Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16MART2003.SAYI886 lında. Ama bugün çok daha fazla güven duyuyorum insanlara... Çünkü öbür türlü yaşamak huzursuz yaşamaktır. Belki biraz daha seçici oluyorsunuz, daha güveneceğiniz insanlarla birlikte olmaya özen gösteriyorsunuz ama o kadar. Aynca bizim mesleğimizde kimseye güvenmemeyi öğrenmek harikulade bir özelliktir... Neaçıdan? Ne kadar güvenirseniz o kadar çok kendinizden bir şeyler vermek durumunda olduğunuzu bilirsiniz. Her şeye hazırlıklı olursunuz. Olacak şeylerden üzülmezsiniz. Ne bileyim sizi ortada bırakan bir oyuncu bir tiyatrocuyu hasta edebilir ama beni etmez. Ben " Aaaa, olabilir der" geçerim. Çünkü o kadar çok yaşadım ki böyle şeyler. Beni sarsmıyor. Belki babanızın farkında olmadan yaptığı bir iyilik oldu bu size. Hayatla karşınıza çıkan olumsuz durumlara gülüp geçebiliyorsunuz. Yani bazı insanlann altında ezilip kalacağı durutnlar sanki sizi daha da güçlü kılmış. Oyle değil mi ? Ben güçlü bir insan olduğumu biliyorum. Güçlü insan olmamda tabii babamın çok büyük etkisi var. Hayatta güvenimi boşa çıkaran ilk insan babam oldu ve çok küçük yaşımda aldatıldım, her gün geleceğim diyen ve gelmeyen bir baba. Ben hep babamla yaşamak istedim. Ona hayrandım. Gerçekten çok acı çektim. Hep bekletilmek, bekletılmek. Sabrı ve beklemeyi ondan öğrenmiş oldum. Yani vaktinden önce olgunlaştım. Kendimden başka hiç kimsenin olmadığını, bana benden başka hiç kimsenin yardımcı olamayacağını babamla anladım. Zaten babasız demeyeceğim, annesiz çocuklar çok çabuk olgunlaşırlarmış. Sanırım bunlar benim ayağımı daha sıkı yere basmamı sağladılar. Kalabalıklar içinde yalnız geçen bir çocukluk. "Bir An Gelir"dede tiyatroda başarıyı yakaladığınız, kalabalıkların içinde Engin Cezzar'dan ayrıldığınız o dönem hoş buna tam ayrılık denebilirsebabanıza benzer bir acının tekrarını yaşadığınızı söyleyebilirmiyiz? Bu o acının tekrarı olabilir mi? Birdüşüneyim. Böyle hiç düşünmemiştim çün kü.. Yooo, hayır. Hiç ilgisi yok çünkü Engin sözüne, randevusunasadıkbirinsandır. Acı çektim doğru, ama babamla y aşadığım o acıyla bunıı bağdaştırabilmem mümkün de gü. Engin Cezzar babanızın öldiiğünii bildirdiğinde "Hayır olmamalıydı. Onunla konuşacaklarım vardı" diyorsunuz. Neleri söylemek isterdiniz babanıza ? Neleri söyleyeceğim kitapta tek tek yazıldı, var. Sizin de bildiğiniz, okuduğunuz şeyler. Onun dıştnda bir söz yok zaten. Ama ben, babamla, okurun bildiği bu şeyleri hiç konuşmadım. Ama hiç. Hiçbir şey, tek bir söz bile söylemedim. Benim hayata karşı böyle garip bir tavrım var. Hayatımdaki çok önemli şeyleri ilişkilerimin içinde konuşmuyorum. Bakmayın son zamanlarda magazinlerde dillere destan olduk, ama biz bu tür şeyleri aramızda Engin'le de konuşmadık. Böyle yaşadığımız olayların kavgasını etmedik. Yani yazdığım kadardır her şey... Öyle miydi, böyle miydi, sen şunu yaptın gibi bir konuş zı oyuncuların bu konuda sizi üzdüğünü okudum. Rol kapma gibi. Bu galiba çoğu oyuncunun zaafı gibi bir şey! Adil olmak galiba en özen gösterdiğiniz bir konu? Hayatımdasahnedeoynarken kimsenin sahnesini çalmadım, kimsenin bir repliğine girip hakkını yemedim. Hiçbir meslektaşım Gülriz böyle bir şey yaptı diyemez. Benimle çalışrmş olan en vurdumduymaz oyuncu bile "Gülriz sahnede karşısındakini yücelterek oynar" der. Çünkü ben Muammer Karaca'nın yanında yetiştim. Muammer Karaca'nın yanında yetişmiş olmak demek sahnede devamlı olarak herkesin hakkını yiyen bir patronla çalışmış olmak demek. Tabii ne oluyor, önce ne yapmamanız gerektiğini öğreniyorsunuz. Her oyunda bunu yapardı ve ben de zaten bunun yapüması için orada.sahnedeydim. Böyle olunca kendinize yapılmasını isteme dını çıkarırım .O an neyi yaşıyorsam aklımla, yüreğimle oradayımdır. Ciddi bir konsantrasyonum vardır, içinde bu lunduğum duruma kar şı. Ama orada olmayı başaramıyorsam zaten orada olmam. Her yaş aldıkça anın kıymeti ben de daha da arttı. Belki gençlik ydlarımda böyle değildim ama çok erken kavradımhayatı. Böyle olabilmeyi neye borçlusunuz? Ilk kitabımda okuduğunuz o çok ciddi olan intihar olayını yaşamış olmamdır belki, bir elektrik düğmesi çevirircesine birtakım duygulanmda değişiklikler yapan, hayata bakışımı değiştiren... Belki böyle bir şeyolmuştur. Anılarınızda Cahide Sonku'dan söz etmişsiniz. Onun ger ediyor galiba. Anılarınızı yazmaya iten nedenlerden biri de bu olabilir mi? Evet, hakkımdaki son sözü de kendim yazıp gitmeyi tercih ederim. Şuna çok inanıyorum. Ben gideceğim bir gün. Yıllar geçtikten sonra herkes bir şey söyleye mayı asla yapmam. Bırakın Engin'i, yanımda çalışan bir kişi bile olsa eğer onunla ciddi bir kavga yapmışsam, ertesi gun onun bu evden çıkıp gitmesi gerekir. Bunu bildiğim için böyle bir ortamı hiç yaratmam. Çünkü oyle bir tayra benim yapım müsait değil. Oyle bir durumda o zaman karşınızdakine hiç şans vermiyorsunuz galiba? Doğru o hale gelirsem şans vermem hakikaten karşımdakine. Ama o hali de yaratmıyorum onun için... İnsan ilişkilerinde özenli olmayı bana mesleğim öğretti. O yüzden mesleğime müteşekkirim. Sahnede de bu konuya çok özen gösterdiğinizi ama ba diğiniz bir şeyi başkasına yapabilirmisiniz! Sahneye çıkarken ne hissedersiniz? Çok heyecanlanır mısınız? Müthiş korku vardır bir kere. Heyecan ise sonsuzdur. Hep beğenilmek endişesi, hata yapmamak kaygısı Anılarınızda en çok hayranlıkla izlediğim konu ise sanatyaşamınıza gösterdiğiniz özeni, özel yaşamınızda da en ince ayrıntısına kadar göstermeniz.Örneğinyaptığınız yemekler, verdiğiniz davetler, evinize gösterdiğiniz özen. Yaşamınızı da estetik bir düzenin içinde sürdürmeye özen gösteriyorsunuz. Her yaşanan dakika, her an önemli sizin için. Bu bir farkında olma durumu değil mi? Benim hayatımda koklamadan attığım gül demeti yok. Gerçekten her anın ta çek bir yıldız olduğundan. Onun oyun gücünden, divalığından hiç bahsedilmeyip sadece alkolizminden dem vurulması sizi çok rahatsız etmiş. Gerçeklerin çarpıtılması; bu sizi çok rahatsız cek. Peki, ben bunca yaşadıklanmı,tüm bu güzellikleri, bütün bu kötulükleri beraber götürseydim, kimsenin haberi olmasaydı yazık değil mi! Negüzelbirşahitlik bu, yaşadığım dönem için... Hem mesleğimle ilgili hem bir sanatçının ulkesıne bakışı olarak bunu önemli gordüm. Keşke her eli kalem tutan yazsa diye düşünüyorum. Çünkü ben resmi tarihten daha çok bu tanıkhğa önem veriyorum. Hiçbir kurgu hayat kadar mükemmel olamaz. Hele bu hayat Gülriz Sururi'nin hayatıysa... "Tanıklığa"değerdemektir. Sadece tanıkhk mı, belki sezgileriniz de gelişebilir Sururi'nin yaşamını okuyunca. Belki aşka, yaşama bakışınız da değişebilir... Belki, belki kim bilir hayattaki her anınızın farkına varırsınız. Gülriz Sururi ile birlikte yaşamın lezzetini öğrenmeye ne dersiniz ? 9