Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
f* karşı da yapilabilecck en büyük saygısızlıktır. Yukarıdaki yazıyı bundan 15 yıl önce, Fatsa'nın devrimci belediye başkanı Fikri Sönmez'in (Terzi Fikri) cenazesininkaldınlması sırasında yaşanan tatsız olaylar üzerine yazmıştım. Köy imamı "dinsiz, Allahsız" olduğunu ileri sürerek cenazeyi Müslüman mezarlığına gömdürmek istememişti. Sonunda araya miiftü girerek cemaatin tanıklığına başvurmuş ve Fikri'nin ölüsü giderayakimanagetirilerekgömülebilmişti. Aradan geçen 15 yıl içinde Aziz Nesin, Can Yücel ve daha birçok tanrıtanımaz dostumuzu yıtirdik. Sonuncusu sevgili Mîna Urgan oldu. Aziz Nesin hayatta iken ışini sağlama bağlamış ve dini törenleri atlatmıştı. Can Yücel'e Datça'da, dualı, şiirli, şenlik1 i bir tören yapıldı. Önceden gözüne kestirdiği, denize bakan mezarlığa yerleşirken, imamın okuduğu dualara pek aldırdığı yoktu. Mîna Urgan için aynı şey söylenebilirmi bilmiyorum? Kitabında yazmış olmasına karşın, ailesine vedostlanna, dini tören istemediğine dair açık seçik bir vasiyet bırakmamış olmasının tek nedeni, böyle bir isteğin bizlerin başına yeni dertler açabileceği endişesiydi. En korktuğu şey yakınlarına, dostlanna yük olmaktı. Bu dertler göğüslenebilirdi. Ne yazık ki yapamadık. ÖDP'nin öniinde, yağmur altında yapılan tören tam gönlünegöreydi.Taburunukaplayankenarlan Arapçadualarlabezenmişyeşil örtünün üstü ÖDPbayrağı ve karanfillerle örtülünce rahat bir nefes aldığını biliyorum. tstiklal Caddesi boyunca, eller üstünde ve alkışlar arasındataşınması sırasında çocukluğunu anımsayıp keyiflendiğinden eminim. Cami faslı ve imam eşliğinde gömülme sırasmda, doğrusu aksayan, tarafları sıkıntıya sokan bir kabalık dikkati çekmedi. Alkışlar ve dualar birbirini izlerken ve gereğinden biraz fazlauzatılan Enternasyonal'i dmlerkende görünürde kimse rahatsız olmadı. Ama neresinden bakarsanız bakın bu garip manzara, benzer dunımlarda hep yaşadığımız gibi, zoraki bir uzlaşmaydı. Evet zarafetıne diyecek yoktu ama kaçınılmaz olarak ikiyüzlüydü. Yaşamı boyunca hiç ödün vermemiş, uzlaşmamış ve böyle eğilimleri zaman zaman abartarak mahkum etmiş olan Mîna Urgan, kendi cenazesinin camide başlayıp mezarhkta biten fashnı izleseydi acaba ne düşünürdü? Bana kalırsa en azından suratını asar, bize sessizce sitem ederdi. Bununhiçmiönemiyok? Türker Alkan " dini töreni sadece ölen için yapmıyoruz ki. Dini törenlerin amaçlarından birisi de uğurlayıcılan rahatlatmaktır" diyor (Radikal, 20.06.2000). lyi ama Mîna Urgan'ı uğurlayanlaren iyi böyle mi rahatlatılırdı? Hiç sanmıyorum. Mîna Urgan'ındostlarındanbirçoğununonunbu konulardaki hassasiyetini bilerek cenaze törenine katılmadıklarını çok iyi biliyorum. Türker Alkan gibi düşünen ve bu sessiz uzlaşmayı birhoşgörü işareti sayanlara, Türkiye'dehercamininTeşvikiyeCamii,hermezarlığın Aşiyan Mezarlığı olmadığını anımsatmakisterim. Bazı araştırmalara göre Türkiye'de dini inanç taşımayanlann oranı yüzde 3 'ü aşıyor. (Ali ÇavkoğluBinnaz Toprak. Türkiye 'de Din, Toplum, Siyaset. TESE V Yayınları). Bu aşağı yukarı iki milyon erişkin insandemektir. Bunlarınhiçolmazsabirbölümünün dini kurumların hoşgörüsüne sığınmadan gömülmek ve yakinlannı da böyle gömmek isteyebileceklerinden kuşku duyabilirmiyiz? Bu yaşamla ve ölümle i Igili bir estetik tercihtir, yargılanamaz. Kamu bu insani talebi karşı lamak zorundadır.^ Murat Dil, 6 Temmuz sabahı yaşamını yitirdL. . • • ı Murat Dil, Hediye Aksoy, Filiz Gülkokuer ve diğerleri... Cezaevinde hastalandılar. Tedavileri ya yapılmadı ya da geciktirildi. i Kimileri son anda tedavi için tahliye edildi. Acilen tedavi bekleyen 47 kişi var cezaevlerinde. Onlar ve yakınlan, CMUK Daha dortyıl öncesi, hastalık henüz ba^laınuırufu (Dil, solda). 399'un uygulanmasını bekliyorlar. Cezaevinde ölüyorlar B BERAT GÜNÇIKAN eyoğlu Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ninbirincikatında 11 nu| maralı odanın eşiğinde bekliyordu ölüm. Çünkü cezaevinde önce Hepatit B 'ye yakalanan, buna bağlı olarak karaciğerkanseri tanısı konulan Murat Dil için arftk geri dönuş yoktu. Yaklaşık bir ay önce tedavisi için biryıllığına salıverilen DiFinbilinci birgidipbirgeliyordu, dışanda olduğunun farkmda bile değildi... Odasının camlanndan sızan polis sireni sesleriyle ya vücudu kasılıyor ya da parmaklanylazafer işareti yapıyordu... Buza kesmişellerinibirannesitutuyor.birkardeşi, eli elsiz kalmıyordu; amaç, dışanyı hissetsin... Doktorlar zamanın son diliminden söz ediyordu: En fazla üç ay... Aynı doktorlar şöyle diyordu: "Hastamız buraya geç getirildi. Önceden getirilmiş olsaydı yaşama şansı daha yuksekolabilirdi." Ve 6 Temmuz günü saatler 03.00'ı gösterdiğinde Murat Dil yaşamını yitirdi. Murat Dil, 1996 'da, on iki tutuklu ve hükümlünün ölümüyle sonuçlanan ölüm oruçlanna destek amacıyla yapılan eylemlersırasındagözaltınaalındı.TlKBdavasında yargılandı ve 21 yıl hüküm giydi. Önce Sakarya Cezaevi 'nde kalan Dil, depremin ardından Gebze Cezaevi 'ne nakledildi. Hepatit B tanısı da bu cezaevinde konuldu. UlucanlarCezaevi'nde on tutuklt ve hükümlünün öldürülmesini protestc için yapılan açlık grevine katıhnca hastalığı daha da ilerledi. Sonunda CMUK'urı "Ce2aevinde tedavisi mümkün olmayar bir hastalığa yakalananlann cezalannın ertelenmesi"ni içeren 399. maddesine dayanarak tedavi için bir yıllığına tahliye edildi. Murat Dil "münferit" değildi. Cezaevinde, rahim kanseri tanısı konulan ve uzun uğraşlar sonucu tedavi için salıverilmesi sağlanan Hanım Baran, kısabir süre sonra yaşamını yitirdi. Uğur Gündoğdu, Mehmet Canpolat, Çetin Güneş, Ümit Doğan Gönül, Kalender Kayapınar, Yunus Ya L. Büyükdağ 'ut gözleri tedavi edilmedL Sevgi tnce, kalbine yaktn iki kurşunla yaşama savaşımı veriyor, şimdi dışaruta ama...