22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 1 EYLÜL 2012 CUMARTES İ TUTUKLU GAZETE Ergenekon ve Balyoz’dan önce medya Turhan ÖZLÜ ilivri’de olup bitenlerin medya. ABD Büyükelçisi “medya medya dünyasında yaşananlarla bire bir ilişkisi var. operasyonunu” Amerika’da Ergenekon Balyoz gibi davalardan değil Türkiye’de yürütüyor. “RTE ile birlikte ve teyidi alıçok önce operasyonun medya ayağı inşa edildi. narak”. Oluşturulacak “güçlü Wikileaks belgelerinden, Bümedyanın hangi amaçla kullayükelçi Robert Pearson’ın Ankanılacağı da açıkça yazılıyor. ra’dan Amerika’ya çektiği Türk basını için bir utanç 22.03.2003 tarihli kriptoyu okubelgesi olan bu Kripto üzerine yoruz: ne yazık ki konuşulmadı. YazıSilivri 2 No’lu “Amerikan menfaatlerine karlanların büyük bir operasyon Cezaevi şı çıkan Org. Aytaç Yalman, Org. planı olduğu, zaman içinde F6 Koğuşu Şener Eruygur, Org. Çetin Dogörüldü. Bir yabancı devlet İSTANBUL ğan, Org. Hurşit Tolon, Org. operasyonu ile Türkiye’nin baFevzi Türkeri, Org. Tuncer Kısınyayın dünyası hallaç palınç, Org. Yaşar Büyükanıt, Gemuğu gibi atıldı. nelkurmay Bşk. Org. Hilmi Özkök’ün emir ve talimatlarına uymadıkları gibi her an İŞTE SABAHATV OPERASYONU Yandaş medya oluşturma operasyonunun muhtıra da verebilirler. Güçlü bir medya grubunun oluşturulma zirvesinden başlayalım: Türk basınyayın sına acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaç dünyasının yüzde 25’ini oluşturan Sabahacilen giderilmelidir. ATV grubu önce el konulup TMSF’ye bağBu konu RTE ile paylaşılmış olup ‘gereği landı; devlet malı yapıldı. Ardından ikinci nin değerlendirileceği hakkında olumlu te bir firmanın sokulmadığı bir ihale ile Başbayidi alınmıştır”. (Aydınlık, 26 Nisan 2012) kan Erdoğan’ın damadının yönettiği Çalık Kripto, Ergenekon ve Balyoz davalarının Grubu’na devredildi. ardındaki yabancı devleti tüm çıplaklığıyla Parası da iki devlet bankasından sağlanortaya koyuyor. Ama bu yazıda konumuz dı. Vakıflar Bankası ve Halk Bankası’ndan S 750 milyon lira tahsis edildi. Devlete ait olan medya grubu, devlet bankalarından verilen kredi ile satın alındı. SabahATV operasyonunun tarihine dikkat; 2008 yılı başıdır. 21 Mart 2008’de Doğu Perinçek, İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu, Ferit İlsever gibi yurtseverlerin tutuklanmasından hemen önce bu devir tamamlanmıştır. Ergenekon dalgalarına yetiştirilmiştir. Devir öncesi ve sonrası SabahTakvim gazetelerinin manşetleri ile ATV yayınları karşılaştırılırsa büyük fark görülecektir. TCK’da ihaleye fesat karıştırmanın karşılığı bellidir. Yüce Divanlık suçtur ama hiçbir gazete yazamaz, hiçbir televizyonda konuşulamaz. Adli ve idari makamlar soruşturma açamaz. Bir yandan da merkez medya denilen holding medyası dönüştürüldü. İktidarın mali denetimleri, ihale ambargoları ve kredi şantajları ile birçok gazete ve televizyon dönüştürüldü veya el değiştirdi. Cumhuriyet tarihimizin en büyük gazeteci kıyımı da bu dönemde yaşandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi son birkaç yıl içinde “üç yüz civarında” gazeteciyazarın işten atıldığını açıkladı. Bazı kalemler bu tehditler karşısında hız la saf değiştirdiler. Direnenler ise Silivri hapishanelerine dolduruldu. MEDYA YABANCI KONTROLÜNDE ABD Büyükelçisi’nin Tayyip Erdoğan’larla birlikte yürüttüğünü açıkladığı “Güçlü Medya” operasyonunun birçok boyutu var. Ama en önemli ayağı yabancılaşma olmuştur. Türk medyası bugün büyük oranda yabancı devletlerin kontrolüne girmiştir. Oranın boyutu ve sonuçları üzerine herkesi araştırma yapmaya ve bildiklerini paylaşmaya çağırıyorum. Sonu “Türk” diye biten medya kuruluşları kimseyi aldatmasın. Ya da adı Türkçe olanlar. 2002 yılına kadar, yabancıların radyo ve TV kuruluşlarına ortak olması yasaktı. Yapılan yasal değişiklikle yüzde 25 oranında ortak olabilmesine izin verildi. Oranın yüzde 50’ye çıkarılmasıyla ilgili ilk girişim Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. AKP kararlıydı. Nihayet Mart 2011 tarihli yasa ile yabancılara yüzde 50 oranında ortaklık izni verildi. Ayrıca yasaya göre hisse senetlerinin borsada satılması serbest bırakılıyor. Halka açık hisselerde nama yazılı olma şartı da aranmıyor. Böylece yabancı kişi ya da şirketlerin, Türkiye’deki radyo ve televizyon alanına bütünüyle hâkim olmalarının yolu açılmış bulunuyor. Yabancılaşma sadece TV ve radyolarla sınırlı değil. Gazetelerin de dâhil olduğu yayın gruplarıdır söz konusu olan. TÜRKÇE SÖZLÜ ATLANTİK MEDYASI 3984 sayılı eski Radyo Televizyon Yasası’nda Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, Başbakanlık Güvenlik Dairesi’nin denetiminden geçmeden Radyo ve TV şirketlerinin ortağı olamıyordu. Bu hüküm yasaya yayıncılığın hassasiyeti ve milli güvenlik gerekçesiyle konmuştu. Artık böyle hassasiyetler de yok. Amerikan, İngiliz, Alman medya tekelleri gelip istediği gazeteyi zaten almışlardır ve alıyorlar. Aslında yasa olmadan çok önceleri, Amerikan Fox şirketi bir yolunu bulmuştu. TGRT’nin bir bölümünü satın aldı, Fox TV adıyla yıllardır yayın yapıyor. Gazete ve televizyonların yabancıların eline geçmesi, çimento fabrikalarımızı ve TEKEL’i almalarına benzemez. Doğrudan Türkiye’nin geleceğiyle ve ulusal güvenliğiyle ilgilidir. Medya ile beyinler yönetilmekte, milletler, halklar ve kamuoyu yeniden imal edilmektedir. Kaybedilen değerlerin telafisi olanaksızdır. Bir savcı, bir gazeteci tanık... âkimler ve Savcıdu. Yargılama sürecinDeniz YILDIRIM lar Yüksek Kurude basın özgürdü ve yalu ve Türkiye nımızda yer aldı.” Adalet Akademisi taraOysa bakıyoruz Türfından geçtiğimiz aylarkiye’deki davada muhada düzenlenen seminere lifler ve ABD karşıtları savcı Felice Casson kayargılanıyor. Bu süreçte tılmıştı. basın sansürleniyor ve Casson, İtalya’da bilgi akışı tek taraflı, “Gladyo Soruşturmahiç de adil olmayan sı”nı yürütmüştü. Hâl yöntemlerle sürdürülüböyle olunca uzun tuyordu. tukluluk, yargılama En son Ergenekon usulleri gibi yan konular davasında tanık olarak geçildikten sonra, sorudinlenen Can Dündar lar Ergenekon ve İtalda aynı gerçeklere dikya’daki davalar arasınkati çekti. Tanıklığı; asdaki benzerlikler üzerilında dışarıda özgürce Silivri 1 No’lu Cezaevi ne yoğunlaştı. Hatırladolaşan, devletin el deF–7 Koğuşu yın, seminerde çevirmen ğiştirmesi sürecini örİSTANBUL krizi aşılsa da medya gütleyen, sahte belge sansürü aşılamadı. Doüretiminden, ihbar layısıyla Casson’un aymektuplarına kadar rıntılarıyla anlattığı “Gladyo” mese muhaliflerin tutuklanması için örlesinde ne dediğini gazetelerden ve gütlü bir faaliyet içinde olan kontTV’lerden öğrenmek pek mümkün rgerillanın gerçekte bir gün yargılaolmadı. Belli ki Felice Casson’un ver nacağına yönelikti. Dündar, “Benim diği cevaplar yandaşları pek heves bahsettiğim ‘Ergenekon’ ile burada lendirmedi. İtalyan savcı, 14 Mart yapılan yargılama arasında bir ilişki 2012 günü, Habertürk’te Akşam Ra kuramadım” dedi. poru’na katılınca Ergenekon davasının, İtalya’daki Gladyo Davası’na TÜRK GLADYOSU ‘ERGENEKON’ İLE KENDİNİ GİZLİYOR benzeyip benzemediğini öğrendik. Felice Casson’un deneyimleriyle ve ‘GLADYO MUHALİFLERİ Can Dündar’ın yıllardır üzerinde KONTROL ETTİ’ durduğu devlet içinde devlet meseleCasson’un konuşmaları, Ergenekon sinde, bir kere daha tescillendi ki, tertibini İtalya ile meşrulaştırmaya Ergenekon davası bir gladyo yargılaçalışanlara cevap niteliğindeydi. Şöy ması değildir. Bu davada muhalifler le dedi: “Hiçbir benzerliği yok. Ta tutuklanıyor, iktidar bu tutuklamalamamen farklı süreçler. İtalya’da rı meydanlarda avazı çıktığı kadar Gladyo muhalifleri kontrol etmek bağırarak destekliyor. Demek ki Eriçin kullanıldı. Gladyo’yu ABD kur genekon davalarını kurgulayan ve Kanserleşen demokrasi! Özgen ACAR H yürüten gladyonun ta kendisidir. Türk Gladyosu bu davalarla kendini gizliyor ve temize çıkardığını zannediyor. ZEKERİYA ÖZ VE İTALYA Aslında Ergenekon tertibi boyunca ağızlardan düşmeyen İtalya’daki soruşturma bizzat savcı Zekeriya Öz tarafından da sorgumuz sırasında dile getirilmişti. Savcı Öz, 9 Kasım 2009’da sorgumuz sırasında süreci şu cümleyle özetlemişti: “Bakın İtalya’daki soruşturmada 3 bin civarı gözaltı oldu. Biz daha ne yaptık ki!...” Tutuklanacak 3 bin muhalif yazar, asker, siyasetçi, gazeteci, öğretim üyesiyle yüzyılın davasını başlatan savcı, İtalya’yı böyle örnek almıştı. Ancak gerçek bir gladyo yargılaması yapan İtalyan savcı, Zekeriya Öz’ün başlattığı ‘muhalif avı’na bir gladyo yargılaması denemeyeceğini çok açık ifadelerle izah etmiş oldu. emokratik ülkelerde “4Y” kuD ralı geçerlidir. Bunlar “Y”asama, “Y”ürütme, “Y”argı, “Y”ayındır. Bunların hiçbiri ötekisinin üzerinde değildir. Aralarındaki “denge çarkı” düzenli dönerse, o ülkede “halkın yönetimi” demek olan “demokrasinin” varlığından Güray ÖZ ancak söz edilebilir. Günümüzde, “Y”ürütmenin başı olan bir Başbakan “o köşe yazarına nasıl yazdırıyorsun” diye soruyorsa; “demokrasiyi” güven altına almaktan sorumlu İçişleri Bakanı köşe yazarlarının “ağızlarına kalemlerini tıkıyorsa”; bunlar bir ülkede “4Y” çarkının düzenli dönmediğinin somut birer kanıtıdır. İlk üç “Y”ye “ayna” görevini yapmakla yükümlü olan dördüncü “Y” görevlilerinden 100’e yakını o ülkenin cezaevlerinde ise o aynanın “sırı” dökülmeye başlamış demektir. Böylece öteki “Y”dekiler de kendilerini artık “dev aynasında” görüyorlardır. Bu oluşum ise demokrasinin sırının dökülüp kanserleşmesinden başka bir şey değildir. Ey özgürlük BİZE DE BİR ‘SAVCI’ LAZIM Felice Casson’u dinleyince insanın ‘Keşke İtalya’da olsaydık’ diyesi geliyor. Kontrgerilla ile 40 yıl mücadele etmiş siyasal bir geleneğin içinde sözde ‘gladyo’ yargılamasının sanığı olmak ayrı bir duygu veriyor insana. Ancak ülkede gerçek bir gladyo yargılaması yapılacak zamanlar da olacak. Bir yere gitmiyoruz. Ahmet Şık arkadaşın cezaevi kapısında ‘özlediğimiz hayat’ dediği aydınlık günler, aynı zamanda Felice Casson gibi savcıların ortaya çıktığı günler olacaktır. “Gerçek adalet, komplocular bu cezaevine girdiği zaman sağlanacaktır.” Bu saptama sürecin kaçınılmaz sonucudur. rulduğu günler. Bu nedenle içerdekileri “suçlu” ilan etmekte hiçbir sakınca görmüyor, kendi kurdukları dünyanın içinde mutlu ve özgür olabileceklerini sanıyorlar. Değildirler. Aslında her geçen gün kendi özgürlük alanlarını daraltıyorlar. Düşünebilmek için gerekli olan kavramların içi boşaltıldıkça, entelektüel hayat yoksullaştırıldıkça, ortalığı kaba mantık aşadığımız günler kavramların ters yüz edildiği, alfabenin tersten okunduğu, Y tutsaklık övgüsünün özgürlük diye yuttu la üretilmiş kelimeler kapladıkça genişleyen tutsaklık alanında elleri kolları bağlanıyor egemenlerin. Egemen ve tutsak oluyorlar. Bizim arkadaşlar ise tutsak ve özgürdürler. Dışarı çıktıklarında özgürlüğün insanı zenginleştirdiğini, insanın gerçek içeriği olduğunu herkese anlatacaklar. Onlar eşyalarını kitaplarını toplayıp hayata karıştıklarında hep birlikte o şiiri o şarkıyı söyleyecek, her yere yazacağız adını.. Ey özgürlük. Umutsuzluğa yer yok Gürkan Haydar KILIÇARSLAN volta atıyor sizlerle beraber o zindanlarda. Bütün bunlar bir bilimkurgu filmi gibi 21. yüzyılda yaşanıyor. İleri demokrasi palavrası atılarak hem de. Sizlerin özgürlüğünüze olan borcumuzu ödemez bu özel gazete. izleri tutuklayan devlet aslında halklarını tutukladı. Halkların S haber ve yorum alma özgürlüğü de Ne de ciltler dolusu kitaplar yazsak ödemez asla. Devlete isteyerek veya istemeyerek ödediğimiz vergiler, maalesef sizleri tutsak etti. Sizlere borçlanmak için üstüne para verdik bu devlete anlayacağınız. Ama her zaman yazdım. Umutsuzluğa yer yok diye. Eninde sonunda hak gelecek ve hatta batıl zail olacak. Türkiye’nin kadersizliğini simgeleyen tutsaklığınız da sona erecek bir gün. Yakında ve pek yakında… Sizlerin hayatlarınızdan çalınan yılların kesif ağırlığına dayanamayarak susan ve saklanacak köşe bucak arayan talihsizlere ve onların gelecek nesillere aktardıkları korku devletlerine karşı biz şimdilik dışarıda volta atanların tek güvencesi sizlerin özgürlük sevdasıdır. Umutsunuz geleceğe. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle