Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C E SPOR FUTBOL MART SALI SPOR POLİTİKASI Şiddet Neyin Habercisi? H İ K M E T Ç E T İ N K AYA Yozlaşmanın ve çürümenin olduğu toplumlarda şiddet kaçınılmazdır!.. Şöyle on yıl önce, Türkiye’nin İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerinde ‘gasp’ olayı denilince aklınıza neresi gelirdi? New York!.. Bugün ise üç büyük kentimiz!.. Türkiye’de bir umutsuzluk rüzgarı eserken, Güneydoğu’dan, Doğu’dan büyük kentlere göç artıyor... İşsizlik ve yoksulluk!.. Beyoğlu’nda çiklet, kağıt mendil satan 78 yaşlarındaki çocuklar... İstanbul’un varoşlarında zehirli mantarı bilerek yiyen ve ölen insanlar!.. Caddelerde, sokaklarda 2030 kişilik gruplarla yürüyen 1518 yaşındaki varoş çocukları... Beyoğlu’nun arka sokaklarında dolaşan lumpen gençler... Dolapdere’de araçlarının içinde güpegündüz soyulan kadınlar... Yolsuzluk, rüşvet!.. Arap şeyhlerinin İstanbul’u yağmalaması... Ve tribün terörü... Futbol seyircisinin ya da taraftarının ruh hali!.. Sahi kimdir açık tribünleri dolduran taraftar!.. Ne iş yapar? Hepsi varoş çocuklarıdır, lumpendir!.. Bir futbol maçına kasap bıçağı, balta, kılıç ve silahla gidilmez... Türkiye’de bir güvenlik sorunu olduğu kesin. Bu sorun yasalarla çözülmez. Ekonomik ve sosyal önlemlerle çözülür... Epey oluyor, Nevzat Dindar ‘Yabancı Kral’ başlıklı güzel bir yazı yazmıştı... ‘Şiddeti’ noktalayıp o konuya geçeyim... Türk futbol tarihinde yabancılar mı çok gol atıyor yerli oyuncular mı? Hiç düşünmemiştim... Nevzat Dindar, incelemiş ve yazmış... “Türk Futbol Tarihi’nde gol krallığı tablosunda genelde yerli oyuncular damga vurmuştur. Sadece iki istisna vardır. Bunlardan birincisi 19831984 sezonunda Galatasaray formasıyla kürsüye çıkan Tarık Hosiç’tir. Diğeri ise 12 yıl sonra da Trabzonspor’da Şota Ardevaledze zirveye çıkıyor. Bu iki isim dışında hep Türk oyuncular ligin kralı oldular. Büyük takımların önemli puanlar kaybettiği bu sezonda şampiyonluk yarışı anlaşılan son haftaya kadar sürecek. Üstelik de bu yarışa Vestel Manisa, Ankaraspor ve Kayseri gibi Anadolu takımları da neden ortak olmasın. Zirve mücadelesi kadar elbette krallık koltuğuna kimin oturacağı da merakla bekleniyor. İlk yarının sonunda ‘yabancı futbolcuların’ bu konuda bir hayli etkili olduğunu görüyoruz. İlk sırada ise Fenerbahçe’nin tartışılan oyuncusu Alex geliyor. Sambacı, bir orta alan oyuncusu olmasına karşın 11 kez fileleri havalandırdı. Oysa büyük paralar harcanarak alınan Kezman ve Deivid’in toplam attığı gol sayısı 9. Alex’le ilgili tartışmalar hep sürecek gibi. Ancak bir gerçek var ki o da istatistiklerin yalan söylemediği. Alex hem krallıkta hem de asist tablosunda zirvede.” Aile gibiydik ski futbolcuların birçoğu Galatasaray’da... Futbolcular arasındaki arkadaşlık ortamı bu yıl yok diyorlar. Size gelen duyumlar nasıl? Biz Florya’da kapalı devrediydik. Kapatıyorduk kapıları, biz bize aileleri, çoluk çocuk piknik yapıyorduk. Orayı bir korunak, güvenli bir yer olarak benimsemek gerekiyor. Şimdi öyle olmadığını söylüyorlar. Eski futbolcuların jübile yapamaması konularında isminiz çok geçti. Galatasaray neden bu jubileleri yapamadı? Sezon bittiği zaman yönetim Kurulu “Arif, Hakan Ünsal ve Bülent Kormaz’la sözleşme yenilemeyelim, onlara jubile yapalım” demişti. Oturalım. konuşalım mesajını ilettim. Arif’le Hakan Ünsal geldi, konuştuk ama ikisi de jubile yerine futbola devam etmek istiyordu. Hakan Rize’ye gitti. Arif birkaç ay Florya’ya gitti geldi, karar veremedi. İsteyenler vardı sanırım, gitsem mi gitmesem mi diye. Kaptan Bülent görüşmek için telefon ettiğim zaman ulusal takım kampındaydı. “Peki Bülent ağabey” dedi, “Ulusal takımdayım. Yarın gidiyorum, döner dönmez görüşelim” dedi ama sonra kayboldu. Bülent Korkmaz’ın Galatasaray’a yıllarca verdiği emekler tartışılmaz. Ama sanıyorum Bülent’in arzuzu Galatasaray’da futbola devam etmekti. Bunun için de konuşmak gerekiyordu. O konuşmayı reddedince yapacak bir şey kalmadı. Birkaç görüşme girişiminden sonra bu olayı başkana havale ettim. Zico, Gerets ve Tigana kendi dönemlerinin en ünlü oyuncuları... Bu 3 isim Türkiye’de buluştu ama oynanan futboldan kimse memnun değil. Bunu neye bağlıyorsunuz? Zico’nun, Tigana’nın ve Gerets’in yönettiği takımlar arasında çok büyük farklılıklar var. Fenerbahçe’nin yabancıları var. Galatasaray 3 yabancı hakkını sadece defans ve kalede kullanıyor. Rüştünü ispat edemeyen Tigana ve Zico var. Çünkü Gerets geçen yıl şampiyon olarak kendini ispat etti. Ama Tigana’nın elindeki malzemeyle Zico’nunki farklı. İyi futbol oynanmıyor ama iyi futbol oynanamayan Türkiye’de göze çarpan takım var mı yok. Vasata yakın futbol oynanan Süper Lig’de bu iş en çok Fatih hocayı rahatsız ediyor. Nedenleri de çok uzun. Anadolu takımları içinde biraz Kayserispor dikkat çekiyor ama Kayserispor’a Galatasaray ya da Fenerbahçe forması giydirin daha çok zorlanır. Diğer takımlar ona göre bilenir. Çünkü iyi yönetiliyor ve başında çok beğendiğim bir hoca var. Yavaş yavaş büyük takımların da cesaret edip Türk hocalara yönelmesi lazım. Ünal Aysan’ın açıklamaları vardı. Onun çalıştığınızdan dolayı size karşı bazı tutumları varmış şeklinde... Bu onun değerlendirmesi... Ünal Aysan’ın Galatasaray’a çok büyük katkısı olmuştur. Galatasaray Lisesi’ne öyle çok zengin ailelerin çocukları gitmez. Devlet memuru yetiştirmek için açılmış bir okuldur ve çok zengin çocukları gitmez. Bu yüzden de Galatasaray’a maddi katkı yapacak insanlar çok fazla gelmiyor. Biz bu katkıları yapabilecek hem de gönüllü yapabilecek bir Galatasaraylıya özen göstermemiz, korumamız lazımdı. Onu yapamadık, küstü. O her zaman, “Ben spor kulübü yönetmeyi bilmiyorum ama bir markayı ticari olarak alıp, onun sorunlarını giderip çizgisini daha yukarılara çekmeyi biliyorum” diyor. Başkanlık gibi bir apolete ihtiyacı yok. POLAT BAŞKAN OLAMAZ Adnan Polat’ın başkanlığı konuşuluyor... Galatasaray bilgilerime göre mümkün değil. Neden? O kadar çok kriter var ki.. Adnan Polat’ın Galatasaray’a başkan olması demek Galatasaray’da hiçbir başkan adayının çıkmaması demek... Başka kimse talip olmazsa tabii ki olur. Yeniden görev alır mısınız? Daha çok erken, çok sular akar. Ama bu görevi almam bir daha Galatasaray’da. Neden? Bu işi bence eski futbolcular yapmalı. Inter, Real Madrid gibi takımlarda da görüyoruz. Bu insanların bu görevleri yapabilmeleri için futbolculuk yaşamları sırasında kendilerini hazırlamaları ve lisan öğrenmeleri lazım. Galatasaray’da yapılacak iş çok. Ömrümüzün sonuna dek Galatasaray’a hizmet edeceğiz. Galatasaray’ın bu sezon şampiyonluk şansı nedir? Yüzde 20. Peki, hangi takımı şanslı görüyorsunuz? Fenerbahçe’yi zorlayacak ortam yok bu yıl... Özhan Canaydın’ı başarılı buluyor musunuz? Canaydın çok sevdiğim bir ağabeyim. Sportif başarıya bağlı her şey. Sportif başarıyı sağlarsanız başkan da rahat eder. Yorum yapmayayım dilerseniz... EPosta:hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr 5