02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ADANA KENT YAPI Ç Bugün Adana, eski kent/yeni kent, eski Adana/Yeni Adana ifadeleri ile belirtilmektedir. Eski kent ya da tarihi doku, D400 karayolu ile Yeni Adana’dan ayrılmakta, aniden çok farklı iki kent oluşumu ortaya çıkmaktadır. İki kısım arasında uyumlu bir geçiş kurulamamıştır. ukurova Bölgesinin en önemli yerleşim merkezi olan Adana, 1940’lı yıllara kadar tarihsel merkezin çevresinde yoğunlaşmış bir bütünden ve Tarsus yolu boyunca uzanan bir koldan oluşmuştur. Nehir kıyısında önemli bir gelişme görülmemektedir. 1939’da H. Jansen’e yaptırılan imar planında, kentin kuzeydeki eşik alanlara kaydırılarak gelişmesi öngörülmüş; ancak kent, plana aykırı olarak gelişmiştir. 195070 arası kent, yine merkez çevresinde oluşan gelişimini sürdürmüştür. Kentsel yayılma, batıda Tarsus, kuzeyde Karaisalı yolu boyunca ve yine kuzeyde Seyhan Nehri boyunca devam ederek nehrin doğu kıyısına sıçramıştır. Güneybatıdaki Hava Alanı ise kentin bu yöne gelişmesini büyük ölçüde engellemiştir. Adana, tek merkezli bir kent olma özelliğini hep korumuştur. Ticaret alanları tarihsel merkez ve bu merkezden çıkan yollar boyunca yerleşmiştir. Eski kent merkezinin mimari dokusu ikiüç katlı avlulu, cumbalı evlerin oluşturduğu mahallelerdir. Yan yana inşa edilen konutlar dar ve kıvrımlı sokakları oluşturur ve bu sokaklar Seyhan nehrine açılmaktadır. Kuzey Adana bölgesinde 1980’li yıllarda başlayan yerleşme devam etmektedir. Baraj gölü kıyısı düşük yoğunluklu C 6 DÜNDEN BUGÜNE ADANA Prof. Dr. Erkin ERTEN konut alanlarıyla birlikte yeşil alan için ayrılmıştır. Buna karşın bu kesimin kentle arası yüksek yoğunluklu konut alanları ile kapatılmıştır. Bugün Kentin sınırları belirsizleşmiş ve dışa doğru yayılan bölgeleri sıkıcı, yaşam niteliği düşük çevrelerden oluşmuştur. Kentsel çevre anlaşılması güç bir parçalanmaya uğramıştır. Bugünkü Adana’ da üç farklı kent dokusu ortaya çıkmıştır: 1) Tarihi Kentin bulunduğu bölgedeki Eski Adana dokusu; 2) Kuzey Adana Bölgesinde, Yeni Adana dokusu; 3)Bu iki alan dışında kalan, Yüreğir’in hemen tamamına, Seyhan’ ın da önemli bir bölümüne hakim olan bozuk, sağlıksız ve kaçak yapılaşmanın hakim olduğu doku. Yani Adana’ya hakim doku. Bugün Adana, eski kent/yeni kent, eski Adana/Yeni Adana ifadeleri ile belirtilmektedir. Eski kent ya da tarihi doku, D400 karayolu ile Yeni Adana’dan ayrılmakta, aniden çok farklı iki kent oluşumu ortaya çıkmaktadır. İki kısım arasında uyumlu bir geçiş kurulamamıştır. Yeni Adana yerleşiminde yer alan arterler sadece mevcut kentle ilişki kuracak şekilde düşünülmüştür. Kuzeygüney doğrultusunda yer alan bu akslar dışında, alanın doğusu ile batısı arasında bir aks bulunmamaktadır. Yeşil alanlar konut alanlarından uzakta, göl kıyısında toplanmıştır. Tepebağ Höyüğü üzerindeki eski dokuda, imar planlarından kaynaklanan olumsuzluklar da vardır. Açılan geniş caddeler ve meydanlar etrafındaki, mevcut geleneksel doku ile hiç bağdaşmayan büyük kütleli ve yüksek yapılar, buradaki tarihi dokuyu ezmekte, algılanamaz hale getirmektedir. Örneğin, Roma yolu üzerinden bulunduğu belirtilen Abidinpaşa Caddesinde ve bu caddenin açıldığı meydanda eskiyi algılamak imkÉnsızdır. Algılanabilenler sadece buradaki betonarme yapı bloklarıdır. Eski Adliye binasının yanında yakın zamanda yapılan Yeni Adliye binası, eski yapıyı adeta ezmiş, fark edilemez duruma sokmuştur. Son depremde büyük bir tahribata uğrayan eski geleneksel doku, bugün kısmen terkedilmiş kent durumundadır. Çok güzel özgün sivil mimari örneklerinin bulunduğu bölgeler gündüz yaşasa bile akşam ları ölü bir kent kimliğine bürünmektedir. Nehir kıyısındaki sıra konakların bulunduğu alan, bunların en göz önünde olanıdır. Binlerce yıldır çeşitli uygarlıkların yaşadığı kentte, geçmişten sadece Ramazanoğulları’ndan ve Osmanlı’dan cami, medrese, çarşı ve konaklar kalmıştır. Roma döneminden ise sadece, 21 gözünden 14’ü ayakta kalabilen Taşköprü günümüze ulaşabilmiştir. Adana kuruluşundan bu yana su ile yani Seyhan Nehri ile ilişki içerisinde olmuştur. Günümüzde bu ilişki oldukça zayıflamış; sadece kıyı bandında düzenlenen yeşil alanlarla sağlanmaya çalışılmıştır. Su öğesi özellikle Seyhan Nehri, kentin anlatımında ve görünümünde ön plana çıkmaktadır. Nehir kıyısında inşa edilen Hilton Oteli, Galleria ve Merkez Camii gibi çözümler beraberinde kentsel ve mimari ölçekte sorunları ve böyle bir tarihi kent için estetik problemleri doğurmuştur. Özellikle, Nehir kenarında tek başına büyük kütlesiyle Merkez Camii ne yazık ki artık şehrin simgesi gibi algılanmaya başlanmıştır ve medyada, broşürlerde, kartpostallarda öncelikle yer almaktadır. ÇÜ Müh.Mim. Fak. Mimarlık Bölüm Başkanı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle