11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3HAZİRAN2001.SAY1793 şaya yol açabil ir ya da aynı şeyleri yapmak adına tek bir hcdef için monotonluğa dönüşebilir. Ama bu farklar doğru noktada ve olumlu hislerle birleşıp uyumlu birbiçimdc değcrlendirildiğindc, hcm bütünlük hem de zengin bir anlatım ortay a çıkar. Her bir notamnbirbiriyle ilişkisini en güzel şekilde kurguladığımızda, sonuç öncc bizi sonra da dinleyiciyi mutlu cder. Kendi enstrümanlarında yeterli olan müzisyenlerin arasında kimse kimscden üstün değildir ve bu olgu, beraberinde saygıyı getirir. Uyumluluğa bir adım daha yaklaşmak, bütündeki heyecana erişmede güçlü bir istek oluşturur. Şimdiye kadar Türkiye'de nerelerde konserler verdiniz? Ankara, tstanbul, lzmir gibi büyük kentlerin dışında bir yerlere gittiniz ıtıi? Örneğin, Doğu ve Güneydoğu'ya gittinizse, fıkradaki gibi bu konserleri"zulüm"olarakmınitelendiriyorlar? S. Subaşı: Her yerde verdik diyebiliriz. Festivallerden davetler geliyor. Eskişehir'den gelmişti. Bunun dışında birçok şehirde konser verdik. Konya, Diyarbakır, Kırklareli, Lüleburgaz gibi... Ama Ankara, tzmirve Istanbul festivallerinden davetalmadık. O festivallere yurtdışından davet edilen kuartetlerin bizden iyi oldugunu söyleyemem. D. Erten: "Zulüm" ne demek? Tam tersine, oralarda verdiğimiz konserler unutulmazdı. Çok ilgi vardı. Verdiğiniz elektriği hemen alıyorlar ve inanın oralarda konser vermeyi tercih ederim. Nerede olduğunuzu unutup, kendinizi yaptığınız işe verdiğinizde,budoğallıklakarşıyadayansıyorve aynı biçimde algılanıyor. Biray kadarönceydi.OdaOrkestrası'ylaDiyarbakır'daydık. Çok hoş bir konserdi ve bittiğinde, herkes geüptebriketti.özellikleSeda'yı.Onane kadar içten oldugunu söyleyip tcşekkür ettiler. S. Subaşı: Unutamayacağım bir konser de Konya'dakiydi. Insanlar ayaktaydılar. Imzaaldılar. Helebirisi vardı ki... özürlüydü. Mozart çalmıştık. Birınci kemandan ikinci kemana geçilen bir pasaj vardır, onu çok beğenmiş. "Ne kadar güzel geçtiniz. Sanki tek keman gibiydi" demişti. tnanamamıştım. Anadolu'daki konserler müthış keyifvcriciydı.Çokdikkatlcdinliyorlardı. Oralarda yaptığınız sanatta, o tatmin denilen noktaya ulaş. lyorsunuz. Düşünemcyece 13 üniversitelerde konscrvatuarüstü bölümler kurulabılir.Çünkü eğitim sistemi yeniliklere ve dışa kapal ı. Dünyada olup bıtenler izlenmiyor. Elli sene öncc durum neyse, hâlâ öyle. Yetcncklerkenaraatılmış.başarılı insanlar ıstifa ediyor, daha doğrusu, istifa zorundabırakılıyor. D. Erten: Dışa kapalılar diyoruz ya, gerçekten öyle. Başka ülkelerde yapılanlan, düzenlenen festivalleri, izlenen yolları bilmiyoruz. Mesela, ülkemizdeenternasyonal bir yanşma yapılabilir. Başka ülkelerdeki butüryanşmalaragidiyorsunuz: ltalya'daysa, Italyanlar birinci ve ikinciliği; Fransa'daysa, Fransızlarbirincilığiveikinciliği alıyorlar. Rusya'yagidiyorsunuz aynı. Türkiye neden bu tür yanşmalar düzenlemcsin? Ille de birinci olmak değil ama böyle genç yeteneklere imkân verilirse seslerini dünyaya duyurma şansı kazanırlar. Bu tür olanakİar sağlanamayınca, insanlar ancak kışisel çabalanyla bir yerlere gelebiliyorlar ki bu da çok zor. Şans ve tesadüflcrc m i gü venmelileryoksa? Türkiye'de sizin gibi çalışan başka gruplar var mı'.'Bi/.deve dünyada bu tür grupların çalışmaları nasıl yUrüyor? Seda Subaşı: Ankara 'dabirtane var, bildiğim kadany la bir de Anatolia Kuartet. Ayrıca geçici oluşumlar var ama dört kişinin bir araya gelmesiyle Kuartet oluşmaz. Kuartet hem teknikte hem beraberlikte farklı özellikleri olan bir birlikteliktir. Uzunyıllar boyunca verilmiş bir emeğin sonucudur. Mesela, Tokyo Grubu... Gruptan birisi ölse, yenne başkası gelebilir, o ekole dahil olur ve isim devam eder. 1999'da Amerika'da bir sempozyuma katıldık. Orada bu konudaki bilgivegörüşlerimizpekişti.Kuartetlerarası transferlere tanık olduk. Demin de söylediğim gibi artık gençler arasında bizim gibi çalışmaya başlayanlar var. Onlan teşvik ediyoruz ama konserler az ve ülkemizde hcnüz menajer sistemi de yerleşmcdi. Yeni çalışmalarınız üzerine neler söyleyeceksiniz? Bir de en sevdiğiniz, çalmaktan zevk aldığınız bestecileri sorsam... S. Subaşı/ D. Erten: Her bestecınin çok sevdiğimizbesteleri var. AmagalibaRuslar'abirsempatimiz var, Şostakovıç mesela. Çaykovski vcBrahms'ıdaseviyoruz. D. Erten: Son zamanlarda besteci arkadaşlarımızdan yazılmasını istedığımiz*' Seda Subaşı Aykon... Dolunay Erten... Deniz Yücel... Şafak Erişkin Sökmen... özelliklc bu sene arttı bu istemler. Onlarla çalışıyoruz. Geçen yıl, diyelim ki oda müziğini seçmiş bir grup, bu çalışmalarımız sonunda, bu sene festival seçmclenni kazandı. Konservatuvarlar bu anlamda çok kısırlar. Dışarıdanyanlışinsanlargetiriyorlar. Hem iyi seçim yapılmıyor hem de buradaki sanatçılardannedenseyararlanılmıyor. Oysaycni yetışmiş elemanlar var, pckâlâ onlardan yararlanılabilir. Bilemiyorum, belki özel ğinizbiriletişimkuruyorsunuz. Yani "Zulüm gördük." demiyorlar. Klasik Batı müziği alanındaki eğitim sistemi ve olanakları konusunda neler söylenebilir? Değişikadlarla konservatu varlar var bildiğimiz kadarıyla. Bunlar arzulanan düzeydeler mi? S. Subaşı: Çok kısırdiyebilirim.Konservatuarlarda mesela, kuartet yapmak ısteyenler bıze başvuruyorlar. Son zamanlarda, I999'da, Chatagua Konser Salonu'nun bahçesinde... tstanbul Kuartet ilk konserini 1994'te verdL.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle