Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5AĞUSTOS2001.SAY1802 askıyaaldılar; iki kolu bağlayarak havaya kaldırdılar. Havaya kaldırdıkları zaman, soğuk su tuttuğu zaman bez getirip vücudumutemizliyordu. Ondan sonra, affedersiniz,aletiminucundantelbağladılar,bir de ayak baş parmağima tel bağladılar, cereyan verdiler. Ben bayıldığım zaman, gözümü açıyordum, bakıyordum; yani, her gün öyle yapıyorlardı. (Erzurum Raporu) Hükümlü 5llk önce ayaklarımageçirdiler, kocaman bir lastik, sert tekerbayağı. Ayaklarımageçirdiler, ondan sonra kafama bastırarak, ellerimle beraber kafama geçirdiler. O, o yana atıyor, o, o yana atıyor. (Erzincan Raporu) Hükümlü 37 Ayaklarımızı yere basamıyorduk;ama,polislerbizimlepazarlık ediyordu "bir şey söylediğin zaman tekrar sizi götürürüm". Beşi birden bizimle içeriyegirdi,ayrıodayasokmadılarbizi.Doktorçağırdığı zaman kendileri deoradaydı. (Elazığ Raporu) Tutuklu 110Onu hatırlayamam, yani san mı falan. Ama, uzun boylubir insan da vardı onunla beraber. Bir de esmer başka bir polis vardı. Beni çırılçıplak... Ne kadar ettilerse ben soyunmadım, zorla böy le giysilerimı tutup üzerimden çekerek çıkardılar, çırılçıplak soydular ve göğüs uçlamna çakmağı yakıp veriyordu, vücudumun değişikbölümlerine falan. (tstanbul Raporu) Hükümlü 68Kollarımdan da astılar... Copladövdüler... Susıkıpelektrik verdiler... Fenalıkgeçirdimefendim... Busefer de ayaklarımdan asıp, yere bıraktılar... (Şanlıurfa Raporu) Pişkinsüt veTBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun çalışmalanna kamuoyunun dikkatini çeken işkenceyi saptamaları ve işkencealetleriniMeclis'etaşımalarıydı. Pişkinsüt, lstanbulKüçükköy Karakolu'nadüzenlediğibaskınziyaretteişkencealetlerini, falaka ve filistin askısını buldu. Bunun önemi, iddialara, raporlararağmen Türkiye'de olduğu kabul edilmeyen, idare mekanizmasındaki en sağduyuluların bile "münferit" diye geçiştirdiği işkenceyi, inkâra izin vermeyecek şekildebelgelemekti. Çünkü, işkencenin varlığını kabul etmek, engellenmesi yolunda ilk adımı atmakolacaktı. Pişkinsüt'ünbuçabası, iktidarın devamını işkencede bulanlann, insan haklan kavramını da, demokrasi kadar "tali" görenlerin tepkisini çekti. Istanbul ValisiErolÇakır"Birileribirsopabulmuş, fazla büyütecek bir şey yok" dedi. Pişkinsüt isebirröportajdakendisineyöneltilen "Bu işkence aletini TBMM'ye getirdikten sonra ne beklediniz ve ne buldunuz" sorusunu şöy le yanıtladı: "Üst düzeyin çıkıp 'Böyle bir şeyin insan haklan açısından da yasalarda yeri yoktur' diyerek gereğini yapmak için bizden net bilgi almasını beklerdim. Bu konuda denetim yapanlar, genelgeyi yayınlayanlar veya yürütmenin en başında olanlar sorunu sahiplenmelidir.' Yeterli denetimde eksiğiz, bazı uygulamalarda aksaklıklarımız var, sorunun nereden kaynaklandığını bulup çözmeye çalışmalıyız. Suç alttakilerde değil, en üste kadar uzananlardadır', bunu dememiz lazım." Onlarca y ıldır gizlenen, gizlenemeyenleri ise çeşitli kavramlarla meşrulaştırma çabalarını eyleme ve söze dökerek ifşa eden Pişkinsüt, bütün şimşekleri üzerine çekti. Buonun için ilk değildi. 1990'lı y ıllann başında da başhekimi ol oyundan izlerin geçiştirildiğini, eksikliklerolduğunugizlemedi.Güneydoğu'daki insan haklan ihlallerine dair izlenimlerine dair açıklamalannda da duruydu: "Birbirimizegüvenmeyi,sorunlarıbirlikte çözmeyi öğrenmek zonındayız. Terörün faturasını bölge halkı da, bütün Türkiye de ağır ödedi. Yakınları, yardım ve yataklık yüzünden cezaevinde olan insanlar, 'demokratik bir ortam olsa ve kendimizi ifade etseydik, böyle olmazdı' diyorlar. Yani demokrasi denen şeyin farkmdalar ve buçokönemli..." Gerçekleri kamuoyundan gizlemedi, aksine belgelerle, raporlarla son yirmi yıl ıçinde binlerce kişinin yaşamını yitirmesine, yaralanmasına, kaybolmasına, toplumsal adaleti daha da zorlayan ekonomik çöküşe yol açan siyasal tercihlere dikkat çekti. "Eğerbirhukukdevletiyseniz" dedi, "Vatandaş için var olan bir devlet anlayışındaysanız, insan hakları ihlallerinin de her bir koşulda incelenmesi, değerlendirilmesi ve doğrunun bulunması gerekir. Eğer adil bir sistem kurmuşsanız, amacınız insanları hırpalamak, intikam almak değil, ınsanları hem birbirlerine, hem kendilerine, hem de topluma kazandırmak olmalı". Slyasi llnçin ayak Izlerl... 29 Şubat 2000. Küçükköy Polis Karakolu 'nda Filistin askısı ve bantları inceleniyor... duğu Aydın Devlet Hastanesi'ni teknik donanımdan,hastasağlıkpersoneliilışkisine kadar düzenlemiş ve yılın bürokratı seçilmiştı. Birdenbire görevden alındı ve SağlıkMeslekLisesiMüdürlüğü'neatandı. Neden kısa sürede ortayaçıktı. Başhekim yardımcısı ve özel bir "Bilgisayarlı Teşhis ve Tomografi Merkezi"nin sahibi Aydın Belediye Başkanı'nın yakınıydı ve Pişkinsüt'tenboşalangörevegetirilmişti. Dönemin Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna duruma el koyarak Pişkinsüt'ü Tedavi HizmetleriGenelMüdürYardımcılığı'na atadı. Tartışmalarsürerken Pişkinsüt'üzehirleme girişiminde bulunuldu, bununla yetinilmeyıpimzasızmektuplarla(fotokopilerin kenanndaki işaretlerden mektuplarınmerkezisaptanabilmişti: Aydın Sağlık Müdürlüğü) dönemin Valisi Recep Yazıcıoğluilearasındailişki olduğu dedikodusu yayılmayaçalışıldı. Aydınlılarise Pişkinsüt'ün Devlet Hastanesibaşhekimliğinde kalması için çaba harcamış, hatta korsan miting düzenlemişlerdi. lstanbul'da, 1952'de doğan Pişkinsüt, 1976'da HacettepeÜniversitesiTıp Fakültesi'ni bıtırdı, 1980'de iç hastalıkları uzmanı oldu. Politıkaya 1994yerel seçimlerıy le atıldı. CHP'den Aydın Belediye Başkanı aday lığına soyundu ama, kazanan bin oy farkla AN AP adayı oldu. Politikada kalması konusundaki ısrarlar üzerine, "Eğer politikacıolacaksam, iktisatokumalıyım" dedi. Menderes Üniversitesi Iktisat Fakültesi'ni kazandığında üç çocuk annesi bir doktordu, altı ay sonra yapılan genel seçimlerde bu kez DSP'den aday oldu, artık TBMM'deydi. önce Susurluk, sonra da İnsan Hakları Komisyonu'nda yer alan Pişkinsüt, Ulucanlar Cezaevi'nde on tutuklu ve hükümlünün ölümüyle sonuçlanan "operasyon"a dair tavrında da netti. "Yüzleri tanınmayacak ölçüde yanmış, asit yanığına benziyor" derken, kamu Bunca çabanın sonucu, partisince tnsan Haklan Komisyonu başkanlığı görevindenalınması,yerineMHP'libirmılletvekilinin atanması oldu. Partisinin kendısine yöneliktavn kongredeayyukaçıktı. Genel başkanlığa aday olan Pişkinsüt ve oğlu, kongre salonunda saldırıya uğradı. Pişkinsüt'ü politikadan uzak tutmaya yönelik bu davranışlara bir ekleme de Ankara Cumhuriyet Savcılığı'ndan geldi. Savcı, işkence ile ilgili yaptığı ve kitaplaştırdığı raporlarda tutuklu ve hükümlüleri birerrakamlatanımlayıpkonuşturan Pişkinsüt 'ten isimleri istedi. Pişkinsüt ise çalışma başında tutuklu ve hükümlülerin kendilerini ve yaşadıklarını rahatlıkla anlatabilmelerininyolunuaçmakiçinverdiği söze sadık kalarak "hay ır" dedi. Bugün decezaevindenalaraksorguyagötürülme iddialannın sürmesine, işkence gördüğünü açıklayanların tehdit edilmesine, onca suç duyurusuna ve açılan davaya rağmen işkence yaptığı için cezalandırılan kimsenin olmamasına rağmen Pişkinsüt'e yönelik suçlamalaryoğunlaştırıldı. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, "Savcılara yardımcı olmadı. Sözünü ettiği tutuklu ve hükümlülerin kiml iğinin saklı tutulacağı yolundaki taahhütünün hiçbir hukukı geçerliliğiyok"derkenbirbaşkaaçıklamasında "Bize kişi isimleri lazım, aletlere ceza veremeyiz" sözleriyle kamuoyunu şaşırttı. Pişkinsüt'ü "örgüt üyesi olmakla", "şov yapmakla"suçladı. Pişkinsüt ise kendisine yönelik eleştirilere şu yanıtlan verdi: "Türkiye insan haklarına dayalı hukuk devleti olma yolunda toplumsal bir talep olarak istekte bulunuyor. Bunun önünde durmak mümkün degil. Ben bu konuyu tamamen kişiselleştirerek, parlamento çalışmalarınıvekararlannıbenimkendiçalışmalanmmış gibi göstererek siyasi bir linç yapılmak istendiği izlenimini alıyorum. Ama bütün her şey toplumun gözü önünde oluyor. Dolayısıyla hepsinin sonucuna halkımız karar verecek."^ beratguncikan@turk.net Pişkinsüt, İnsan Haklan Komisyonu Başkanlığı döneminde Elazığ Cezaevi'nde...