02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Çocuklarda tat duygusu nasıl doğuyor? Doymak için mi, zevk için mi yiyorlar? Ağız tadı doğuştan mı, öğrenmeye mi bağlı? Lezzetin gelişiminde aile ahşkanlıklan önemli. Çocuklann dillerindeki tat kabartılannı eğiterek birer lezzet uzmanı yapmak annebabalann elinde... CUMHURİYET DERGİ Tatlı, tuzlu, ekşi, acı E n kışkırtıcı duyulanmızdan biri olduğunu bildiğimiz halde, lezzeti tanımlamakta yetersiz kalıyoruz çoğu kez. Lezzet, adlandırmay ı bile bilmediğimiz birçok tadı temsil eder. En başta dilin algıladığı duyumlar vardır. Bilginlerbirbirininkarşıtıdörttada ayırmışlardırbunlan: Tatlı ve tuzlu, ekşi ve acı.Sonrabizler,"pisboğazlar"var,bizler için lezzet, algıladığımız tüm duyumların toplamıdır:Besınlerintadıelbette,amaayrıcaaromalarıda...Bunlarbesinağızaatıl madan önce kavranırlar, ama bir kez de ağızda duyulurlar. Kokuların dışında, besinin dokusuna, ısısına, vb. duyarlıyızdır. Hepsi beş duyumuza da hitabeden karmaşık bir bütündür. Yemeğe başlamadan önce, tabağında olanlara "bakar" herkes; aynı biçimdedişlerinarasındaçatırdayanelmayı"dinler"... En son olarak, beğenimizi etkileyen birçok haz alma öğesi vardır ve bunlan "...seviyorum, sevmiyorum" diyerek dışa vururuz. Lezzet ve koku alma duygusu pek az incelenmiştir. Insanoğlunun lezzeti çocukluğunun ilerı yaşlannda gelıştirdığı görüşü vardır. Oysa rahimde ceninin duyulannın işlediğini biliyoruz. Buna karşın 2 ya da 3 yaşından önce belirgin tercihler gelişmiyor. Kesin bilinen bir şey, 2 yaşına doğru bebeğin yiyecekleri ağzına kendısinin götürdüğü dönemden itibaren, seçici davranmayabaşladığıdır. Kendisinebasitçeyediklerınin zehirli olup olmadığını sorar. Bu bir "hayvansal" içgüdüdür. 2 yaşına doğru "hayır" dönemi başlar. Artık bebek de yiyecek âleminde f ikir yürütmeye başlamıştır. Kendini güvenli hıssettiği bırbölge arar; tanıdığı yiyecekler ona tasasız bir ortam sağlar. Lezzet, hem doğuştan hem de öğrenmeyle elde edilen birikimler sonucudur. Nedeni bilinmiyor ama dünyanın tüm bebekleri, tatlıya karşı belirgin bir tercih ve ekşi ve acıya karşı ret gösterme eğilimindedirler. Tatlıyı gören bebek gülümser; ekşi sunulunca da gözlerini kısar, burnunu kıvınr. Bunlar doğuştan tepkilerdir. ö t e yandan kokuyla ilgili alan, öğrenme ürünüdür. Çocuklara neyin iy i koktuğu, ney in kötü koktuğunu büyükler söy ler. Başlangıçta her bebek, kokulara karşı çok değişik, köktenci tepkimeler gösterir. Bu demektirki, aynı biçimde yiyen, koklayan ve tadan iki kişi yoktur. Lezzetin gelişiminde aile alışkanlıklannın ağırlığı çok fazladır. Her şeyden önce, kendimizin sevmediği besinleri, çocuklarımıza sunmayız. Çocuk eğer asla kabak yememişse, kabağa karşı bir nefret geliştirme olasılığı yüksektir. Çalışmalar, bir besin ne kadar fazla sunulursa, çocuğun onu o kadar fazla kabulleneceği yönündedir. Burada birlikte yemenin önemi vardır, çocuk annebabasının bır yemekten haz aldığını görürse, sonunda kendisi de o yemekte varolan keyife katılır. Kısaca, çocuk gördüğünü tekrar etme eği limindedir, anne baba bir model rolü oynar. Çocuklann kendılerine börek, patates kızartması ve ketçap şölenı çekmekten büyük zevk aldıklarını biliyoruz. Birçok araştırma, besleyici yiyeceklerin, şekerden ve yağdan zengın besınlerin, bey ınde çocuksu bır lezzet bayramı yarattıklarını gösterıyor. Bunlan kısıtlamak,hazalmaktan büyük ölçüde yoksun bırakır onları. Bu, sebze ve meyvelerle denkleştirilenıez.. Ergenlikle birlikte, oğlan çocuklan proteinliürünler(et)yeğlerken,kızlarçiğbesinlere ve sebzelere yönelirler. Ama bunun tat almadan çok toplumsal baskılarla ilgili bir sorun olduğu da biliniyor. Çok genç yaşlarından itibaren, "Çok yeme, şışmanlarsın" diye kızların başında dönenıyoruz. Bu da, duygusal gerilimli anlarında iştah kaybına (anoreksi) neden oluyor. Beslenme söz konusu olduğunda, anne babalann bu denli katı iyikötü ayırımından kaçınmalan gerekir. Haz alma besin seçimine de yol göstermelidir. Çocuklann yeşil sebzeleri yemeyi reddetmelerı, değişik varsay ımlarla açıklanıyor. Birinci varsayım beslenmeyle ilgili: Yaşamın ilk yıllannda çocuk açlığını gidermek için yer. Bu görüş açısından sebzeler, börek ya da patates kızartmasına göre daha az doyurucudur. Öbür varsayım duyulara ilişkindir: Yeşil sebzelerin çok güçlü, belirgin tatlan vardır, nişastalı besinler ise ağzı rahatsız etmez. Sonuncu varsayım toplumbilimseldir, içgüdüsel, belki de hayvansal bir korkuyu gösterir: Bitkisel her şey zehirli olabilir. Küçüklerin dillerindeki tat kabartılannı eğiterek, onları lezzet uzmanlan yapmak anne babalann elinde. Hazza doğru bir uyanış, yetişkin yaşamlannın temel direği olacaktır. ^ "Psychologies Magazine 'den çeviren: EMRE ÇAĞATAY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle