Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 mişler, bir çocukları olmuştu. O da şimdi Kore'deydi işte... Yönetmen, Kemal'i filmin sonunda öldürmüştü. Çünkü savaşta her ölüm " mutlu son" u hak ederdi! Mekân sorunu dekoryapılarak çözülebilirdi ama Koreli sorunu ne olacaktı? Çözüm Eskişehir'de bulundu. Daha çok bu kentte ve civannda yaşayan Tatarlar figüran olarak kullanıldı. Şimal Yıldızı'nda da Eskişehirli Tatarlar yönetmenin imdadına yetişmişti... VEKIBRIS... 1974 Kıbrıs çıkarmasından sonra yapımcılar bu konuda senaryo siparişleri vermişler, yönetmenler de oyuncu arayışına girmişlerdi. Kıbnskahramanı rolünde oynamak da, dönemin en kahraman, en cesur, en dublörsüz konuşmaya da vuruyordu, sansür korkusundan olmalı, fahişeler bile akıl almaz kibarlıkta konuşuyordu: Rahatbattıkalçanıza... Film: Meçhul Kahramanlar. Oyuncular: Ayhan Işık ve Sezer Sezin... îşgal altındaki Istanbul'da idamdan kurtulan isyancı Ayhan Işık milli mücadele için karşılığında makbuz keserck para aldığı ağanın kızı tarafından aşağılanacaktı, o bir çapulcuydu... Büyük netretler büyük aşklardoğururdu ya, bu savaş koşullarında da geçerliydi, ve Işık ile ağa kızı Sezin birbirlerine âşık oluyorlardı. Padişahın askeriyle nişanlı kız, Işık'a olan aşkını gizlemek içın haşin davranıyordu. Yine padişah yanlısı olan babası nişanlısı tarafından öldürülen genç kadının, kırbacı, makyajı ve güzelliği de filmi kurtarmaya yetmiyordu. Yine de filmin sonunda kötü adam, padişah zabiti de doğru yolu buluyor, o da vatan için kendini feda ediyotdu... Filmimiz birinci dünya savaşının koşullarında geçiyordu: Fedailer Mangasıydı. Ahmet Mekin'in komutasında Arap Yarımadası'na doğru yola koyulan seçili taburda bir de idamlık mahkum bulunuyordu: Fikret Hakan... Bozkır çöl gibi gösterilerek mekân sorunu çözülmüştü, ama dikkatli seyirci kolsuz elbisesiyle bedevi kızına, yatak odasına asılan büyük boy iki Ingiliz bayrağına bıyık altından da olsa gülüyordu. Yeşilçam da kendi Arabistanlı Lawrence'ni yaratmaya kalkışmış ama başaramamıştı... FedailerMangası.Yeşilçam'ındiğer savaş filmJeri gibi seksinden, casusluk öyküsüne, işkencesinden mizah unsuruna Türk işi aksiyon olmaktan öteye geçememişti. ZAFERGÜNEŞt... Yeşilçam, KoreSavaşı'na elatacakveonu "Şimal Yıldızı" adıyla filmleştirilecekti... Atıf Yılmaz'ın yönettiği, başrollerini Nevin Aypar ile Sedat Ergin'in paylaştığı Şimal Yıldızı'nıZaferGüneşi izliyordu... Film için Kore'yegitmek, zordu, mekân ve oyuncu bulmak da... Yönetmenkendince bir çözüm bulmuş, Kurtuluş Savaşı ile Kore Savaşı'nı iç içe geçirmişti... Filmin Kore'ye asker uğurlama sahnelerinde gerçck görüntülerden yararlanılmış, baş kahraman KemalKuruni Cephesindevurulmıış ve onun yanındaki "Zafer Güneşi" isimli kitabın yaralı askerler tarafından okunmasıyla Kurtuluş Savaşına geçilmişti... Filmin sonunda anlaşılacaktı ki, bu kitabın anakahramanları, Kemal'inannevebabasıydı... Yeşilçam klasiklerinden bir sahne bu filmde de kullanılmıştı, erkek savaştan kör olarak çıkmış, inzivaya çekilmişti. Sevgilisinin kendisini bulmasını istemiyordu, çünkü acınacak adam olmaktan korkuyordu. Ama aşk kazanmış, evlenoyuncusu Cüneyt Arkın'a düşecekti... "Önce Vatan" 1963'te başlar, Subay Cüneyt, yaylalartürküsüyle talim yaparken gösterilirken Kıbrıs'ta Rumlar bir aileyi katleder... Zengin kayınpederinin orduyu bırakması karşılığında iş teklifini geri çeviren Cüneyt, Kıbrıs'ta akıl almaz kahramanlıklar gerçekleştirir, kendilerine cephane taşıyan bir Türk kızına âşık olur... Cüneyt vurulduğunda, en erkek, en kahraman repliklerinden birini okuyacaktır: Bana merhametetme... Merhametten hemen aşk doğar, savaş bitene kadar iki sevgili ayrılmaz... Ama savaş bitince Cüneyt Istanbul'a dönmüştür, geri geleceği vaatleriyle... Sdzünü de tutmuş, ama bulamamıştır. Aradan yıllar geçer, Kıbrıs yine karışır. 1974 çıkarmasında yine Cüneyt Arkın vardır ve bir yandan savaşırken bir yandan da hâlâ aklından silemediği sevgilisini arar... Onun kendisinden bir çocuk doğurduğundan habersizdir... Sevgilisi esir alınmış, kiliseye götürülmüş, orada tecavüze uğramıştır... Tecavüze uğramış kadınların sonu ölümdür, kocası ya da sevgilisi ile bir daha bir araya gelmesi ola, ^ naksızdır. Bu yüzden sevgili rolündekiFatmaGirikdeölür.baba ı kız onun mezan başında dua ederken son yazısı perdeye düşer... Bu filmde de Yeşilçam'ın bütün kalıplarına uyulmuştur, öldü bilinen baba çıkıp gelir, tecavüze uğrayan kadın "ben kirlıyim" diye kendini cezalandırmaya kalkışır... Savaşlar, Yeşilçam'a işte böyle düşmüştü...# Not:Yazıda Nebil Özgentürk'ün hazırladığı Bir Yudum tnsan Belgeseli'nden yararlanıldı.