Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27NÎSAN003.SAYI892 Şimdi sen sahnede kendini büyük göriiyormusun? Onu seyirciye sormaklazım. Işık Yenersu yüziinden mi sahnedesinbugün? Ben çok yalnız başıma büyüyen bir çocuktum. Ağabeylerim benden çok büyüklerdi. Genel olaraksanatınhertürüneeğilimliydim.Resim konusunda çok başarılıydım. Müzik benim hayatımda hep olmuştur. Ama çocukluğum açıkçası bir keşmekeş içinde geçti.Babam*öldürüldüktensonrabana özel bir ilgi gösteriliyordu ama yaşadığım dünyadan da çok soyutlayamazdım kendimi. Babamın katillerinin yargılanma süreci bütün aile için çok acılı ve umutsuz, kara yıllardı. O karanlığın içinde eğilimim olan birçok şeyi de kaçırdım. Mesela hep piyano çalmak istemiştim, hep dans etmek istemiştim, hep şarkı söylemek istemiştim. Ama bazı sanat dallarının eğitimi çok küçük yaşta başlıyor. O dönem benim için kaçırılmış trenlerle doludur. Sonrabirgünbaktımkiben 16 yaşıma gelmişim ve olmak istediğim hemen her şeyden çok uzağım. O zaman bütün bu yapmak istediklerimin toplandığı bir sanat dalı olduğunu fark ettim: Tiyatro. Sonrası da zaten çorap söküğü gibi geldi. Birden bütün hayallerimin gerçek olduğu sahneye adım attım. llk olarakAnkara Sanat Tiyatrosu'nda kursiyerlikdönemibaşladı.Onlarıngeleneğinde böyle bir şey vardı. Oyuncularını bu kurslardan çıkarıyorlardı. Ama oynatamadılar beni. llk bir yıl, dizlerimin titremesinden elimdeki teksti göremiyordum. Dedim ki herhalde benden tiyatrocu olmaz. Ve Rutkay Abi (Aziz) beni sahneye çıkarmak yerineasistanyaptı. Ne zaman geçti dizlerinin titremesi... Amerika'da gittiğim okulun müzikalinde oynadığım başrolle birliktekurtııldum titremekten... Oliver Tvvist müzikalinde başrol oynamıştım. Fagan karakteri. Erkek rolü... 105kişilikbirprodüksiyonda.Oradaaldığım alkışı hâlâ unutamam. Amerika'dan döndükten sonra Rutkay Abi'ye asistanlıkyapmaya devam ettim. DilTarih Coğrafya Fakültesi'nin Tiyatro Bölümü sınavınagirdim. Amabuseferdeeğitim çok baskın çıkmıştı. AST'la ilgilenemezolmuştum. Şöhret olmak... Nasıl bakıyorsun bu kavrama... Meşhur olmak kavramı bana çok komik geliyor açıkçası. Insan ne yapar da meşhur olur ya da ne yapmaz da meşhur olamaz...Bununçokbilincindedeğilim. Çok da kafamı yorduğum bir şey değil. Belki de bu yiizden meşhur değilim. Seyircinin taleplerini iyi görüp teşhislerini iyi koyup ona göre bir şeyler çıkarırsan meşhur olursun herhalde. Ben bunları görmezden geliyorum ve görmezden gelmeye devam etmeyi düşünüyomm. Benim seçimim daha bir özgürleşmek, daha bir insanlan tanımak, rollerin içine girerek, başka yaşantıları tecrübe ederek dünyayı, yaşamı, daha iyi algılayabilmek. Kendimiifadeetmeçabasıiçindeyim. Bu tiyatroda da olabiliyor, gazetede bir şeyler yazarken de. SabahJara kadar hikâyeler, şiirler düşündüğüm, yazdığım da oluyor. Henüz bunları paylaşmaya hazır değilim ama. Kimbilir? Belki... Nelerden besleniyorsun ? Sanat dışındaki her şeyden... Ormanda yürümekten, pazaryerinden, sokaktan geçen poğçaçının seslenişinden, pencereden sarkan kadınların çocuklarını çağırmasından...Denizebakmaktan,tesadüfen gördüğüm bir şeyden. Zaten Istanbul'uçokseviyorum.. En beğendiğin oyuncular? YıJdız Kenter'in bitmez enerjisini, Işık Yenersu'nun sahnede oluşturduğu aurayı, Nicole Kidman 'ın güzelliğini, Ba rb ra Streisand'ınsesini.ŞenerŞen'inkomedi malzemesini, Uğur Yücel'in zekâsını, Jack Nicholson'ın gözlerini, Zeynep Tanbay'ın esnekliğini,... Takdir eden bir yapım var. Güzel olan şeyleri görmek ve onlardan kendime ders çıkarmak hoşuma Yazan: Özen Yula Yöneten: Emre Koyuncuoğlu Oyuncular: A.Yaşar Özveri.Barış Falay, Bengi Heval Öz, Esra Bezen Bilgin ve Suna Selen. bir eğitim alıyorduk. Ben de tiyatroda çok verimli olmadığım zamanlar "kendimi ifade etmek için yazı yazabilirim en azından" diyedüşündüm. Sonra baktım, çok güzel bir iş bu. Insana bir şeyler katıyor. Başka tiyatrocuların yaşantılarından, anlattıklanndan kendine bir ufuk açıyorsun.Oyüzden devam etmeyekararlıyım. Oyunculuğun kötii yanlan da var mı ? Oyunculuğun özünde bir sürüngen hayvan rolü yattığına kesinlikle eminim. Zarar görmeden bu işi devam ettirebilmek için ya kişiliğinin hiç oturmamış olması gerek ya da nasırlaşmış olması. Asla katlanamadığım şey, iyi bir oyuncu olduğun halde sana iş verecek insanların karşısında el pençe divan, minnettar, sokak köpekleri gibi durmak zorunda olman. En azından bu Türkiye'de böyle bir düzeyde. Tiyatro özel yaşamını nasıl etkiliyor? Aşkına engel durumlar yaratıyor mu ? Tiyatrocunun ilk sırada duran aşkı tiyatrodur. Benim karşıma çıkan erkek ikinci sırada durmaya razıysa ne âlâ... Ama genellikle bu söylediğim durum bir süresonra rekabete dönüşüyor. Ikisiarasında bir seçim yapmak gerekirse tiyatro D E R G 1 D E N Istanbul'un parlclarını kullanıyor musunuz? Bahara hazırlar mı yoksa Taksim Parkı gibi moloz istilası altındaJar mı? Kadersiz bir şehir îstanbulumuz. Parkları da öyle. Ismet Kür'ün Taksim Parkı yazısını fırsat bilip bir minik "park raporu" da biz verelim... Taksim Parlcı'nın The Marmara'ya bakan tarafına yerleştirümiş şeffaf kent mobilyasının acıklı durumu ile başlayalım. Camları kırılmış ve bu kırıklar cam kavanozun içine dökülmüş. Meydana gelen yarık şimdi çöp kutusu vazifesi görüyor. Yaldaşık dört aydır ne temizleyeni var ne de onaranı. Parkın içine adım atar atmaz "tüp gaz ve eski eşya konulmuş bir arka balkonla" yüz yüze geliyorsunuz. Işe yaramayan ne kadar boru varsa Taksim Parkı'na getirilmiş ve yığılmış. Oraya buraya bırakılmış kum ve taş yığınları da cabası... Çiçek ekmek için planlanmış tarhlar demir parmaklıklarla çevrilmiş ama toprağa birkaç menekşe, lale bile dikilmemiş... Yalnız Taksim Parkı mı? Perşembepazarı'ndan başlayıp Haliç'e uzanan sahil şeridi de yaklaşık üç yıldır park olma özelliğini yitirdi. Sahilde sayısız varil yüklü bakımsız tekne var. Yürüyüş yolu tuzaklarla dolu. Bir zamanlar park olan bu kıyı metro inşaatının prefabrik binalarıyla işgal edilmiş durumda. Haliç kıydarı Feshane'ye kadar bakımsız. Kıyı yer yer deniz tarafından yutulmuş, yer yer de çöp işgali altında. iyi durumdaki kesim, Feshane'den sonrası... 1.5 km'lik Eyüp sahil şeridi semt sakinlerince keyifle kullanılıyor. Avrupa yakasının parkları içinde galiba en şanslısı Yeşilköy sahil parkı. Dolgu arazinin önemJi bir kısmı, taşıma kumla yeniden kumsala döndürülmüş. Mekân büyük, her yer bakımlı ve gayet keyifli. tnternet adresimize yeni park bilgileri bekliyoruz... Güneşli Pazar'lar dileğiyle... ÎPEK ÇALIŞLAR cutndergi@cumhuriyet.com.tr CUMHURİYETDERGİ İMTİYAZ SAHIBI YEDt MAYIS HABER AJANSIBASIN VE YAYINCILIK AŞ ADINA tLHAN SELÇUK • SORUMLU MÜ gidiyor... Tiyatro sahibi olmak gibi bir hayalin vardı... Evet var. Adı bile var, Tiyatro Z olacak. Adı Costa Gavras'ın bir filminden geliyor. Yunanca "ölümsüz" demekmiş. Aslında yeni bir tiyatro kurmak gereksiz bir şövalyelik örneği. Hani derler ya "Kim kaybetmiş de sen buldun ? " Ben de bu cesareti nereden alıyorum bilmiyorum. Hayatta yapabildiğim bir kaç şey var. En iyi yapabildiğim şeylerden biri tiyatro. O zaman niye yapmayayım ki. Durmanın manası yok. Ve yeni bir şeyler oynamak istiyorum. Ne olduğunu ben de tam bilmiyorum. Büyük cümlelerkurarsam ukalalıkolur. Son zamanfardan en beğendiğin oyun hangisi? Izmit'te Oyunun Oyunu'nu izledim. Uzun zamandır bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum.Bizoyuncuların bütün kirli çamaşırlarını ortaya döken bir oyun. Çok da iyi sahnelenmiş ve oyunculuklar müthiş. Gazetecilik nereden çıktı? Okulda tiyatro yazıları yazma üzerine yu seçtiğımi biliyorum. Vesanatımızlayapayalnız kalıyoruz sonuçta. Aşklarımız da çoğunlukla hastalıklı oluyor. En çok hayalini kurduğun rol? Şarkı söyleyebileceğim roller... Oyunculukta yeni bir şeyler yakalamak istiyorum. Sesbedenruh üçgeninde yeni bir formül. Seyirci Hollyvvood oyunculuğundan bıktı artık. Peki ya şimdiki oyun... Yeni arayışlara uygun bir oyun... " Kı rmızı Yorgunları" Beyoğlu'nun arka sokaklannda geçen bir hikâye. Bugünün insanlan. 3035 yaşlarında 4 kişininöyküsü. Insan müsveddelerinin tasviri aslında. Benim rolüm ise, ölmek üzere olduğunu öğrenen ve konsoloslukta tercümanlık yapan bir kızın son günlerinde yaşamı boyunca yapmaya cesaretedemediği birkaç şeyi yapmak üzere harekete geçmesi. Bunlar da âşık olduğu adama aşkını itiraf edip o gece de konsolosluğu bombalaması... Ağır bir rol, ağlama krizlerine tutulmam normal galiba.O ^ DÜR: MEHMETSUCUM YAYIN YÖNETMENI: İPEK ÇALIŞLAR • GÖRSEL YÖ NETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: MERKEZ GAZETE DERGt BASIM YAYINCILIK SAN. VE TlC. AŞ MATBAASI ESENBOĞA YOLU 13. KM. PURSAK. LAR/ANKARABIDAREMERKEZİ:TÜR> KOCAĞICAD. NO: 3941CAĞALOĞLU, f". 34334İSTANBUL.TEL:(0212)5120505 • " / REKLAM:PUBLİMEDİA • ! *1978 yılında Ankara'da faşistler tarafından öldürülen Savcı Doğan Öz.