19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

17 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ 5 üzik festivali üzik festivali İstanbul Mozart’ı dinleyecek Bu yıl 34. kez İstanbullu sanatseverlerle buluşacak olan Uluslararası İstanbul Müzik Festivali çok özel bir program ve önemli değişikliklerle 824 Haziran tarihleri arasında gerçekleşiyor. Sponsorluğunu bu yıldan itibaren Borusan Holding’in üstlendiği Festival 1000’i aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı İstanbul’da ağırlayarak izleyenlere müzikle dolu yaz akşamları yaşatacak. İstanbul Müzik Festivali’nde bu yıl, 7 orkestra, 6 oda müziği, 4 resital, 2 opera ve 2 vokal müzik konseri olmak üzere toplam 27 etkinlik yer alıyor. Bu yılki festivalin teması, ünlü besteci Mozart’ın doğumunun 250. yılı olması dolayısıyla ‘Doğumunun 250. Yılında Mozart’ olarak belirlendi. Mozart, bu yıl yapıtlarını seslendiren topluluk ve sanatçılar tarafından tüm dünyayla birlikte İstanbul Müzik Festivali’nde de kendini hissettirecek. Festivalin Mozart’ın yapıtlarını yorumlayacak seçkin konukları arasında ünlü Fransız barok orkestrası Les Arts Florissants, Basel Oda Orkestrası, Helene Grimaud, Maria Joao Pires, Hüseyin Sermet, Julian Rachlin, La Petite Bande ve Tabea Zimmermann gibi isimler yer alıyor. Festival ayrıca Cecilia Bartoli ve Freiburg Barok Orkestrası ile izleyicilerine çok özel akşamlar yaşatacak. Bu yılın bir diğer özelliği de 1996 yılından bu yana sahnelenmeyen ve bir festival klasiği haline gelmiş olan, Mozart’ın ‘Saraydan Kız Kaçırma’ operasının Yekta Kara tarafından Topkapı Sarayı’nda sahneye konacak olan modern yorumu olacak. İzleyicilerini kentin altı değişik köşesindeki mekanlarda ağırlayacak olan İstanbul Müzik Festivali’ne bu yıl Aya İrini Müzesi, Darphanei Amire Binaları, Yıldız Sarayı Tiyatrosu, Arkeoloji Müzesi, İş Sanat Konser Salonu ve Topkapı Sarayı ev sahipliği yapacak. IKSV’nin özel projeleri kapsamında; yaşayan en önemli cazcılardan Chick Corea, Bayerische Kammerphilharmonie ile birlikte Credit Suisse sponsorluğunda İstanbul’a konuk olacak. Corea, ‘In the Spirit of Mozart’ başlıklı konser programında önce kendi eseri olan 2. Piyano Konçertosu’nu ardından da Mozart’ın 24. Piyano Konçertosu’nu yorumlayacak. 34. İstanbul Müzik Festivali’nde bugün gerçekleşecek iki konserden ilki; Mozart ‘18’, Tarih Vakfı Darphanei Amire Binaları’nda izlenebilir. Saat 18.00’de başlayacak konserde başarılı kayıtlarıyla severek dinlenen piyanistlerimiz; Toros Can, Muhiddin D. Demiriz, Emre Şen, İris Şentürker ve Zeynep Üçbaşaran aynı sahnede yer alacaklar. Aya İrini Müzesi’ndeki günün ikinci konserinde ise Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası, Mozart’ın La Clemenza di Tito operasının konser yorumuyla müzikseverlerle buluşacak. Konserde, Akbank Oda Orkestrası’na Stephen Rumsey yönetimindeki Ipswich Choral Society eşlik edecek. üzik festivali Festivalin biletleri Biletix satış noktaları, Biletix Çağrı Merkezi (0216 556 98 00), www.biletix.com ve Atatürk Kültür Merkezi gişesinden (Ana Gişe) satışa sunuldu. Öğrenciler için indirimli biletler sınırlı sayıda. Bilet fiyatları 10 YTL ile 300 YTL arasında değişiyor. Bruce Springsteen’ın Sesinden İşçi Sınıfı Şarkıları Pete Seeger’ın İzinde John Steinbeck’in ‘‘Gazap Üzümleri” adlı romanını okumadıysanız, çok şey kaybettiğinizi söyleyebilirim. Amerikan Edebiyatı’nın en önemlilerinden biri olan Steinbeck’in eserlerinde sınıfsal bakış ve toplumcu dünya görüşü övgüye değerdir. Sosyalizm’in neredeyse yasak olduğu bu ‘‘özgürlükler ve fırsatlar ülkesi”nde böylesi toplumcu gerçekçi bir romancının çıkabiliyor olması herkesi şaşırtabilir. Ancak bir zamanların Amerika’sında sınıf savaşı çok bilinçli bir şekilde sürüyordu. Steinbeck, 30’ların ABD’sinde tek örnek de değildi hani, bizim ‘‘Şarlo” olarak tanıdığımız Charlie Chaplin de bu tavrın sinema alanındaki ismiydi. İşte o günlerin Amerika’sında grevlerdeki işçilere destek veren müzisyenler de toplumcu mücadelenin ön saflarında yerini bir militan hassasiyetiyle alıyordu. Leadbelly, Woody Guthrie ve Pete Seeger gibi sanatçılar, politik müziğin o dönemdeki en önemli simalarıydı. Şimdilerde Steinbeck, Chaplin, Guthrie gibi tavırlı sanatçılara pek rastlama imkanımız yok. Ama bu onları hiç hatırlamayacağımız anlamına gelmez hani. Belki de en başta onlara duyulan ihtiyaç onları hatırlamamıza sebep olur. İşte bu hasretin göbek taşına da Bruce Springsteen’in son albümü pek güzel oturuyor. Müzik âleminin ‘‘Patron” lakablı rockçısı ‘‘We Shall Overcome The Seeger Sessions” adlı albümünde bu dönemi günümüze taşıyor. 1997 tarihli Pete Seeger’a saygı albümü, ‘‘Where Have All The Flowers Gone” için ‘We Shall Overcome’ı yorumlayan Springsteen, bütünüyle Seeger şarkılarından oluşan bir albüm yapmaya karar vermiş. Alışıldık tavrının aksine akustik ve folk tarzı şarkıları yorumlayan Springsteen, eşi Patti Scialfa ve E Street Band’dan kemancı Soozie Tyrell’ın da bulunduğu 14 kişilik bir müzisyen kadrosuyla birlikte albümü üç günde ve büyük bir keyifle kaydetmiş. Halkın Yanında Halk İçin Onlara ‘‘Almanac Singers” diyorlardı. Nerede bir grev var onları ellerinde gitar ya da banjolarıyla eyleme destek verirken görmek mümükündü. 40’lı yılların Amerika’sında folk müzikleriyle boy gösteren bu müzisyenlerin başında da Pete Seeger geliyordu. 3 Mayıs 1919’da New York’ta dünyaya gelen usta, 1938 yılında Harvard’ta okurken müziğin ağır basması sebebiyle kendini yollara vuracaktı. Amerikan Folk Müziği’ni ülkeyi gezerek derleyen Seeger, ‘‘Almanac Singers”ın sembol isimlerinden Woody Guthire’yle birlikte toplumcu şarkılara imza atacaktı. Onların bu M APTÜLKADİR ELÇİOĞLU YENİ BİR SÜREÇ Bruce Springsteen’i böyle bir albüm oluşturup ‘‘Almanac Singers”ları gündeme taşımasına etken olan; hiç kuşkusuz ‘‘11 Eylül” dür. İkiz Kuleler’e yapılan saldırıdan sonra her ABD vatandaşı gibi ‘‘Patron” da da bu travma etkisi yaratacaktı. Böylece 2002’de çıkardığı ‘‘Rising” bu konu üzerine oturup sıradan Amerikan vatandaşının şaşkınlığını yansıtacaktı. Springsteen’in bu şaşkınlığı 3 yıl sonra çıkaracağı ‘‘Devil & Dust” albümüyle son bulacaktı. Çünkü travmanın oluşturduğu şaşkınlık sorularının yanıtı, bizzat sistemin kendisiyle alakalıydı. Böylece Springsteen, kendini ‘‘idol” yapan imajını hiçe sayarak yeni bir yola adım atacaktı. İlk dönem siyahi bluesçıların hassasiyetinde ama folk ağırlıklı bir tavra dönerek eline akustik gitarını aldı. Ortaya çıkan ise ABD’nin işgalci politikaları ve savaş çığılıkları atan politikacılarına eleştirel bir bakış getiren bir albümdü. Buna benzer bir süreci Neil Young da yaşayacaktı. Her ikisi de 11 Eylül’ün ertesinde çıkan albümlerinde içe kapanarak ABD rüyasına sğınacaklardı. Ancak bu travmanın etkisini üzerinden attıklarında yaşadıklarının gerçek sebebini ve suçlusunun sistem olduğunu anlayacaklardı. ‘‘The Rising”, Springsteen için hem bir şaşkınlık hem de yeni bir yolun açılışı oldu diyebiliriz. İlk önce savaş ve Bush karşıtı anlatımıyla ‘‘Devil & Dust” daha onun üzerinden bir yıl geçmeden de ‘‘We Shall Overcome The Seeger Sessions” albümünü yapacaktı. Bir önceki albümde girdiği politik anlatımın devamını da bu işin köklerine inip, insanlara hatırlatarak yapıyordu ki, bu ayrıca övgüye değer olsa gerek. ? ASPENDOS’TA BALE FESTİVALİ 10 Haziran’da Verdi’nin ünlü eseri ‘‘Aida’’ ile başlayan Aspendos Opera ve Bale Festivali, L. Minkus’un bugün sahnelenecek ‘‘La Bayadere’’ balesiyle, devam ediyor. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün sahneye koyduğu eseri, şef Bujor Hoinic yönetiyor. Marius Petipa’nın koreografını üstlendiği eserin dekor ve kostüm tasarımları Alexandre Vassiliev’e ait. Sanem Ergüler, Bahri Gürcan, Almula Özlem, Serhat Güdül, Ertuğrul Bolat, Çağdaş Yurdakul, Emre Onuk’un başlıca rollerini paylaştığı eser, özellikle klasik dansın sınırlarının zorlandığı ‘‘Gölgelerin Kralı’’ sahnesiyle dikkat çekiyor. ? BAŞKENTTE GÜNÜN KEYFİ Dünya Müzik Günü ‘‘En uzun günün keyfi müzikle çıkacak’’ söylemiyle başkentte çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Akyurt, Kuğulupark, Yüksel Caddesi ve Mithatpaşa Caddesi’nde gerçekleştirilecek olan etkinliklerde klasik müzikten, Türk Sanat Müziğine, koro müziğinden, oda müziğine kadar pek çok konser düzenlenecek. (www.ankarafestival.com, 0 312 468 07 44) ? FÜLÜT USTASI ANKARA’DA Dünyaca ünlü yan fülüt ustası Ian Anderson, Bilkent Gençlik Orkestrası’yla birlikte John O’hara’nın şefliğinde ve Şefika Kutluer’in konuk solist olarak katılacağı bir konserle Bilkent Odeon Konser Salonu’nda Ankaralı hayranlarıyla buluşacak. Konser saat 20.30’da izlenebilir. (www.biletix.com, 0 312 448 03 43) ? FLAMENKO BURSA’YI FETHEDİYOR Günümüzün en iyi dans gösterilerinden biri olarak kabul edilen Flamenco Oriental, Türkiye’de ilk defa 45. Uluslararası Bursa Festivalinde. Compania de Danza Antonio Najarro ve flamenko müzik grubu Jarcamora’nın sanatsal birlikteliğinin bir sonucu olan Flamenco Oriental gösterisi, Flamenko ve klasik İspanyol dansının Ortadoğu mistisizminin kaynaşmasından ortaya çıkan yüksek tempolu toplam 11 bölümden oluşan 11 ayrı öykü ve koreografiyi sunuyor. Gösteri 20 Haziran’da Bursa Açıkhava Tiyatrosu’nda. Biletler 3 5 YTL. ? ATEŞ SİDE’Yİ YAKACAK Kaynağını Anadolu’nun binlerce yıllık mitolojik ve kültürel tarihinden alan ve ülkemizin her yöresinden derlenmiş yüzlerce halk dansı figürü ve halk müziğini içinde barındıran Anadolu Ateşi, bu ay Antalya’da. İlk gösterisini 15 Haziran’da Side Antik Tiyatro’da gerçekleştiren Anadolu Ateşi’nin ikinci kez 29 Haziran’da izleyicilerin karşısına çıkacak. (Bilet 50 YTL) Onlara “Almanac Singers” diyorlardı. Nerede bir grev var onları ellerinde gitar ya da banjolarıyla eyleme destek verirken görmek mümkündü. 40’lı yılların Amerika’sında folk müzikleriyle boy gösteren bu müzisyenlerin başında da Pete Seeger geliyordu. HAFTA SONU 05 K Aspendos Opera ve Bale Festivali meraklısını bekliyor. tavırları,1947’deki meşhur Mc Carthyizm’in başlattığı cadı kazanı’ndan nasibini alacaktı. 1952’de kendini ‘‘Amerikan Aleyhtarı Faaliyetler Komitesi”nin (HUAC) mahkemesinde bulan şarkıcı, komünist olmakla suçlanıyor ve 5 yıl hapis cezası isteniyordu. Mahkeminin devamlı sorduğu ‘‘Komünist misiniz?” sorusuna ‘‘Hayatım boyunca yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum ve bu komitenin önünde ifade vermeye zorlandığım için de çok kızgınım. Düşüncelerimin sizlerden farklı olması kadar doğal bir şey olamaz. Bilmeniz gereken tek şey vatanımı çok sevdiğim” diyerek cevap veriyordu. Komisyonun sürekli aynı tip sorular sorması üzerine ‘‘Anladığım kadarıyla siz itiraflarımı duymak istiyorsunuz ve bu bence çok saçma bir soru çünkü cevabımın ne olacağını biliyorsunuz” diyerek komisyonu düzeysiz sorular sorduğu için kınayacaktı. Segeer, kendisine teklif edilen 5. maddeye sığınma hakkını da elinin tersiyle itmeyi ihmal etmeyecekti. Soruşturma sonrası ‘‘Komiteyi aşağılamak” suçundan 1 yıl hapis cezası aldı. Bu savaşımı 1962’ye kadar süren sanatçı en sonunda mahkemeyi yendi ama bu sefer de karşısına issizlik belası çıkartılacaktı. 1999 yılında, Küba devletinin verdiği en yüksek nişan olan Felix Varela Nişan’ına layık görülen Seeger, mücadeleci kişiliğini Bush ve savaş karşıtlığıyla hâlâ sürdürmekte. GKonser österi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle