Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAFTANlNNOTLARlDüvauAsena dasena@turk.net Bu mu milliyetçilik? Tecavüz mesleklerie değil, insanlu ilgilidir.. S eviyor insan yaşadığı yerin taşını toprağını... Ben bayılıyorum mesela Tunceli'nin mora çalan dağlanna, elle çizilmiş gibi duran Ağrı Dağı'na, Şırnak'ın Hakkâri'nin sarp kayalanna, Urfa'nın Harranı'na, Diyarbakır'ın surlanna, Adıyaman evlerinin tavan işlemelerine, Antakya'daki enikli kapılara, el biçimli tokmaklara, Mardin'in dantele dönüşmüş taş evlerine, Siirt'in Tillosu'ndaki tbrahim Hakkı Türbesi'ne, Van'ıngölüne.. Gidiyorum, geziyorum, hem mutlu oluyor hem üzülüyorum, bu mu olmalı o insanlann kaderi... Eleştiriyorum var olan durumu kıyasıya... Çünkü ben tanecik trafik lambasına sahip olduğundan haberi bile yok.. Varsayalım ki haberi var, umurunda değil en vahim olanı. O yazmış dağlara taşlara, 'En büyük benim, ne mutlu bana'... O sefaletle, o cahillikle, o çağ dışı törelerle, o sokaklara sahnmış çocuklar, o 30 yaşında on çocuk doğurmuş, rahim hastalıklanndan ölen kadınlar, okula gönderilmeyip, satılan kızlar, çöplerden yemek toplayan insanlarla 'En büyük benim bak, ne mutlu bana' diye bağınp duruyor. Bir yandan da gözlerini börtletip, doğruları söyleyenlere 'vatan haini' diyor. Işte onJar yüzünden, hep bir adım ileri bir adım geri yürümüyor muyuz biz? Hangi ülkenin hapishanelerinde on binden fazla siyasi suçlu var? Yargısız infazlar, 'tak' diye öldürüvermeler hangi uygar ülkede? Işkence görüyor insanlar, neredesiniz? Gencecik öğrenciler pankart astı diye hapislerde çürüyor... İnsanlar gözaltlannda kayboluyor... Dört kanlı, 40 çocuklu adamlar ekranlarda sırıtıyor 'imkânım olsa daha da alınm' diye, siz de mi gülüyorsunuz? Evlilik sonrası edinilmiş mallan Ülkenin yoksul insanları ne durumda, kimin umurunda? (Fotoğraf: AYHAN EROLGİL) paylaşma yasasına doğduğum ülkeyi seviyorum. neden o kadar kükreyerek karşı çıktınız? Ne yapıyor peki ülke sevgisini kimseye bırakmayan Eşcinselleri bir 'yaratık'mış gibi görüp, neden gözü dönmüş fırsatçılar? Ülkesini, siyasetini, tarihini uğraştıruz ekranlarda günler boyunca? Şimdi de eleştiren, daha iyiye gitmek için çözüm üreten yazarlara, yönetmenlere taktınız; kendiniz buna insanlara 'vatan haini' diyor önce... Istiyor ki onlar hiç inanıyor musunuz gerçekten, benim polisim, askerim konuşmasınlar, bu bozuk düzen aynen sürsün. O da tecavüz etmez, benim doktorum çalmaz, avukatım gidiyor Urfa'nın Harranı'na, ama namus nedeniyle yalan söylemez derken... öldürülen kızlan bilmiyor bile... O da gidiyor Her ülkede her meslekteki insan her türlü şeyi Diyarbakır surlanna, varoşlardaki açlığı görmüyor yapabilir, bunu bilmiyor musunuz? Ülkesini gerçekten bile, o da gidiyor Antep'e ama ekmek kuyruğunda seven, sevdiği için eleştiren insanları karalamak, onları birbirini ezen çocuklara bakmıyor bile... Hakkâri yok etmeye çalışmak mı milliyetçilik'' Yoksa siz insanının daha geçen sene bir tek asfalt yola, bir herkesi salak mı samyorsunuz? ^ Zengın kocayı bırakabilmek... eşim Salkım Ayşe Arman'a söyle söylüyor; "Paris'tesin, en lüks restoranda oturuyorsun, şıkır şıkır markalar giymişsin ama mutsuzsun, içinden, şu gece bitsin diye dua ediyorsun. " Zengin bir işadamıyla evlilik hayatından bir an... Ve kim bilir kaç kadın bunu yaşayıp, mutluymuş gibi yapıyor? Boşanınca herkes sormuş ona ne yaptın diye... O da kendine sormuş, "Herkesin gıpta ile baktığı harika bir evlilik yaptın, bu evlilik sayesinde her şeyi yapabilirsin seni tutan ne? Sonunda kendimden utandım" diyor. Onu kutluyorum... Zengin bir erkekle evJi olmayı başan sanıp, giyinip kuşanıp, takıp takıştınp, çoğu zengin ama parasının dışında verebilecek hiçbir şeyleri olmayan, boş bakışlı, cahil, kaba, şefkatsiz, sevgisiz, çapkın, kendini bir şey sanan erkeklerle birlikteliğini sürdüren o kadar çok mutsuz ve bu yüzden de zavallı kadın var ki. . Bazen de bir koca buluyorlar, işlerini bile bırakıyorlar, sonra o korkunç adamların hırtlıklanna dayanamayıp, yine süklüm püklüm geri dönüp sil baştan yapıyorlar... Belki Salkım'ın kocası hoş bir insandı, ama Yeşim'in sevgisi bitti ve ayrıldı... Ne kadar saygın bir davranış... Örnek olmalı zengin erkeği tavlamayı başan sayan kadınlara... ^ Y Antep'in güzel yüzleri E vet Gaziantep çok gelişmiş, ama yeni tarafları o zevksiz yapılanmadan nasibini alıp çirkinleşmiş... Floransa ile Antep'e bir gün arayla gittiğimden fotoğraflar iç içeydi ve Antep'in eski mahallesini görenler Floransa sandı... Bey Mahallesi, daracık sokaklan, eski Ermeni zenginlerinin konaklan ile muhteşem bir yer. lyi niyetli kişiler tarafından onanlıyor, restoran, kafe olarak hizmete açılıyor. Çara da bunlardan birisi... Bir de Kara Nazar Paşa Konağı var ki olağanüstü güzellikte, 1756'dabir Ermeni paşasınınmış, pislik içinde, çökmek üzere duruyormuş, dört öğrenci şimdi burayı onanyor, adını Papirüs koymuşlar, ama ne belediyeden ne bakanlıktan pek ilgi ve yardım gördükleri yok. Hasan Süzer Etnoğrafya Müzesi de eski bir Ermeni tüccann evi. Antep'in çarşısı da bir âlem, neye elini atsan sana hediye etmek istiyorlar, bu krizde. Kazım Usta sedefli tahta kaşıklan tutuşturuyor elime, ısrarla para almıyor... Çağdaş'taki patlıcanlı kebap, trafik çay bahçesindeki katmer... Acaba şunlan paketleyip Istanbul'a götürsem mi? Niçin Antep'e özel yemek içmek turlan düzenlemiyorlar? Baharatçılar çarşısında bir yüz dikkatimi çekiyor, Ferda Çelik... Çarşının tek kadın baharatçısı... Önce aralannda kadın Baharatçı Ferda çarşının tek kadınu Gömlekçi Celal gerçek bir yetenek. istememişler ama Antep'in yerlileri destek çıkınca Ferda orada bannabilmiş... 'Acıya çok düşkün olduğumuz için baharat satışı çok, tabii bir de büyü malzemeleri var' diyor. Büyü için antut, kiriş (keçi bağırsağı) cin tırnağı (Kızıldeniz'de yaşayan bir balık pulu) çok satıhyormuş. Bir de çok satılan zahter var tabii bu da kekik oluyor... Antep'in ilginç kişilerinden birisi de Gömlekçi Celal... Penye Shovv'da gerçek bir şov yapıyor. Oradan seçiverdiğiniz kiloluk kumaşla on beş dakika içinde size bluzlar, elbiseler, pantolonlar dikiyor. Ölçü bile almadan. Bana da dikti ve ölçümü bile almadan yarım saat içinde teslim etti, tam oturdu üzerime... lki bluz, bir elbise, kumaşıyla birlikte 30 milyon gibi bir paraya mal oluyor ve tümü yanm saatte teslim ediliyor. Gaziantep'e gittiğinizde önce Bey Mahallesi'ni, sonra da Ferda ve Celal Usta'yı bir görüverin... Seveceksiniz... ^