Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ozan: Zaten o dansöz şeklini sevmiyorum. Oynayan kadın olsa da pek hoşuma gitmiyor. Sonuçta kadın diye bakıyorum. Dans ederken ne hissediyorsunuz ? Tolga: Beni seyretsinler ya da seyretmesinler, kalabalık bir seyirci potansiyeli benim için çok önemli. Dans etmek, benim için büyük mutluluk. Ozan: Müşteriler karşdık verdiği zaman daha keyifli oynuyorsun. Bir kuru seyirciye oynamak vardır, bir de alkışlar, çığlıklar eşliğinde. Tabii ki ateşleniyorsun. Alkışı ve çığlığı duyduğun zaman kendini olduğundan büyük hissediyorsun. Tepki gösteren müşteri oluyor mu? Ozan: Yaptığımız, "Müslümanmahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey." Ama korktuğumuz gibi olmadı. Çok iyi performans gösterdik ve iyi tepkiler aldık. Tabii ki, biz de şaşırdık. Hazırlık sürecini anlatır mısınız? Ozan: On beş dakika hazırlanıyoruz. Daha sonra sahneye çıkıyoruz. Stilimizi oturttıık, ne yapacağımızı biliyoruz. Tolga: Asıl hazırlık evde başüyor. Vücut temizliği yapıyoruz daha sonra da krem sürüyoruz. Kuliste de botlarımızı boyuyonız. Özel davetlere gidiyor musunuz? Tolga: Partilere gidiyoruz. Doğum günü.bekârlığaveda partilerigibi. Kadınlar evlenecek kız arkadaşlarına sürpriz partiler yapıyorlar. Orada on beş dakika kadar kalıyoruz. Maskevedüdükleçıkıyorsunuz. Aksesuarlannızı neye göre değiştiriyorsunuz ? Tolga: Aksesuarlar sürekli değişiyor. Slipler ve botlar asla vazgeçmeyeceğimiz kıyafetlerdir. Pamuklu kumaşların daha rahat olması ve hatları iyi göstermesinden dolayı bu tür kumaşlar seçiyorum. Ozan: Mesela geçen gün denizcileri andıran aksesuarlar vardı üstümüzde. Aksesuarlar çıktığımız gecelere göre değişiyor. Tacize uğruyor musunuz? Tolga: Açıkçası çirkin bir tacizle karşılaşmadık bugüne kadar. Bazen uygunsuz teklifler de oluyor. Ama biz sadece işimizi yaptığımız için kesinlikle reddediyoruz. Bizim o taraflarda işimiz olmaz. Zaten yeterince parakazanıyoruz. Ozan: Yanlarında erkek arkadaşlan olsa bile bunu yapmaktan çekinmeyen kadınlar var. Barın üstüne çıkıp milleti ateşleyip azdırıyorsunuz tabii aşağıya indiğinizde taciz etmek isteyenler de oluyor. Sizi kızdıran iş teklifleri oluyor mu? Tolga: Geçenlerde bir yapım şirketinden aradılar. Sizin de bildiğiniz bir sanatçının şovuna çıkmamızı istediler. Yapımcı bize şöyle dedi:" Atraksiyon olsun diye üstünüzü, başınızı yırtın!" Pardon, ama sen nasıl benim şovuma müdahale edebiliyorsun? Neden kendimi insanların önünde küçük düşüreyim, neden şovumu çirkinleştireyim? O günden beri televizyon kanallanndan gelen teklifleri kabul etmiyoruz. Geleceğe yönelik planlannız neler? Tolga: Bu iş mankenlik gibi. Bir süre sonra yaşlanacak, bırakmak zorunda kalacaksınız. Siz bırakmasanız da meslek sizi bırakacak. Amacım body building eğitmenliği yapmak ya da salon açmak. Ozan: Dans etmek ya da mankenlik yapmak istiyorum. Spor Akademisine gidip ileride spor hocası olabilirim.# Pembe masallar MÜŞERREF HEKİMOGLU enceremde yağmur, gizli bir dua gibi alçalıyorgöklerden. Giderek yavaşhyor, güneşi taşıyor dünyamıza. Ağaçlaryıkanacak.yeşilyeşil parlayacak biraz sonra. Nisan yağmurunu severim. Gök gürler, şimşekler çakar ama sonrası çok güzel. Yıldızyıldızparlarherşey. Karşımda Özden Toker ve Gülsün Bilgehan. Pembe Köşkü konuşuyoruz. Güzel olaylar var. tnönü Vakfı'nda yaşanan güzellikler de başkent yaşamında güzel bir olay. Vakıf giderek boyutlanıyor, çocuklarla kucaklaşıyor, öyküler, konuşmalar, tartışmalarla amacı doğrultusunda güzel tırmanışlar sergiliyor. Pembe Köşk salonunda tarihimiz dalgalanıyoro sergilerle. Savaş alanlarına, Lozan Konferansı'nın imzalandığı salonlara açılan kapdarla geçmiş ve gelecekbirleşiyor. Özden Toker'in güzel elleri var. Pembe Köşk salonlannda, eşyada, resimlerde güzel izler bırakıyor. Sevgisiyle, ilgisiyle geçmişten geleceğe güzel köprüler kuruyor. Cumhuriyet kuşakları yeni olaylara açıyor gözlerini. Ancak geçmi§e özlem değil, geçmişten geleceğe bir ışık, bir uyan var her şeyde. ** * Gülsün Bilgehan'dan güzel bir armağan var başucumda. Pembe Köşkten Masallar. Güzel bir baskı, ilginç anılarla Gülsün'ün emeğini, yüreğini güzel yansıtan bir ürün. Gülsün Bilgehan pembe masallarla güzel bir selam veriyorbabasma. Birteşekkürselamıdenebilir. Güzel kapılar açıyor, yılları geriye döndürür, olaylan yeniden yaşargibi. Pembe Masallar kitabının kapağını da pembe bir selam diye yorumluyor başkentliler. Ortada tsmet Paşa, yanında Mevhibe Hanım, omzunda Giiçlü Toker, ellerinde Gülsün Toker ve Nurperi Ozden. Hepsi pembe portreler çizer gibi. Geleceğe umutla bakıyor, gülümsüyor. Sonra fotoğraflar değişti ama özündeki pembelik sürüyor. *** Yıllar geçiyor, değişimler, dönüşümlerle yaşam değişiyor ama Pembe Köşk masallarının gizemi değişmiyor. tsmet Paşa ve Mevhibe Inönü dünyamızda değil ama hâlâ yaşamımızda. Sevginin, saygının, dayanışmanın güzelliğiniyansıtıyor. Fotoğraflanyla da mutlu, umutlu uyanlar yapıyor. Bu umut solmadı başkentimizde. Belki de yıllar boyunca başkentin özünü, gizemini simgeleyen bir gerçek olarak sürüyor. Aslında başkentliliğin özelliğini, güzelliğini de yansıtan bir olay bu. Tüm aile, herkes yerli yerinde. Hiç kimse yerini, görevini şaşırmıyor. Tüm varlığıyla yeralıyor pembe resimlerde. Hanımefendiden kızı Özden Toker alıyor bayrağı. Sonra Gülsün Bilgehan'a geçiyor bayrak. Bakalım daha ne kitaplar, oyunlar üretecekler kimbilir. Sevgiden kaynaklanan ürünler bitmiyor. Başkentlilerin yaşamında Pembe Köşk'ün özel ve güzel bir yeri var yıllar boyunca. Şıklığı, güzelliği, görkemi değil, sadeliği, içtenliği önde gelir her zaman. Özünü güzel koruyan bir kuruluş gibi. Özden Toker'le konuşurken başkentin bir nolu leydisi olarak tanıdığım Mevhibe înönü gelir karşıma. BöylesinebenzerÜk azbulunurbence. Mevhibe tnönü başkentin en güzel, en zarif kadını uzun yıllar. Yıllar geçti, çizgileri değişmedi. Her zaman sevgiyle, hoşgörüyle gülümseyerek baktı çevresine. Paşasının yanından ayrılmadı hiç. Bu tabloyu ailenin öteki bireyleri de güzel taşıyor. Metin Toker de güzel bir iz bıraktı Pembe Köşk'ün tarihinde. Ödün vermeyen bir yazar olarak yerleşti belleklere. Ülkemizin yaşadığı olaylar içinde az rastlanır bir davranış biçimi var. Kimi zaman çok acımasız ama belli sınırları aşmadı hiç. Kızının kitabmdan söz ederken babasını da sevgiyle selamlıyorum.#