Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 eemal nadir'den StYASET84 dığı zaman dilimi Içinde çalışma hayatını ilgilendiren konular mutlaka yer almıştır ve yer alacaktır. Yani Başbakan Turgut Ozal'ın Türkiş'le görüşmeye vaktı olmalıdır, dıyorum." Şevket Yılmaz, "Vakti olmalıdır", dıyor ama, görülüyor kl, kendı anlatımıyla da, Başbakan'ın görüşmeye ne vaktı var, ne de isteğı. Dahası, vaktı olsa bıle isteği hiç yok, bu iyıce anlaşılıyor. Bu, neden böyle oluyor? Türlü ışveren derneklerı ılerı gelenlerı ıle görüşmeye, işveren toplantılarına katılmaya, yemekli toplantılarda bulunmaya, eğlence gecelerine coşku ile ulaşmaya özen gösteren Başbakan acaba neden Turkİş Başkanı ile görüşmeye bir türlü vakıt bulamıyor? Bunun elbette özel bir nedenı olmalıdır İşçilerı çok mu kendınden sayıyor, görüşsem de, görüşmesem de olur, nasıl olsa onlar bızdendir mi dıyor? Yoksa Türklş Başkanı'nın gücünu hafıfe mı alıyor? Tam Sırasıdır B aşbakan Turgut Özal, Türkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaz'la bütün görüşme isteklerine karşın vakti olmadığı için görüşemiyormuş. Her göruşme ısteğinde Başbakan Turgut özal, "Göruşmeye vaktım yok", dıyormuş. Bunu Şevket Yılmaz'ın Başbakan'ı kamuoyuna şikâyet eder gibi görünen konuşmasından anlıyoruz. Şevket Yılmaz göruşelim dedikçe, Başbakan vaktim yok diyormuş. Bu durumda küplere binen Türkİş Başkanı en sonunda şöyle yakınıyor: ".. Başbakan Turgut Ozal'dan blrsüredir randevu talebimiz bulunmaktadır. Bir hükümet başkanının ülke sorunlarına ayır Hakları var mı? İşçi kesimının demokratık hakları bırer birer askıya alınırken, hiç sesini çıkarmayan, hatta buna arka çıkan ışçi liderlerinin bugün kamuoyu önünde böyle konuşmaya hakları olmaması gerekır. Hakları olduğunu sandıklarında ışte boyle ısteklerini belırledıklerı zaman "vaktım yok" yanıtını alarak horlanırlar. Toplumda hıçbır kesim de bu horlanmaya karşı çıkmaz. Vaktiyle bir ışçı lıderıne bir başbakan böyle davranamazdı. Al gülum, ver gülüm dönemi geçmiştir. işçi kesımi parça parça olmuş, çıkarları içın demokratık haklarını kullanacak guçten yoksun kalmıştır. Elbette Turgut Ozal, çok bildıği, tanıdığı Şevket Yılmaz'ın göruşme isteklerini acı gülücüklerle kabul etmez. BA>nn Nr paraıı nyol? . Ocaktan gaı yerıne hava çt'*>>or... Havnııflr lah^ldan Affclmi|>tn »m oııu bayan!.. D»I,J ncçm gun Al*sarayda havagazınden uç kifi zehırlrnüı 1 .. arsiv konıısıı vor Muhalefet görevl Toplum, iktidara karşı görüşlerini henüz belirleme olanağından yoksundur. Demokratik ölçüler yenı konmuş, bunların kullanımına geçilmemiştır. Partiler istemlere daha önayak olamamaktadır. Sendikaların durumu ıse, Şevket Yılmaz'ın yalvar yakar durumundan bellıdlr. SODEP Başkanı Erdai inönü'nün halkın enflasyona karşı miting isteklerini dile getirmesi bir ihtlyacın karşılığıdır. Halkımız dört yıla yakın bir süredir olağan demokratik haklarını bütün yetkinliği ile kullanamamaktadır. Seçimlere katılması, oy verip vermemesi, tek başına demokratik hakların kullanılması sayılmaz. Demokratik hakların kullanılması her aşamada sıcak tutulmalıdır. Pahalılık mitingleri düzenlendiğı, bunlara katılan kitlelerin davranışı anlaşıldığı zaman demokrası ışlerlık kazanır. Pahalılığa karşı mitinglerde memnunluklar ve sıkıntılar daha açık bir anlatımla kendını gösterir. Muhalefet partileri böyle bir gırışime ne zaman el atacaklardır? Sadece parlamentoda konuşmakla muhalefet olmaz, toplantılarda nalkın karşısına çıkmakla da muhalefet gorevı gösterilir. Demokrasi gellşsin Muhalefet partilerinin pahalılığa, ekonomik sıkıntılara karşı mitingler düzenlemek ıçin izin almaları dönemi gelmiştir sanıyoruz. Muhalefet partileri demokratik haklarını kullansınlar, miting isteminde bulunsunlar, bakalım alacakîarı yanıt ne olacaktır? Pahalılık mitınglerının yapılabilmesi, demokratik hakların kullanımına bir ömek olacaktır. Bu yapıldığında, demokratık haklar kullanılıyor olacak, başka demokratık toplantılann yapılmasına da sıra gelecektır. "Aman, daha sırası değll", diye beklemek demokrasıye ıhanet olur. Demokratık haklar kullanıldıkça demokrasi gelişir, yerine oturur. Tersi demokrasiden korkma olur. Bir Türktş mitingı Türklş bir zamanlar kalabalık mitingler düzenlerdi. En ünlü mitinglerinden biri 1960 yılında Saraçhanebaşı'nda yapılanıdır. öylesine görkemli bir mitingti ki, Saraçhanebaşı doldu boşaldı. Daha sonraki mitingleri de görkemliydi. Ankara, tımir, Adana mitingleri. Bu fotoğrafta Tiırklş'in tzmir mitinginden bir anı görüyoruz. Halka heyecanlı bir biçimde seslenen Halil Tiınç.