Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gözetleme devleti va A Aşağıdu okuyacağınız yazı, Dieter Maier'in çeşitli yazarlardan, derlemelerden yararlanarak ürettiği bir hayali konferansı anlatıyor. Konuşmacının söyledikleri de, salondan gelen itirazlar da gerçekte başka başka eserlerden almma. George Orwell ve 1984 romanıyla ilgili olarak Batı sadece korku verici bir gözetleme devleti tehlikesini tartışmıyor; lolu) ilelişim sislcmi işlemeye haşladıgında insanlar gorünlülü telefonlardan yine kiifiir edebileccklcr, şimdiki gibi kunuşabileccklcr. O kücük odalarını/ı korumak islediginiz Ürwell yılından söz etmekle, sadece tahıl yiyenlerin çevre sorunlarındaki ortodoksltıgunu sosyal ilelişim alanına taşımış oluyorsunuz. Bu arada yeni leknolojilerin yürürlüge sokuluşunıı her zaman belirleyen celişkileri ve toplumval koşııllu rı hic gözönüne almıyorsunuz." Konuşmacı son iki cüınlesini bir kadına dönerek söyledi. Kadının Yeşiller'in bir millcıvekili adayı olduğıınu biiiyordum. Kadin iepki göslermeyince konuşmaeı devam ctti: "Ve eger yeni iletişim (eknolojileri olomalik olarak herkesi aynı anda aynı devreye baglayıp birörnek kılacak gibi bir şeye inanılıyorsa, o /aman bu leknolojilcrin iyinde büyülıi, gi/li güvlerin varoldugu düşiinülıiyor demektir. Belki de giin bo 8 StYASET 84 bilgisayur teknolojisinin bütün topluma yeni bir biçim vereceği, insan düşünce ve davranışlarında köklü değişimler yaratacağı görüşünden hareketle, bütün toplum hayatı tartışma konusu yapılıyor. Konunun pek çok boyutunu birarada sergilemesi açısından Maier'in yazıstnı pek az kısaltarak sunuyoruz. Yazı, Links dergisinin nisan 1983 sayısından almma. yu ekran başında çalışanlar paydos sonrasında ııfak tefek şeyler iınal elmek, bahçeyle ilgilenmek «ibi lulucu ugraşlarla oyalanacaklar, yeniden ekran karşısına geçip (elevizyon seyretmeyeceklerdir. Video piyasasındaki patlama gösleriyor ki, kullanıcıların biiyük bölümii yine TV sınırları i«,inde kalan ama birlakım yenilikler taşıyan şeylere ilgi duyuyor, leledünyanın geri kalanında arayışa çıkmıyorlar. Ve kırsal yörelerde yaşayanların yemycşil çayırlarda oturıırken bir dügmcyc basıp videı>lexl aygıtlan aracılıgıyla dünyayı ayaklarına gelirecekleri söylenirken, nüfıısıın yii/de 80'inin günümıi7 loplıımsal ihtiyaçlan gözöniıne alındıgında okııma/ya/ma/ sayılması gerekligini eklemek gerek. Daha mek(up yazamayan insanlar, uzaklan kumaııda aygıtlarını nasıl kullansınlar? Ve eger belediyc başkanıyla akşam aynı ıneyhanede içiyorlarsa, neden onunla ekranlar aracılıgıyla koıuışsunlar? Klektronik yitntemleriyle organize edilmiş uyarı grevleri bile görüldü bugiine kadar. Bu liir celişkiler gelecekle de olacak. Deııiyor ki, yurtlaşlann kullanacağı kanal aslında adı var kendi yok bir şey olacak. Ama ABD'deki uygulama, bu lur kanallann azınlıklarca ne kadar çok kullanıldıgını ortaya koyu>or. Korsan vericiler >imdi bile var." Konuşmacı oturup piposunu kibritle yakarken Yeşiller'in adayı olan kadın ayağa lırladı. "Sırf gorünüşle mücadele izlenimi uyandıran şeyleri bi/e sııııuyorsıın" diye bagırdı. "O anlallıgın eleklroııik uyarı grevindeki gibi, 250 videolext sunuıusu sahadan dışarı sürüldügünde, meydan Springer yayın troslüne kalıyor. Işte o zaman tam 1984 olacak: Bütün yuzeyi kaplayan ust düzeyde merkezileşlirilmiş bir iletişim agıyla Springer ve Burda yayın tekelleri insanları aptallaştıracak ve devlet hoşnutsu/ . tabam calışmadığı için "Gelecegin İlelişim Teknolojileri" konulıı kont'c ransa epey gec kalmıştım. Içeri giıdiğimde, konuşmacı coktandıı kuısüdeydi ve konuşmasıuın arasına girildiğindcn birilcrine ce\ap veriyordu: "Şimdi de sokııların onyargı yaralmakla ugraştıgı bir donemdcyi/. Mınisi "insaıılar aıası ik'iişımiıı yerınc bilgisayar geçiyor' diyor, kimKi 'beynin kablolara bağlanması'ndan sö/ ediyor. Ama insan dilinin yerini "yapay diller tulamaz ve bilgisayarlar hicbir saınan duzcyine ulaşamayacakları düşünccınizin beceriksi/ laklillerinden başka bir şe\ degildir. İnsan telefonda kiifiir edehilir, ka\ga edebilir, sevgi suzleri soyleyebilir, o>sa lelcfon da konuşan iki kişi arasındu leknik bir araçtır. (ieniş bandlı (kab Kablolu TV ıııasıım bir konfor araeı ıııı? T uplumun tam denetimi, özel hayalın yok edilmesi vh. l.ııiı^malaı ııula sık sık ortaya gelen bir konu da kablolu TV. Çeşitli Batı ülkelerinde, bilgisayar ve televizyon iktim kablularıyla bütün yurdu sarma planlaıı yapılıyor. tıpkı bankalar gibi. lkiüç düğmeye basarak banka hesabınızdan bir miktarı elektrik, su, telefon (ya da belki kablolu TV) vergisi olarak ilgili resnıi kuruluşa aktarıyorsunu/. Sonuç olarak, evinizdeki "verici" merkezinizden neredeyse bütün ilişkilerinizi yürütebiliyorsunuz dostluk ziyaretleri ve gönül ilişkileriniz dışında. Yalnız küçük bir pürüz var ki, bütün bu konforlu manzarayı toplumun elektronik denetimi konusu kapsamına sokuyor. Bu pürüz, yukarda kısaca tasvir cdilen sistemin "dijiUI" temele dayanması. Dijital'lik, her şeyden önce "kaydedilebllirlik" demek. Bilgisayar hafızalarına depolanabilir, sınıflandırılabilir, istendiğinde toplu halde bulunabilir bilgi demek. Çünkü, diyelim kompütürlu kabiolu TV iistemi değil de, her eve telsiz ya da sadece görüntü yayırıı yapabilecek aygıtlar kondu. Evler arası haberleşmeyi denetlemek teorik olarak yine nıümkün. Telsizle yapılan konuşmaları ya da yollanan görüntüleri teyple, video kayıt aygıllarıyla yakalama imkânı var. Ama bütün ülkedc bütün gün boyunca sürdürülccek bir iletişimin boyutları karşısında höyle bir iş, her evin başıııa olan biteni izleyecek bir adam dikmekten daha kolay değil. IJstelık, haberleşmeyi "yakalamak1la iş bitmiyor. tstendiğinde, o anki ama ca göre, belirli bir tasnif içinde istenen bilgiye ulaşılabilmesi, bağlantılı başka vcrileıe eıişilebilıncsi gerek. Işte bütün bunlar, özel kodlamalardan oluşan kompütür "dili" ve dijital sistem sayesinde mümkıin hale geliyor. Böyle bir sistemde iletişim, belirli özel kodların Kablolu TV ağı, sadece heıkesin karşısına 3040 ayı ı progranıdan uluşan sev'enekler sunup bütün hayatını IV başında geçirmesini sağlama amacına yönelik dcğil. Bu, haliyle doğacak bir sonuı;. Odalardaki TV alıcılarının yanına eklenecek birtakım aygıtlarla, heıkesin aynı /amanda bir "verici" haline gelınesi, başkalarıyla lıaberleşmesini (tclcfon, telgraf, mektup...) kablolu TV ağıııdan yürütrnesı, rezcrvasyonlarını burdan yaptırması, randevusunu aynı kanaldan alması, mağazalara bu şekilde sipariş vermesi vb. hedefleniyor. Belki fante^i, belki gerveklcşebilir bir düşüncc, bazıları da bu sistemle bir "kompiilür demokrasisi" oluşturulabileceğine inanıyorlar. Bütün onemli siyasalekonomik konularda halkoylamasına gidilebileceği, heıkesin evindeki vericiden görüşünü aktarabileccği ya da oyunu rahatça kullaııabilcceği savunuluyor. Bııraya kadar çizilen tablo sanırız hayli parlak ve unıut verici. Bastyorsunu/. düğmeye, tık, karşısınızda yakınınız, mektuplar yazıp postanelerde sürünmeye gerek yok, dertleşiyorsunuz. Telefonlar meşgul gibi bir sorununuz zaien kalmamış. Doktora mı gideceksiniz? Doktorun alıcısına ulaşıp notunuzu bırakıyor, randcvunuzu alıyorsunuz. Ya da scyahate çıkacaksınız, yer ayırtıyor, bilet alıyorsunuz. Devlet de bir düğmeye basınca karşınızda, ("dil") kullanılınasına bağlı olduğundan, aynı düzen icinde baştan ayarlanacak sınıflama işlemleri otomatik olarak gerçekleşiyor. Bilgiyi "çagınp" el altında bulundurma da öyle. Bütün yurttaşlann oturma odalarından başlayıp birtakım "kavşak'Marda kesişerek devletin merkezi bilgisayarlarından geçen bir iletişim ağuıda kimdcn kime, nereden nereye gidersc gitsin her türlü sinyalin, bilginin kaydedilebilmesini gözünüzün önüne getirin. Ülke düzeyine yayılmış kablolar sayesinde, bütün yurttaşlar hakkında, tek tek, hemen bütün kişisel özellikleri ve hayat akışları konusunda binlerce verinin toplandığını düşünün. Yakınınızı mı aradınız, ne konuştuysanız kayıtta; hangi programları izlemeyi tercih ediyorsunuz, kayıtta; hangi gun nereye gitnıek istediniz, hangi mağazadaıı ne sipariş ettiniz, bankada ne kadar paranız var, kimlerle daha cok görüşüyorsunuz, hepsi hafızada; özel hayatınıza ilişkin her türlü ayrıniı, depoda! Böyle bir zemin üzerinde, yurtiaşlara verilen rcsnıı kimliklerin bilgisayar okuyucularının ayırt edebileceği şekilde kodlanmasıyla ne gibi harikalar yaratılabilir? Yoldan geçen birini çeviriyorlar, kimliğini elektronik okuyucuya tutuyorlar ve, "Tık!" (bu ses bu kez o kadar sevimli değil), o kişi hakkında ne kadar bilgi varsa ortada. Fcderal Alman Der Spiegel dergisi redaktörlerinden MeyerLarssen, toplumun elektronik denetimiyle ilgili bir yazısında kablolu TV ağının getirebileceği tehlikelere işarct ediyor ve şöyle diyordu: "Bütün bunları ögrendikten sonra o aygılı eviıtıe kesinlikle sııkmam. Ama herhalde bu kez dc bu yüzden fişlenirim." Kablolu bilgisayarTV ağı gibi konforlu ve etkili bir denetim aracına Orvvell'in Büyük Birader'i kesinlikle sahip değildi. KİI.MDKN "1984" Sinemada da ilgi gordu, \< bir film yaptı.Romanın unu ölvü.sünde başanlı olı Kedgrave, l'.dmond O'Brien, David Kossof ve Janx yonlar çiziyorlar.