Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYETDERGİ çam tarihine "bir film nasıl kötü çekilir" notlarıyla, bıyık altından gülerekdüşüldü. Örneğin, Fatih îstanbul'u aJırken kol saatleri pard parıl parlamıştı... Örneğin surlara dayanan atlının atının mahalle sütçüsünün olduğu apaçık ortadaydı... Hele o konuşmalar yok muydu, ne kıyafete uyuyordu, ne mahalleye, ne de yaşanan tarihe... Kurtuluş Savaşı, özellikle de Çanakkale, Yeşilçam'ın ilk göz ağnsıydı... En çok savaş filmi Çanakkale üzerine çekilecekti, çünkü bu savaş ülkenin birkaç kuşak sürecek yarasıydı... Turgut Demirağ'ın Albay Nusret Eraslan ile birlikte senaryosunu yazdığı ve yönettiği Çanakkale Aslanları, bu filmlerden biriydi. Jenerikte filmin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ortak çekildiği yazıyordu ve belgesel görüntülere de yer verilmişti... Filmin oyuncuları Tanju Gürsu ile AjdaPekkan'dı... Abartılı senaryosu ve oyunculuğu filmin belgesel özelliklerini silip süpürüyordu... Yönetmen filmde Türkiye'nin tarafını tutan papazla Yunanistan'dan yana olan papazı karşı karşıya getiriyor ve kendince "adil" olmaya çalışıyordu. Yine sınırlarkesin vesertti, hainleriçimizdeydi. Yönetmen hem dini, hem de ırksal ayrım yapıyordu... Evet, birRum kızı iyilerin kefesine konmuştu ama onu iyi yapan, yaralı bir "Türk"e gönül vermesiydi. Hemşire rolünü oynamak Ajda Pekkan'a düşmüştü.Bir başka Çanakkale Savaşı filmi, Milli Savunma Bakanlığı yardımlarıyla Kadri Ögelman tarafından çekilmişti. Bu filmdeki öykü de, övgü dolu cümlelerin abartısı yüzünden gerçekliğini yitiriyordu... Yönetmen sinema yapmıyor, resmi tarihin övücülüğüne soyunuyordu... Etkileyici sahneler çekilmesi deneniyor, kimi zaman başarıya ulaşıhyordu, ama yönetmenin tarafgirliği bu görüntüleri de bulandırıyordu... tsimsizKahraman, 1890'dalstanbul'da bir doğum sahnesiyle başlıyordu... Ikizleri olan anne doğumdan sonra ölünce, yoldan geçen bir adam, şöyle diyordu: Benbirinialayım.sarıverin... Yıllar sonra Kurtuluş Savaşı ortalarında biri iyi diğeri kötü iki kahramanla tanışıyordu seyirci, bu kahramanlariştebuikizlerdi... Dahiliye Nazırının kızının peşinde karşılaşan ikizlerden biri Padişahtan yanaydı, diğeri Kuvayı Milliyeci. BERATGUNÇIKAN arlann içinde bata çıka yürüyen genç kadın, kocasının peşindedir. Ahmet 78. alayla Rusya'ya savaşmaya gitmiş, dönmemiştir. Zeynep de ölüm haberlerine inanmayıp.onu bulacağından yüzde yüz cmin yola koyulur. Yol iz bilmiyor olması umurunda değildir, bir tek kelime bile Rusça bilmemeside... lyi insanlara denk gelip açlığını giderir, yaralarunı sardınr. Her ne hikmetse bu iyi insanlar hep Müslümandır, hep Türk. Ruslara yakalanır sonunda. Kötü adamlann, tecavüzcülerin ortasından geçer, bütün masumiyetiyle. Masumdur, çünkü Zeynep tecavüze uğrayamaz, uğraya cak olsa ölmek zorunda kalır. Çünkü evli ve başrol oyııncusu kadınlar eğer tecavüze uğrarsa, bu savaş koşullarında da olsa, Yeşilçam 'ın ahlakı onları yaşatmaz... Türkan Şoray, yanı Zeynep Sibirya'ya gönderilme tehditlerini de aşıp ki, biz bu tehdidi Soğuk Savaş dönemi tehdidini Hollyvvood filmlerinden de tanıyorduk, kocasını, Ahmet'ini bulur... Aşktan mıdır, yoksa azimden mi, ne takma kirpikJeri yerinden oynar, ne ruju bozulur. Zeynep sonunda kocası Ahmet rolündeKadirlnanır'ı Rusların elinden kurtarıp Türklüğüne ve Müslümanlığına hiç halel getirmeden köyüne döner.Hem Türkler, hem Müslümanlar, hem aşk, hem de Yeşilçam kazanmış, Osman Seden'in yönettiği "Gazi Kadın" bir savaş filmi olarak Türk sinema tarihi kronolojisinde yerini almıştır... Oysa bütün bir insanlık tarihi tanıktır ki, savaş çok daha ağır, çok daha dddi, çok daha yaralayıcıbirişti... Sadece Yeşilçam değil bir sineması olan bütün ülkeler, bir savaş iilmi çekilecekse kendilerini hep iyilerin, haklıların ve kazananlann cephesindegösterirdı. Işgalleri filmlerle haklı hale getirir, öteki toplumları, öteki dinleri, öteki ülkeleri, öteki tarihleri kirli, karanlıkve kötü olarak sunardı... Yeşilçam savaşı konu ettiği filmlerde Istanbul'un keşfine kadar uzanmakla birlikte, Kurtuluş Savaşı üzerinde yoğunlaşmış, ama Kore ve Kıbrıs'ı da ihmal etmemişti. Bu f ilmlerin bazıları, Yeşil Yeşilçam 1950'li, 1960'h yıllarda savaş filmlerine de el attı. Kimi belgesel görüntülerle pekiştirilen filmlerde ağırlığı Kurtuluş Savaşı oluştursa da Yeşilçam Kore ve Kıbrıs'ı da unutmadı... Paşa kızı Ciülgün Ok, iyi adamın yanında Kuvayı Milliyecilere katılıyordu. Filmin sonunda boyunlarındaki kolyelerden kardeş olduklarınıanlayan iyi vekötü, iyide birleşiyorlardı. Kötü kardeş de Kuvayı Milliyecilere katılacak, kardeşini ve ikisinin de âşık olduğu paşa kızının hayatını kurtarırken vurulacaktı. Filmin abartısı