02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÖZGÜRLÜK... Serdar Kızık miyor. Çok sayıda şehit verdik... asıl ki 15 Mayıs, salt bir kentin işgali anlamını taşımıyorsa, 9 Eylül’ün çerçevesi de İzmir’le sınırN lanamaz. 15 Mayıs işgali, emperyalizmin Anadolu’yu paylaşım planıdır. 9 Eylül ise salt İzmir’in değil, bir ulusun kurtuluşu, bir ülkenin doğuşu, emperyalizmin bozgunu ve yeryüzünde ulusal kurutuluş mücadelelerinin başlama vuruşudur. Bir yanıyla İzmir Türkiye, Türkiye İzmir’dir... Gençlerle konuşuruz ara sıra. Sorarım: İzmir’i kim işgal etti? Yanıt bellidir: “Yunanlılar...” Doğru, ama eksik. Oysa Yunan işgal gücü, maşadır. Asıl işgal kararı, küresel güçlerindir. Ancak, Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle birlikte tarihsel gerçekler zaman zaman çarpıtılmış, gizlenmiş, adeta yok sayılmıştır... Paris... 2 Mayıs... İzmir işgalinin gizli pazarlığı. Masada Yüksek Konsey’in üç üyesi. İngiliz Başbakanı Loyd George, Fransız Başbakanı Clemenceau ve Amerika Cumhurbaşkanı Wilson. İlk teklif, İngiliz Başbakanı‘ndan geliyor: “Anadolu işgali başlasın, İzmir Yunanlılara verilsin...” Anlaşırlar... 15 Mayıs... Körfezde Amerikan, İngiliz, Fransız ve Yunan gemileri. Yunan Efsun Alayı, sabah saatlerinde Kordon’da. İstiklal Harbi Gazetesi’nin 15 Mayıs tarihli sayısındaki haberlere bakalım: “İzmir Valisi İzzet, işgal haberlerini tekzip ediyor... Vali ‘Bazı kötü niyetliler, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edileceği tarzında şayialar çıkarmışlardır, tekzip olunur’ dedi.” Aynı gazetenin 1. sayfası: “Halk sessiz ve üzgün seyretti. İZMİR DÜN İŞGAL EDİLDİ... Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa’nın mukavemet edilmemesi emri yüzünden Türk kuvvetleri kışlalarına çekildi... HÜKÜMET İNANMIYOR... Harbiye Nazırı Şakir Paşa ‘Bu gibi şayialara ehemmiyet vermeyin’ dedi...” Ayın gazetenin 16 Mayıs 1919 tarihli sayısı: “İZMİR’DE KATLİAM... Yunan işgal kuvvetleri saat 8.40’da karaya çıktı. Metropolit tarafından takdis edildi. Şehirdeki tecavüz ve yağmanın bir türlü sonu gelİŞGALİN İLK KURŞUNU VE İLK ŞEHİDİMİZ... Dün Kordon boyunda Yunan İşgal kuvvetlerine ilk kurşunu sıkan ve Efsun alayının sancaktarını yıkan Hukuk Beşer Gazetesi Başyazarı Osman Nevres Bey’in (Hasan Tahsin) vucüdu süngülerle paramparça edilmiş bir vaziyette bulunmuştur...” İçişleri Bakanı Ali Kemal’in, Mustafa Kemal Paşa’yı azletmesinin ardından aynı gazetenin haberine bakalım bu kez de: “Mustafa Kemal Paşa, ‘’Türk hükumeti yabancıların elinde esirdir’ dedi. Paşa: Anadoluda gizli teşkilat kurularak istiklal için mücadele edilmesini lüzumlu görüyor.... Mustafa Kemal Paşa dün Erzurum’da 15’inci Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa’ya yolladığı bir şifre telgrafında ‘itilaf devletlerinin, milli istiklalimizi ve devletimizi idama mahkum etmekte oldukları anlaşılmıştır’ demekte ve İstanbul’daki Türk hükumetinin de yabancı kuvvetlerin elinde esir bulunduğunu ve İstanbul şehrinin de kuvvetle işgal altında olduğunu bildirmektedir. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’daki devlet memurlarının itimat edilecek şahıslarla işbirliği halinde gizli olarak teşkilatlanmaları gerektiğini de kaydederek, istiklalimizi temin için bu şekilde yapılacak çalışmalarda ve mücadelede esas ödevin de askerlere düştüğünü ilave etmektedir. Mustafa Kemal Paşa bu gizli telgrafında ‘Milletin esaretten kurtarılması, hakim ve müstakil olarak topraklarımızda yaşayabilmesi ancak azimkar ve namuslu ellerin milleti kısa ve doğru yoldan müdafai hukuk ve istikbale sevkiyle kabil olacaktır’ demektedir. Mustafa Kemal Paşa’nın bu telgrafı istilaya karşı silahla karşı koymaya kararlı bulunduğunu da açıklamaktadır” Ve “milletin azim ve kararlılığı” 9 Eylül’ü yaratmıştır... İşgali püskürten, emperyalizme unutamayacağı tarihi bir ders veren Kurtuluş Savaşımımızın noktalandığı 9 Eylül, özgürlüğün tarihidir. Gelelim şu “gâvur” nitelendirmesine. Türkler, dünya savaşında 4 yıllık süreçte, Çanakkale, Sarıkamış, Filistin çöllerinde, Süveyş‘te, Irak ve İran cephelerinde, Galiçya’da 385 bin evladını şehit, 180 binini yaralı verirken o süreçte ticareti eline geçiren Rumlar ve Ermeniler servetlerine servet katıyordu. Tarihi yeniden anımsarken acaba “gâvur İzmir” deyiminin dönemin ekonomisini elinde tutanlara yönelik olduğu düşünülebilir mi? İlk ve son kurşunun atıldığı, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın simgesi İzmir”e “gâvur” demek, Türk devrimini yabancılaştırma ve dışlama amacı taşımasın sakın... 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle