Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
StYASET 84 13 orst Herold, Onvell'in kahramanlarından biri. Kitaptan değil, "1984"ün dünyasından. öyle bir dünyanın özlernini bütün faaliyetlerinin özü haline getiren bir "1984 eylemcisl". 1977 yılında Almanya'da silahlı saldırı eylemlerinin dalga dalga artması, adam kaçırmalar, bombalamalar ve güvenlik güçlcrinin yeni mücadcle yöntemlerini gündeme getirmesi sırasında, Herold'un yıldızı da parlamaya başladı. Alman gizli servisi BKA'nın şefiydi. Silahlı eylemcilerle ilgili verilerden yola çıkıp, bu verilere uygun herkesi fişJemeye başladı. Kimler mi "Herold fişleri"ne girmişti? Yüksek apartmanlarda oturanlar, sık sık ortalıkta görünmeyenler, otomobil kiralayanlar, yaşları 2535 arasında olanlar... Fişler daha çok kişiyi kavradıkça, Herold'un da gözleri parladı. "Bu ne biiyiik bir olanaktı? Herkesin ozel yaşamı gozetlenip, suçlular aradan çekilirdi". Ama zaten herkes zanlı olarak fişlendiği için, "gözetleme" tek başına amaç, neredeyse tutku haline geldi. Herold kendisine bu olanağı yaratan tekniğe önce teşekkür etti, sonra da bunun felsefesini geliştirdi. Der Spiegel yazarı Slernsdorff'a göre, "Bütunuyle içi gozuken ve bu sayede kontrol altında lutulabilen bir (uplumun polisJye felsefesi"ydi Herold'unki. Herold felsefesini kendisi de ortaya döktü: "Bilgi işleminin sınırsızlığı bireye bülün yaşamı boyunca eşlik elmeye olanak tanıyor. Her an gorıınlusuntı lcspil etıneyi, kişiliginin bütün ya da kesiller halinde urtaya dökülmesinl, yaşamının gectiği bütün alanlan, yaşam bicimini, davranışlannı kaydetmeyi ve bütün bunlan sürekli el altında tutmayı mümkün kılıyor." Herold, daha sonra da tutamadı kendini, anlattı. Anlattıklanndan kendi de ürkünce, yayınlanmamasını ıstedı. Ama "Toplum saydam olmalıydı, degil mi Horst Herold?". Ve söylediklerı yayınlandı: "Bence Bundeskriminalamt'ın (gizli servis) ana görevi, toplum dışına kaçan, normalden sapan bütün davranıs tar/larıyla ilgili olarak dev yıgınlar halinde bir araya tııplanmış olgusal malzemeye, lopluma ili&kin akılcı gorüşleri olusturup ha/ır etmek, onun hukuk sistemini du/.eltmek, suçu önlemek amacıyla, araştırıcı bir şekilde nüfuz etmektir. önre bir kez, elimizdeki muazzam veri yığınına nufu/ etmeli vc bu yıgın ivinde çok boyutlu baglanldar kurabilmeliyiz. Bugünkü teknik bunu sağlar. Benim umudum, kompüturun butun toplumu kapsayan bir teşhis aracı olınası... Yaşama zevki veren bir devlet yaratılmab. Vatandaşlann devlet! olınalı, saydam bir devlet olmab bu. Ve boyle bir devletin saydam olmasını ancak teknik saglar. Evet, bu bir Gttneş Devletidir, ama bugttn bunu yaratmak mümkün. Burada, poliste yapmak mümkün bunu." Spiegd yazarı Sternsdorff, "buradaki saydamiık", diyor, "en tepcden bakan kişi için sozkoousu..." Ve bugün, Herold gibilerin gerçekten bütün toplumu saydamlaştırabilecekleri teknik düzeyine ulasıldı. H "Normalden sapanı" fişlemek, Istifa eden gözetlemeei: Hedefleri sıııırsız gözetleme erndl Rainer Schmidl 31 yaşında genç bir fizik mühendisı. Opiık sanayiindeki birkaç yıllık deneyimiyle 1979 yılında Alman Gızli Servisi BKA'ya girdi. Schmıdt'in hizmetine bir laboratuvar açıldı. Dünya piyasasını surekli izleyerek, vıdeo sisiemleri, ısı dalgalarıyla görüntü kaydı yapan aygıtlar, gözetlemede renkli video lekniği konusunda geniş bilgi sahibi olması ısicndı. Ve ondan sonra Schmidt'in Orwell'e de parmak ısırtarak öykusü gelişli. Öykunun sonıında genç mühendisın söyledıklerinı basian akluıalııtı: "Bilgim kotuye kullanıldı. Benim kurdugum leknik hiçbir sınır tanıma>an bir gozetleme aygıtını oluslurmaja >aradı. Bu işin sosyal ve siyasal boyutlan açısından nereye gittigini farkedince, i>i ".urdurmenin olanaksı/lıgını anladım. Kendi başlaltıgım geli>me kar^ısında kaınuo>unu u\arına>ı gorev bili>orum. Kisi olarak bundan zarar gorccegim, ama bunu zaten bastan kabul elmcm gerekiyor". Schmıdt'in BKA içiııde "vazgeçilemez" hale gelişi "Padd> Operasyonu"nun ürünuydü. Neydı bu operasyon? Spiegel yazarı Slerndorff'a göre "gözetlemede yeni bir ça£a geçi^in işareti"ydı. Paddy Operasyonu'nun "masum" anıacı, silahlı eylemler yuruten grupların hedcfı olan ust düzey NATO subaylarını korumaktı. Ve bir numaralı "koruma hedefi" Avrupa'dakı ABD Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Orgeneral Kroesen'di. Amerikalı generalin evine giden caddcdcki sokak lambasının ıçıne, çevreye konan cskı bir fıçının ıçıne, bir duvarın ıçıne birer video kamerası yerleştirildi. Evin bah B çe kapısının yanına yerleştirilen kuş kafeslerinin ıçınde de kameralar yerlefini aldı. Kameraların bağlantıları için asfaltta kablo kanallar açıldı. lkınci hedef, dört NATO generalinin kaldığı bir siteydı. Burada da sokak lambaları kameraları misafir etti. Kinıse dört gün lambaların neden yanınadığını anlaınadı. 4 günde yerleştırme işlemi bıtmiştı. Bu Newwicon kameralannın tanesi 3 bin mark ve çok duyarlılar. Çevredeki bacalardan birinin içine karanlıkta göruntu alabilen bir enfraruj kamerası girdi. Uçüncü hedefte ingiliz Korgeneral Reynolds vardı. Vıllaya giden yolun kenarıııa bir gun bir çöp kutusu "vaziyel elti". Kuiıınun altındaki beton kaidenin içindecncrji kaynağı, biraz yüksekte de objektıfi bulıınuyordu. Evin önune özel ımalat bir posla kutusu kondu. Balkonda cam muhafa/alar ıçınde ıkı video kamerası ve bir fotoğral makinesi gözetleme devriyesine başladı. Bu kameraların hepsınin ö/el marıfetıne gelince... Zoomobjektiflerıyle yoldan geçen bir kalabalığı görüntülerken, ıçlerinden bıri vesıkalık fotoğraf büyükluğünde portresinı hi/mete sunabiliyor. Amerikalı generalin evinin çevrcsindcki göruntüler merkeze telefon kabloları aracılığıyla aktarıldı. Görüntülerin bozulmaması için ö/el güçlendiricilerin çoktan takılmış olduğunu söylemeye bile gerek yok. 6 kilometrelik yolculıığa çıkan kablolar Heidelbeıg'clcki ABD karargâhına ulaşıyordu. Göruntu nctliğı sağlayacak guçlendiriciler de su geçırmez torbalar ıçinde kablolarla buluştu. Butün hedeflerden gelen göruntuler ABD karargâhının karşısındaki Karşı Haber Alma Servisi CIC bınasında kurulan gözlem merke/ıne koşuyordu. Görüntüleri değıştırmek, oynamak kameralara 20 kilomet re uzaklıktaki "göruntu komutam" için çocuk işiydi. Görüntü kalıtesiyle ilgili çıkan sorun da, ABD askeri veı ici kulesının ustuııe yerleştirilen bir aygıtla halledıldı. Buraya gelen göruntuler laser ışınları sayesinde merkeze transfer edildiler. Schmıdt bu laser ışi için, "Gerri 60 bin marka maloldu, ama göruntu bir hurikaydı," dıyor. Sistem çalışınaya başlayınca, NVashington'un kutlamaları bı//at iletildi. Paddy Operasyonu 1 milyon marka patlamıştı. Ama olsun, 30 kilometıelik bir çevre, her şeyı ve herkesiyle artık gözler önündeydi. Paddy Operasyonu, böyle bir sistemin bütun ülkcye yayılabıleceğinın iyi bir orııeğiydı. Schmidt'e göre, operasyonu ulkeye yaymak sadece bira? masrafiı olurdu. Yoksa teknik, emre ha/ırdı. Bugun hemen butün merkezı ycrlerde bu tun gun görüntü alan kameralaı bıılunuyor. Hannover kentinin değışik alanlarında 25 kameranın "fııll lime" çalıştığf bılıniyor. BKA görevlileri, haııl harıl, gazcte satış tezgâhlaıını, dükkânlardan alışveriş yapanları, sokak kadınlarını, onlaıla ko nuşanları, cmanct yerlerine esya, bavul bı rakanlan, tuvaletlerde giysı deği>tircııleıi, selâmlaşanları "goruntuden nıerke/e" aktarıyorlar. Schmidt, hcrhalde şimdi keııdısı de go/ctlenenlerden bıri "Bir kuçuk kente," dıyor, "10 kamera yeler. Bunların nereye konmaS gerekligini lubii gayet i>i biliyorıım." 4 Bu 10 kamerayla neler mi öğrenilir? "Akşamları, geceleri kim nere>e gidiyor, kimlerle buluşuyor? Herhangi bir yerde ne kadar oyalanıyor? Nerelere hakıyor? Kime ne veriyor?. Hangi sinemaya gidi)or, hangi kadınla birlikte olu>nr, ya da olmaya çalışıyor, ne gibi toplantılara kalılıyor?." . ünıh kentinde aşçılık yapan HansWilhelm Bium için bir süre önce çıktığı bir Avusturya gezisi hayli tatsız oldu. Passau'daki sınırda polıs tarafından durdurulan Blum, pasaportunu polislerc vcrdi, polisler kimlik bilgilerini bilgisayar okuyucusuna göstererek merkezi bilgisayara ilettiler ve aldıkları cevap üzerine Blum' un ensesıne tabanca dayayarak onu tutukladılar. Bilgısayarın bildirdiğine göre Blum, Hamburg'da işlediği bir suçtan ötürü 767 gün hapis cezasına mahkum olmuştu. Ne olduğunu anlamayan Blum, Passau Ce M, ar lıatası yüzünden tııtııklaıulı zaevı'nde kara kara düşünürken, gece saat 22.00'de serbest bırakıldı. Polisler "Özür dileriz, yanlışlık oldu," diyordu. Olayla ilgilenen Stern muhabırine Bavyera Sınır Koruma Polisi Mudurluğü, "yanlışlıgın çabuk anlaşıldıgım" açıklıyordu. Bu işler normal olarak epcy zaman alırdı. Tutuklama kararını Federal Polisin merkezi bilgisayarına bıldiren Hamburg polisı, gerçek suçlu VValter Bluhm'un yerine HansWllhelm Blum'un adını vermişti. Daha sonra yapılan bir kontrol sırasında VValter Bluhm adının tutuklanacaklar lislesinde yer almadığı görulmüş ve bu durum duzeltilmişti. Buna karşılık Hans\Vilhelm Blum'un adı listeden çıkarılmamıştı. Böylece aynı tutuklama kararı konusunda iki ad verilmişti. Hamburg polisınin sö/cüsü Siegfried Wiezoreck, "Bu, 13 yıl içinde yapılan ikinci hala oldu," diyordu. Ancak srt/ konusu suçla ilgisi olmayan bir kişınin adının polisin bilgisayarına nasıl girdiği konusunda açıklama yapmayı reddediyordu. "Bunun hiçbir açıklaınası yok, hiçbir suc işlemedim," diyen HansVV'ilheJm Blum, özgüıluğu gaspcdildığı ıçın dava açtı ve ta/minat istedi. Bu olaydan sonraki dört hafta boyunca da polisle karşı karşıya kalmamaya özen gösterdi. Çünku adının tutuklama listesinden silinmesi için taını tamına bir aylık süre gerekiyordu. Bu surc içinde kendisiııı yeniden tutuklayabilirlerdi.