Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ 1939'da, Ikinci Dunya Savaşı sırasmda Izmir açıklannda demirleyen Parita isimli gemide bine yakın Yahudi vardı. Filistin kendilenni aimadığı için duraklayacaklan bir kara parçası anyorlardı. Çığlıklar duyuluyordu: "Bizi karaya çıkann,., Toplum dergisi ekim bir araşürmasına yer veriyor. Aktardığımız bölüm Bali'nin çalışması içinde yer alan tarihi bir röportaj. Imza ise Tan gazetesi için Aydi hep bir ağizdanyaşasin diye bağiralum... / Kim için?.. / Aptala bak, vapunUüdUr için bel. (Ramiz'in çizgüerinde Yahudi vapuru, Karikatür dergisi, 17Ağustos 1939) ıvv , orada öldürün." Tarih ve^ UA "",', , sayısında Rıfat N. Bali'nin çalışan Naci Sadullah... 2. savaş, limânsız Parita "Pazarsabahı, nhtımdan Parita'ya doğru yollanan sandalda iki kişıyiz: Dey li Ekspres muhabiri ve ben... Denizin yine dalgalı oluşu, ona endişe veriyor, banasevinç... Zira ancakbu sayede, polis motörü Parita'ya, biz de polis motörüne yanaşabilecegiz. Beni ümitsiz ümitsiz düşündüren en mühim nokta bir gün evvel aldığun vaadin yerine getirilip getirilmiyeceği... ' Acaba diyorum, delikanlı, kalem, kâğıt, şişe, tıpa, vakit bulmak ve istediklerimi yazmak, yapmak zahmetini gösterdi mi?' Fakat biraz sonra vapura yak laşınca gulmekten kendimi alamıyorum. Zira, vapur guvcrtesini dolduranlarabakıyorum. Bir de ne göreyim? Çoğunun elinde birer bira şişesiyokmu? Onlar da gülümsüyorlar ve polisler tarafından görülmediklerinden emin oldukça, şişeleri göstererek soruyorlar: ' Neyapalım, nereye atalım?' ...Zabıtanın clinegeçen şişelerin yekunu otuzdan fazlaydı. Içlerinden yüze yakın mektup çıktığını da sonra salon komiser muavini Avni 'den öğrenmiştim. Bizim şişelerden çıkan üç mektup da bana hitap ediyordu. Birisi Türkçe, birisi Fransızca, diğeri de Musevice yazılmıştı. En uzunu ve en şayani dikkati, Fransızca olanıydı, 'Aziz gazeteci!' hitabile başhyan bu mektubun tercümesini bilhassa Hitler ve Mussolini hakkında çok ağır lisan kullanan cümlelerini çıkararak aynen koyuyorunı:" Şişedeki mektup: "Cevabımızın elinize geçip geçmiyeceğinibilmiyoruz. Hakkımızdayazacaklannızın bize faydalı olup olmıyacağını bilmiyoruz. Bizim hakkımızda ne gibi hislerle mütehassıs bulunduğunuzu bilmiyoruz. Yann ne yapacağımızı, öbür gün nerede bulunacağımızı ve daha öbür gün ne olacağımızı bilmiyoruz. Hülâsa yanna, istikbale dair hiçbir şey bilmiyoruz. Fakat siz bize hissi ihtiyaçlarımızı soran ilk insansınız. Size cevap vermeyi bir vazife biliyoruz. ...Bizim vapurda, ekmek buhranı, tütün buhranı,etbuhranı,yerbuhranı,hürriyet buhranı,şefkat buhranı,toprak buhranı, su buhranı gibi bir de kâğıt buhranı var. Bu defteri buluncaya kadar, bu köhne vapurda, bir hafriyat yapmadığımız kaldı. Bunun için mektubumuzun kısalığının, kâğıtlanmızın kötülüğünün kusuruna bakmayın. Vapurda tam 721 kişiyiz. En mebzul [bol] gıdamız hava, en fakir gıdamız da ümit! Birbuçukaydırdenizdeyiz. Vebiz, Filistin'in öz sahipleri, Medine'nin meşhur dilencilerine döndük. Halbuki, biz Gestapo'nun şerrinden kurtulmak için evlerimizi, barklarımızı yok bahasına satıp yola çıktığımız zaman, dünyanın elimize sanlacak merhametli insanlarla dolu olduğunusanıyorduk. Fakat, eğer böyle sanmasaydık da yine kaçmak mecburiyetindeydik. Zira Almanlardan gördüğümüz en haf if zulüm sokak köpekleriylebirtutulmaktı. Hattahürriyetimiz sokak köpeklerinden daha azdı. Zira biz, sokak köpeklerinin bile kabul olunduklan bazı yerlere giremiyorduk. Namusumuza, caıumıza, malımıza emniyetimiz kalmamıştı. Ve süründürüle süründürüle ezileceğimizmuhakkaktı. Düşünüptaşuıdık, neticede gidip Filistin'de ölmeyi bu zelil [hakir] akıbetten daha şerefli saydık. Bu altımızda gördüğünüz vapur, 5000 tngiliz lirasına (otuz bin Türk lirası) kiralandı. Bu para, vapur sahiplerine bin kişilik kafilemizın Filistin'e indirilmesi şartiyle ödenmişti. Bugün, içimizde yüzme bilen kalmadı gibi bir şey. Zira onlardan bir kısmı Filistin'de, bir kısmı Rodos'ta karaya çıktılar. On iki adalardan bazı lanna gitmek üzere suya atlayanlar da oldu. Onlar bir daha dönmediler. Ne olduklannı bittabi bilmiyoruz. öldülerse, öldürüldülerse ne olacak? Yahudi bu; hesabı sorulacak değilya! Bazılan Oniki adalardan sizin topraklannıza kaçmak niyetinde idiler. Temenni Parita 'daki Yahudiler, karaya çıkabilmek için çırpınmış, "Bizi karaya çtkmnm, ormim Stdârüm " CyeytüvamuştardL