Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Salı Pazan mı, yoksa Cuma Pazarı mı? Ikinci Dünya Savaşı 'tun ardından herpazar kuruluyor Porta Portese... Savaştan sonra her pazar... YAZIVE FOTOĞRAFLAR: MtNE TÜRKİLt P azar günleri, malum. Kentin üzerindeki o canlılık, hareketlihkbir yere saklanır. Ara ki bulasın, üstelik o kentin yabancısıysanız, iş daha da zorlaşır. Pazar günleri ne yapılır bu koca kentte, diye düşünür durursunuz. Klasik tatil kaprisi vardır üzerimizde, kolay kolay yerdebeğenmeyiz.Üstelikbirde pazar rehaveti, durgunluğu. Bazı kentler izin vermez bu durgunluğa. Roma, Londra, Paris, Istanbul gibi. Bir yerlerde yaşatır canlılığı ziyaretçilerine. Tıpkı Roma'da her pazar kurulan Porta Portese pazan gibi. risidir pazar yerleri. Fark etmez, dünyanın neresinde olursa olsun. Üstelik o kentin tüm renklcri pazarda bedava. Porta Portese pazanna "Piramide" metro ıstasyonunda indikten sonra yaklaşık 1520 dakika yürüyerek ulaşılıyor. Geçmişe dair uzun bir öyküsü yok Porta Portese'nin. Sordum soruşturdum, herkes aynı şeyi söyledi: "tkinci Dünya Savaşı'ndan sonra her pazar kuruluyor." Adını Portese Renkler pazarda bedava... Işin kolayına kaçmamak bu, baştan teslim oluyoruz,ogürültüye,dağınıklığavekargaşaya. Tıpkı yaşamın kendisi gibi, akışına göre gidiyor. Hiç akhnızda yokken, bir eşya karşınıza çıkıyor ve sizın oluyor. Ya da bir turlu istediğiniz, ayaklannıza yorgunluktan kara sular inse de, karşınıza çıkmıyor, razı olup elinizdeki torbalarla terk ediyorsunuz pazan. Pazar kültürü, o ülkenin tüm renklerini, canhlığını bir anda, tek bir mekânda sunuverirbize. Görmek isterseniz, bir sokak göste Roma'da her pazar bir keyif yaşanıyor. Adı "Porta Portese". Geçmişin gizemi, bugünün canlılığı bu pazarda yaşıyor. Satıcı îtalyanca bağınyor. Ama çağn aynı. "Gel vatandaş, sen de gel." Her şeyiyle çok tanıdık bir görüntü. Renk cümbüşünde alışveriş keyfi... Her şey rengurenk. kapısmdanahyor, 1630yılındaPapaUrbana VIII adına yaptınlan bir kapıdan ıçeri girdiğiniz anda, bambaşka bir Roma manzarası çıkıyor karşınıza. Aslında biraz tanıdık bir manzara bu, bir Salı Pazan ya da Cuma Pazan ' ndan pek farkı yok. Mallanmn en kaliteli olduğunu iddia eden satıcılar ve tezgâhlann arasından en iyisini yakalamaya çalışan alıcılar. Her şey darmadağınık ve rengârenk. Sanki tanıdık bir pazar sesi. Dil farklı olsada, çağn aynı. "Gel vatandaş sen de gel." Sadece ses mi, kokusu bile aynı. Tamam işte, dekor tamam. Kestane, mısır, fistık ve yanında limon var. Kestaneler taneyle satılıyor. Fistık şeker ile kavruluyor. Ne yazık ki, simitçi tezgâhı eksik. Bu renk, yiyecek cümbüşüne takılıp, dosdoğru gittiğiniz anda, Porta Portese'nin tüm özellığıni kaçınrsınız. "Bitti bitecek" derken o upuzun pazann sağ tarafma kıvnldığınız anda, Italyan pazan farklılığını ortaya bir anda koyuyor. Sanki ifadeler ve satıcı tipleri birdenbire değişiyor. llk göze çarpan, "Resistenza" yanı "tkıncı Dünya Savaşı'ndaki Direniş Hareketi Dönemi"nin izleri, partizan şapkalan, mataralar, botlar, pipolar o dönemin bir simgesi olarak tezgâhlarda yerlerinı almışlar. Sadece satılan mallar değil, satıcılar da