04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURİYETDERGI YAZI: tPEK ÇALIŞLAR FOTOĞRAF: KAAN SAĞANAK engi Heval Öz, Cumhuriyet okurlarının yakından tanıdığı bir isim. Cumhuriyet Dergi'yeyaptığı röportajlar bir kitap dolduracak sayıya ulaştı. Ama Bengi bu süre içinde tiyatroya dairkarşısına çık an fırsatı değerlendirdi ve "iznimizle" oyununu oynamaya, rejisini yapmaya gitti. Iki aydır yine Izmit'te. IzmitŞehirTiyatrosu'ncasahnelenen Özen Yula'nın "Kırmızı Yorgunla rı"nda oynuyor. Bu fırsatı değerlendirdik. Tiyatrocu Bengi Öz'e bu sefer sıra sende dedik. Artist gibi poz verdi ve sorularımızı yanıtladı. Neden tiyatro? Benim için artık bu sorunun cevabı kalmadı. Ama tiyatroya başladığımyıllardabu yolla devrim yapabileceğimi sanmış, insanları daha güzele, daha iyiye yönlendirebileceğim fikrine kapdmıştım da o yiizden başladım tiyatroya. Bence tiyatro oyunculuğu bir nevi delilik. Çünkü galiba bizlere başka insanlardan farkJı olarak doğuştan fazla enerji veriliyor. Bu enerjiyi dışarı atmak için de sahnelerde kendimizi oradan oraya atıyoruz. Yani bence sahne sanatları bu ekstra enerjinin yönlendirilmesi. Bence iki çeşit tiyatrocu var. Birincisi ve genelde daha makbul olanı teşhirci olan tip. Bunlar kendilerini beğendirmek istedikJeri için fütursuzca sahnede boy gösteriyorlar ve bunun getirdiği rahatlık da başarıyı taşıyor. Bir başka tip oyuncu ise başka hayatları yaşayabilme şansını elde etmek isteyen tip. Sanıyorum ben bu sınıf a giriyorum. Annesiyle beraber oturan, günde üç öğün yemek yiyen, gece 12.00'de yatan, sabah normal kalkıp gündelik işlerine koşan bir kız çocuğu iken, sahnede yerigeldiğindefahişeoluyorum, yerigeldiğindeanarşistoluyorum.Bubana haz veriyor. Ama ne çeşit oyuncu olursa olsun, hepimiz oynamayı seviyoruz. Bu bütün oyuncuların ortak noktası. Çünkü bu birüretimolduğukadareğlencede... Başka insanlann hayatını oynayabilmek müthiş bir haz veriyor insana. O insan nasıl oturur kalkar, TV'de hangi programlan izler, saçlarını nasıl tarar, yemeğini agzını şapırdatarak mı yer yoksa aristokrat gibi mi... Karakterin kim olduğu fark ediyor mu? Karakteri oluşturdııktan sonra daha farklı bir haz duyuyorsun. Prensessen prensesin hazzını, deliysen, bir deli olmanınhazzını... Karakteri oluştururkenacıh bir sürecegiriyorsun.Dünyada olan biten her şeye daha fazla duyarlı olmaya başlıyorsun. Çok kırılgan oluyorsun. Içimizdeki parçaları bir araya getirmek için gerekli belki de bu hal. Sonuçta bir çocuk dünyaya getiriyorsun. Neden sanatı seçtin? Sonsuza uzanan köprü olduğu için. Dünyaya imza atmak değil de evren boşluğuna bir çığlık, bir sinyal olsun diye. Sesimizi duyan bir yaratıcı, bir güç, bir tür alternatiftann belki biziduyarda, milyonlarca yıl geriden bize bir selam gönderir diye... Önemli ya da değil, bilmiyorum; söylemek istediğim şeyler var. O yüzden... Bu tiyatro aşkı sana nereden bulaştı ? 78 yaşındaydım. Ankara'da... Işık Yenersu'yu izledim. Güneyli Bayan'ı oynuyordu. Ogün tiyatroya âşıkoldum. Bir süre sonra Işık Yenersu'yıı bir kitapçının önündegördüm. Sahnede kocaman olan o kadına, güneş gibi parlayan o kadına, dikkatle baktım. Minyon, çıtı pıtı bir kadınmış. Inanamadım. "Böylebirşey olamaz" dedim kendi kendime. Sahnedeki o kocaman kadın nasıl bu kadar mütevazı ve minik olabilirdi... Bu sahnenin büyüsüydü. BENGİ HEVAL ÖZ: Yıldız Kenter'in bitmez enerjisini, Işık Yenersu'nun sahnede oluşturduğu aurayı, Nicole Kidman'ın güzelliğini, Barbara Streisand'ın sesini, Şener Şen'in komedi malzemesini, Uğur Yücel'in zekâsını, jack Nicholson'ın gözlerini, Zeynep Tanbay'ın esnekliğini seviyorum. Güzel olandan ders çıkarmak hoşuma gidiyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle