02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ADANA KENT YAPI Taşköprü’nün ayakları yoruldu Vural KÖSE Roma İmparatoru Hadrianus (117 138) tarafından yaptırıldığında kimin aklına gelirdi ki “Bu köprü 21. YY. dek ayakta kalacak. Haçlı Seferleri gibi büyük savaşlara katılan orduların, İpek Yolu’na adını veren büyük ticaretin geçiş noktası olacak”. Kim düşünebilirdi ülkeler, kıtalar arasında yüzyıllarca ulaşımı sağlarken engizisyon mahkemelerince mahkum edilen “günahkâr kadınlar”ın suya atılarak cezalandırıldığı bir infaz mek?nı olacağını;1800 yıl doğanın acımasızlığına, suyun her damlasının bedenine işlemesine, sellere, taşkınlara, insanoğlunun acımasız, hoyrat kullanımına karşın ayakta duracağını... İşte böyle bir direncin, geçmişle bugünün, yarının arasında köprü olabilmiş ender örneklerden biridir Adana’nın en önemli simgesi Taşköprü... Tarihe sahne olmak, suya karşı koymak ve insanın elinden kurtulmak hiç kolay değil elbet. Taşköprü bunun canlı örneği. Binlerce ton ağırlığındaki taşları taşımaktan, doğaya karşı koymaktan artık ayakları yorulmuş... Hemen her ayağındaki taşlar ufalanmış, yerlerinden oynamış, dağılmış, parçalanmış... Kanser, ayakları etkileyince doğal olarak hastalık bedenin üst kısımlarına doğru, kemerlere, boyuna, göğüse yayılmış... Tarihi köprünün bu C 16 imar Mehmet Pekcan M Işık, “Köprünün tarihini ve dokusunu iyi araştırdık. Adana Etnoğrafya Müzesi’nde bulunan iki Grekçe yazılı Taşköprü Kitabesi’nden başka nerede ne tür bir bilgi ve doküman varsa ulaşmaya çalıştık, yararlandık” diyor. duruma düşmesinde zaman ve doğal yapının tahrip edici gücü kadar, onu ihmal eden Adanalılar da sorumlu... Özellikle 1950’lerden sonra tahrip edenlerle, buna göz yumanlar sorumlu... Kimilerine göre, köprünün 6 8 ayağı bu dönemde toprak ya da yol altında kaldı. Bu tarihe olduğu kadar, turizme de ihanetti. Kimilerine göre ise çok merkezi yerde olduğu için zaten kapatılması gerekirdi. Bu nedenle ses çıkartılmadı... Acaba işin aslı öyle miydi? Bu, en iyi bilenlerden birisi Y. Mimar Mehmet Pekcan Işık’tı. Çünkü, bu konudaki duyarlılığı Taşköprü onarım projesini hiçbir ücret almadan yapmasından belliydi. Adeta görev saymıştı bu işi... Işık, hazırladığı yüzlerce sayfalık projeyi önümüze koyarken, Taşköprü’nün özelliklerinin Saraybosna’daki Mostar Köprüsüyle benzerlikler taşıdığını, kullanılan tonoz, kenet, kurşunlu kenet ve çelik pimlerin bunu kanıtladığını belirterek şunları söyledi. “Köprünün tarihini ve dokusunu iyi araştırdık. Adana Etnoğrafya Müzesi’nde bulunan iki Grekçe yazılı Taşköprü Kitabesi’nden başka nerede ne tür bir bilgi ve doküman varsa ulaşmaya çalıştık, yararlandık. Elimizdeki bilgilere göre köprü en son 1725 yılında Ramazanoğlu Vakfı tarafından onarılmış. Daha sonra1845’teki taşkın ve sel felaketi sonucu büyük zarar görünce yeniden onarılmış”. Işık, şöyle sürdürdü: “Temel ve ayaklarının kısmen tahrip olması, suyun altını oyması nedeniyle köprüyü yıkıma dek götürecek bir süreç başlamış zaten. Bu nedenle acil bir onarım kaçınılmazdı. Tarih içerisinde birkaç kez onarım gördüğü bilinen Taşköprü, ne yazık ki yakın dönemlerde de çimentoyla derz dolgu yapılmış, ayaklarının bazı yerleri doldurulmuşsa da bu yapılanlar tehlikeyi azaltmamış. Ancak, iki yıllık bir sürede köprü aslına en yakın bir görünümde eski sağlamlığına kavuşmuş olarak onarım görecek.” M. Pekcan Işık, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü’nün onayından sonra başlanan çalışmalara Adana Kent Konseyi başta olmak üzere Mimarlar Odası ve Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün de büyük katkıda bulunduğunu kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle