24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

nokrasiden ne bekliyor? zorunluluğu ortadadır. BugUnkü sanayimizin döviz üretemeyen yapısının, bi/i ekonomik politikalarımızda IMF'nin öğütlerine (istcr istcmez) uymak zorunda bırakan başlıca etken olduğu yadsınabilir mi? Ekonomitnizin yapısında değişme sağlamadan, dış kredilere ihtiyacımız azalnıadan IMF'nin ekononıik politikamız üzerinde söz sahibi olduğu durumdan kurtulamayız. Yakın geçmişteki deneyimlcr bunu açıkça göstermiştir. Dış kredilcri ckonomimize yararlı alanlarda kullanmak; doğrudan yabancı scrmaye yatırımlarını yararlı alanlara yöneltmek mümkündür. Tüm ülkeler iklisadi açıdan birbirleriyle karşılıklı bağımlılık ilişkileri içindelcr. Kuşkusuz bazıları daha a/, diğcrleri daha çok bağımlı. Düne nazaran bugün dışa daha az bağımlıyız; kuşkusuz bu bağımlılığı giderek daha da azalimalıyız. Bunu, iklisaden güçlü olduğumuz alanlarda giderek daha güçlü; zayıf olduğumuz alanlarda giderek daha az zayıf olmayı sağlayacak bir politikayla gerçekleştirebiliriz. Türk sosyal demokrasisi özgürluk, eşitlik vc ekononıik kalkınma amaçlanna ııluslararası koşullann ve iilke koşullarının gereklirdiği ekononıik önlemleri alarak yaklaşmak zorundadıı. Bu koşullar geçici olarak "istikrar" politikalarının uygulanmasını gerekli kılabilir. Türk sosyal demokrasisi tasarrufları, yatınmları arttırınak ve büyüıneyi sağlamak hcdefinden vazgeçmeksizin, bazı gerilemelerin zorunlu olabiicccğini hesaba katmalıdır. larını korumalarına yardım eden mesleki örgü.lenmeden yoksun oluşu, sosyal demokrasinin giderilmesine öncülük etmek zorunda olduğu bir durumdur. Çalışan kitlelerin tümünün iktisadi çıkarlarını meslck örgütleri aracılığıyla savunma olanaklarından yoksun olduğu, yapısal ve yaygın bir işsizliğin hukunı sürdüğü koşullarda, çalışan kitlelerin iktisadi çıkarlarının korunnıası açısından cnflasyonun önlcnmesinin temcl bir görcv olduğunu, yalnızca sağcı politikacıların anlayabildiği bir durumdan kurtulnıalıyız. 1970'lerin sonunda enflasyonun denetim altına alınamayışının zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul cttiği bir gcrçektir. Şimdi 1980'ler Türkiye'sinde, milyonlarca işsizin ekonomik kalkınmanın hizmetine sokulabilmesi, çeşitli alanlarda yatırımların yapılmasına bağlı bulunuyor. Bu yaıınmlar için gerekli tasarrufların nasıl sağlanacağı, birinci derecede önemli bir sorun olarak gündemdedir. ANAP iktidarı esas olarak faiz politikalarıyla gerekli tasarrufları sağlamayı öneriyor. Bu ve diğer tali yollardan sağlanacak tasarrufların ekonomik büyüme için yclcrli olacağı kuşkulu görünmektedir. Çeşitli zorunlu tasarruf önlcmlerinin uygulamaya konması; yurttaşların pay sahibi ve yönetiminde söz sahibi olduklan yatırım fonlarının oluşturulması, sosyal demokrasinin tasarruf sorununun çözümü için önereceği bir yol olabilir. Bu fonlar, sosyal demokrasinin Ulkemizde er geç gündeme getirmek zorunda olduğu, ekonomik demokrasiyi yaygınlaştırıcı uygulamalann bir örneğini verebilir. Türk sosyal demokrasisi düşüncede laikliğe ve akılcıhğın yol gostericiliğine öncelik veren geleneğimizin mirasçısıdır. Demokratik düzeni benimsemek koşuluyia, bütün görüş vc akımların serbestçe gelişmcsindcn yalnızca yarar sağlayacağımıza inanır. Ülkemizin Doğu ve Batı uygarlıklarının buluşma alanı olması; toplumumuz da hem Müslünıan Doğu heııı de laik Batı kültürünün etkilerinin görülnıesi, toplum ve insan olarak gelişmemiz için dcğerlendirmekte bugüne kadar yeterince başarılı olamadığımız bir hazinedir. Sosyal demokrasi, kültürel çeşitliliğimizi tüm yönleriyle değerlendirecek bir kültür politikasını savunmalıdır. lara bazcn bizden daha doğru teşhis koyup çözüm gctirebilcceği doğaldır. Sosyal demokrasi, mııhalefetteoldugıı sürece "cleşlirmek için eleştirnıek", "mııhalefet yapmak için mııhalefet" tutıınıuııu i/leyemez. Geçmişteki acı deneyimlerden çıkarılınası gereken bir ders de budur. SİVASKT 84 * Barış ideali Türk sosyal demokrasisi, Atatürk'ün "Yurtla sulh, cihanda sulh" sözılyle dile getirdiği barışçı geleneğin de mirasçısıdır. Yurdumuzda, varolan sııııfsal, kültürel, bölgesel, felsefi, siyasal, vb. farklılıklaıın çeşitli çclişkiler doğurduğunıı biliyoru/. Toplumumu/u bu çelişkilerin her hangi biri açısından bakarak anlamaya kalkiıgıınızda yaya kalııız. Sosyal demokrasi, toplumsal sorunlarıınızın, bu çelişkilerin ıızlaştınlmasıyla çözülebileceğine inanır. Aksine tutunıların ülkenıizi bir yıkımın eşiğine getiıdiğini lıiç bir zarnan unutmamalıyız. Sosyal demokrasi yurtta barışı savunduğıı gibi, dünyada da barış isier. Aralarında üslup farkları olmakla beraber, genel olarak Atatürk'ün koyduğu temel dış poliıikaları sürdüren tüm Cumhuriyct hükümeıleri gibi, sosyal demokrasinin uluslararası sorunların barışçı yollardan, uzlaşarak çözülmesi ilkesine bağlı kalması doğaldır. Dış politikamızda, Batı drmokrasilcriniıı ittifakı olan NATO içinde kalmakla birlikte, "ABD'yeen ıızak, SSBC'ycen yakın" bir dış politikayı izlemeliyi/. Askcri açıdan, NATO ittifakının bize sağladığı olanaklaı dan daha büyük bir yük getirmesine olanak verilıneınelidir. Nükleeı silahların toprakiarınıı/ dışında tutulnıası; uluslararası planda nükleer silahlanmaya karşı bir politika, sosyal demokrasinin barışçı politikasının doğal bir parçasıdır. Bugün dış politikada baş sorunumuz durumunda olan Yunanistan'la çelişkilerin, barışçı yoldan ve kısa sürede giderilmesi, dış politikamız açısından büyük bir öncelik taşıyor. Ege Denizinin bir dostluk denizi haline getirilmesi, Türk sosyal deınokrasisinin dış politikadaki ana hedeflerindcn biri olmalıdır. Sosyal demokrasinin reformculuğu Türk sosyal demokrasisi, reformeu geleneğimizin mirasçısıdır. Kendi toplumumuzun ve başka toplumların deneyimlerinden ders alarak, bilimdeki gelişmeleri izleyerek, her gün değişen ve çeşitlenen sorunlarımıza, her gün zenginleşen bilgilerimiz ışığında çözümler bulup uygulamalıyız. Sosyal demokrasi, ülkemizde gerek sağ'da gerek sol'da da hayli yaygın olan kimi sözdebilinısei, "kaderci" inanışları reddeder. Sosyal demokrasi, insanın bilinçli eylemiyle doğayı ve toplumu dcğiştirdiğine, şekillendirdiğine; kaderinden kendisinin sorumlu olduğuna inanır. Sosyal demokrasi, bu felsefi tutumuyla, refornılar yoluyla toplumun uzun vadede, istcdiğimiz, kendi bclirlediğimiz ideallere uygun hale getirilebileccğini savunur. Kısa vc uzun vadeli tüm politikalannı da bu ideallere göre belirler. Bu idealler özgürluk, eşitlik, kalkınma ve barış idealleridir. Halkın denetimindeki devlet, toplumu değiştirme görevini üstlenir. Sosyal demokrasinin reformculuğu ve devlet müdahaleciliğinin temelinde yatan anlayış budur. Devletin özellikle ekonomi alanındaki toplıımsal mühendislik görevlerini yerine getirebilmesi için yol gösterici bir planlama işlevini yüklenmesi yanısıra, toplumsal hizmetleri sürdüren verimli ve etkin çalışan bir bürokrasiye (en üst kademeden en alt kademeye kadar uzanan yöneticiler zümresi) kunıanda etmesi gerekir. Ancak, devletin giderek büyüyen, güçlenen ve toplum denetiminden uzaklaşan bir bürokrasinin egemenliği altına girmesi ınutlaka ftnlenmelidir. Bürokrasinin halk hizmetine konması, günümüz de tüm demokrasilerin önemli bir sorunudur. Sosyal demokrasinin hedefi, devletin topluma egemen olması değil, toplumun devlete egemen olmasının sağlanmasıdır. Başka birçok toplıımda olduğu gibi, ülkemizde de bürokrasinin kendisini halkın hizmetinde değil, halkı kendi hizmetinde gören bir zihniyctlc işlemesinin, görevlerini etkin ve verimli bir şekilde yerine getiremeyişinin, demokrasinin yerleştirilmesi için çözümü gerekli temel sorunlardan biri olduğu yadsınamaz. Demokrasinin temelinde, yalnızca bi/.im değil başkalarının da haklı olabileceği; doğrunun kimsenin tekelinde olmadiğı anlayışı yatar. Dolayısıyla genelde bizden farklı düşünen insaniarın, ortak sorun Tiirkiye'de sosyal demokrasi bir sınıf hareketi olamaz Baiı ülkelerinden farklı olarak Türkiye'de sosyal demokrasi bir işçi sınıfı hareketi olarak doğmamışiıı ve olamaz. Türkiye'de işçi sınılı, helc sendikalarda örgütlcnmiş işçilerimiz, toplumun kiiçük bir bölümünU oluşturuyor. Türk sosyal demokrasisi sanayi ve larım işçileri yanısıra, küçük memurların, tarım/sanayi/hizmet sektörlerindeki küçük üıeticilerin de siyasi temsilciliğini yüklenmek zorundadır. Bu kitle, mal ve hizmetleri üretenler ve onların emeklilerini kapsar. Sağdaki vc soldaki demokratik kitle panileri işte bu kitlenin desteğini sağlamak için yarışmak zorundalar. Sosyal demokrasinin bir sınıf hareketi olarak doğduğu Baiı ülkelerinde bile sosyal demokrat partilcr, bugün toplumun hemen hcmcn yarısını olııştııran mavi yakalı işçiler (kol emekçileri) yanısıra, beyaz yakalı işçilerin (küçük memurlar) ve önemleririi koruyan küçük üreticilerin oylarını almadan iktidara gelemiyor. Türkiye'de sosyal demokrasi, yalnızca işçi sınıfının leınsileiliğini yüklenemez. Sendikalı işçiler Türkiye'de 1960'ların başlarından 1970'lerin sonlarına kadar geçen dönemde, ithal ikameci sanayileşmenin mümkün kıldığı ve gerektirdiği koşullarda reel ücretlerini arttırmak olanağını buldular. Kentsel vc kırsal gelirler arasındaki fark bir ölçüde bu yüzden büyüdü. Sosyal demokrasi, örgütlü işçilerimizin olduğu kadar, diğer işçi ve memurlann, % 20'ye ulaşan işsizlerimizin, küçük üreticilerin ve emeklilerin de menfaatlerini kollamak durumundadır. İşçilerin bir bölümü dışında çalışan yığınların ezici çoğunluğunun ekonomik çıkar İktisadi demokrasi Sosyal demokrasinin siyasette ve ekonomide çoğulcu bir toplumu yerleştirme ve koruma hedefi yanısıra, siyasette ve ekononıide demokrasiyi yaygınlaştırma amacı vardır. Çalışanların (işçiler, memurlar, çiftçiler, esnaf, vb) mesleki ve ekononıik örgütlenmelerinin engellerinin giderilmesi başta gelen bir görevdir. Sosyal demokrasinin ekonomik demokrasiyi gerçekleştirmede kısa vadede başvuracağı ilk yol, vergiler ve sübvansiyonlar aracılığıyla gelir dağılımındaki adaletsizliklcri gidermektir. Bu politika ile, çalışan yığınların tasarruf olanaklarına kavuşıurulması önemli bir hedeftir. Sosyal demokrasi, servet dağılımındaki adaletsizlikleri de gidermek zorundadır. Mülkiyetin devletleştirilmesi değil, yaygınlaştırılması amaçtır. Mülkiyct, bağımsızlık ve özgürluk verir. Her ailenin oturduğu konuta sahip olması; gelirini yalnızca ücretten değil, (kira, kâr, vb) çeşitlenen kaynaklardan sağlaması sosyal demokrasinin ortavadeli hedefidir. Çalışanların, çalıştıkları birimlerin mülkiyetine ve yönetimine ortak hale getirilmesi, sosyal demokrasinin uzun vadeli hedeti olmalıdır. Geçmişteki hatalardan ders Tiirkiye'de sosyal demokrat hareketin bu adaltında yeniden inşa edildifi bir dönemi yaşıyoruz. 12 Eylül 1980'dcn 6 Kasım I983'e kadar geçen süre, kuşkusuz Türk sosyal demokratlarına, geride bırakılan dönemdeki başarıları ve bunlardan çok daha önemli olarak başarısıılıkları düşünmek olanağını vermiştir. Şimdi, haıalardan ders alarak, hem düşüncede hem de uygulamada güçlü bir sosyal demokrat hareketin kurulması gündemdedir. Kanımca, yukarıda en ana çi/gileriyle ifadc edilmeye çalişılan bir politika Türkiye'de sosyal demokrasiye güçlü bir iktidaı olma yollarını açabilir. Ama parti programlarıyla, kâğıt üzerinde ifade edilen politikalarla başanya ulaşılamayacağı açıktır. Sosyal demokrat ideallere bağlı; bunları ülkemiz koşııllarına yaratıcı bir şekilde uygulamaya hazıı; sosyal demokrat ideallere bağlılıktan ayrılmaksızın gerektiğinde pragmatik olabilcn; geçmişteki hatalardan ders almış; genç ve dinamik bir kadronun ortaya çıkarılması da, halkın güveninin kazanılması açısından aynı derecede önem taşıyor. Kültiirde çoğulculuk Sosyal demokrasi, siyasette ve ekonomide olduğu gibi, kültürde de çoğulculuğu savunur. Çoğulcu bir ekonomi temeli üzerinde olduğu kadar, çoğulcu bir kültür hayatıyla sağlamlaşır. Demokratik rejim ancak felsefede, bilimde, sanatta, edebiyatta, vb. farklı çözümler üretebilen, yeni düşüncelere açık bir kültür hayatıyla yaşayabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle