Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 EYLÜL 2001. SAYI810 Irak dışında Afganistan ve Kuzey Kore de dahil bütün hükiimetler saldırıy ı kınadılar. Arap ve Müslüman devletlerin ABD'yi desteklemeyeceklerine ilişkin yay gın kanı doğru olmakla birlikte ABD buna kulak asmayacaktır. Şu andaki gerçek, ABD'nin bu diplomatik desteği elde ettiğidir, belki sonra zorla da olsa bir Birleşmiş Mi 1 letlcr karanylaBin Ladin'i yerinden sarsacaktır. Diplomatik destek Amerikan halkı için de yetersiz kalacak gibi gözüküyor, Amerikalılar daha fazlasmı talep edeceklerdir. Fazlasını istemek bir bakıma bir çeşit askeri harekât anlamına geliy or. Ama ne tür birharekât? Amerikan Hava Kuvvetleri kimi bombalayacak? Şayet saldınnın arkasındaki kişi Ladin ise, kanıtlarla ortaya çıkabilecek bilgiye bağlı olarak sadece iki olası hedef beliriyor: Afganistan ve/veya Irak. Vferilecek hasarın boyutu ne olabilir? Yanharap Afganistan pek zahmete değmez gözüküyor. ABD can kayıplanna yol açabilir vb. gibi birçok neden yüzünden Irak'ıbombalamaktanalıkonuldu. ABD başkabiryeri bombalayabilır. ABDbaşka bir ülkeyi bombalayarak halkını ve dünyanın geri kalanını ABD'ye saldırmanın korkunç sonuçlar verebileceği konusunda ikna edebilecek mi? Bundan kuşkuluyum. Açıkçası ABD'nin yapabileceği fazla bir şey yok. CIA yıllardır Castro'yu yok etmeye çahşıyor, ama o hâlâ yerinde duruyor. ABD yülardır Bın Ladin' ı anyor, o da hâlâ yerinde. ABDajanlangününbirinde onu öldürebilir. Bu durum bu operasyonu yavaşlatabilir, hatta bu birçok insana haz da verirdi. Ama sorun yerinde durmaya devamederdi. Açıkçası yapılması gereken tek şey siyasi. Fakat ne? Burada ABD içinde hatta bütün Batı 'da uyum yok. Şahinlere göre, bu olay Şaron'un ve bugünkü lsrail hükü metinin hak lılığını ispatlhyor; "onların" hepsi terörist ve onlan kontrol altına almanın yolu şiddetle karşılık vermek. Bu Sharon için iyi işletilmiyor. George W. Bushiçın neden işletilmesin? Bush bunun bedelini Amerikan halkına ödettirebilir mi? Bu tip bir savaş çıgırtkanlığı ucuza mal olmaz. öte yandan, banş yanlılan "müzakere" ile ele alınabilecek bir olayda bu yönteme başvurulmasını zor buluyorlar. Kimle müzakere edilecek ve nasıl bir sonuç elde etmek için? Hafta boyunca basının verdiği adla söylenecek olursa "savaş" kazanılabilir ya da kaybedilebilir. Açıkolan şuki savaş sürecek. Kişisel güvenliğin zedelenmesi şimdi belki Amerikan halkını ilk kez sarsacak bir gerçeklik olabilir, ama bu zaten dünyanın başkayerlerinde süregidenbir gerçeklikti. BAŞKENT GUNLERİ Solmayan anılar... MÜŞERREF HEKİMOĞLU K Asıl nMMto: Slstomln krizl Dünya sisteminin bu kaotik bocalamalarının temelinde yatan siyasal mesele medeniyet ile barbarhk arasındaki karşıtlık değil. En azından herkesin kendi tarafını medeni, "ötekini" ise barbar olarak gördüğünü idrak etmeliyiz. Olup bitenlerin asıl altında yatan, dünya sistemimizin krizi ve alternatifbir dünya sisteminin nasıl kurulabileceği mücadelesıdir. Bu, Amerikalılarla Afganlar ya da Müslümanlarla karşılanndakiler arasında birçekişme değil, nasıl bir dünya inşa etmek istediğimize ilişkin farklı yaklaşımlar arasındaki bir mücadeledir. Söylenenlerin tersine 11 Eylül 2001, gezegenimizdeki çogu insan için yakında başlayacak,karanhkbirdönemboyunca sürecek uzun erimli bir mücadele içinde küçük bir vaka olarak kalacak gibi gözüküyor. ^ (Bu yazıyı, Bağımsız lletişim Ağı'ndan(BİA) aktardık. BlA'nın kaynağı, Jay's Leftist and Progressive Internet Resources, aç gündür karşı tepelerde, Pembe Köşk'ün bahçesinde dolaşıyorum. Küçük tepedeki Inönü heykeline bakıyorum. Min« Sunar'ın sözleri çınlıyor kulağımda, ünlü yontu sanatçımız asker değil sivil bir İnonü'yü öngörüyor, tüm devrimleri taşıyan bir devlet adamı, genç de değil yaşlı da, dahası yaş yok. Gıysısi de dört mevsimlik, soğuğa da, sıcağa da, rüzgâra da dayanıyor. Geçmişten geleceğe orada dikiliyor Inönü. Yıllar geçiyor konumu değişmiyor hiç. Dünyadan aynlışının 27. yılında düzenlenen törenler büvük ilgi gördü halkından. Geniş katılıma şaşıranlar, Inönü'ye dönüş diye niteleyenler var. Ama toplumun doğal tepkisi bu. Geldiğimiz ortamda kimi, niçin özlediğini kanrthyor insanlar. Güç koşullarda ülkenin saplandığı çıkmazlarda kımleri görevde görmek ıstediğını açık seçık belirtiyor Mutluyum, yakından tanıdım Inönü'yü, ilginç anılanm var, dahası gazetecilik dışında pempe dostlardan biriyim ben, belirtmek gerekir bu dostluğun belli koşullan, duyaıiığı var. özenle korumak, güveni yitirmemek gerekiyor, gerekeni de yaptım sanınm. 27. yılda düzenlenen anma törenleri de ilginç çağnşımlara yol açtı belleğimde. ismail Rüçtu Aksal'ı düşündüm. CHP'nin Genel Sekreteri tanıdığım zaman. ödünsüz yaşamı sergileyen güzel bir insan. uzü sözü bir, sade bir kişi. Ortanın solunu o getiriyor parti gündemine. Başta Doğan Avcıoğlu, kimi sol aydınlar onun önensıyle gınyor Kurucu Meclis'e. Ismet Paşa ile yakın dostluğu var. 27 Mayıs Devriminden sonra adada baş başa bir tatil yapıyorlar. Birbııierini daha yakından tanıyoriar. Inönü güvenle bakıyor Aksal'a. O da rahatça konuşuyor, düşüncesini, eleştirisini, önerisini açık seçik söylüyor Paşaya. Tunalı Hilmi'deki evin terasında konuşurken Ismet Paşa'nın bir özelliğini anlattı sayın Aksal. CHP lideri, Aksal'ın partiyle ilgili eleştirilerini ilgiyle dinliyor ama çok hoşlanmıyor. Yanlışı değil doğruyu söyle, diye sözünü kesiyor. Olan olmuş, şimdi ne yapmak gerekiyor onu söyle. Savaşlar yönetmiş bir kişi Inönü. Bir cephe çökünce yenisini kuruyor, polıtikada da aynı şeyi öngörüyor, yitik olayın seçeneğini de üretmek istiyor, yenilgiyı üstlenmiyor. CHP'de yol aynmına giden dönemi anımsıyorum sonra. Ecevit'in Genel Başkanlığa yürüdüğü günler. Büyük kurultaydan bir gün önce, Pembe Köşk'te çaydayım, hanımefendi, Jale Aksal ve Özden Toker ile biıiikteyiz. Biraz sonra Ismet Paşa da katılıyor bize. Bana sorular soruyor. Ben de açıkça yanrtlıyorum. Ya Bülent, ya ben demenız demokratik kışiliğinizle bağdaştırılmıyor. Bakalım göreceğiz, diye çayını yudumladı. Sonra neler oldu, hâlâ da oluyor! Ismet Inönü gerçeği de giderek yerleşiyor belleklere. Arada bir anımsanm bu sozleri. 27. yılın boşluğunda sözleri da kişiliği de giderek boyutlanıyor. Seçeneksizliğe yaslanan bakanlara, başbakanlara uyan gibi. Ancak duyarsızlık sürüyor, başansızlıklar için övgüler yağıyor neredeyse! Kara tablolan silemiyor, üstetik aydınlıktan söz ediyor bakanlar, başbakanlaıi Ben de onlan bir yana bırakıyor, pembe anılara dönüyorum yeniden. M«vhlbe Inönu ile yaşadığımız güzel günlere. Eşim Kuvvet Balıkdamı'na gider, yabanördeği avlardı kimi haftalar. Bir gün çok rastgelmiş, arabanın bagajı ördekle dolmuşl Ben de dersime iyi çalıştım, bir av sofrası düzenledim Yeşilyurt'taki evimizde. Yakın dostlanmı çağırdım, Mevhibe Inönü de onur konuğu oldu bu yemeğe. Her zamanki gibi şık ve zarif. Içten ve sade. ördekleri çok severdi, tatlıya da özel bir ilgi duydu. İlk kez yiyormuş meğer. Nasıl yaptığımı sordu, anlattım, anneciğimin ünlü irmik helvası bu. Yapvnı çok kolay, tadı çok güzel. Başkent gündeminde masallaşan kişüerden Mevhibe Inönü... Hanımefendi ilgiyle dinledi beni. Bir süre sonra da helvayı yaptığını, Paşanın da çok sevdiğini söyledi bana. Pembe Köşk sofrasında yer alan irmik helvasının öğretmeni benim böylece! Yine bir çay sofrasında Çiğdem Koç'un oğullan için hazıriadığı sünnet yatağını anlattım hanımefendiye. Renk renk oyalarla çiçek bahçesi türü bir yatak. Boğazdaki yalıya çok yakışan bir tablo. Dışarda mavi deniz, içerde güzel ellerde iğne ile yeşeren bahar. Hanımefendi ilgiyle dinledi beni. Sorular sordu, gülümsedi. Bir süre sonra da çaya çağırdı. Şaşırdım kaldım, sandığındaki oyalan çıkarmış, renkli bir bahçe üretmiş çay sofrasında. O günler de çok gerilerde şimdi. Soluk günlerimde renk veriyor bana. Bu kez de cankurtaran simidi gibi sarıldım oyalara. Sevgiden yana yoksun bir dönemdeyiz. Yazmak da güç bir olay, ama aşmak gerekiyor. 7 Ocak 2001 'de yayımlanıyor bu yazım. Acıyla gülumseyerek okuyorum. Yorumu okurlanma bırakıyorum. ^ Yan harap Afganistan onlara pek zahmete değmez gibi görunüyor.