19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEMMUZ 2000. SAY1 746 'Uİdu ya, öy küleri okudu ya... Karanlık bastığında babasını gözlerdi, zıkgetirecek.Gelemezdibazen. "Yolver;isi"ni ödeyememekten kimi zaman. Vergii vermeyenleri gözaltına alırlar, önce kara;ola, sonra Aksaray' a gönderirler, hükümet .onağının altında merdivenlerin altında yaınrlardı. "Kapıaltı" derlerdi oraya. Babası ;elmedimi,küçümencik Mahmut da "yıldı.altı" olurdubozkırsoğuğunda: "Geceleri, eşeğın palanına sardığım uzun ırganın bir ucunu bıleğime, diğer ucunu da urkoyununboynunabağlardım. Kurt gelir,e, sürü ürkecek, urganı çekecek ve beni de lyandıracaktı." 89 yaşındaydı, ilçe pazanna gönderdiler, iç kilo buğday satmaya. Aksaray, yürüyerek 5 saat çekiyor. Konu komşu gece birlikte yoaçıktılar. Dönüşütekbaşınayaptı: "Çoban olduğum için, geceyi dağlarda, arlalarda geçirdiğim için alışkınım. Kuzu çütmediğim yıllarda da tarlada ırgatlık ya)anlara, ekin biçenlere, Parakaya'ya, Ak/ar'a azık götürürdüm. Üsseyin Emminin, JÜndeliğionkuruştanYabarakçıOsman'ın ;iftini sürdüm aylarca. Şaban Usta'nın çırakığını yaptım bir yıl. Çobanhk süresince bir ıafta, on gün, 15 gün köye hiç dönmediğim >lurdu." Çobanhk yüzünden okuldan da kalırdı... \nneannesi, Hatçe ebesi ıle sırtta sele bahçeere domates, salatalık almaya giderken •nuhtar Kadir Demir soyadı demirci ustalı»ındangelirdi "Haççakadın" derdi, "ToruIU hazırla, artık millet okuyacak!" Dediğini de yaptı. Bir imeceye girişildi ki, sormayıngitsın! Köylüseferberoldu. Atarabalan, öküz arabalan çevre köylerden kavak ağacıtaşıyor.çukurkazılmışfokurfokurkireç yakılıyor, temel taşlarla dolduruluyor: Köyün çocuklan okuyacak... Muhtarın, köylünün yaptığı gönülden de, zaten o yıllarda Köy Okulları Teşkilat Yasası'nagöre ço;uğunu ilkokula göndermeyene hapıs var bir yandan da. Mahmut, okulu, okumayı; öğretmenleri de onu çok sevdi. llkokul son sınıfta, yine sürüyle ilgilendiğınden mezuniyet sınavlanna giremedi. öğretmeni Mehmet Ertem, Köy Enstitüsü'ne gitmesini istiyordu oysa. Mahmut da. Ama, son sınava giremedi, okulubitiremedi ki! Mehmet Ertem, Aksaray'dan habergönderdı: " Okula gitsin, kütük defterinin arasındaki mezuniyet kağıdını bulsun." Kim demiş mezun olamadı diye? 1943' ün Ocak ayıydı. Kar yağmıştı. Gece kan çiğneye çiğneye Aksaray'a gittilerüç arkadaş: Mahmut, muhtarın oğlu Abdullah Demir, Zeki Çar. Hana vardılar: "Sarav'ın Hanı'na gittik doğruca. Hancınınözel odasındasobayanıyordu. Başımızın sargısını çözüp oturduk. 'Hızmat?' dedi Hancı. Anlattık. Güldü: 'Birkaçsaatısının, dinlenin de dönün köyünüze. Suç sizde değil, kış günü sizi yola çıkaran deyyus babalannızda' diye ekledi. Köy Enstitüleri'nin, çocuklan lüzumsuz yere çahştıran, onlann sağlığı ile oynayan, ne olduğu belirsiz yerler olduğunu söyledi. Abdullah Demir, söylenenlere kandı, gerı döndü. Biz, Zeki ile girdik enstitü sınavlanna." Sınav kağıdma, "Ben Köy Enstitüsü'ne gidip okuyarak öğretmen olmak, köyüme yararlı işler yapmak ıstiyorum" diye yazmıştı. Mart ayında sonuçlar geldı. Kazanmıştı. Her ne kadar babası ılkin " Bu köyün toprağı, senın gıbı daha çok itı doyurur" diyorsa da, bir tabancası vardı, 13 lıraya sattı onu, harçlık yaptı, Mahmut okusun diye. Aksaray'a gıttıler babasıyla. Şipşakçıda yanyana fotoğraf çektirdıler. Ereğli'de, TorosDağlan'nıneteğındekılvrız Köy Enstitüsü'ne yazılacak. Üstü açık bir kamyonun yatak verdiler... Çukur kazıp fidan dikerek, buğdayarpa ekip biçerek, çatı çatıp makas birleştirerek, kiremit döşeyip çatı kapatarak, okuyup öğrenerek, düşünüp tartışarak geçiyordu günler. Kütüphanede kitaplar, dergiler, gazeteler. 1935 yılındakı Yücel dergilerini kanştınyor. Kısa öykülere düşkün Mahmut. öğretmeni Abdülkadir Ariç, "Senneanlıyorsunbunlardan? " diye soruyor. Yanıt hazır: "Anlıyorum ve seviyorum" Okuduklanru paylaşıyor da. Ahır nöbetlerinde arabacı lara Kuyucaklı Yusuf'u okuyor. öğrenciler yönetiyor enstitüyü. öğrenci başkanlığı var, kolda bant. Hele okul başkanlığı sırası geldi mi, öğretmenler, müdürlerbile başkana bakıyor. öğrenciler zamanında kalktı mı, işliğe giden gitti mi, dersliğe varacak olan vardı mı... Hepsi hepsi, ondan soruluyor. Tam bir hafta haaa, nefesini keser adamın. Kültür başkanı oldun mu da, kütüphaneden çıkmayacaksın... Dergıleri, Cumhuriyet'i, Ulus'u, Son Telgraf ı, günlük gazetelerin tümünü inceleyeceksin. Hafta sonunda, eğlence başlamadan önce bütün güncel olaylan öğrencilere anlatacaksın ki, bilgilensinler yurtta ne olmuş, dünya nereye gidiyor bir bir... Mahmut kültürbaşkanıyken, Hüseyin RahmiGürpınar'ın, HalıtZıyaUşakhgil'in, Mahmut Yesari 'nın kaybını duyurmuştu arkadaşlanna... Akşamlan toplanıyorlar meydana, akü ile çalışanradyonuncızırtılısesinekulakveriyorlar. Savaş haberleri, Nurettin Artam'ın sunduğu "RadyoGazetesi"nde: " Sevgili dinleyiciler, San Fransisko Konferansı çalışmalanna devam ediyor." Artam, son sözlerini" Şen ve esen kalın " diyebitiriyor. "Esen" sözcüğünüılk kezorada duymuştu zaten. Sürahıyı de, kontrplağı da... Tonguç Baba, köy çocuklannı öğretmenlerebileezdirmemişti, "Bunlarinsan.öfkelenerek, bağırarak, çağırarak olmaz"demişti hem. öğretmenlerle banka oturur konuşurlar, hatta tartışırlardı açıktan. öğretmenler dosttu, arkadaştı. özgürlükle gelen özgüvendi dergilere, gazetelere gönderilen şiirler... Sı vas 'ta Yay la, Ankara'da Ülkü, Edirne'de Köy Postası, Eskişehir'de Türk'e Doğru dergileri yayımlanırdı. Şak diye çıkardı gönderdıği şiirler. " Sabanın T\ıtağında"ydı ılk şiirlerinden bi Fikret Otyam, Mahmut Makal ve Yaşar Kemal 1951 yılında Gülhane Parkı 'nda... şoformahallini ayarlamış babası. Mahmut, ılk kez binecek motorlu araca... "Köye kaymakam gelecek" demişlerdi de, "Kaymakam" dedikleri,dükkancıDeli Osman' m evinin önünde duran araba mıydı, ıçinden çıkan insanlar mı? Kaymakam Aksaray'a dönerken, başlanndaki Elmacı'nın Ahmet, arabanın egzoz dumanlan arkasından kan ter içinde koşarlarken uyarmıştı: "Çok koklarsanız kırçar sizi..." Vali gelmişti bir kez de arabasıyla. Urkiye Nine, arabanın fannı okşamıştı, "Amanın valınin de kocakocagözleri varmış" diye. Amcası Kör Derviş, Urkiye Nine'yeyukan dan bakmış, bilgili bilgili konuşmuştu: "Validediğinadamdanolur. Içeride'muhtann odasında öğün yiyor. Bunun adına da demikrasiderler..." BugünAksarayEreğliarası 1.5 saat çekiyor. Tam2 günde vardılar Ereğli'ye. Manyetolutelefonla Ivriz'e ulaşıldı. Borlu arabacı Davut Ağa, enstitüye götürdü onlan. 23 Mart 1943 'te, hafîf kar serpintisi altında enstitüye duhulettiler. Bir varilde su ısımyor, altında odunlar gürül gürül. Yundular, yıkandılar. tç çamaşın verdiler, pantolon verdiler, Kayseri bez fabrikası ürünü boz gömlekler verdiler, ranzada ri. Bir aile fotoğrafı, Demirciköy... Hüseyin Cahit Yalçın'ın yönetimindeki Taningazetesinin "Genç Kalemler" sayfasında da yayımlanmıştı dızeleri, ama Varhk'a,YaşarNabiNayır'adişgeçirmekkolay değildi. "Dergici Bay Yaşar" derlerdi ona. Titizdi. Ince eleyip sık dokurdu. Mahmut, şiirlerini gönderdikçe, mektup yazıyordu: " Evladım, şiirlerin içinde çok güzel dizeler var. Sözgelimi, yele yele dolanınz, bulgur bulgurolurtoprakgibi. Ama, yine deşiirin güzelliğineenşememişsin. Düzyazıyı denesen..." Enştitüden mezun olmadan en az bir yıl önce nerede çalışacaklan belli oluyordu. Enstitüyü bitirir bitirmez Aksaray'ın Nurgüz köyüne atandı. Köye duhulü 30 Eylül 1947. Nurgüz'de öğretmenhk yetmez. Yazmak gerek. Ilk yazılannı 1948 Mart ayında gönderdi Varlık'a. Mayıs'tadayayımlandı: "Bir Köy öğretmenının Notlan." Ilk kitabı 1950'nin Ocak ayında çıktı: "BizimKöy." Küçükken martta, nısanda köyün çevresini çiğdem keserdi, sapsan. Nacaklatoplardı onlan, eşe dosta çoban armağanı. Mahmut Makal'ın "Bızım Köy"ü 50. yılında 14. basısını yaptı, insanca yaşamak ısteyenlere toplumcu yazann armağanı. ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle