Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Türk seçmeni sosyal deı ŞAHİN ALPAY SİYASET 84 6 kasım seçimleri birçok açılardan (bir ölçüde) şaşırtıcı ve (büyük ölçüde) öğretici sonuçlar verdi. Seçimlerin üzerinde en çok durulması gerekcn sonucu, kuşkusuz, Türk halkının çoğulcu demokrasinin tenıel dayanağı oy hakkına bağlılığından artık kimsenin şüphe duymamasıdır. 6 Kasım seçimlerindc Türk halkı czici çoğunluğuyla sandığa gitmiş; bazi boş oy verme çağrılarına rağmeıı, sivil yönetime geçişi arzuladığını kimsenin tereddüdüne yer bırakmayacak bir şekildc ortaya koymuşlur. Seçimlere tüm partilcrin ve tüm siyasilerin kaulamamış oluşunu, bu seçimler bakımından pek önemli bulmamtştır. Geçersiz oy oranının her seçimde görülen düzeyde kalması buııu gösıermekıedir. 6 kasım seçimlerindcn çıkan ikinci önemli bir sonuç, Türk seçmeninin, loplum hayatımızda devleıin afırlığını azaltmayı programında vaad eden bir parıiyi iktidara getirmiş olmasıyla ilgilidir. Bu sonuç, Türk seçmeninin topluma daha geniş bir serbesti alanı istediği şekliııde yorumlanabilir. 6 Kasım seçimlerinin ortaya koyduğu bir başka önemli sonuç da, Türk seçmeninin "h 30 dolayında bir bölümünün, sağcı parlilere oy vermeyi reddetmesiyle ilgilidir. Halkçı Parli, gerçek bir sosyal demokrat parti olduğu konusunda yaygınlıkla dile getirilen kuşkulara karşın, çeşitli nedenlerle geleneksel olarak ortanın solunda oy verme eğiliminde olan seçmenlerin çok büyük bir çoğunluğunun oylarını topladı. (HP'nin % 30 oranında oyu seçmenlerin nangi kesimlerinden ve hangi mobilizasyon mekanizmalarının işleyişiyle toplamış olduğunun yakından incelenmesi, özellikle sosyal demokrat eğilimli siyasel bilimciler bakımından önemli bir konudur). Görünen odur ki, Türk seçmenlerinin en büyük bölümünü oluşturan, sağda veya solda "donmuş" tcrcihleri bulunmayan (bugüne kadar sağcı partilerin geniş ölçüde kendilcrine çekmeyi başardıkları) kitlenin oylarının bir kısmını kazanmayı başarabilen, ortanın solundaki bir partinin tek başına iktidara gelmesi önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin güııdemindedir. Bu saptama bizi, yazımızın konusuna, "Türk seçmeni sosyal demokrasiden ne bekliyor?" sorusuna getiriyor. Yanıtlamaya çalışacağımız bu soru, başka bir ifadeyle, "Nasıl bir politika sosyal demokrasiyi iktidara getirebilir?" sorusudur. Ne yazık ki, çoğulcu demokrasinin programlaştırılmasında gösterdiği başarıyı, demokratik düzenin korunmasında gösterememistir. Ülkemizin 12 Eylül'e gelmesi ne yalnızca ekonomik bunalımla ne de halkınıı/ın politik kültürü ile açıklanabilir. 12 hylul'e gelişimizde ortanın sağındaki ve solundaki ana partilerimizin sorunlulukları şu veya bu ölçüde vardır. Ortanın sağındaki ana partinin demokraıik solu "komünist" ilan edip, kendi sağındaki, demokı asiye inanmayan güçlerle işbirliğine gitmesi; sağda ve solda demokrasi düşmanlarının başlattığı cephcleşmeyi siyasal kadrolar düzeyine yayması bağışlanamaz. Ortanın solundaki ana parti de, "ne olıırsa olsun iktidar" telaşına kapılarak, demokratik rejimin kurtarılması için demokratik sağ ile işbirliğinin öncmini kavrayamamıştır. Bu hatalardan ders almadan, önümüzdeki yıllarda demokrasiyi yerleştirmek ve güçlendirmek mümkün olamaz. Içinde bulunduğumuz yeni dönemde sosyal demokrasi yine halkımı/ın siyasal ve iktisadi demokrasi talebinin temsilciliğini üslenmck göreviyle karşı karşıyadır. Türk sosyal dcmokrasisinin istcr muhalcfctte, ister iktidarda olsun, temel görevi de budur. Onu diğer siyasal akımlardan ayıran temel özelliği buradadır. kadar sorumludurlar. Bu açıdan ikisi arasında bir ayrım yapılamaz. Uemokratik sağ'dan, demokratikolmayan sağ ile arasına kesin bir çizgi çekmesi nasıl bekleniyorsa; demokratik sol da, demokratikolmayan sol ile arasına kesin bir çizgi çckmelidir. Bu konuda, geçmişte yeterince başarılı olduğu söylenemez. Bu başarısızhk sosyal demokrasinin siyasi ve iktisadi programının yeterli bir açıklıkla geliştirilememiş oluşu ile ilgilidir. Genel olarak sosyal demokrat kadrolar ve özellikle yurt sorunlan üzerinde düşünen; demokrasi, özgiirlük, eşitlik ve barış ideallerinc bağlanan, toplumun en dinamik kesimi, genç kadrolar arasında sosyal demokrat siyasal eğitimin büyük ölçüde başarılamamış bir iş olduğu ortadadır. Otoritcr ya da totaliter fikirlerin yasaklama yoluyla giderilemeyeeeği, aksine belki de "cazibe" kazandığı, bilinen birgerçektir. Toplum sorunlarına ivedi çözümler arayan gençlerin, totaliter ideolojilerde kafalarındaki bütün sorulara hazır çözümler getiren, kendilerine bir kimlik edinmelerini kolaylastıran bir yanıt bulduklan açıktır. Gençlere, toplum sorunlarına, kör inançlarla değil gerçeğin tartışılarak aranmasıyla yanıt getirilebileceği zihniyetini vermek, sosyal demokrasinin ülkemizdeki başlıca görevlerinden biridir. başarılı olanlar kalacak; toplum iktidarı sürekli olarak denetleyecektir. Bu çoğulcu siyasi demokrasi modelinin işleyebilmesi, temel hak ve özgürlüklcrin varlığı ile ilgili olduğu kadar, toplumda bunların hcrkcs tarafından kullanılmasını engellcyebilecek kadar güçlü siyasi odakların bulunmamasım da gerektirir. Siyasal güç ile ekonomik güç arasında yakın bir ilişki olduğu, ikisinin birbirini doğurduğu biliniyor. Dolayısıyla, çoğulcu demokrasinin işleyebilmesi, denetlenemeyecek kadar güçlü ekonomik güç odaklarının bulunmaması ile de ilgilidir. Bu açıdan sosyal demokrasi, ekonomik gücün özel, kooperatif ya da devlete ait, az sayıdaki belirli ellcrde toplanmasına karşı çıkar; ekonomide de çogulculuğu savunur. Sosyal demokrasinin savunduğu ekonomik düzen, devlet ya da özel tekellerin oluşmasının engellendiği; kamusal, kooperatif, belediye ve özel kesimlere ait işletmelerin halka daha iyi ve daha verimli bir şekilde mal ve hizmet üretmek için yarıştıkları serbest bir ekonomik düzendir. Sosyal demokrasi, tüm iktisadi faaliyetlcrin giderek devlet tekeline alınması, her alanda devlet mülkiyctinin yaygınlaştırılması anlamında devletçiliğin savunulması değildir. Ancak sosyal demokrasi, piyasa ekonomisinin kendi haline bırakıldığmda sürüklenebildiği bunalımların önlcnmcsi; ekonominin çoğulcu yapısının korunması ve geliştirilmesi için devletin ekonomiye müdahale etmesini savunur. Devlet, doğal ve insan yapısı çevreyi korumak ve iyileştirmek; çalışanların sosyal güvenliğini sağlayıcı ve tüketicileri koruyucu önlemleri almak; altyapı yatırımlarını (enerji, haberleşme, ulaşım, vb.) ve kamu hizmetlerini (sağlık, eğitim, trafik, vb) gerçekleştirmek; basın ve yayının, kamuoyuna bilgi veren kuruluşların çoğulcu bir yapıda olmasını sağlamak; gelir ve servet dağılımını daha adil bir temele oturtmak için gerek girişimci, gerekse diizenleyici olarak ekonomiye müdahale edeceklir. Sağ'da da demokratlar vardır Sosyal demokrasi, insan haklarına dayalı çoğulcu demokrasi idealini tüm gerekleriyle programlaştıran ve siyasal hayatımıza sokan akımdır. Ulkemizde siyasi ve iktisadi demokrasinin güvenilir savunucularının büyük bölümünün sosyal demokrasi saflannda toplandığı açıktır. Ama sağda da demokratlar vardır. Onlarla demokrasinin savunulması ve güçlendirilmesi için işbiıliği yapılmaksızın, ulkemizde çoğulcu demokrasiyi yerleştirmek olanaksızdır. Zira demokratik sağ her zaman olacaktır ve daha da önemlisi, demokrasinin demokrasi olması açısından da şarttır. 6 Kasım seçimlcrinin, demokrasinin demokratik sağın ve solun güçbirliğiyle, yaşatılması ve kökleştirilmesi açısından da olumlu sonuçlar verdiği söylenebilir. Başka kosullar aliında bu denli başarılı olması düşünülemeyecek bir parti, ANAP, devletin çektiği koruma duvarlarının yardımıyla iktidara gelmck olanağını bulmuştur. Bu netice, belirli amaçlara yönelik davranısların bazen neden olduğu istenmeyen sonuçlara bir örnektir. Gcçmiştcki acı deneyimlerden ders alarak, kavgaetmeden, anlaşarakuzlaşarak politika yapacağını; hak ve özgürlüklere saygılı olacağını kâğıt Ustünde vaat eden sağcı bir parti ortaya çıkmıştır. Çok yeni kurulmus olan ve birden kendini iktidarda bulan ANAP'ın demokratik nitelikleri hakkında karar vermek için kuşkusuz henıi/ eıkendir. ANAP yöneticilerinin bazı tutum ve davranısları kuşku uyandırıcı da olabiliı. Ancak, kcndisi hakkındaki, demokratik bir tutum izleyeceğine dair beklentileri haklı çıkardığı sürece, sosyal demokratların ANAP'ı ulkemizde demokrasinin geleceği açısından olumlu olarak değerlendirmeleri doğaidır. Siyasal demokrasinin yaygınlaşması Sosyal demokratlar çoğulcu demokrasiyi yerleştirme ve onun bas savunucusu olma görevini yerine getirmek zorunda olduğu gibi, siyasal demokrasiyi yaygınlaştırmak, halkm siyasal karar alma sürecine giderek daha geniş ölçüde ve daha etkin olarak katılmasını sağlamak görevindedirler. Siyasal demokrasiyi, "seçimleri kazanan ülkeyi yönetir" gibi çok dar bir yoruma tabi tutma eğiliminde olan ülkemizdeki sağcı partilere karşı, tüm toplumu temel hak ve özgürlüklere dayanan çoğulcu demokrasi idealiyle eğitmek görevi sosyal demokrasiye düştüğü gibi, başta yerel yönetimler olmak üzere, halkın yönetime katılımını yaygınlaştırıcı önlemleri almak sosyal demokrasinin görevidir. Tüm bu görevleri yerine getirmek için ilk adım, bugüne kadar başarılamamış ilk adım, iyi örgütlenmiş, demokratik siyasal eğitime ağırlık veren, seçimden seçime değil sürekli faaliyet gösteren bir parti örgütünün kuruluşudur. Bunca deneyime rağmen bu gerçek kavranamamışsa, başarı beklcmek boşunadır. Türk sosyal demokrasisi en az birkaç yüzbin üyeli, mali gücü bakımından Türkiye'nin en güçlü, en etkin siyasal örgütünü kurabilecek potansiyele sahiptir. Ekonomide yeni bir zihniyet Ancak, demokratik sol hareket, nasıl 1960'ların ortalarından başlayarak, halk için neyin doğru ve iyi olduğuna seçkinlerin karar verdiği seçkinci siyaset anlayışını büyük ölçüde terketnıeyi başarmışsa; şimdi de, henıen hemen tüm Cumhuriyet hükümttlerinc egemen olan, en üst düzeyden en alı dü/cyc kadar ckonomiyle ilgili her türlü kararın devlet tarafından aiınmasına dayanan anlayışın terkedilmcsi gündeme gelmiştir. Dış ekonomik ilişkilcrimiz açısından bakıldığında. Cumhuriyet hükümetlerinin hemen tünıü tarafından izlenen, dış rekabete kapalı ve oiarşiyi amaçlayan politikanın da, bir aıılamda, /.amanı dolmuştur. Ekonomimizin tedricen dış rekabcte açılması gündeme gelmiştir. Dışa açık bir ekonominin hem ekonomi hem dc demokrasi açısından ihmal edilemeyecek üstünlükleri var. Bu açıdan ckonomimizin güncel sorunlarına yaklaşıldığında, büyük ölçüde başka ulusların tasarruflan (dış krediler) ve yurtdışında çalışan yüzbinlerce insanımızın tasarruflarına dayanarak vc gümrük duvarlarıyla kurduğumuz, iç pazara dönük sanayii ihracata yönelterek, ihtiyacı olan dövizi kendi üretecek bir yapıya dönüştürmek Sosyal demokrasinin temel görevi Türk seçmeninin ezici çoğunluğunun talcbi, Ulkemizde çoğulcu demokrasinin yerleşmesi vegüçlendirilmesidir.l%O'ların orlalarından itibaren demokratik sol hareket, seçkinci geleneğini lerkcderek Türkiye'yi çağdaşlaştırma mücadclcsinde halk desteğine dayalı bir reformculuğun benimsenmesini içeren önemli bir l'ikri dönüşümü gerçekleştirmiştir. 1970'lerde demokrasiyi, seçimleri kazanan partinin sınırsız egemenliği şeklinde yorumlayan orlanın sağındaki ana partinin karşısmu, ortanın solundaki ana parti hayli gelişkin bir demokrasi an layışı ileçıkabilmiştir. Demokratik sol hareketin 1973 ve 1977 seçimlerindeki başanlannda, siyasi ve iktisadi demokrasi talebinin temsikiliğtni yüklenmesinin rolü büyüktür. Sosyal demokrasi ekonomide de çogulculuğu savunur Sosyal demokrasi, farklı çözüm önerilerinin savunulabildiği ve örgütlenebildiği bir siyasal düzeni savunur. Çoğulcu demokrasi fikrinin ardında, kesin gerçekler bulunmadığı; doğru bildiğimiz şeylerin bir kısmının /anıanla yanlış çıktığı; bilgilcrimizin de esas olarak böyle geliştiği anlayifi yatar. Dolayısıyla, siyasette de hiç bir çözüm önerisi, denenmeden doğru veya yanlış kabul edilemez. Ha!k:n desteğini alabilcn partiier, iktidara getip çözüm önerilerini sınayacaklardır Başanlı olamayanlar gidecek, Demokratik olmayan sol da vardır Ne baska ülkelerde, ne de Türkiye'de solcu olmak, demokrat olmak anlamına gelme/. Gerçek odur ki, ulkemizde demokratik olmayan solun binbir türü vardır. Bunlar, 12 Eylül'e gelinmesinden, devletin içine yuvalanma olanağı verüer. diktacı sağ