04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kadartaşıyamazlarmıydı?.. Ne var ki "kültürel miras" denilince, sadecetarihi yapılann "fizik konumlantıı" anlayabilen, (ki, bu noktayabile zorlukla gelebildiler) aynı yapılan ortaya çıkartan "insan uygarhğının" ise ne anlama geldiğini kavrayabilmekte hâlâ büyük sıkıntılar çekenlerin, yeni Halfeti' yi kurarken eskinin kazanımlanna duyarlı olmalarını da beklemek galiba boşunaoluyor... Böyle olduğu için de şimdi Karaotlak denen bir düzlükte, tabeladaki adı yine Halfeti olan, ama kendisinin ne olduguna kimsenin karar veremediğı kültür yoksunu ve insan sevgisinden hiç nasibini alamamış çirkin ve sıradan bir yerleşme kurulmuş durumda... EN UZUN BELGESEL... Halfeti, Şanlıurfa'ya bağlı Fırat Nehri'nin kıyısında bir ilçe... 2000 yılında Fırat'ın iki yanında yer alan 41 köyle birlikte Birecik Barajı'nın sulan altında kalacak. Bu köyler Şanlıurfa, Gaziantep ve Adıyaman illerine bağh... Birecik Barajı'ndan etkilenecek insan sayısı 30 bin civarında.. Birecik Barajı'nın inşasına 1996 yılında başlandı. Baraj 1 Kasım 1999'da su tutmaya başladı. Barajdan etkilenecek yerleşim yerlerinde yeniden yerleşim için başlatılan bir proje BM Kalkınma Programı (UNDP) desteğiyle, GAP Idaresi tarafından sürdürülüyor. 1997 yılında bir sivil proje grubu, sudan etkilenecek köylere giderek gelecek yaşamlanyla ilgili isteklerini ve beklentilerinı tespit etti. Böylece GAP Idaresi tarafından bölgenin Baraj Gölü oluşumundan sonraki geleceğiyle ilgili bir "Alt Bölge Gelişme Planı" hazırlandı. Bu çalışmalarda köylerini taşıma isteğı gösteren Şanlıurfa'ya bağlı beş, Gaziantep'e bağlı bir köy kendi coğrafyalannda daha üst kotlarda yeni köylerini kuruyorlar. Oaha önceleri barajda topraklarını kaybedenler Türkiye'nin herhangi bir yerine gönderiliyoriardı. Bu kez üst kotlarda kalan toprak ve meralannı kullanabilecekler. TRT yapımcılarından Kerime Senyücel'in "HalfetiSuya Dönüşen Topraklar" belgeseli bu değerli yörenin sular altında kalışını adım adım kaydediyor. 19972001 dönemini kapsayacak belgesel dizi içinTRT'de 6 saatlik bir betacam, fotoğraf ve dia arşivi oluşturuldu. Böylece bölgenin doğal, toplumsal ve tarihi değişimıni, bölgeden seçilen ailelerın yaşamlanna barajın getirdiğı değışikliklerı adım adım izlemek mümkün olacak. Bölgenin her yıl helikopter çekimleri de yapılıyor. Belgeselin bir özelliği Fırat'ın iki kıyısında Halfeti belgeseliniçeken TRTekibL. yaşananların seçilen kişiler ve ailelerin yaşamlarında da ızlenıyor oluşu. Belgeselin yönetmeni Kerime Senyücel ve ekibi nisan ayının sonunda bölgenini insan, çevre ve kültür değişımini ekrana getirmek için bölgede yeniden çekimlere başlıyor. 1 Kasım 1999'dan itibaren su tutmaya başlayan barajdan artık köyler etkileniyor. Baraja en yakın köylerin halkı ise taşınmaya başladı. Daha önce iki bölüm halinde TRT 1 'de yayımlanan Halfeti belgeseli mayıs ayı içinde GAP ekranında tekrarianacak. Bölgede izlenen ailelerin yeni yaşamları ise 2001 'de ekrana gelecek.^ Umutlan da engelledltor... Yine, geçen Eylül (1999) ayındaki ziyaretimize dönersek, Belediye Başkanı Mehmet Gökçek'in Halfeti'nin tarihi meydanında durup, parmağıyla "suyun yükseleceği yeri gösterirken" ortalığı saran sessizliği unutmakmümkünmü?.. Sadece evleriyle değil, camileri, hamamlan, eski dükkânlan, sokaklan, merdivenleri, meydancıklan, çeşmeleri ve "herşeyiyle" Anadolu insanının bu ülkeye "tarihsel bir emekle" armağan ettiği bu müze kentte, Birecik Barajı'nın Fırat'ın suyunu tutmaya başlamasıyla birlikte "boğulma sürecine" geçilecek. Son gelen haberlere göre de Nisan (2000) ayında başlayacak bu süreç, yazın sonlannadoğru Halfeti'nin sular altında kalmaya başlamasıyla sonlanacak... BaşkanMehmetGökçckdıyorduki: "Tek tesellimiz, kentin tamamının değil, şu caminin bulunduğu meydana kadar olan kıs «•" ZEUGMA'NIN MOZAİKLERI.. Son günlerde yazılı ve görsel medya, siyaset arenasında esen sert rüzgârlarla o kadar meşgul ki, Zeugma antik kentinde ortaya çıkan olağanüstü niteliklere sahip mozaik eserierin büyük bir bölümünün, Birecik Barajı sulan altında kalacağını hiç umursamamaktadır. Sadece Cumhurıyet gazetesinde yer alan haberlerden izleyebildiğimız bu kazıların ortaya çıkardığı eksiksiz mozaik döşeme panolardan bir tanesi dahi, koskoca bir müze inşa etmeye yetecek değerdedir. Oysa, 18 kişılik küçük bir ekiple kazıları yürütmeye çalışan Gaziantep Arkeoloji Müzeleri Müdürü Sayın Hakkı Alkan'ın söyledıklerine göre, çıkanlan örneklerin, yok olmaya bırakacaklarımızın çok küçük bir bölümü olduğu anlaşılmaktadır. Gözden çıkardığımız bu kültür varlıklarının, ınsanlık tarihi açısından ne ölçüde değerli belgeler olduğunun ayırımında olmayan sıyasetçılerımızın ve yöneticilerimizin, kendi yüzeysel kültür birikımleri içinde, olaya yaklaşımları ve ılgilerinı olumlu bıryöne çevirmelerı, ne yazık kı, pek olası görülmüyor. Oysa, bu eserierin su altında kalacağı güne kadar, çok daha hızlı ve bilimsel nıteliklı çalışmalar yapılarak, tek bir mozaik parçasını bıle sulara terk etmemek olasıdır. Ülkemiz, gerek uzman, gerek maddı olanakları açısından bunun kolaylıkla üstesınden gelecek düzeydedir. Kazılara 18 kişiyle değil, gerekirse 118, hatta 1018 kışıyle devam etmek gerekir. önümüz yaz. Kışa. kadar tüm eserierin kurtarılması sadece parasal bir sorundur. Türk arkeologlarının ve mimarlarının bu ulusal göreve seve seve koşacaklan kesindir. Aynı şey Hasankeyf için de söz konusudur. Hükümet ve Kültür Bakanlığımız hiçbir şey bilmese bile, dünya arkeoloji âlemine çağrıda bulunup, onlara olanak tanıyabilir. Kuşkusuz, bu onur kırıcı davranışa gerek yoktur. Ülkemiz para babalanna, sadece para kazanmanın marifet olmadığını, bu ülkenin kültürel ve doğal varlıklarının korunmasından da sorumlu olduklannı hatırlatmak yeterli olabilir. Kaldı ki, Zeugma ören yerinde bu eşsiz eserierin varlığını bile bile onların su ve çamur altında kalmasına ızin vermek, 2863 sayılı "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu"nun 6. maddesinin "a" bendine göre, ağır bir suçtur. Yasa, söz konusu madde ile, 1900 yılından evvel inşa edilen tüm taşınmaz kültür varlıklarının, herhangi bir koruma kurulu karan aranmaksızın, "korunması gerekli taşınmaz kültür vaıiığı" olduğu • hükmünü getirmiştir. Bu nitelik yargı organları tarafından bile kaldırılamaz. Yasa, herhangi bir taşınmaz variığın "korunması gerekmediği" hususunda, sadece koruma kurullarını yetkili kılmıştır. Zeugma ören yennde bulunan mozaik panolann korunması gerekli olmadığını söyleyecek tek bir koruma kurulu üyesi bulmak olası değildir. O nedenle, Zeugma ören yerinde son mozaik tanesi çıkanlıp müzelerimızde korumaya alınmadan, Birecik Barajı'nda su toplanmasına izin verilemez.^ H. BESİM ÇEÇENER (Mimar) Baraj ve sular altında kaybolacak olan Roma kenti Zeugma.. Suya döniişecek bir Halfeti evL.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle