Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Si ne ma 10 ? ? ? ? ? ? ? ASLI SELÇUK Cat on a Hot Tin Roof(Kızgın Damdaki Kedi)/Yön:Brooks/Oyn: Elizabeth Taylor, Paul Newman, Burl Ives/1958, renkli, 104 dakika/Warner BrosTiglon. İhtiras Tramvayı’nın(1951) ardından Tennessee Williams’la Elia Kazan’ın ikinci başarılı işbirliği Kızgın Damdaki Kedi oluyor. Yazarın 1955 tarihli Pulitzer ödüllü romanını Kazan Broadway’de sahneledikten sonra R. Brooks filmleştirir. Amerika’ nın tutucu Güney bölgesinde yaşayan varsıl tütün tüccarı Big Daddy ile eski yıldız sporcu alkolik oğlu Brick’in karmaşık ilişkilerini ele alan film, üstü kapalı olarak eşcinsellik temasını da işler. Yalan, gerçek, masumiyet, eşcinsellik, dostluk kavramlarını ustalıkla ele alan bu yoğun aile dramının Özel Bölümler’inde oyuncu ların portreleri, çekim anıları, Oscar adaylıkları, başarılı yorumlar, E. Taylor’la P. Newman’ın kariyerlerinde yükselişleri, fragman, Yabancıların Nezaketi:T. Williams’ın Yaşamı adlı kitabın yazarı Donald Spoto’nun açıklamalarıyla filmi izleme seçeneği var. R. Brooks’un yetkin yönetimindeki görülmeye değer bu başyapıtta tüm oyuncular, yan rollerdeki Jack Carson, Judith Anderson, Madeleine Sherwood’da çok iyi yorumlar sunuyorlar. Sweet Bird of Youth(Yaralı Kadın)/Yön:Richard Brooks/Oyn:Paul Newman, Geraldine Page, Shirley Knight/1962, renkli, 115 dakika/Warner BrosTiglon. T. Williams’ın oyunundan sinemaya uyarlanan dram, iki genç aşığın Chance Wayne’le Heavenly Finley’in uzun soluklu ilişkileri üstüne kurulu. Güzel kızını yakışıklı, meteliksiz barmene vermeye niyeti olmayan kasabanın üçkağıtçı politikacısı Boss Finley, Chance’i şansını denemesi için New York’a yollar. Mutsuz, yaşlı kadınlara umut, heyecan veren, ünlü olmak düşü kuran genç adam sonunda eski yıldız Alexandra Del Lago’nun jigolosu olarak kasabasına geri döner. Bir an önce sevgilisine ulaşmak isteyen Chance’i tatsız anılar ve olaylar beklemektedir. Hadım edilme gibi oyunda yer alan bazı öğeler yumuşatılarak beyazperdeye aktarılan yapım, Ed Begley’e yardımcı erkek oyuncu Oscar’ını getirdi. Şiddet, ahlaksızlık, ikiyüzlülük, yabancılaşma, tutuculuk temalarını yetkinlikle sergileyen çalışma Amerika’nın Güney’indeki kasabaların gerçekçi bir portresini de yansıtıyor. Hollywood’da ‘artiz meneceri’ olmaya dair Rebecca Romijin ve Ben Affleck’in başrolünü üstlendiği Şehrin Adamı eğlenceli bir seyirlik Sinema UNGU ÇAPAN . DVDVCD Yeniler ? ? ? ? ? ? ? Alışılmışın tersine, gösterime giren çok sayıda yeni filme rastlamadığımız bu hafta, Ben Affleck’in başrolünü üstlendiği Şehrin Adamı’nı seyretmek durumunda kaldık mecburen. Ne var ki çokça önemsenmese de umduğumuzdan daha matrak çıktığını hemen itiraf edelim, geçen yıl The Upside of AngerÖfkeli Aşıklar’ıyla eleştirmenlerin övgüsünü alan komedyen, senaryo yazarı, yönetmen Mike Binder’in yazıp yönettiği Man About TownŞehrin Adamı’nın. Komedyenliktenoyunculuktan yetişme Mike Binder’in yine yazıp yönettiği ve yan bir rolde de göründüğü (ajansın ortaklarından Morty’yi oynuyor Binder) film, Hollywood’da büyük dümenlerin döndüğü menecerlik sektörüne günümüzden ve mizahın penceresinden bakıyor, kısaca özetlemek gerekirse. 1990’lı yıllarda çıkış yapan yeni kuşak Amerikalı oyuncular arasında doğrusu pek de hazzetmediğimiz, kasıntı Ben Affleck, günümüzde ahtapot gibi kollarıyla tüm ABD’yi ve dünyayı sarıp sarmalamış devasa sinematelevizyon sektörüne hizmet veren ama müşterilerin terketmesiyle, işleri kötü gitmeye başlayan, parlak bir menecerlik ajansının başındaki patronu oynuyor bu gösteri alemine dalan komedide. Şehrin adamı o yani, baş menecer Ben Affleck. Varlıklı, güçlü, kudretli görünmesine karşın özel hayatı dibe vurmuş, kibrinden yanına yaklaşılmayan, kariyeri sallantıdaki çağdaş bir Hollywood menecerini ve karısının ihanetiyle sarsılmış evliliğini, yer yer alaycı, gırgır ve hüzünlü tonlamalarla hikaye ediyor Şehrin Adamı. Doğrusu her an binbir entrikanın çevrildiği, ‘devlet içinde devlet’ de denebilecek Hollywood imparatorluğunun da sınırları içinde yer aldığı, o şatafatlı Melekler Kenti (Los Angeles) dekorunda geçen, birinci tekil şahıs ağzıyla anlatılmış ve seyirciyi yaşanmış gözlemleriyle, buruk çocukluk anılarıyla, hedefe ulaşan saptamalarıyla, matrak esprileriyle ve bağrış çağrış içindeki dişçi sekansı gibi grotesk sahneleriyle, seyirciyi anında ele geçiren, sonuçta bizim gibi önyargılı, kaşarlanmışların dahi irili ufaklı gülümsemeler eşliğinde tükettiği bir ‘komedi drama’ nitelemesini hak ediyor büyük ölçüde. Film ya da dizi oyuncusu, sunucu, programcı, yapımcı ya da senarist olarak Los Angeles’da perde ve ekrana çalışan ünlülerin menecerliğini üstlenen şirketiyle meslek yaşamında doruğa çıkmış ama ufkunu genişletmek, kendini daha da geliştirmek amacıyla, sivri dilli İngiliz allamesi bay Primkin’in (uzaktan uzağa filmde ılımlı bir Monty Python güldürüsü havasını çağrıştıran John Cleese) kurslarına devam ederek, terapi niyetine düzenli biçimde günlük tutmaya başlayan züppe ve kibirli Jack’in (Ben Affleck) parıltılı yaşamı, manken eskisi, çekici karısı Nina’nın (bizim RomijinStamos soyadıyla ve meşum kadın rolleriyle tanıdığımız ama artık boşanıp sadece Romijin olarak kalmış, Hollanda kökenli Rebecca Romijin, olgun ve dolgun bir sarışın dilbere dönüşmüş bu kez), onu ajansın belki de en ünlü müşterisi olan, nevrotik bir ‘sitcom’ yazarıyla(Adam Goldberg) aldattığını(ama bir iki kez sadece) itiraf etmesiyle dağılıyor. Günlük tutması çevresinde alay konusu yapılan Jack’in, özel yaşamına ilişkin tüm mahrem ve kişisel ayrıntıları, bay Primkin’in öğütlediği gibi bir bir not ettiği günlüğü, bir baltaya sap olamamış, eski bir çocukluk arkadaşı aracılığıyla bir türlü Jack’in dikkatine sunulamamış çeşitli senaryoların da yazarı olan, gözünü hırs bürümüş, şantajcı bir Çinli göçmen muhabir(Bai Ling) tarafından magazin basınında kullanılmak üzere çalınıyor. Sonrasında günlüğünün peşinde koşuşturan Jack’in hummalı mücadelesi, aslında yaptığı kaçamağa çoktan pişman olmuş güzel Nina’yla mercimeği yeniden fırına vermesiyle sonuçlanırken, kuşkusuz büyük stüdyo zorlaması, beylik bir finalde, kalıcı ‘mutluluk yolunun kesinkes aileden geçtiği’ mesajı kafamıza çakılıyor bir kez daha. Dozunda bir Hollywood yergisi de içeren Şehrin Adamı genelde ortalama seyircinin, allı pullu, cilalı örtüsünü kaldırır gibi yaptığı ‘gösteri dünyası’na ilişkin düşüncelerini somutlaştırırken, gerçekçi mizahı, kimi komik sahneleri, başarılı görselliği, sualtındaki kısacık animasyon sekansı gibi bölümleriyle ve özellikle, Jack’ın sonunda evdeki kocaman akvaryuma girip balıkların gözlerinin tam içine bakan, evlat acısıyla kafayı yemiş babası, seksi Gina Gershon’un oynadığı lezbiyen iş ortağı ya da Temel İçgüdü’nün soruşturma sahnesindeki Sharon Stone’unu taklit eden müşteri karısı(Amber Valetta) gibi oldukça renkli çizilmiş, yan karakterleriyle de bir buçuk saatliğine avucuna aldığı meraklısını oldukça eğlendiriyor. Genelde güldürü dendiğinde ilk akla gelen o birtakım abartılı esprilere dayanan, alışılmış mizahtan daha gerçekçi ve incelikli bir gülmece duygusuna sahip filmde Jack’ın çalınan günlüğü ekseninde gelişen olaylar ve dramatik aksiyon, yeterince işlek ve akıcı değilse de, en azından gırgır şamatanın birbirini izlediği, eğlenceli bir seyirlik ketagorisine giriyor Şehrin Adamı.Mizahla duygusallık arasındaki dengeyi kurmuş oyuncusenaristyönetmen Mike Binder’ın bu sonuçta trafiği hayli karışık ama şenlikli, neşeli anlatılmış ve tozpembe bir finale bağlanmış yeni filmi, bundan böyle çekeceği filmleri de merak ettiren, tanımaya değer bir yönetmeni haberliyor meraklısına kuşkusuz. Hollywood’u ve sakinlerini karikatürize eden bir yergi olarak kaydettiğimiz oysa çoğumuzun evliliğinde yaşadığı sorunları da ele alan bu şen şakrak eğlencelik sayesinde, kimimiz de çoktandır unutmuş olduğu günlük tutmanın tadını, zevkini yeniden anımsayabilir belki de kimbilir? Superman sinemayı kurtarmaya geliyor ERDEM KOCA yanında hiç şüphesiz bilgisayar teknolojisinin Bugünlerde bir sinema salonuna gidip, film afişlerine sinemaya yaptığı inanılmaz katkı. Artık yönetmenler hayalgüçlerini zorlayacak en bakan seyircinin, ‘Ben uçuk sahneleri bile CGI (Bilgisayarla gerçekten bir sinemada yaratılmış görüntü) teknolojisiyle diledikleri mıyım’ diye şüpheye düşmesi hiç de şaşırtıcı gibi yaratabiliyorlar. Daha önceleri maketleri değil. Bu durumun sebebi çok basit; artık yapılan setler artık bilgisayar programlarında birçok film afişi daha çok çizgi roman üç boyutlu olarak tasarlanıyor, bombalar kapaklarını andırıyor. Örümcek Adam, Xdinamitlerle değil 1 ve 0’larla patlatılıyor. Men, Superman, Hellboy, Batman... Sinema Hollywood yapımcılarının çizgi roman dünyası, tarihinde hiç olmadığı kadar çizgi uyarlamalarıyla bu denli ilgilenmelerinin roman uyarlamalarının istilası altında. Peki sebebi elbette sadece izleyicilere yüksek ama bu modanın sebebi ne? kalitede görseller sunmak değil. DVD ve film 1930’lara gelindiğinde dergi formatında müziklerinin yarattığı büyük pazarın yanısıra yayınlanmaya başlanan çizgi romanların en artık yeni çekilen bir filmin bilgisayar oyunu başından beri iyi yaptığı iki şey vardı; dünyada da filmle aynı anda piyasaya sunuluyor. olan biteni iyi gözlemlemek ve süper güçlere Bilgisayar oyunu sektörünün son dönemde sahip hayran olunası kahramanlar yaratmak: dünyada en çok gelişen Hayat buldukları sayfalarda, Superman pazarlardan biri olduğunu depresyon gayet iyi bilen stüdyoların Amerika’sında az sahip oldukları isim hakları paraya çalışan maden sayesinde bir çizgi romanın işçilerini göçük altından üzerinden yüz milyonlarca kurtardı, Batman ve dolar gelir elde etmeleri Dick Tracy mafyalaşmış sıradan bir durum halini toplum yapısında aldı. kanunsuzlara karşı halkı Şu an sinemalarda savundu, G.I. Joe ve oynayan Marvel’in XMen Kaptan Amerika II. serisinin üçüncü filmi The Dünya Savaşı yıllarında Last StandSon Direniş, Nazilerle savaştı. Bu başarılı görselleri ve yaklaşım okuyucudan sıradışı karakterleriyle büyük ilgi gördü; 40’lı insanoğlunun evrim yılların başında çizgi sürecine alternatif bir roman satışları haftada 15 bakış açısı sunuyor. milyon rakamına ulaştı. Önümüzdeki yıllarda Ancak televizyonun Örümcek Adam 3, Iron yükselişiyle çizgi romanlar Man ve 300 gibi projeler eski popülaritesini yitirdi. şimdiden heyecan Hayallerini canlı resimlerle yaratmaya başladıysa da bu yazın en görme imkanı bulan büyük filmi kuşkusuz Superman ReturnsAmerikalılar, dergilerini tozlu raflara kaldırdı. Superman Dönüyor olacak. 19 yıl aradan Çizgi roman artık sadece sadık bir hayran sonra hayranlarıyla buluşacak serinin beşinci kitlesi tarafından takip edilir oldu. filminde Superman’i yepyeni bir yüz; Hiç şüphesiz zeki film yapımcıları çizgi Brandon Routh, Lex Luthor’u ise iki Oscar romanın bu başarısının en başından beri farkındaydılar. Onları, bu popüler karakterlerin ödüllü Kevin Spacey canlandıracak. Yönetmenliği The Usual SuspectsOlağan fantastik hikayelerini beyaz perdeye Şüpheliler ile ilk iki XMen filmlerinden aktarmaktan alıkoyan en büyük sebep sinema tanıdığımız Bryan Singer’ın yaptığı film teknolojisinin böyle bir geçiş için hazır ülkemizde 21 Temmuz’da gösterime girecek. olmayışıydı. Çizgi romandan sinemaya Superman bu yaz sadece dünyayı değil uyarlanan ilk yapımlar şimdilerde kült filmler Hollywood’u da kurtarmak için geri dönüyor. olarak nitelendirilse de orjinallerini iyi temsil ettiklerini söylemek zor. Ta ki 1978 yılına kadar. ‘Bir insanın uçabileceğine inanıyor musunuz?’ sloganıyla büyük sansasyon yaratan ilk Superman filminde sinema severler Christopher Reeve’in Metropolis’in üzerinden süzülmesini hayranlıkla izledi. Film tüm dünyada 300 milyon doların üzerinde hasılatla eski rekorları yerle bir etti. DC Comic ürünü Batman’i, Warren Beatty’nin hayat verdiği Dick Tracy izledi. Artık Quentin Tarantino, Ang Lee, Tim Burton gibi saygı gören yönetmenlerden Marlon Brando, Jim Carrey, Ian McKellen gibi popüler oyunculara kadar herkes kendilerini bu tür filmlerde yer almak için savaşırken buldular. The MaskMaske (1994), Men In BlackSiyah Giyen Adamlar (1997), XMen (2000), SpidermanÖrümcek Adam(2002), Hulk (2003), DaredevilKorkusuz (2003), Hellboy (2004), ImmortelKadın Tuzağı (2004), Fantastic 4 Fantastik Dörtlü (2005), Sin CityGünah Şehri (2005), V for Vendetta (2005) yüz İlk Superman milyonlarca dolar hasılat bıraktı. Christopher Yetmiş yıldır varolan çizgi romanların Reeve (solda) son yıllarda bu kadar sık filme ve son çekilmesinin sebebi Hollywood’un orjinal superman senaryo üretmekte içine düştüğü kısırlığın Brandon Routh. ŞEHRİN ADAMI (Man About Town) Yönetmen, senaryo: Mike Binder / Kamera: Russ Alsobroo / Müzik: Larry Groupe / Oyuncular: Ben Affleck, Rebecca Romijin, John Cleese, Gina Gershon, Mike Binder, Bai Ling, Adam Goldberg, Kal Penn, Jerry O’Connell, Howard Hesseman, Amber Valetta / ABD 2006 (WB) HAFTA SONU 10 CMYK