Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 SİYASET 84 "ffirleşme" rüzğârları HPVi eğip bükttyor HASAN UYSAL "Her ve ilçede Ankarakarsılaştık. il(SODEP'le aynı sözerle ni>e birlikle değilsiniz? Aranızda bir fark yoksa, ni>e a>rısınız? Oylar bolıınüyor bundan sag >ararlanıyor. Buna son verin)... Hep böyle dediler. Vu/de >u/ haklılar..." HP'nin dinamik milletvekilleri bayram sonrası genel merkezde böyle konuşuyorlardı. HP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'nca alınan karar sonucu, Türkiye'nin tüm il ve ilçe örgütleri ile örgüt kurulmayan bölgelere 110 milletvekili parti müfettişleriyle birlikte gidip, sonuçta raporlanyla birlikte dönmüşlerdı. Gezıden dönen milletvekili ızlenimlerini anlatırken, her yerde SODEP'le HP'nin birleşmesini istediklerini ifade ediyor, ardından da, "Ben de böyle duşünuyorum. Tabanlıydı tabansızdı, yok sen iyisin ben kotuyum, ben muhalefetim sen degilsin. Bunlar boş laf. Işler, ulke ekonomisi batıyor, ardından uluslararası tekellere iilke leslim edilecek. Buna göz yummak, hatta destek olmakla, böliik porçük olmak, birleşmeye karşı çıkmak aynı şeydir. Açıkçası ihanettir " diye ekliyorlardı. HP'nin il ve ilçe örgütlerini denetleme gezisi sonucu oluşturulan raporlarda, "biiyük ölçiide gerileme"den söz ediliyor. Ancak, istisna sayılan birkaç yerde gelişme göruluyordu. Çok sayıda istifa boşalma yaratmış, örgütler adeta başsız kalmıştı. Parasızlık iyiden iyiye boyunları büküyordu. Kısacası raporlar iç açıcı, umut verici değildi. Hatta ayakta duran bazı örgütlerde sosyal demokratlığa pek uygun olmayan kişiler ve ilişkiler ağır basıyordu. örgütlere takviye yapılması başarılamamıştı, çünkü gidilen yörelerde örgütün başına getirilmek istenen, yörenin saygın ve etkin kişilerı HP'ye karşı temkinli davranıyorlardı. Büyük umutlarla, eski parti yönetımini yıkarak, ustelik Genel Başkan Necdet Calp'e rağmen başarı kazanıp yönetimi ele geçıren HP Başkanlık Divanı yöneticileri gerek raporları gerekse kendi örgütlerinin kendi gördükleri durumunu göz önüne almak, "takkelerini önlerine koymak" durumunda kalmışlardı. Üstelik gerek HP tabanı, gerekse konuşulan yurttaşlar, partiye ulaşan vatandaş mektupları "birleşin" diyorlar, başka bir şey demiyorlardı. DEP'te" diyordu. Nitekim Mardin'in Cizre ılçesi ile Hasankeyf kasabasında yinelenecek seçimlerde de SODEP kendi adaylarını HP lehine geri çekiyordu. Dışardan bakanlar için bunlar sürprizdi. Oysa bazı etkin HP'liler bir süredir SODEP'in etkin bir kanadı ile sık sık buluşuyorlar, birleşmenin zemıninı oluşturmaya çalışıyorlardı. Bu toplantılara ne HP Genel Başkanı Calp ne de SODEP Genel Başkanı kattlmıştı, ama Inönü'nun dolaylı olarak bundan haberi vardı. Yapılan toplantılar sonucu "Parlililer olarak birbirleri aleyhine demeç verilmemesi, secim yinelenecek bölgelerde birbirlerinin desteklenmesi" kararları alınmıştı. Üstelik SODEP Kurultayında birleşmeye yatkın bir zemin hazırlanacak olur, yönetime birleşmeyi engellemeyecek kişiler seçilirse, yeni somut adımlar atılacaktı. HP'de birleşmeden yana olan dinamik grubun TBMM'deki sayısı 6O'ı rahat rahat buluyor hatta geçıyordu. Bunlara "gelecek seçimlerde kazanamayız" diye bakarak bırleşmeden yana olacak en az 20 kişi daha katılabilirdi. Ya bunların dışında kalanlar? lşte birleşmeyi gündeme getirecek grubun başını çekenleri bu düşUndürtlyordu. Parti içinde özellikle "görevliler" diye adlandırılanlar birleşmeyi önlemek için SODEP'e karşı demeç yağmuruna başlayabilirler, birleşmeyi engellemek için yeni yöntemlere başvurabilirlerdi. Bu tehlike nedeniyle somut birleşme işaretleri bir süre ertelendi. "önce SODEP kurultayı beklenecekti." Tavır değişimi Baştan beri HP içinde S,ODEP'e karşı olumsuz bir tavır bulunuyordu. Son bir aydır bu karşı tavır yerini önce yumusarnaya, sonra daha somut yaklaşma eğilimlerine bıraktı. Somut yaklaşımın ilk belirtisi, görünüşte yerel scçimlerin yıneleneceğı bölgelerde HP'nin aldığı tavırdı. HP Merkez Karar Organı, MDP ve ANAP'ın eşıt oy alması nedeniyle iptal edilen ve önümuzdeki ay yapılması beklenen Ağn ınerkezindeki belediyc seçimlerinde adayını geri çekme ve SODEP'i destekleme karan almıştı. HP Genel Sekreter Yardımcısı, "Ayn bir çatı altında birleşmeyi saglayan somut adımı atıp, gerekli ozveride bulunduk. Sıra SO 12 Eylül sonrasındaki ilk parti kongresi geride kaldı "Genel merkezden yana" olmak IŞIK KANSU "genel merkez yanlılan"ydı derken, 12 A nkara "Hizip'Mı, "grup"lu, parti Eylül Harekfitı'ndan sonra ilk siyasal mokratik sol gruptakiler il kongrelerinın değiştirdiği dengeler ile birlikte farklı arayışlar içıne giriyorlardı. SODEP'teki kulisi büyük ölçüde etkileyen bir başka gelişme de kuşkusuz Erdal Inönü'nun kongreye birkaç hafta kala "hlziplere karşı" olduğunu açıklamasıydı. Inönü'nun bu açıklamasından sonra açık ya da gizli olarak bazı gruplarla ilişkiler içinde olanlar, "Ben Genel Başkan'ın yanındayım. Hiziplere karşıyım" demeye başlamışlardı. tnönü'nün açıklaması, "Genel Merkez'e yakın olma" dönemini başlatmıştı. Genel Merkez'e arada sırada uğrayanlar, hemen hcmen her gün uğramaya başlamışlardı. Genel Merkez'in "hiziplere karşı" ve bu konuda çok duyarlı olmasının bir başka nedeni de, kurulacağı söylenen Demokratik Sol Parti'nin (DSP) oluşmasına katkıda bulunmak kaygısıydı. SODEP Genel Merkezi'ndeki bir üst düzey yöneticisi, bu konuda şunları söylüyordu: "Geçmişte bunun ornekleri vardır. Hizipler bir siyasi partiyi dışanya karşı giiçsiiz duşurmuş, hatta iktidardan etmiştir. Şimdi de ANAP'taki hizipler, gruplar, bu partinin dışa karşı olan itibannı zcdelemektedir. SODEP, bu duruma düşmemelidir. Öncelikle kendi uyelerine, yerel seçimlerde kendisine oy vermis olan vatandaşlara bölunmuşlük goruntusu, sosyal demokrat tabanın bir başka alternatif aramasına yol açabilir. Bu da kurulacağı söylenen Demokratik Sol Parti'yc guç kazandırır. Boylesi bir sonuç, sosyal demokrasinin daha da gilç yltirmeslne neden olur." Gerek Erdal Inönü'nun hiziplere karşı olduğunu açıklaması, gerekse SODEP yöneticilerinin güçsüz olunmaması gcrektiğine ilişkin kaygılan SODEP'te "Ne yap«cagım? Şurada mı olayım, burada mı olayım?" diyen ve tarafları belirsiz kişileri Genel Merkez'den yana olmaya çekiyordu. Bunların bir kısmı doğal olarak, seçilememe kaygısından dolayı Genel Merkez'e yaklaşıyorlardı. Diğer yanda, hizip ya da grup içinde çahştıkları söylenenlerin bir kısmı da, bu gelişmeler karşısında belli ölçülerde siniyorlardı. Ama çalışmalarını durdurmuyorlardı. Dışanya karşı hizıp olmadıklannı açıklıyorlar ama hissettirmeden kulislerini sürdürüyorlardı. Kongre başlamadan birkaç gün önce kimin ne yapacağı ya da ne yaptığı öylesine birbirine girmişti ki, bir parti kurucusu durumu şöyle tanımlıyordu: Borç çorbasına dondük. "Borç çorbası" gibi başlayan SODEP Kongresi, dün yapılan seçimlerle sonuçlandı. Şimdi sıra Genel Başkan Erdal Inönü'nun Büyük Kongre'den seçilerek gelmiş olan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'ndan kimi Genel Sekreter ve Genel Başkan Yardımcısı olarak seçeceğine geldi. kongresi sona erdi. SODEP'in Büyük Kongresi öncesi, kulisler erken başlamıştı. "Sosyal demokrasi" anlayışına değişik bakanlar, vetolu kurucuların Merkez Karar ve Yönetim Kurulu ile Merkez Disiplin Kurulu'na seçilmeleri ile ilgili olarak 3 mayısta yapılan Kurucular Kurulu toplantısında billurlaşmıştı. Genel anlamda "statükocular" ve "değişiklik Isteyenler" olarak tanımlanan iki grubun catışması gibi görünmüştü bu seçimler. Statükocuların partideki yönetimde değişme istemeyenler ve "suskun muhalefette" ısrarlı olanlardan meydana geldığı söyleniyordu. SODEP'teki bu grupta daha çok bürokrat kesimden ya da özel sektörden gelen kişiler yer alıyordu. Diğer yanda kendilerini "demokratik solcu" olarak nitelendirenler, parti yönetiminin "uzerine ölii lopragı örtülmüş" halden kurtarılarak, dinamik kadrolara devrini istiyorlardı. Büyük Kongre yaklaştıkça birbiri içinde bile ayn ayn düşünen kişilerden oluşan bu iki grup, il kongrelerindeki gelişmelerle birlikte çeşitli gruplara ayrılıyordu. "Statükocular", "muhafazakflrlar" ya da "demokratik sağ" grupta olanlar birbirinden bağımsız calışmalar yaparken, de