18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Si ne ma 10 ????????????????????????????????????????????????????????????? İflah olmaz tiryakilere Çektiği reklam ve video klipleriyle adını duyuran, Frankfurt doğumlu, Alman asıllı yönetmen Marcus Nispel’in ABD’de çektiği ilk uzun konulu filmi olan Teksas Katliamı (The Texas Chainsaw), türünde kült film mertebesine erişmiş, ortalığın kan gölüne çevrildiği, Tobe Hooper’ın 1974 yapımı ünlü korku filmi The Texas Chainsaw Massacre’ın ‘‘remake’’i (yeniden çevrimi). Aslında içerdiği şiddet ve dökülen kan bakımından aslını fersah fersah geride bırakan bu 2003 yapımı yenidençevrimde başlıca rolleri Jessica Biel, Jonathan Tucker, Erica Leerhsen, Eric Balfour, Mike Vogel ve Andrew Byniarski gibi tanımadığımız genç oyuncular paylaşıyor. Tobe Hooper’ın, 1973’te Amerika’da beş genç arkadaşın Texas’ın terkedilmiş, küçük bir şehrinde ortadan kaybolduğu, gerçek bir olaydan esinlenerek çektiği ünlü Teksas Katliamı fantastikkorku filmini aynen izleyen bu yeni Teksas Katliamı’nda, Meksika tatilinden dönmekteki beş genç, Teksas’ın içlerine doğru yol alan garip bir kız otostopçuyu arabalarına alıyorlar. Otostopçu kızın arabada kendini vurmasıyla şoka giren gençler, çevredenpolisten yardım istemeye çalışırken esrarengiz bir evin kapısını çalmalarıyla daha dramatik gelişmelere maruz kalarak elektrikli testere kullanan korkunç katil Deli SuratThomas Hewitt’in (Andrew Byniarski) ağına yavaş yavaş düşeceklerdir... Vaktiyle gişe rekorları kırmış bir korkufantastik klasiğinin, çok kanlı tarafından, günümüzün teknoloji cilası çekilmiş bu yeni versiyonu, ancak türün iflah olmaz tiryakileri için. ‘En sinir bozucu’ Jar Jar Binks İngiliz sinema sitesi ‘Love Film’in 5 bin izleyicinin oylamaya katıldığı ‘Sinema Tarihinin En Sinir Bozucu Film Karakterleri’ anketinde ‘Yıldız SavaşlarıStar Wars’ serisinden‘Jar Jar Binks’ seçildi. Ankette oy kullananların büyük çoğunluğu, filmde, QuiGon Jinn ve ObiWan Kenobi’nin müttefiki ve arkadaşı olan, eşek ile balık karışımı bir yüzü ve deveye benzeyen bacakları bulunan karaktere oy verdi. Yapımda, herşeye karışması ve sakarlığıyla tanınan Jar Jar Binks, İngilizce’nin değişik bir lehçesini konuşmasıyla da dikkat çekiyor. Oyuncu Ahmet Best’in bilgisayar hareketleriyle hayat verdiği ve seslendirdiği Jar Jar Binks, uzun zamanlı olarak tamamen bilgisayar tarafından canlandırılan ilk film karakteri unvanını taşıyor. Sinemada bilgisayar efektleri konusunda öncü olan ve ‘Yıldız Savaşları’ serisinin yönetmenliğini üstlenen George Lucas’ın sahibi olduğu ‘Industrial Light and Magic’ isimli firma tarafından üretilen Binks, bilgisayar harikası olmasına rağmen seyirciden sempati topladı. Ankette, Hugh Grant ile Andie MacDowell’ın başrolünü üstlendiği ‘Dört Nikah, Bir Cenaze Four Weddings and A Funeral’ filmindeki ‘Carrie’ karakteri ikinci oldu. Ankette Rowan Atkinson’ın canlandırdığı ‘Mr. Bean’ karakteri üçüncü, Jim Carrey’nin hayat verdiği ‘Hayvan Dedektifi’ Ace Ventura dördüncü, Ben Stiller’ın ‘Dodgeball’ filminde canlandırdığı ‘White Goodman’ karakteri de beşinci oldu. ?????????????????????????????????? Klasikler teknolojiyle cilalandı kazanmış, 2003 yapımı Zatoichi’siyle sinemalarımıza uğrayan, Japon sinemasının dört kol çengi yaratıcısı, yönetmen, yazar, ressam, müzisyen, komedyen, televizyon yıldızı ve grafik tasarımcısı Takeşi Kitano’nun uzun zamandır üzerinde çalıştığı son filmi Takeşi (Takeshi), İstanbul festivalinden piyasaya düşen filmler kervanına dahil olarak sonunda dün gösterime girdi nihayet. İlk bakışta komedidram türünde kategorize edilecek, çeşitli buluşlarla dolu, ince ince işlenmiş, son derece kişisel bu filmde Takeshi Kitano, Kotomi Kyono ve Kayoko Kishimoto başrollerde. Gösteri aleminin ünlü siması ‘Beat’ Takeshi, eğlence dünyasının tüm yıldızları gibi, yoğun, hatta kimi zaman gerçeküstü bir yaşam sürmektedir. Ona benzeyen Kitano ise bir çıkış yapmayı umarsızca bekleyen, işsiz bir aktördür. Bir dizi can sıkıcı deneme çekiminin ardından yolu Beat ile kesişen Kitano, çok geçmeden yıldızın gerçek yaşamı ve perdedeki şiddete eğilimli kimliğinin öne çıktığı bir düşler diyarının göbeğinde bulacaktır kendisini.ƒ İkilinin hayatları ve fantezilerinin, tuhaf hayallerinin giderek birbirine karıştığı filmde Takeşi Kitano, Kotomi Kyono, Ren Osugi, Kayoko Kişimoto oynuyor. Ünlü yönetmen Takeşi’yi seyredecek olanlara, tüm zihinsel etkinliklerini bırakarak filmi hissetmelerini salık veriyor ve kendilerini bu seyir deneyimine bırakmalarından sonuçta mutlaka hoşnut kalacaklarını belirtiyor. Takeşi Melissa P. Panarello, artık 21 yaşlarını süren bir genç kadın, şimdilerde üçüncü romanını yazıyor. Tam 41 ülkede satışa sunulan ve hayli ses getiren ‘‘Yatmadan Önce 100 Fırça Darbesi’’ adlı kitabından sonra ‘‘Yusufçuk Gece Gelir’’ isimli romanı da Türkiye’de yayımlandı. Ünlü İtalyan aktris Francesca Neri’nin yapımcılığını, adı sanı pek duyulmamış Luca Guadagnino’nun yönetmenliğini üstlendiği Melissa P.’nin çekimleri ise geçtiğimiz yıl Güney İtalya’nın Lecce kentinde tamamlandı. İtalya, İspanya, ABD ortak yapımı 100 dakikalık film, 3.5 milyon avroya mal oldu. Roman, eleştiri oklarından kurtulamamıştı doğal olarak film de pek beğenilmedi. Her şeyden önemlisi kitabın sahibi Melissa P. Panarello, önce İtalya’da gösterime giren filmden adeta nefret etti, yazar ve yapımcı mahkemelik dahi oldular. Gıcır gıcır bir ‘Poseidon’ Çeyrek yüzyıl kadar önce çevirdiği Das Boot filmiyle ünlenerek Almanya’dan kalkıp Amerika’nın yolunu tutmuş yönetmen Wolfgang Petersen’i, en son gişeye yönelik tezgahlanmış Kusursuz Fırtına ve Truva gibi yüksek bütçeli, büyük stüdyo işi bazı üstün yapımlarda bırakmıştık. Ne var ki hazret, bizce son derece talihsiz, yeni bir iş filmine daha el atmış bu kez Poseidon’dan Kaçış’la (Poseidon). 30 küsur yıl kadar önce 1970’li yıllardaki o dehşetengiz Felaket Filmleri furyasının yolunu açan (1979’da Beyond The Poseidon Adventure adlı kıytırık bir devam filmi de çekilmiş olan), dönemi için gerçekten gözalıcı nitelikteki bazı özel efektlerle donatılmış ve vaktiyle epeyce ilgi ve seyirci toplamış, namlı The Poseidon AdventurePoseidon Macerası’nın (1973) yeniden çevrimi olan Poseidon, dün Poseidon’dan Kaçış adıyla bizde de gösterime girdi. İşini bilir yönetmen Wolfgang Petersen eliyle çekilmiş ve en son teknolojik cilayla parlatılmış, 2006 yapımı bu aksiyonmacera türündeki gıcır gıcır yeni Poseidon’da, Josh Lucas, Kurt Russell, Jacinda Barrett, Richard Dreyfuss ve Jimmy Bennett başrollerde. Felaket konusuna karşılık tipik bir yaz mevsimi eğlenceliği niteliğindeki Poseidon’dan Kaçış’ın konusu şöyle: Yılbaşı gecesi Kuzey Atlantik denizinde seyir halindeki lüks yolcu gemisi Poseidon’da eğlenceler başlamıştır. Türünün en güzel örneklerinden olan Poseidon’un yirmiden fazla katında 800 kamara ve 13 yolcu güvertesi bulunmaktadır. Geminin çok sayıda yolcusu yeni yılı şık bir şekilde karşılamak üzere muhteşem Ana Balo Salonu’nda toplanmıştır. Bu esnada, köprüde, Birinci Subay bir şeylerin yanlış gitmekte olduğunu sezer. Ufku taradığında, dev dalgayı görür. Dalga olağanüstü bir güçle iskele tarafına çarparak gemiyi alabora eder. Yolcular camları kırarak içeri dolan suya kapılırlar. Hayatta kalanlar, Balo Salonu’nda hapsolur. Profesyonel bir kumarbaz olan Dylan Johns (Josh Lucas) emirleri hiçe sayarak peşine takılan küçük bir grupla labirenti andıran bu yerde çıkış yolu bulmaya çalışır... Yönetmen kendine karşı oynuyor En son üç yıl kadar önce Venedik Film Festivali’nde Gümüş Aslan’ı Sancılı bir büyüme öyküsü ALPER TURGUT Melissa P. Panarello’nun, Türkiye dahil 26 ülkede en çok satanlar listesinde zirve yapan ve 30 dile çevrilip milyonlarca satan ‘‘Yatmadan Önce 100 Fırça Darbesi’’ adlı romanından uyarlanan ‘‘Melissa P.’’, 30 haziran günü sinemaseverlerin karşısına çıkıyor. 15 kusur yaşındaki bir genç kız adayı (teenage) olan Melissa P.’nin cinsellik, fantezi ağırlıklı ve yeni yetme deneyimlerle örülü yaşam kesitini konu alan film, kimileri için vakit geçirmek için birebir, kimileri için sabun köpüğü bir gençlik eğlencesi olacak gibi. Sicilyalı genç Melissa P.’nin, tehlikeli de olsa kendini keşfetmesini ve hemen büyüme telaşını anlatan yapım, tabiri caizse gençlik hezeyanlarını işliyor. Film, buram buram cinsellik, aşk, sevgi, ihanet, özlem, utanç, psikolojik sorunlar ve hep pişmanlıklarla örülü. Kavak yelleri tepesinde, her türlü ayrıntının itinayla aktarıldığı günlüğü elinde dolaşan Mesissa P.’nin, kendisini cinsel bir objeden öte görmeyen delice aşık olduğu yakışıklı okul arkadaşı Daniele’ye yaklaşmasıyla yetişkinleri dahi sukutu hayale uğratacak fantezilerin kapısı da açılmış olur. Genç ruhlu, iyi huylu babaannesi dışında aslında bu kırılgan liseli genci anlayan yoktur. Yaşam, geçim ekseninde savrulan ana, baba, kendisi gibi yetişkin olma heveslisi arkadaşları O’ndan çok ama çok uzaktır. Onca duygunun arasında bocalayan Melissa, kendisine gerçekten aşık olan ve okuldan ziyade sanatçı olmayı düşleyen Marco’dan haberdar değildir. Geriye kalan, saflığın bozulduğu, bazen trajik çokça sancılı bir büyüme öyküsüdür. Filmde üç kuşağı canlandıran kadınlar rollerinin hakkını veriyorlar. 60 aday arasından seçilen 18 yaşındaki genç İspanyol oyuncu Maria Valverde, Melissa P. karakterini sırıtmadan beyazperdeye yansıtıyor. Melissa P.’nin annesi rolündeki Fabrizia Sacchi de oldukça başarılı. Efsane yönetmenoyuncu Charlie Chaplin’in kızı Geraldine Chaplin ise Melissa’nın babaannesi Nonna Elvira rolünde kelimenin tam anlamıyla muhteşem. Film, 1.47’lik Melissa P.’nin boyundan büyük erotik deneyimlerini anlattığı kitaba oranla hayli masum kalıyor. Yaz aylarında sinemaları, çoğu Hollywood menşeili ikinci, üçüncü sınıf korku, komedi filmlerinin doldurduğu göz önünde tutulursa, Melissa P.’nin izleyiciler tarafından geçer not alması hatta iyi bir gişe geliri yakalaması şaşırtıcı olmasa gerek. Aksiyonla karışık kara mizah Dün gösterime giren yeni filmlerden, yönetmen Tony Scott imzalı Domino (Domino), 3040 yıl öncesinin Litvanya asıllı, tanınmış İngiliz oyuncusu Laurence Harvey’le model Sophie Wynn’ın kızı olarak doğmuş, varlık içinde büyütülmüş ve jet sosyeteye özgü, lüks yaşama karşı çıkmış, dik başlı Domino Harvey’nin (‘İngiliz dilberi’ Keira Knightley ) gerçek yaşam öyküsünü konu alıyor. Filmde, Domino Harvey’i canlandıran, Aşk ve Gurur’daki performansıyla ‘en iyi kadın oyuncu’ kategorisinde Oscar ödülüne aday gösterilmiş, güzel, yetenekli ve seksi Keira Knightley filmin lokomotifi. Birkaç yıl öncesinin başarılı bBağımsız filmi Donnie Darko’yla adını belleten, Amerikalı yazaryönetmen Richard Kelly’nin senaryosundan çekilen Domino, kara mizahla ve bol aksiyonla karışık, hızlı bir serüven filmi. Mickey Rourke’la Christopher Walken ve Jacqueline Bisset gibi eski toprak oyuncuların yanısıra, Domino’da Delroy Lindo, Mena Suvari ve Lucy Liu gibi yeni kuşaktan oyuncular da boy gösteriyor. Domino HAFTA SONU 10 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle