16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C SPOR ATLETİZM MART SALI A LT E R N AT İ F Tarihsel Gelenek BARBAROS ÇIDAL A Ulusal Takımın, İtalya ile oynadığı ve 11 biten özel maç sonrası bu sütunlarda oynanan futbolu çok fazla beğenmediğimi ve özellikle Almanya’daki Türk futbolcuların kazanılması için yeterince çaba sarfedilmediğini belirtmiştim. Daha sonra bu yazıyı okuyan Fatih Terim’in beni aramasıyla yaklaşık 1 saat telefonda ulusal takımı konuşmuş ve bazı konularda ona hak vermiştim.Terim, özellikle Yunanistan maçında bambaşka bir takım izleyeceğimizi söylemiş ve eleştirilerimin çoğuna katılmadığını belirtmişti. Nitekim aradan geçen zamanda üstelik yine bir özel maçta Gürcistan’a karşı alınan yenilgiye karşın Fatih Terim’in ne kadar haklı çıktığını Atina’da gördük. Öncelikle Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı aldığından beri takımlarımızda göremediğimiz ön alanda pres yapan ve rakibi bozarak oynatmayan çok forvetli ve kalabalık orta sahalı sistemi tekrar görme şansını bulduk. Haftalardır, “Fenerbahçe tek forvet oynamaz” diye dilimizde tüy bitmişken Hakan Şükür ve Gökhan Ünal’ın çift forvet oynadığı arkasında Tuncay, Tümer, Sabri ve Aurelio’nun yer aldığı dinamik orta saha modern futbolun nasıl oynanması gerektiğini bizlere gösterdi. Bu orta sahadan üçünün Fenerbahçe’nin futbolcusu olması Zico’nun at gözlüğü takmış kafasına yeni bir ilham verdi mi bilinmez ama Fatih Hoca ders verdi ders.... Böyle cesur hatta çılgın sayılabilecek bir takımla sahaya çıkmanın asıl nedeni ise yaşlı ve kondisyonu zayıf oyunculardan kurulu Yunan takımını iyi analiz etmiş olmaktan kaynaklanıyor. Topu oyuna sokarken rahat bırakırsanız deneyimleriyle bir şekilde organize olabilen Yunanlar bu fırsatı bulamayınca önce orta sahayı sonra da maçın hakimiyetini bize bırakmak zorunda kaldı. Üstelik iki forvetimizden biri Hakan Şükür maç boyunca sahanın en kötü futbolcusu olarak oynayıp diğeri Gökhan ise attığı gol dışında acemice hareketler sergilerken bunları başardık. Maçın yıldızları bana göre Aurelio ve Sabri oldu. Bu kadar koşan her açığı kapatan ve pres yapan iki oyuncumuz Yunanistan’ı tamamen bozdu. Tümer’in ne olduğunu burada hep anlatıyorum ama Zico hala anlamadığı için yineleyim; Tümer bir futbol takımında ekmek kadayıfının üzerindeki kaymak gibidir. Tek başına belli bir tadı olan ve yenebilen ekmek kadayıfı işin içine kaymak girince nasıl boyut değiştiriyorsa Tümer de bir takıma aynen o hale getiriyor. Defansta Gökhan Zan ve Servet’in az hatayla oynaması ve Hamit’in mükemmel futbolunun yanında asıl alkışı Volkan Yaman aldı. Sakatlıklar nedeniyle son anda kadroya alınan ve ilk ulusal maçını böyle bir atmosferde oynamak zorunda kalan Antalyaspor’lu Volkan sanki 34 yıldır ulusal takımda sürekli oynuyormuş gibi soğukkanlı ve telaşsız oynadı. Yıllardır sol bek arayanlar artık bu arayışa son vermek zorunda. Tuncay’ın gol sevinçleri hep tartışıldı ama ilk kez bir gol sevinci tam denk geldi. Maçtan önce İstiklal Marşını ıslıklayan maç sırasında Atatürk ile ilgili iğrenç bir pankartı tribüne asan fanatik Helenlere “susun” diyen Tuncay belki de maçın özetini yaptı. Maçtan sonra oyuncularımızın alkışlanması bile o pankartları unutmamızı sağlayamaz. İsviçre maçı hala aklımızda ve sakin olmalıyız ama en azından buradaki maçta FenerbahçePanathinaikos maçındaki Fatih Sultan Mehmet pankartını yine tribünlerde görmek istiyorum. En azından tarihi ve kimin ne olduğunu unutanlara hatırlatmak için. Selahattin Çobanoğlu. Selahattin’in öyküsü B geleceğin şampiyonu ilan etti ve NTV’den aldığı aylık undan 4 yıl önce Hıncal bana telefon ederek bursa ilaveten yüklü bir miktar da para ödemeye Mersin’den bir faks aldığını ve Mehmet başladı. Selahattin düşündüğüm gibi 2 yıl içinde Çobanoğlu isminde eski bir atletin oğlu Servet’in rekorunu kırdı ama orada durdu. Selahattin’i anlattığını ve sponsor aradığını Sonuç: Size 3 atletin kısa hayat hikâyesini söyledi. Hemen Mehmet Çobanoğlu’yla anlattım. Ekrem Koçak’ın hayat hikâyesi temas ettim, bana Selahattin hakkında çoktan bitti ama Süreyya ve bilgiler verdi ve bu bilgiler ışığında Selahattin’in uzun bir atletizm baba oğulun hemen İstanbul’a gelip hayatları olacak. Burada kararlı bir beni görmelerini istedim. Zira kendi federasyon, kontrol edilebilir bir gözümle görmek ve onlara atlet ve disiplinli bir çalışmayla sponsor bulmak istiyordum. nasıl başarıya ulaşılabileceğini Mehmet Çobanoğlu, oğlunu 14 anlatmak istedim. Önümüzde yaşından beri çalıştırdığını ve çok parlak dereceler yapacak geleceğe büyük umutla genç atletlerimiz var. 100 metre baktığını, bu yüzden de 2 yıl engellideki Mersinli 2 kızımız, çalışmama kararı alarak 1500 ve 3 bin engellide bir Halil portakal sandığı yapan Akkaş, kısa sürede bizim atölyesini kapadığını ve yüzümüzü güldürecek atletler... geçimlerini için gereken parayı Federasyon eğer başarılı olmak da bankaya koyduğunu söyledi. istiyorsa sadece “İstedikleri her şeyi Bu sözler beni hem memnun etti verdik ve yaptık” diyerek işin içinden hem de tatmin etti. NTV’de Kenan sıyrılamaz. Bu muhteşem atletleri Onuk ve Erman Yerdelen’le Halil Akkaş kararlı ve disiplinli bir tarzda çalıştırmak konuşarak Selahattin’e bir burs umut veriyor. ve ulusal görevlerini yerine getirmelerini verilmesini sağladım. Benim görüşüme sağlamak zorundadır. Özerk federasyon göre Selahattin 2 yıl içinde 1978’den beri yanında başı bozuk bir atlet grubu görmek bir türlü kırılamayan Sermet Timurlenk’in 800 istemiyoruz. Onlara öncülük yapılması, kontrol metredeki Türkiye rekorunu kıracak kapasitede bir edilmeleri ve verilenlerin karşılığı başarılarını görmek atletti. Hıncal ve benim Selahattin’le ilgili gazetelerdeki istediğimizi anlatmamız gerek. yazılarımızdan esinlenerek Sabah gazetesi Selahattin’i EPosta: [email protected] 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle