Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 HAZİRAN 2001. SAYI 794 çok iyi bir okul. Sahney i, iıısanlarla diyalog kurmayı, kendime güvenmeyi orada öğrendim. Üç sene boyunca çalıştım. Kcndi yaptığım bcstcler ve başka sanatçılann parçalanndan oluşan bir repertuvar oluşturdum. Böylece Tiirk müziğini hem orada çalışan muzisyenlere, hem de izley icilere tanı tmaya başladım. İ Mailletz yalnız profesyonel hayatınız için değil ö/.el hayatınızda da bir dönüm noktası olmuş. sizin için? Gerçekten de öy le oldu. Eşim Luis ErnestoGomez'le3Mailletz'detanıştım.LuisParis'te doğmuş ama aslen Kolombiyalı. Kendisi 3 Mailletz'nin artistik direktörü idi. Aynca müzisycn olarak çalışıyordu. Luis, bana çok büyük bir enerji verdi. Nasılbirenerji? Bir şeyler yapma,rüyalanmı gerçekleştirmekonusundabir enerji verdi. Yalnızcabenim rüyalanmı değil tabii ki. Birlikte ortak rüyalanmızı gerçekleştirmcye karar verdik. önce birlikte grubumuzuoluşturduk. Sonra 3 sene boyunca gecegündüzçalıştık. Herşeyi birlikte ürettik. Ben sözlerini yazdım, o bestelerini yaptı. Ya daben besteledim, o söz yazdı. BendeTürkçe'yeçevirdim. Sonunda bir albüm yarattık. Bu albüm aramızdaki sevgidendoğdudiyebilirim. Bu albümünüzden biraz bahsedebilir misiniz? Ne tür müzik yaptınız ve neyi amaçladınız? Bana göre müzikte bir sınır yok. Her şeyi deneyebilirsiniz. Ben de kendimi sınırlandırmıyorum. Herşeye acığım. Çocukluğumda öğrendiğim geleneksel ya da popülerparçaları modernize ederek sunuyorum. örneğin konserlerimde giriş parçası olarak "Ayva çiçek açtı"yı söylüyorum. Bu geleneksel bir eser, ama ben onu kendi tarzımagöre değiştirerek okuyorum. Modern bir tarzda, ama hiçbirzaman köklcrimi unutmadan. Albümümüzdc ycr alan on üç şarkının dokuzu, kendi bestemiz. Parçaların çoğu Türkçe. Ama ayrıca Arapça, lspanyolca, Fransızca ve Ingilizce sözlü olanlar da var. Bütün bu dilleri hem ritm olarak hem de dil olarak karıştırmayıamaçladık. Yalnızcabirşeyiniçine kendimizi hapsetmemck, sınırsız olmak, müzikte bir çcşitevrenselliğiyakalamakistcdik kısacası. Parçaları oluştururken modern bir tarzyaratmayaçalıştık.Cazda var, tekno da var, rock da var, yani bütün ritimler var. Bir çeşit füzyon diyebilirim. Sadece caz ya da rock müziği yaparak, yalnızca o tür müzik seven dar bir kitleye seslenmek deği 1. Genç, yaşlı, çocuk, Türk, Fransız ya da Ingiliz, yani herkesin dınlemcsini amaçladık. Bu CD'yi müzik mağazalannda sadece Türkçe müzik reyonuna koymuyorlar. Hem oryantal reyonunda, hem Fransızca müzik reyonunda bulabiliyorsunuz. Amacımız herkese ulaşmayı başarabilmekti. Bizim için, önemli olan,buydu. Bunudabaşardığımızı sanıyorum. Grubunuzun değişik ülkelerden gelen müzisyenlerden oluşmasının da bunda rolüvarsanırım. Evet, bence de. Grubumda Brdzilyalı, Kolombiyalı, Fransız, Afrikalı müzisycnler var. Bir kısmı Fransa'da doğmuş ya da yaşamlarını uzun süredir burada sürdürüyor. Değişik ülkelerden gelen müzısycnlcrle çalışmak, bana ayn bir zenginlik taşıyor. Ben bu kanşımı scviyorum. örneğin Brezilyalı birgitaristin,"Aynlık"adlı Azeri şarkısını söylerken bana eşlik etmesi çok güzel. O sırada önündcki notaların dışına çıkıp Brezilya müziğini de katıyor yorumuna. Fransız da öyle yapıyor, albümümüzde bize flütüyle eşlik eden Ermeni müzisyen de öyle. Daha önccden, Faslı bir gitarist vardı grupta. O da kcndi ritimlerıni dc karıştırıyordu. Zenginlik dediğimbuişte..herkesbirşeylergctiriyor. Sahnede Türk kimliğinizle, Türkçe sözlü şarkılar söylüyorsunuz. Bugüne kadar, bu konuda olumsuz bir tepki ile karşılaştınız mı? Tabiiki,karşıIaştım.3Mailletz'deçahşırkenbirgece birgrup gelmişti. Biraz sarhoşrular sanırıry. Sahne sırası bana geldiğinde, arkadaşım beni Türk sanatçı olarak tanıttı. Bunun üzerinc bu gruptan biri kalkıp " Yine mi Türklcr. Midnight Express" falan gibi bir şeyler söylemeye başladı. Çok sinirlendim böyle önyargılı davranmasına özellikle. Adamın yanına gittim ve "Türkiye üzerine yalnızca bunu mubiliyorsunuz? Çok yazık." dedim. "Çünkü Türkiye bundan ibaret değil." Sonra da söyleyeceğim şarkıyı kendisineithafettiğimi söyledim. 'Birihtimal daha var' adlı şarkıyı okurken, yemin ederim adam birden ağlamaya başladı. Bu kadar üzüleceğini sanmıyordum. Adam daha sonra, benden özür diledi. Bütün akşam da, beni dinledi. Birisi konuştuğunda onları susturmayaçalıştı. Anlatmak istediğim bazı insanlar önyargılı oluyor ve öyle davranıyor. Tanımadan, bilmeden. Benisebuönyargılankırmak istiyorum. Türkiye dendiği zaman güzel şeyler düşünmelerini istiyorum. Nereli olduğumu öğrendikleri zaman, bana hemen yok Kürtlerlc, Ermenilerle, Yunanlılarla olan problemlerden söz ediyorlar. Ben de onlara "Problem insanlar arasında değil politikacılar arasında." diyorum. "Benim hiç kimseyle problemim yok. Kürt, Ermeni, Yunanbirçok arkadaşım var. Hepsi ile de çok iyi anlaşıyorum." Ben 3 Mailletz'deçalışırkenErmenice, Yunanca, Kürtçe şarkılar dasöylüyordum. Yani müzikle insanlardaki bu önyargıyı değiştirmekmümkünolabilir bence. Politika yaparak değil müzik aracılığıyla, müziğin birleştirici yönünü kullanarak. Sözlerini kendi yazdığım bir parça var. Ismi "Rüya" herkesin gerçekleştirmek istediği birçocuklukrüyası vardır, ondan bahsediyorbu şarkı. Konserlerimi işte bu parça ile bitiriyorum. Herkesin el ele tutuşup dans etmesini istiyorum o anda. Birlikte olsun, birleşsinler. Benim de rüyam bu. Yincalbümünüzedönclinıdilerseniz. Bu albüm kendi üretiminiz. Dağıtımını da kendiniz yapıyorsunuz. Peki müzik çevrelerinden olumlu bir tepki aldınızmı? Gülseren: Albümümüzü bu yılın başmda piyasaya sürdük. Birkaç ay sonra yani mart ayında Fransa'nın en büyük müzik marketlerindcn biri olan Fnac tarafından "En İyi On Albüm" arasına seçildi. Fnac bu seçmeleri genç ve umutveren müzisyenleri tcşvik amacıyla düzenleniyor. Seçilenler arasında bizden başka yabancı birgrup yok. Diğerdokuz albüm hep Fransız muzisyenlere ait. Seçilen aibümlerin de tanıtımı, promosyonu hep Fnac tarafından yapılıyor. Aynca kendi mağazalannda da tanıtım konserleri düzenliyor. Fransa'da cllidcn fazla Fnac mağazası var. Buralarda bizim ÇD'miz satışa sunuldu. Ayrıca bugüne kadar Paris ve çevresinde yer alan Fnac 'larda beş konser yaptık. 21 Haziran'daki müzik bayramında da Champs Elysee'deki Fnac'da bir konser vereceğiz. Bu bizim için çok önemli. Çünkü burası çok önemli bir mağaza, bir vitrin.Sony, Univetr sal gibi dünyanın en büyük müzik firmaları ^ da katılacak. Bizim için çok önemli bir fırsat olabilir. Bir Türk müzisyen olarak orada bir konser verebilmek çok muhteşem. Konserlere gelenlerin tepkileri nasıl oluyor? Bu mağazalardaki konserlere çok değişik çevrelerden insanlar geliyor. Birçoğu, mağazaya bir kaset ya da CD almaya gelip, tesadüfen bizim konserimizi de izlemiş oluyor. Ama çoğu çıkarken bizim CD'mizi de alıp gidiyor. Bu da çok önemli. Hatta bizi daha önce izlemiş olan bazı kişiler, daha sonra diğerlerine de geliyor. O zaman iyi bir şeyler yaptığımızı düşünüyorum. Yavaş yavaş kendi izleyici kitlcmizi oluşturuyoruz. Arkamızda çok büyük bir müzik evi,reklam,tanıtım kampanyası yok ama bu konscrlerle giderektanınıyoruz. Bütün bu çalışmalar arasında bir filmdederolaldınız. Tiyatroya büyük bir ilgim vardı. Hatta birkaç oyunda da rol almıştım eskiden. Hollanda'da turnedeyken orada beni seyretmiş olan bir film yönetmeni bana fılminde oynamamı çok güçlü bir prodüksiyon vardı. Başarıya ulaşmamalan mucize olurdu. Sonradan başkalarını da lanse etmek istediler. Ama bana göre zamanlama iyi yapılmadı. Avrupalılar, Tarkan M Türkçe müziğe ilgi duymaya başa ladı . Hemen peşinden başkasını sunmak bana göre yanlıştı. insanlar hemen kıy aslamaya başladı. Tarkan'ın Avrupa'daki başarısının sizin meslek hayatınıza olumlu bir etkisi oldu mu? Evet ama şöyle bir etkisi oldu. Onun burada tanınmasından sonra müzik yapımcılan beni "Dişi Tarkan" olarak lanse etmek istediler. Ama ben reddettim. Birilerinin taklitçisi olarak tanınarak, biryere varmak istemedim. Fransızca bir deyim vardır "Kâğıt mendil olmak" diye. Bir kere kullanılıp atılmak daha doğrusu, altı ay tanınıp sonra unutulmak, istemiyorum. Bu albümümü hazırlamak, güzel bir şeyler ortaya çıkartabilmek için üç yıl uğraştım. Amacım bir anda yükselmekyeri Grubumda Brezilyalı, Kolombiyalı, Afrikalı, Fransız müzisyenler de var. teklifetti. HollandaTürkyapımı Ross veRana adlı bir film. Evden kaçan Türk ve Hollandalı iki kızm öyküsü. Bu rolü önce Sezen Aksu'yateklifetmişler.Okabuletmeyince bana öncrdiler. Ben de kabul cttim. Gülseren adında Türkiye'de tanınmış bir şarkıcıyı canlandırıyorum. Kendi bestelerimdenikı tanesinideseslendirdim. Film4 Nisan'daHollanda'dagösterimegirdi.Umanm Fransa'da ve Türkiye'de de izleme fırsatı buluruz. Tekrar müziğe dönelim. Bugüne kadar Avrupa'da Türkiye'den gelen sanatçılar seslerini duyurmaya çalıştı. Bu konuda en başarılı olan da Tarkan oldu. Onun bu başarısını nasıl değcrlendiriyorsunuz? Tarkan' ın başarılı olmasının birçok nedeni var. Bir kcre sesı güzel. Sahncyı doldurmayı çok iyi biliyor. Ayrıca, Avrupa'da kendisine ün getiren "Şımarık" parçası da çok güçlü, çok modern ve akılda kalıcı. Tarkan'ın tanıtımı da çok iyi yapıldı. Arkasında ne, yavaş veeminadımlarla ilerlemek. Birisinebenzctilcrck, birilerinin kopyası olarak değil. Yapacağım şcylerin bana ait olması çok önemli. Sahnedeyken, darbuka çalışımla,dansedişimle 'Gülseren' olarak kendi tarzımı yaratmak istiyorum. Dişi Tarkan olarak değil. Onun kcndine ait tarzını ve sesini beğeniyorum. Saygım var. Ama o Tarkan, ben deGülseren'im. Umarım amaçlannızı gerçekleştirirsiniz. Peki ya Türkiye? Gelecek projeleriniz içinde onu nereye koy uyorsunuz? Aslında, daha önceki yıllarda Türkiye 'de birkaç konser verdim. Ama değişik grupların solisti olarak. Yani şimdiki Gülseren olarak, kendi parçalanm ya da grubumla hiç konscrimolmadı. Türkiye 'de konser vermeyi çok istiyorum ama kendimi önce Fransa'da kanıtlamak, burada biryere varabilmek istiyorum. Burada tanınmam, Türkiye'dekilerin de hoşuna gidecek. Benle gurur duyacaklar. Benim için de önemli olan b u . ^