Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8NİSAN2001.SAYI785 Ibrahima'nm söyledikleri, hem kendi yaşadıklannı hem de arkadaşlannınkini dile getiriyor: "Sokaktaki insanlar Afrikalılarla yaşamayahazırdeğil henüz. Zenci olan herkese önyargıylabakılıyor. Yurda ilk geldiğinde, odanın kapısını açana kadar bu korkuyu yaşadım. Odaya girdiğimde şaşkın bakışlarla karşılaştım ama kısa sürede yakın arkadaşlıklar kurdum. Türkçe'yi öğrendikten sonra her şey çok daha kolay oldu." lbrahima, iki yıldır ailesinin yanına gitmemiş. Beklediği Türkiye'yi bulamaması, okul bittikten sonra onu ülkesine dönmekle Avrupa'da bir başka ülkcye gitmek arasında seçim yapmak zorunda bırakmış. Oğrenciler, yurdun hemen yanındaki kantinde yemek yerken hem de televizyon izleyebiliyor. Maçlar sırasında oluşan hararetli ortam ve arada bir yükselen "gooll" sesleri öncelcri garipgelmiş Bulgaristan'dan gelen Albert'e: "Birandakavgaçıktı sandım,herkes bağırmaya masaların üstüne çıkmaya başladı. Böyle bir coşkuyu daha önce hiç görmemiştim" diyor. Yurttaki ikinci yıh Albert'in. Zamanlabizebenzemeye başladığını ve Beşiktaş gol attığında yüksek sesle sevinmeyi bizden öğrendiğini söylüyor. Beşiktaş' ı tutmasının nedeni ise, ilk tanıştığı oda arkadaşının Beşiktaşlı olmasıymış. Yemekler konusunda en fazla sorun yaşayan ise Çin'den gelen Che Lee. Çin yemeklerinden sonra Türk yemeklerine alışmanın çok zor olduğunu söyleyen Lee, "Türkiye 'de ilk lokantaya gittiğimde çok şaştrmıştım. Yemeği seçtim ve beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra önceden hazırlanmış yemekler geldi önüme. Oysa Çin'de, lokantaya gidersiniz ve istediğiniz yemek için sipariş verirsiniz. Yemekler söylediğiniz andan itibaren hazırlanmaya başlar" diyor. Hatta Çin'deki arkadaşlanyla yaptığı ilk telefon görüşmesinde, önce Türk mutfağını ve yemeklerin hazırlanışını anlatmış. Türk yemeklerine alışsabile dünyanınengüzelmutfağınınÇin mutfağı olduğu konusunda kesin kararlı. Gözündeki şişliğin nedeninı sorduğumuz zaman başındah geçen kötü bir olayı anlatıyor: "Tam otobüse biniyordum ki birden şoförün dışan attığı sigara üstüme geldi. özür dilemesi gerektiğini söyledim. Ters cevap alınca ben de sesimi yükselttim ve sonra dayak yedim." Ona göre her yerde kötü insanlar olabilir. Yaşadığı bu kötü blay, onu Türkiye'den hiç soğutmamış. Türkiye'yi çok seviyor, bunu dâ lstanbul 'un Çin gibi kalabalık ve büyük olmasına bağlıyor. Lee'nin en büyük dileği, Türkiye'de iş bulup çahşmak. ve bu arada "Hiç kimse kalkmıyor. Ben ne zaman oturcam. Sıkıldım sırada beklcmekten" diye söylenenler... Kızlarla ilgili sorunlar, yalnızca chat odalannda yaşanmıyor. Tüm oğrenciler kızlarla iletişim kuramamaktan şikâyetçi. Moldovalı Andrey, üçüncü yıh olduğu halde Türkiye'de hiç kız arkadaşının olmadığını söylüyor: "Kızlarbize karşı çekingen davranıyorlar ve yabancı olduğumuz için uzak duruyorlar. Erkek öğrencilere göre daha duyarlılar." Yurtta kalan yabancı uyruklu öğrencilerin içinde Türk kız arkadaşlan olmasını isteyenler kadar, "Benim ülkemde zaten kız arkadaşım var" diyenler de var. Afganistan'dan gelen Parvis, yedi yıldır Türkiye'de yaşıyor. Burada yaşadıklan ona çok ilginç geliyor. "Türk arkadaşlanmın, insanlar hakkında konuşurken Ermeni, Kürt ve benzeri ayınmlar yapmalan bana çok garip geliyordu. Ama şimdi ben de bunlara alışmaya başladım. Birinden söz ederken o Kürt ya da Alevi dediğim oluyor ve kendime çok kızıyorum. Okulubitirdiğimde Türkiye'de kalmayı düşünüyordum. Müslüman birülke ve burada y aşamam daha kolay." Fakat üç gün önce başvurduğu işe alınmaması.Parvis'iTürkiye'densoğutmuş. Bunun nedenini, Afgan oluşuna bağlıyor. Artık okulunu bitirip ülkesine dönmek istiyor. Yabancı uyruklu oğrenciler, Türk halkının ilgilendiğikonulandaaralanndabelirlemişler. Hepsınin ağzından çıkan üç sözcük var: Futbol, arabesk ve siyaset. Azerbaycan'dan gelen Cavit, yalnızca bu üç konuyla ilgilenilmesine şaşirmış. Ülkelerindeki ekonomik durumun çok kötü olmasına karşın, insanlann hâlâ opera ya da baleye gitmek için çaba harcadıklannı belirtiyor. Futbol dışmr daki sporlara da ilgi duyduklannı söyleyen Cavit, gelmeden önce Türkiye ve Azerbaycan'ınkültürel olarakbirbirine benzediğini düşünüyormuş. "Yurda ilk geldiğimde, benimle operaya gitmek isteyen var mı? diye sordum. Cevap alamay ınca çok şaşırdım. En sevdiğim yazar Orhan Pamuk. Az para harcayıp kitap alıyorum. Kendi ülkemde eğitim her şeyden önce gelir. önce kültür sonra eğlence. Türkiye'de ise durum tam tersi" diyor. Türkmenistan'dan gelen Şanazar, kendi ülkcsinde üç yıl yurtta kalmış. Odaları iki ya da tek kışilikmiş ve hiç banyo sorunu yaşamamış. Türkiye'de de yurtlann daha iyi, temiz vc düzenli olacağını sanıyormuş. "Banyoyu, sabah ve akşam üçer saat kullanabiliyoruz, tabii sırada beklemekten sıkılmazsak" diyor. Yurttaki dördüncü yıh olmasına rağmen bazı şeylere alışamamış hâlâ: "Türkmenistan'da kaldığım yurtta odada telefon vardı ve yurtaki öğrencilerburadaki gibi anonslaçağnlmazdı. Dersçahşırken anons duymak beni rahatsız ediyordu. Çünkü rahat ders çalışamıyordum. Bu nedenle, ilk geldiğimde anons sesi duymaktan nefret ettim. Ama insan zamanla her şeye alışıyor ve bulunduğu ortamın keyfini çıkarmaya çalışıyor." Diğerülkelerde okuyan arkadaşlannın anlattıklarından etkilenerek, "keşke ben de gıtseydım" dedığı zamanlann çok olduğunu söylüyor. Güvenebileceği bir arkadaşının olmamasından y akınan Şanazar, okulunu bitirip bir an önce ülkesine gitmek istiyor. Türk oğrenciler de benzer sorunlardan şikâyetçi. Tanımadıklan insanlarla aynı odaları paylaşmak, garibine gidiyor çoğunun. Içlerinde "Keşke odamı değiştirseydim. Dil farklı, kültür farklı, yabancılarla kalmak gerçekten zortartışıyoruz" diye düşünüyor. Gökhan, yabancılarla kaldığı halde odasını değiştirmeyenlerden. tlk gün odaya girip de "merhaba" dediğinde, yabancı uyruklu oda arkadaşından cevap alamamış. Odasını değiştirmekle değiştirmemek kararsızlığı içinde kıvranırken, kalmaya karar vermiş: "Farklı ülkeden ve kültürden bir insanı tanımak albenili olabilirdi. Yurtta ikinci yılım ve iki yıldır aynı odadakalıyorum. Ufak tefek sorunlar yaşadık ama bunlar herkesle yaşanacak sorunlardı." Gökhan, yabancı öğrencilerden çok şey öğrendiğini söylüyor ve onlarla kaldığı için kendini şanslı görüyor. Mehmet de Gökhan gibi düşünmüş başta. Odasında yabancı uyruklu öğrencilerle kalmaktan rahatsız olmamış. Ama umduğundan farklı şeyler yaşadığı için şimdi pişmanlıkduyuyor. "Odamda yabancı uyruklu öğrenciler vardı ve bu ilginç gelmişti. Ama daha sonra, kendi dillerinde konuşmaya, ben yokmuş gibi davranmaya, uyurken gürültü yapmaya ve ders çalışırken beni rahatsız etmeye başladılar. Uyanlanm boşunay dı. Kendimı çok yalnız hissediyordum. Türkiye'de yaşadığımı oda dışına çıkınca anlıyordum." Ilerleyen günlerde tartışmalararttığı için odasını değiştirmek zorunda kalan Mehmet'e göre, yabancı uyruklu biriyle aynı odada yaşamak, aynı ortamı paylaşmak çok zor. Yabancıları tek kelimeyle "bencil" olarak dcğerlendiriyor. Evlerinden, arkadaşlanndan, sevgililerinden ayrı olmalart, onları yakınlaştıran en önemli neden. Dilleri, dinleri, küitürleri ve ırklan farklı da olsa, her şeye rağmen beraber yaşamaya alışmış onlar.. .^ DUleri, ırkları, küitürleri farklı da olsa... muş" diyenlere rastlıyoruz. Daha tanışmadan odasını değiştirenler ya da "Benim için sorun olmaz, ben rahatlıkla bir yabancıyla yaşanm" diyenler deyok değil. Bazılan ise, "Belki de yabancılarla aynı odada kalmayı denemeliydim. önyargıh yaklaştım. Türk öğrencılerle kaldım da ne oldu sanki, her gün Sporturnuvalan... Yurtta, öğrencilerin birbirleriyle tanışmasını ve yakınlaşmasını sağlamak amacıyla her yıl satranç ve masa tenisi turnuvalan düzenleniyor. Birbirini yurtiçinde hiç görmemiş, farklı bölgelerden ya da farklı ülkelerden gelmiş iki insan aynı masanın başında saatlerceyurtbirincisiolabilmekiçinmücadele ediyor. Aynca, her yıl kurulan futbol ve basketbol takımında, farklı yerlerden gelmiş insanların kurduğu ortak bir paylaşım var. Belki de onlann en büyük avantajı, futbol federasyonunun aldığı beş artı birkarannın onlan kapsamaması. Çünkü takım içinde bazen altı yabancı bir araya gelebiliyor. öğrencilerin tanışmalan için önemli fırsatlardan biri de yurttaki internet kafe.öğrencilerdenbiri "Bilgisayardabenimlemaç oynamak isteyen var mı?" diye bağırıyor. Birbirlerine chatte yeni tanıştıklan kızdan bahsedenlerden biri, "Bana bugün fotoğrafını gönderecek umanm güzeldir" derken, diğeri "Ne şanslısın! Ben hâlâ birini bulamadım" diyor. "Acaba bana bugün mail geldi mi?" diyerek bilgasayann başına oturanlar 3/21NISAN2001 M& dms Emek Sıneması Babylon Dutcınea Cafe Roxy Svvıtch Mılk Sanayi SİUsi GOETHEi INSTITUI I ' ISIANBUl 3/ Richard GaUlano Trio N«w Muıttta 4/ Der Rott Berelch (Jazz Triol 5/ Loui* ScUvit Trlo 67/ Hr. Thing & Keta 13U/ilhan Erfahln Solo 20/JamMUİon 1112/ Fr»d»rlc Gaüiano pr«»ent$ Orchtstn Haqulsard Inttrnational "Frikyiwa Llv«" 8/ R.BÖlükba»!, H. Yatay. S. Mad.n Trio 15/ Sinan Bökesoy "Environm«nts II" 1819/Arkın AUenlaka) Harcan D«d* 21 / Clocing Party / Swayzak Live Ninja Tune pr»s«nts COLDCUT Livc Support Rood Chakra (faaturing Matt BUckl duLclnea "Sanat Yapım" www.dulclnea org UfBP »kü'96.2 G(»)E