05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C SPOR FUTBOL MART SALI devşirme dönemi TUĞRUL AKŞAR FUTBOLDA Enrico Guaita, her ne kadar sırtlarına Gök Mavi formayı geçirdiyse de onlar birer Arjantinliydi. Yine bu dönemde devşirme futbolcu anlayışını Hitler Almanyası’nın kadrosunda görüyoruz. O dönemde Avusturya forması giyen oyuncu sayısı 9’a ulaşmıştı. Bu kez de 1958 Dünya Kupası’nda Brezilya formasını giyen Jose Altafini, 4 yıl sonra bu kez de Şili’deki Dünya Kupası’nda 2 maçta da İtalya formasıyla oynadı. Aynı yıl İtalya kadrosunda daha önce Arjantin forması giymiş ve 1961’de Avrupa’nın en iyi futbolcusu seçilen Omar Sivori de vardı. İspanya, 1962 Dünya Kupası’nda da Alfredo di Stefano (Arjantin), Ferenc Puskas (Macaristan), Euligo Martinez (Paraguay) ve Jose Santamaria gibi devşirme oyuncularla mücadele etti. Bu isimlerden Puskas Macaristan, Santamaria ise Uruguay formasını 1954 Dünya Kupası’nda giymişti. FIFA, bir D evşirme sözcüğü her ne kadar Osmanlı’dan bize miras kalmış olsa da devşirme futbolculuk bize Avrupa’dan geçmiş. İlk uluslararası devşirme futbolcu oynatma olayı 1934 Dünya Kupası’nda İtalya Ulusal Takımı’nda gerçekleşmiş. O yıl kupayı da kazanan İtalya’da oynayan Raimundo Orsi, Luis Monti ve ülkenin ulusal formasını giymiş oyuncunun başka bir ülke adına oynamasını engelleyen kararı 1962’de aldı. Bu karar Avrupa ülkelerini engelleyemedi. Eski kolonilerinden oyuncu devşirmeye devam ettiler. Bu kuralı ilk kez Portekiz uyguladı. 1966 Dünya Kupası’nda 3. olan Portekiz’in kadrosunda Mozambik’ten efsane Eusebio, Costa Pereira, Hilario ve Mario Coluna vardı. 74 LEJYONER Daha yakın tarihe bakıldığında da bu trendin hâlâ geçerliliğini koruduğunu gözlemliyoruz. Örneğin Fransa Ulusal Takımı’nın neredeyse tüm oyuncuları Kuzey ve Orta Afrika kökenli. Fransa bu kadroyla 1998’te Dünya, 2000’de de Avrupa şampiyonu oldu ve 2006 Almanya Dünya Kupası’nda da final oynadı. Bu gelişim ve değişim başta futbol olmak üzere sporun küreselleştiği ve parasallaştığının da bir göstergesi aslında. Bu durum gerçekte küreselleşen futbol ve spor dünyasında “kas göçü”ne benzerlikler gösterse de bazı farklılıklarla öz olarak aynı. Kas göçünde daha çocuk yaştaki yetenekler zengin kulüpler ve uluslar tarafından topraklarından kopartılarak Avrupa’ya getirildi. FIFA kas göçüyle çocuk yaştaki yeteneklerin sömürülmemesi için bazı önlemler almak durumunda kaldı. Kısacası bugün yaşadığımız Mehmet Aurelio olayı bize çok yeni görünse de bu yolu diğer uluslar çok önceden keşfetmiş. Günümüzün küresel spor sisteminde giderek yaygınlaşan yabancı uyruklu sporculardan yararlanma ve nemalanma konusunda Türk sporu aslında futboldan daha etkin. Özellikle voleybolda Rus Natalia Hanikoğlu, boksta Gürcü Ramazan Palyani, atletizmde Etiyopyalı Elvan Abeylegesse, Rus Ebru Kavaklıoğlu, okçulukta Gürcü Natalia Nasaridze, masa tenisinde Çinli Fei, basketbolda Makedon Petar Naumoski, Gürcü Zaza Enden ilk akla gelenler... Türkiye’de 1970’lerin başında Eskişehirspor’la ligde “Es Es” fırtınası estiren Boşnak antrenör Abdullah Gegiç’le 1960 ve 70’lerde uzun yıllar Fenerbahçe kalesini koruyan Rumen Ilie Datcu, Türkleşen yabancıların öncüleri oldu. VIERA DECO 8 THURAM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle