Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Irak'ın arkeolojisi turistik bir arkeoloji değildir. Onun için seyrettiğiniz belgesel kanallarında ne Mezopotamya' n ı n tapınaklannı görürsünüz ne de mezarlarını..." GUL PULHAN nlar benim en sevdiğim heykellerdi. Koyun postundan yapılmış kabank etekleri, ellerini göğüslerinin önünde kavuşturdukları masum duruşları, kocaman gcizleri ve biraz da şaşkın yüz ifadeleriyle Tell Asmar'ın Kare Tapınağı'nın sürekli duaedicileri... Milattanönce2700'lerde kireçtaşından oldukça kaba biçimde yontulmuş olduklarını ama onları çoksevimli bulduğumu da eklerdim hep derslerimde. Bağdat Müzesi'ndeki vahşi talandan sonra, televizyonkameralarıkırılmışvitrinlerin, parçalanmı^ çanak çömleklerin arasında dolaşırken bir tanesini hemen tanıdım. Yüzükoyun yerde yatıyordu ve belin denkınlmıştı.yaarkadaşlarıeğermüzeden sağlam çıkmayı başardılarsa kimbilir hangi çuvalın, sandığın içinde, hangi karanlık kamyonet kasasında yurtdışına pazarlanacaldarı anı bekliyorlardı. Onları bir daha hiç görebılecek miydim? Lise eğitimi yapmış her Türk Sümerlileri biraz bilir, ama kaç kişi modern Irak'la onlar arasındaki bağlantıyı kurar? Aslında bizler (Atatürk mü demeliydim?) Sümer uygarlığım o kadar beğenip, takdir etmişizdir ki cumhuriyetin otuzlu yıllarında kendimizi onlann atası ilan edip, MÖ üçüncü binyılın en çağdaş uygarlığım kurmuş olan halkın ecdadı olmanın verdiği güç ve yetenekle aynı başarıyı MS ikinci binde de yakalayacağımıza inanmak iste mişizdir. Mezopotamya tanımı da klışe bir bilgidir:FıratileDiclenehirlerıarasındakalan toprak parçası. Dunyanın ilk gerçek kentlerine hayat veren işte bu nehirler ve onlann taşıdığı bereketli alüvyonlardır. Anadolu'da doğan Fırat ve Dide önce Suriye'yi, sonra Irak'ı boydan boya katederler veennihayetindebinlerceyıldırvebinlercekilometredirparalelsürdürdükleriyolculuklarınıbirleştirmeyekararveripbuluşarakBasraKorfezi'nedökülürler:Şattül Arap (buraya Maveraünnehirdiyenbazı ürtadoğu uzmanlarımız çıkmıştır ekrana ya son günlerde, sözüm meclisten dışarı!). Demek ki Mezopotamya'nın bir ucu da bizdedir, baraj gölü haline çevirmeklegurur duyduğumuz Fırat ve Dicle'nin de... Irak'ın arkeolojisi turistik bir arkeoloji değildir. Onun için seyrettiğiniz belgesel kanallarında ne Mezopotamya'nın tapınaklannı görürsünüz, ne de mezarlarını. Oysa.Mezopotamyalılardaölümden sonra yaşama inanmış, onlar da krallarını, kraliçelerinipahabiçilmezhediyelerleyeraltı yolculuklarına uğurlamışlardır. ArkeologlariçinUr'uUryapannezigguratıdır ne de Ibrahim peygamberin belki oradan gelmiş. olması. MÖ 2400'lerde burada inş,a edilmiş olan kral mezarları bize devletin gücünü, hükümdarların gerçekleştirmiş oldukları servet birikimini, zanaatkârların ulaşmışolduğuustalığı.güçveprestijuğ runa uzak diyarlara yapdan yolcuJukJan Meskalamdug'un mezarının hediyelerindendir. Cenaze töreninde kimbilir hangi tınılan seslendirdikten sonra o da efendisinin yanıbaşına bırakılmıştır. Ahşap gövdesi, sedef kakmaları, lapis gözleri, altın sakalıyla o kadar kırılgandır ki bu lir kâşifi SirLeonardWoolley,bulduğuçukurabalmumu döküp hep bir parçasını tek tek toplamıştır ve kimbilir hangi hünerli eller o parçaları aylarca uğraşıp bir araya getirip, müzenin vitrininde sergilenecek hale getirmiştir. Sen şimdi nerelerdesin boğa başlılir,yaralandınmı? Ur, Ay Tanrısı Sin'in kentidir. Sin'i hoş tutmak o kadar önemlidir ki koskoca imparator Sargon kızını onun tapınağına başrahibe yapar. Bugünün en büyük imparatoru George W. Bush, en büyük imparatorluğu da Amerikadır, ama dunyanın en eski imparatorluğu Akadlar, en eski imparatoru da Sargon 'dur. Ama, biz Enheduenna'yısadeceSargon'unkızıolduğu için tanımayız. O kendi adıyla şiirler yazan dunyanın ilk kadın şairidir. Enheduenna'nın şiirlerinin yazılı olduğu tabletler tında ezilip, toz mu oldular, yoksa umutsuz bir Bağdatlı delikanlının cebinde bir Amerikalı askere otuz kırk dolara satılabilecekleri anı mı bekliyorlar? Peki ya Sargon'un bronzbaşı... Üstünde ben Sargon'um yazmaz ama, vakarından, bakışından, duruşundan bu başın ancak dunyanın dört köşesinin hükümdarı Sargon'a ait olabileceğini anlamıştır arke nerede şimdi? TalancıJann ayakJannın aJ ve oralardan getirilen kıymetli taşlan, madenleri anlatır. Ur saraylarında öylesine bir düzen kurulmuştur ki hizmetkârlar da efendileriylebirliktemezaragirerler, diri diri, arabalar da, arabalan çeken öküzler de... Birgumüşlirdensözedildiğikulağınıza çahnmıştır belki son günlerdeki haber bültenlerinde. O lir de Ur'dandır ve kral