Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 Tiyatro tarihine yazılan pek çok oyunda, GÜLRÎZ SURURÎ sahnedeydi... Kadınların sahneye çıkmalarının "vukuat" olduğu dönemlerde tiyatrocu olan annesi ve babasının izini sürdü... Sahne üzerinde rekabeti yaşadı, tutkulu bir aşkı da. "Kıldan Ince Kılıçtan Keskince"den sonra anılarının ikinci cildi de okurla buluştu: Bir An Gelir... CUMHURİYET DERGt B ıçın ınsanın sahiciliği önemli... NEVİN ÜNALIN üreyya Opereti'nin primadonnası Suzan Hanım'la aynı sahneyi paylaşan Tenor Lütfullah Sururi 'nin kızı olarak bu dünyaya geldiğinde sanki şöyle bir durup düşünmüştü "Şimdi bu dünyaya çığlığı basmak lazım mı, değil mi!"? Doğumundabulunan aile dostları, doktor Tevfik Remzi Bey, ismi yıllar sonra Sokak Kızı Irma, Kaldırım Serçesi, Kabare müzikallerinin unutulmazoyuncusu Gülriz Sururi olarak belleklerimize kazındığında, onu ilk tebrik edenlerdendi. Doğduğu günü hatırlatarak şöyle diyecekti "Sesinin güzelliğini biz o gün anlamıştık Gülriz"... Sadece bu oyunlar mıydı belleğimize yer eden ? Keşanlı Ali Destanı, Tiyatrocu, Söyleyeceklerim Var, "Evet, Evet, Evet", Teneke, Halide, Filumena ve diğerleri. Gülriz Sururi'nin ilk anı kitabı "Kıldan înce Kılıçtan Keskince"den sonra "Bir An Gelir..." adlı ikinci anı kitabı da yayımlandı. Kitabın ilk cümlesinde Gülriz Sururi bizlere şöyle sesleniyor "Eveeeet... Nerede kalmıştık?"... Nerede kalmıştık sahi! En çok bende yer eden sahneler: Kalamış'ta 18 odalı görkemli bir köşkte dünyaya geliş, kalabalık bir aile, amcalar, babaanne, dede... Ama en olması gereken iki kişi yok hayatında. ilk üç yaşına kadar tiyatro turneleri nedeniyle hep anne baba hasreti çeken bir kız çocuğu. Üç yaşında anneyi kaybediş.altı yaşından sonra geçim sıkıntısı nedeniyle köşkten ayrılış, çok genç yaşta babasının teşvikiyle tiyatro sahnesinde yer alış, flörtler, evlilikler, aşklar, intihar girişimi, tiyatroda başarıyı yakalamakiçin yaptığı mücadele... Bu mücadelede çektiği yalnızlık. Çocukluğundan iübaren hep bir Annesi Suzan Lütfullah... likte olmayı sürekli beraber yaşamayı vaadeden babanın bir türlü bu vaadini yerine getirmemesi, Engin Cezzar'la tanışma, evlenme... Engin Cezzar'ın ailesinin tüm muhalefetine karşı yaşanan sanattaki ve yaşamdaki o anlamlı birliktelik... " Bir An Gelir" adlı kitabını bir soluktaokuyorum. 1980'denbu yana Gülriz Sururi'nin yaşamının içinden yürüyüp giderekbugüne geliyorum. LJnutageldiğimiz her türlü sosyokültürel olgu, Türkiye'nin değişen yüzü, çevreden başlayıp, ekonomiye, sanata, medyaya, insan ilişkilerine dek yayılan erozyon , bu çözülmeye karşın yürütülen sıkı dostluklar... Can Yücel, BaşarSabuncu, Haldun Taner, Duygu Sağıroğlu, Işıl Kasapoğlu, Yaşar Kemal gibi isimlerle paylaşüan ilginç anılar. tçkili sohbetler, ayrılıklar, barışmalar yani yaşamın ta kendisi... Ayaspaşa'daki yıllara meydan okuyan Uğur Apartmanı'ndaki evinde konuşuyoruz Gülriz Sururi ile... Yayımlanmasının üzerinden kısacık bir zaman geçmesine rağmen koskoca bir dosya dopdolu. Söyleşimiz sırasında bir telefon geliyor Doğan Yayıncılık'tan üçüncü baskıya ulaştığını söylüyorlar kitabının. Sanırım kitabın bu denli ilgi görtnesinin nedeni yaşadıklarınızın, yaşadıklarımızla örtüşmesi. Oylesine samimi bir dille, konuşur gibi kaleme almışsınız ki, o sohbetten okur ayrılmak istemiyor. Kolay görünen yazı en zor olandır derler. Zor oldu mu anılarınızı yazıya dökmek ? Hayır, hiç zor olmadı. Kolay yazdığım için yazıyorum. Zorlanacaksam niyeyazayım ki... O zaman başaramadığım bir işi yapıyorum demektir. Yazma kolaylığım öteden beri var. Çalakalem, hızlı hızlı yazarım. Eskiden kâğıtlarayazıyordum. Şimdi bloknota; beğenmediğim bir şey varsa üzerinde düzelterek yazıyorum. Ve bittiğinde çok az düzeltme yapıyorum. Peki, hiç tıkanma yaşamadınız mı anılarınızı yazarken... Hani bazen kalem bir türlü oynamaz. Hayatta bir konuda tıkanmışsam üzerinegidip üstelediğim olmamıştır. Olmuyorsa olmuyordur. Onu orada bırakır, hemen başka bir projeye geçerim. Önümden atanm yani. Ve böylecedekendimi rahatlatırım. Yani ya hep, ya hiç diyorsunuz. Sanki hayatınızın diğer alanlarında da böylesiniz. Her şey kendiliğinden akıp gittneli. Ortalama bir dostluğa, derinliği olmayan bir aşka, ilişkiye tahammüliinüz yok gibi. Size aykırı, yapay gelen her şeye çok çabuk sırtınızı dönebiliyorsunuz. Bu söz konusu kişi babanız olsa bile? Çok doğru... tlişkinin sahiciliği benim için çok önemli. Herkesle arkadaşJık ederim. Ama dostum dediğim insan sayısı çok azdır ve oldukça seçiciyim bu konuda. Ama birinin dostuyum diyorsam ömrümün sonuna kadarbana sırtını dayayabilir. Sonuna kadar yanındaolurum. Insanlara çok temkinli yaklaşıyorsunuz. Bu kadar temkinli olmanızda en büyük pay galiba babanız. Çocukluk ve gençlik yıllarında vaat ettiği halde bir türlü birlikte bir yaşam sürmeyişiniz olabilir mi bunun nedeni ? Temkinli yaklaştığım doğru. Bu bir insan için "eksiklik"tiras