16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1 SİYAH 1 EYLÜL 2012 CUMARTESİ HAPİSTE GEÇEN GÜNLER... ÖZGÜR BASIN VARSA ÖZGÜR TOPLUM VARDIR SAYI:3 İSİM TARİH GÜN 707 161 482 1237 707 829 337 253 217 440 440 2184 968 281 257 253 253 1028 253 707 944 2050 253 405 253 1974 563 2184 195 708 932 310 3442 2122 253 253 996 253 253 253 268 1234 1221 839 316 1276 3136 253 253 253 253 829 253 773 253 253 1506 253 253 253 253 2182 253 253 807 996 253 588 444 208 129 330 1436 244 380 545 253 253 253 253 1. Abdulcebbar Karabeğ 26 Eylül 2010 2. Abdullah Çetin 16 Aralık 2011 3. Ahmet Akyol 9 Mayıs 2011 4. Ahmet Birsin 14 Nisan 2009 5. Ali Çat 26 Eylül 2010 6. Ali Konar 27 Mayıs 2010 7. Aydın Yıldız 1 Ekim 2011 8. Ayşe Oyman 24 Aralık 2011 9. Aziz Tekin 29 Ocak 2012 10. Barış Pehlivan 18 Şubat 2011 11. Barış Terkoğlu 18 Şubat 2011 12. Bayram Namaz 10 Eylül 2006 13. Bedri Adanır 8 Ocak 2010 14. Cengiz Kapmaz 26 Kasım 2011 15. Çağdaş Kaplan 20 Aralık 2011 16. Çağdaş Ulus 24 Aralık 2011 17. Davut Uçar 24 Aralık 2011 18. Deniz Yıldırım 9 Kasım 2009 19. Dilek Demiral 24 Aralık 2011 20. Dilşah Ercan 26 Eylül 2010 21. Erdal Süsem 1 Şubat 2010 22. Erol Zavar 20 Ocak 2007 23. Ertuş Bozkurt 24 Aralık 2011 24. Fatih Özgür Aydın 25 Temmuz 2011 25. Fatma Koçak 24 Aralık 2011 26. Faysal Tunç 5 Nisan 2007 27. Ferhat Çiftçi 16 Şubat 2011 28. Füsun Erdoğan 10 Eylül 2006 29. Gülsen Aslan 20 Şubat 2012 30. Hakan Soytemiz 25 Eylül 2010 31. Hamit Dilbahar 13 Şubat 2010 32. Hasan Özgüneş 28 Ekim 2011 33. Hatice Duman 1 Nisan 2003 34. Hikmet Çiçek 25 Mart 2008 35. Hüseyin Deniz 24 Aralık 2011 36. İsmail Yıldız 24 Aralık 2011 37. Kenan Karavil 11 Aralık 2009 38. Kenan Kırkaya 24 Aralık 2011 39. Mazlum Özdemir 24 Aralık 2011 40. Mehmet Emin Yıldırım 24 Aralık 2011 41. Mehmet Güneş 9 Aralık 2011 42. Mehmet Haberal 17 Nisan 2009 43. Mehmet Yeşiltepe 30 Nisan 2009 44. Miktat Algül 17 Mayıs 2010 45. Murat Aydın 22 Ekim 2011 46. Mustafa Balbay 6 Mart 2009 47. Mustafa Gök 1 Şubat 2004 48. Nahide Ermiş 24 Aralık 2011 49. Nevin Erdemir 24 Aralık 2011 50. Nilgün Yıldız 24 Aralık 2011 51. Nurettin Fırat 24 Aralık 2011 52. Nuri Yeşil 27 Mayıs 2010 53. Oktay Candemir 24 Aralık 2011 54. Ozan Kılınç 22 Temmuz 2010 55. Ömer Çelik 24 Aralık 2011 56. Ömer Çiftçi 24 Aralık 2011 57. Ömer Faruk Çalışkan 19 Temmuz 2008 58. Özlem Ağuş 24 Aralık 2011 59. Pervin Yerlikaya 24 Aralık 2011 60. Ramazan Pekgöz 24 Aralık 2011 61. Sadık Topaloğlu 24 Aralık 2011 62. Sedat Şenoğlu 12 Eylül 2006 63. Selahattin Aslan 24 Aralık 2011 64. Semiha Alankuş 24 Aralık 2011 65. Sevcan Atak 18 Haziran 2010 66. Seyithan Akyüz 11 Aralık 2009 67. Sibel Güler 24 Aralık 2011 68. inan Aygül 23 Ocak 2011 69. Soner Yalçın 14 Şubat 2011 70. Sultan Şaman 7 Şubat 2012 71. Şahabettin Demir 72. Şükrü Sak 26 Nisan 2012 73. Tayyip Temel 8 Ekim 2011 74. Tuncay Özkan 27 Eylül 2008 75. Turabi Kişin 2 Ocak 2012 76. Turhan Özlü 19 Ağustos 2011 77. Yalçın Küçük 7 Mart 2011 78. Yüksel Genç 24 Aralık 2011 79. Zeynep Kuray 24 Aralık 2011 80. Ziya Çiçekçi 24 Aralık 2011 81. Zuhal Tekiner 24 Aralık 2011 Barış için bedel ödüyoruz gazeteci hâlâ cezaevinde. Bazı meslektaşlarımız tahliye olsa bile ülkemizde basın ve ifade özgürlüğünden söz edebilmekten hâlâ çok uzağız. 2009 yılının başında hapisteki gazeteci sayısı 29 idi. Bu, ülkeyi yönetenler için bir utanç tablosuydu. Hapisteki gazeteci sayısı 2012’nin başında 106’ya kadar çıktı. Bu sayının şimdi 100’ün altına inmesi, utanç tablosunu ortadan kaldırmıyor. Hapisteki gazeteci sayısı 3 yıl içinde 3 kat arttı. Halen cezaevinde olan gazetecilerin hapiste geçirdikleri toplam süre 150 yılı geçti. Bu meslektaşlarımız; toplam 7 bin 833 haftadır mesleklerini yapmaktan alıkonuluyorlar. Onlar; toplam 54 bin 831 gündür eşlerinden, çocuklarından, kardeşlerinden, annelerinden, babalarından uzaktalar. Onlar; toplam 1 milyon 315 bin 944 saatlerini dört duvar arasında, soğuk betonların üzerinde, demir parmaklıkların arkasında geçirdiler. Onlar; toplam 78 milyon 956 bin 640 dakikadır gökyüzüne, güneşe, toprağa hasretler. Yaşamlarının önemli bir bölümünü, ülkemizde ve dünyada barışa hizmet etmek için bedel ödeyerek, özgürlük özlemiyle hapiste geçirdiler! Bu tablo karşısında yalan söyleyen biz değiliz. Türkiye’de, batı demokrasileri standardında demokrasi yoktur. Türkiye’de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun basın ve ifade özgürlüğü yoktur. Türkiye’de basın üzerinde ağır bir sansür ve otosansür uygulaması vardır. Basının özgür ve bağımsız yayıncılık yapmasının engellendiği yerde; toplumun haber alma ve bilgi edinme hakkı da yok edilmiş demektir. Halkın gerçekleri öğrenme hakkı adına, barış uğruna; hapse girerek, yargılanarak, işten atılarak bedel ödeyen gazetecilerin, yazarların, aydınların, bilim insanlarının örgütlü mücadelesi, ülkemize demokrasiyi, insan haklarını, basın ve ifade özgürlüğünü de mutlaka getirecektir. Tutuklu Gazete’nin üçüncü sayısındaki yazıları sabırla sonuna kadar okumanızı diliyoruz. Fikirleri size aykırı gelebilir. Hapisteki ve dışarıdaki tüm yazarlarımız düşüncelerini özgürce ifade ettiler. Okurken, heyecanlanacaksınız, öfkeleneceksiniz, duygulanacaksınız… Tutuklu Gazete’nin üçüncü sayısındaki yazılarda fark edeceksiniz; hiç kimse hapisteki gazeteciler, aydınlar, yazarlar, bilim insanları, öğrenciler, ‘terörist’ mi değil mi tartışması yapmıyor… Herkes biliyor ki onlar düşüncelerinden dolayı hapisteler. Artık durum tespiti ve kendini ispat dönemi sona erdi. Artık birlikte harekete geçme ihtiyacı, arayışı ve çabası göze çarpıyor. Artık eylem zamanı! Haklarımızı hep birlikte alacağız! Ercan İPEKÇİ 81 Türkiye’nin en özgür gazetesinde yazmak Ümit ALAN köşesinde 3 yıldır yazdığım BirGün’e haksızlık mı olur derseniz? Bana kalırsa olmaz. Bu ülkenin Başbakan Yardımcısı “Türkiye’de basın özgürlüğü vardır derken” 83 gazeteci tutukluysa, aynı kişi “Türkiye’de sansür yok” derken muhalif seslerin hemen hemen tamamı susturulmuşsa, bir İçişleri Bakanı beğenmediği şeyler yazan birine “o yazıyı senin ağzına tıkarım” gibi laflar edebiliyorsa, Başbakan gazetecileri hedef gösteriyorsa, Türkiye’nin en özgür gazetesi Tutuklu Gazete’dir. İsminde gizli “tutuklu” sözcüğü nicedir içinde yaşadı an “Türkiye’nin en özgür gazeŞu tesinde yazıyorum” desem bir ğımız gerçek olmuş ironinin bir nişanesidir. Özgürlüklerini kullandıkları için tutuklu bulunanların gazetesi de hiç kuşkusuz Türkiye’nin en özgür gazetesidir. Şöyle bir bakarsanız bu yazıda yeni bir şey yok. Çünkü yarım kalmış cümlelerimiz bitmeden, tutuklu meslektaşlarımız serbest kalmadan yeni şeyler söylemek abes. Tekrarlayacağız; o meşhur “kayaları parçalayan dalgaların şiddeti değil, sürekliliğidir” sözünü hatırlayarak tekrarlayacağız. Birkaç arkadaşımızı kurtardık diye pes etmeden, bıkmadan usanmadan: Türkiye’de basın özgürlüğü yok. Türkiye’de basına ağır sansür uygulanıyor ve Türkiye’nin en özgür gazetesi Tutuklu Gazete. Bedri Adanır’a Basın Özgürlüğü Ödülü Başımızın gölgesini önümüze düşürmeden Aydın ENGİN iliyorum, ben ya da bir başkaB sı “tutuklu gazeteciler” üstüne yazsak, sırıtık, cıvık ve küstah birileri “Ama onlar gazeteci değil ki... Basın kartları bile yok” diyecekler. Suratlarına tükürür gibi “Efendi, efendi, gazeteyi sarı basın kartı değil gazeteci çıkarır. Bilmiyor muydun” deseniz yine sırıtacaklar, aynı cıvık ve küstah edayla “Evet ama onlar gazeteci değil ki, örgüt üyesi” diyecekler... Onları tanıyorum, tanıyorsunuz. Politikacıdırlar, cehaletlerini, yetersizliklerini, paçalarından akan ki birle örtmeye çabalarlar; üst düzey bürokrattırlar, devlete hizmet ile iktidara hizmet arasındaki ince ve can alıcı çizgi onlara hiçbir şey anlatmaz; medya prensleridirler, astronomik maaşlarını, ünlerini, konumlarını yitirmemek için katlanmayacakları onursuzluk yoktur. Sağlıklı bir demokraside onlara olsa olsa acınır, alay edilir. Ama Başbakanlarının “O medya patronuna yazıklar olsun, bu adamları köşe yazarı olarak nasıl tutuyorsunuz”, İçişleri Bakanının “İstanbul’daki kalemle kitapla Hakkâri’deki bombanın farkı yok” diyebildiği bir demokraside ne yapılır? Kimilerimiz Silivri’de ya da bir F tipi hapishanede volta atıyor, kimilerimiz dört duvarı olmayan bir hapishanede mesleğini yapmaya çabalıyor. Ama nerede olursak olalım başımızın gölgesini önümüze düşürmeden... ‘Karanfil elden ele’ A.Hicri İZGÖREN arih bizlere, temel insan hakları için mücadele T eden toplumsal uyanışın çağdışı yöntemlerle, yasaklarla ve yasalarla bastırılamayacağını defalar C M Y B C M Y B Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 1987 yılından bu yana verdiği Basın Özgürlüğü Ödülü, bu yıl, tutuklu gazeteciler adına Zeynep Kuray ve Tutuklu Gazete'nin isim sahibi Bedri Adanır arasında paylaştırıldı. Kişi dalında verilen ödüle ise gazeteci Ferai Tınç layık görüldü. Ödüller, 24 Temmuz'da The Marmara Otel'de düzenlenen gecede sahiplerini buldu. Tutuklu gazeteciler Bedri Adanır ve Zeynep Kuray'ın ödüllerini kendileri adına ablaları Kadriye Adanır ile Sema Kuray aldı. ca göstermiştir. Barış içinde bir yaşamı hazırlamada kendine insanım diyen herkese görev düşüyor. Görüşü ne olursa olsun her kesimin ve onları temsil edenlerin bu konuda aktif rol üstlenmeleri gerekir. İnsanlığın geleceğine dair kalbimizi sıkıştıran endişeye rağmen, korku ve umutsuzluk doğmamalı. Korku değil cesaretle savaşın karşısına dikilmek zorundayız. Ancak bu sayede savaşı kışkırtan politikaların önüne geçilebilir. Ve bu sayede hayat bize bir karanfil uzatacaktır mutlaka, şairin dediği gibi; “Sen o karanfile eğilimlisin/ Alıp sana veriyorum işte/ Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel/ O başkası yok mu bir yanımdakine veriyor/ Derken karanfil elden ele.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle