını seslendirecek. Şefika Kutluer ve Lucia Micarelli konuk solist olarak yer alacağı konser bugün saat 21.30’da Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda. (0 232 482 00 90) Çeşme Shayna Beach, 24 Haziran Cumartesi günü ünlü Brazil Tropical ekibinin solisti Salome de Bahia’yı ağılıyor. Bilet fiyatı 25 YTL olan konserde sanatçıya Africanism projesinde de birlikte çalıştığı DJ Mellow eşlik edecek. yıl Aspendos’ta bale Bu 13.’sü düzenlenen Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali, İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin sahneleyeceği, Jivago Balesi’yle devam ediyor. 27 Haziran’daki bu eseri, 1 ve 3 Temmuz tarihlerinde, Berlin Operası’nın sahneleyeceği, Mozart’ın ünlü Sihirli Enka’dan yaz etkinlikleri Flüt Operası takip ediyor. Festival bünyesindeki tüm eserler, 2 bin yıllık Aspendos Antik Tiyatro’da, saat 21.30’da başlıyor. Açıkhava’da şölen BKM Açıkhava Konserleri başlıyor. Konserler, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda yapılacak. Geçen yıl da, aynı sahnede biraraya gelen Ferhet Göçer ile Elessandro Safına’ya bu kez Patrızıo Buanne de katılacak. Konser yarın saat 21.00’de. (0 216 556 98 00, Bilet fiyatları 50 ile 80 YTL arasında değişiyor) Koyuncu anılıyor Karadeniz müziğinin yenilikçi yorumcusu Kazım Koyuncu yarın ölümünün birinci yıldönümünde doğum yeri Hopa’da anılacak. Anma programını Ali Aksu, Ali Rıza Özgenç, Bülent Bayrak, Bülent Küçülali, Ecevit Turan, Erkan Akbıyık, Kenan Ustabaş, Serdar Ekmekçi, Celal Toker ve Şükrü Bekar’dan oluşan komite düzenledi. Koyuncu’nun dostları, sevenleri yarın saat 11.00’de Hopa’da Cumhuriyet Meydanı’nda toplanacak. Kortej halinde Sugören Yeşilköy de bulunan Koyuncu’nun mezarına yürünecek. Törende isteyenler söz alarak Kazım Koyuncu hakkında konuşabilecek. İzmir Festivali Paul Anka r Gloria Gayno Gaynor İstanbul’da Açıkhava’da salı akşamının konuğu Glorıa Gaynor. Yaklaşık 5 yıl aradan sonra yeniden İstanbullu sanatseverlerle buluşacak olan Gaynor, şarkılarını hayranlarıyla birlikte seslendirecek. Saat 21.00’de başlayacak konserde, en çok tekrarlanacak şarkısının ‘‘I will Survive’’ olacağını tahmin etmek pek zor değil! (Bilet fiyatları 45 ile 80 YTL arasında değişiyor.) Bu yıl otuzdördüncüsü düzenlenen Borusan Holding sponsorluğundaki Uluslararası İstanbul Müzik Festivali, 7 orkestra, 6 oda müziği, 4 resital, 2 opera ve 2 vokal müzik konseri olmak üzere toplam 27 etkinlikle İstanbullu müzikseverlerle buluştu. Festival, bugün saat 20.00’de İş Sanat Konser Salonu’nundaki Andras Schiff konseri ile sona eriyor. Dünyaca ünlü orkestra ve şeflerle yaptığı çalışmalarla adını müzik dünyasına yazdıran Grammy ödüllü piyanist Schiff, müzikseverleri adım adım yaklaşılan ama sonuna ulaşmanın hiçbir zaman mümkün olmadığı bir müzik yolculuğuna çıkaracak. 110 dakikalık konserde Andras Schiff’ten Schumann’ın ‘Kelebekler, Op. 2’, ‘Do Majör Fantezi Op. 17’, Beethoven’ın ‘La Majör 28. Sonat, Op. 101’, ‘Do Majör 21. Sonat, Op. 53’ı dinleyebilirsiniz. Bilet fiyatları tam 4060 YTL, öğrenci 10 YTL. (0212 251 56 00) Çeşme’de tropikal esinti Anka sahnede Çarşamba günü Açıkhava’da Paul Anka, unutulmaz ‘‘Diana’’ şarkısı ile binlerce kişiyi hayallerinde bir yolculuğa çıkaracak. Sanatçı kendi bestesi olan Frank Sinatra’nın ‘‘My Way’’i gibi, pek çok bildik şarkıyı da seslendirecek. (Bilet fiyatları 65 ile 100 YTL arasında) Ölüme kahkahalarla güldü BÜLENT ERGÜDEN 20. yüzyılın İkinci Dünya Savaşı sonrası döneminde yaşayan en önemli avangard bestecilerden biri olan Gyorgy Ligeti, 12 Haziran’da yaşama veda etti. Müzikseverler onu, geniş çaplı olarak ilk kez Stanley Kubrick’in ‘2001 Uzay Yolu Macerası’ adlı filminde kullanılan müzikleriyle tanıdılar. Filmin maymundan insana geçiş ve gizemli karataşın ortaya çıkması bölümlerinde kullanılan Requiem, uzay gemisinin ışık hızına ulaştığı bölümde kullanılan Atospheres, onu dünya çapında tanınır hale getirdi. Kubrick son filmi ‘Gözleri Tamamen Kapalı’da tekrar Ligeti müziklerini kullandı. Piyanoda yalnıza iki sesi kullanarak bestelediği Ricarceta 2, filmin ritüel bölümünde son derece işlevsel olarak yer almaktaydı. Kubrick, ters bir yöntem izleyerek, bu müziklere göre çekimler yapmış, sonuçsa mükemmel olmuştu. Ligeti, 1923 yılında Macar Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak, Macaristan’ın Romanya ile etnik ilişkilerinin olduğu bir bölgede doğdu. Babasının ve ağabeyinin Naziler tarafından öldürülmesinin ardından, Macaristan’daki totaliter rejimden kaçarak, 1956’da Avusturya vatandaşlığına geçti. Viyana’da Stockhausen, Eirmert gibi Avrupalı avangard müzisyenlerle buluştu. Totaliter rejimlerde müzik sanatının yapılamayacağını, çünkü onların uyumsuz seslerden, (disonanslar) biokimyadan, kaos araştırmalarından, frektal geometriden hoşlanmadıklarını düşünmekteydi. Gerçekten de Sovyet rejimi 20. yüzyılın en büyük kompozitörlerlerinden olan Şostakoviç üzeründe büyük baskı yapmıştır. Şostakoviç gerçek bir sosyalistti ve bu şartlarda dahi ülkesinden kaçmayı düşünmedi. Onun yerine müzikte eski dili kullanıp, ancak çok yeni şeyler anlatmayı tercih etti. Bu durum da ona müzik tarihindeki özgün yerini sağlamıştır. Woodstock ruhu yaşıyor Yazın gelişiyle tüm ERDEM gölünün kıyılarında dünyada açık hava düzenleniyor. 30 KOCA müzik festivalleri Haziran’da başlayacak seyirciyle buluşmaya ve iki hafta sürecek başladı. Her yıl milyonlarca festivalde B.B. King, David müzikseveri bir araya Sanborn, Deep Purple, Diana Krall getirmeye devam eden ve Gotan Project gibi konserlerin festivallerin kökleri yanısıra Atlantic Records’un Monterey (1967) ve kurucusu ünlü plak yapımcısı Woodstock’a (1969) Ahmet Ertegün adına özel bir uzanıyor. Özellikle konser de düzenlemiş. Woodstock; Jimi Hendrix, Wacken Open Air: Avrupanın en Joan Baez ve Janis Joplin büyük Heavy Metal Festivali gibi 1960’ların muhalif WOA 17. yılını kutluyor. Kuzey ruhunu taşıyan sanatçıların Almanya’da küçük bir kasaba olan ve yarım milyon hippinin Wacken bu sene de 50 bin katılımıyla popüler kültüre müziksevere ev sahipliği yapacak. karşı duran politik kültür 3 Ağustos’ta başlayacak 3 günlük hareketinin bayrağını taşıdı. festivalde bu yıl Children of Woodstock’dan itibaren açık Bodom, MSG, Motörhead ve hava müzik festivalleri; Whitesnake gibi devlerin yanı sıra çoğu yerde kendini popüler, 4 sahnede altmışa yakın grup tekdüze mekanikleşmiş sahne alacak. sisteme ait hissetmeyen FIBERFIB: İspanya’nın liman insanların bir araya gelip, şehri Benicassim’de bu yıl 12.’si birkaç gün kamp yapıp, gerçekleşecek FIB, 20 Temmuz’da dönemin ses getiren başlayacak ve 4 gün sürecek. topluluklarıyla coştukları, Festivalde alternatif pop rock ve alternatif eğlenceler elektronik müzik konserlerinin geliştirdikleri yaşam alanları yanında kısa film, tiyatro ve dans halini aldı. gösterileri de yer alacak. Depeche Reading Festival: Mode, Morissey, Pixies, Jay Jay İngiltere’nin Reading ve Johanson ve Madness çok geniş Leeds şehirlerinde sanatçı kadrosundan sadece düzenlenen köklü festival ilk birkaçı. yıllarındaki caz etkisinden Lollapalooza: Festivalde progresif, indie rock, punk ve alternatif rock, punk rock ve rap alternatif türlerine kaymış konserlerinin yanı sıra komedi ve durumda. 25 Ağustosta başlayacak dans performansları da var. ve 3 gün sürecek festivalin bu Kurulacak 8 sahnede yer alacak seneki kadrosunda Pearl Jam, 130 grubun arasında Kanye West, Kaiser Chiefs, Placebo gibi gruplar Manu Chao, The Flaming Lips, bulunuyor. Sonic Youth da yer alıyor. Montreux Jazz Festival: Lollapalooza 46 Ağustos tarihleri İsviçre’nin en ünlü festivali arasında Chicago’da Montreux, 1967’den beri Ceneva gerçekleşecek. UÇUŞAN SESLER 1957 yılında Almanya’da elektronik müzik stüdyolarına giren Ligeti, deneysel çalışmalarda bulundu. Giderek ‘mikropolifoni’ adını verdiği, çok küçük ses aralıklarını da kullandığı, yeni bir çok seslilik tarzı oluşturdu. Bu stilde sesler kümeler halinde aynı anda çok sayıda (15, 16 ses gibi) duyulması, ani değişimler olmayıp, çok zor farkedilse bile, seslerin sürekli yer değiştirmesi sözkonusudur. Seslerin hepsini birden duymak olanaklı olmayıp, hangilerini duyacağımız rastlamsaldır. Varoluş kadar kayboluş duygusu da, aynı yaşam gibi müziğin yapısal ögesi olmuştur. Böylece Palestrina ve Bach’ın zirveye ulaştırdıkları polifoni (çok seslilik) yepeni bir hal aldı. Uçuşan sesler, daha çok uzaysal olarak hissedilmekte, soyut ve somut içiçe geçmekteydi. Ligeti’nin müziği 70’lerden sonra daha rafine daha anlaşılır bir hale gelir. Bu döneminde eski tarzda tonal sesleri kullanmasına şaşıranlara ise ‘Neyin modern neyin eski stil olduğuyla ilgili kurallar beni hiç ilgilendirmiyor.’ yanıtını vermişti. Gerçeküstücü operası ‘La Grand Macabre’ de anlamsız seslerle mizah içeren, ölüm korkusunu kahkahalar içerisinde eriten kışkırtıcı bir tavır içindeydi. 100 metronomu aynı anda çalıştırarak mekanik aletleri çalgı haline getirirken ise Dadaistlerin ‘hazır nesne’ anlayışını müziğe taşır. 1980’lerde ve 90’larda eserlerinde Afrika ritmlerini görmekteyiz. Çok ritmli olan bu çalışmalarda, simetri ve asimetri aynı zamanda birlikte kullanılır. İdil Biret ve Toros Can’ın da kayıtlarını yaptığı ‘Piyano etütleri’ bu dönemin en önde gelen ürünleridir. Bu çalışmalar son elli yılın en önemli solo piyano eserleri olarak kabul edilmekte. önemli bestecisi için en önemli unsur ise kalite. Eserlerinde gereksiz ya da gevşek hiçbir şeye rastlayamazsınız. Öğrencilerine ‘Sadece bir gelenek vardır; o da müzik ya iyidir ya kötü.’ derken müzikte avangardın en doğru profilini çizmekteydi. Müzikte yeniyi arama duygusuysa, bilim adamının gerçekliği keşfetme arzusuna benzer bir şekilde onun itici gücü oldu. 2006 Mozart’ın 250. doğum yılı olarak kutlanmakta. Ancak aynı zamanda çok önemli bir bestecinin Şostakoviç’in 100. doğum yılı. Aslında bu kadar önemli bestecilerin eserlerini çalmak, dinlemek için doğum, ölüm yıldönümlerine ihtiyaç yok. Ligeti’nin dinlenmesi için de böylesine kötü bir neden aracı olmamalı. Dünyada en tanınmış avangard kompozitörlerden biri olan Ligeti, maalesef ülkemizde yeterince tanınmamakta. Müziği bilim, bilimi müzik yapmayı başaran, Kubrick’in filmlerinde belki de farkında olmadan fazlasıyla etkilendiğimiz müzik sanatı adına büyük işler çıkarmış bir sanatçı, ölüme kahkahalarla karşılık veren Gyorgy Ligeti yaşamını kaybetti. Umarım birçok öncü müzisyenin başına gelen, öldükten sonra bir klasik gibi görülüp normalleştirme, kutsama, mitleştirme ya da tersine kiçleştirme gibi bir durum onun besteleri için sözkonusu olmaz. bulenterguden?yahoo.com YENİYİ ARAMA DUYGUSU Ligeti anlaşılması zor öyküler anlattı. Müziği aynı J.S. Bach gibi zor ve dinlediğinizde ‘bu Ligeti müziğidir.’ etkisi çok güçlüdür. Eserlerinin kendi denetiminde yorumlandığı kayıtlarını gerçekleştirdi. Bu da günümüz müzisyenleri ve gelecek kuşaklar açısınan ciddi bir referanstır. Tüm önemli eserleri yaklaşık 10 CD alınarak dinlenebilir ve bunların çoğu da ülkemizde bulunmaktadır. PostBartok döneminin bu en HAFTA SONU 05 K Gözleri Tamamen Kapalı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle