Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERCt Yüksek tavanlı mermer taşlık hâlâ oradaydı, tahta merdiven de... Kayane ile Azat, evin sahipleri öyküden çıkıp gideli yıllaroldu... Ev bukez yazanyla buluştu... Jaklin Çelik'in Aras Yayınlan'ndan çıkan "Kum Saatinde Kumkapı" kitabının ilk öyküsü "Kirahk Ev"i yayımlıyoruz. Ev, anılara vefasını sunar gibi hâlâ soluk alıp | veriyor... Kumkapı'da bir ev G enç kadm, cumbalı ahşap evin önünde durdu. Dört katlı binayı aşağıdan yukanya süzdü. Elini tuttuğu çocuk, iki katlı tahtakapının önünde ufacık kalıyordu. Kadın, "Herhalde burası." diye düşündü. Kapının yanındaki ipi iki defa çekip bıraktı; çıngırak üç dört defa vurdu. Çocuk, gözlerini ipe diktı, bütün çabalanna rağmen sesi çıkaran çıngırağıgöremedi. Alelacele üstüne başına son bir çekidüzen verdi genç kadın. Çocuğun cebindeki mendilın yerinde durup durmadığmı kontrol etti. "Burnun akarsa sil kızım, olurmu?" Çocuk; "olur" dercesine başını salladı. Elini cebine sokup mendilini sıkı sıkıya tuttu. Çok geçmeden, geniş, kocaman tahta kapı önce "şlink" sonra "şlank" sesiy le aralan • • • dı. Tavandaki delikten sarkan ip, kapmın açılan kanadındaki kılidin diline bağlıydı. BöylelikJe, ipyukardançekildiğinde, demir dil kapının sabit kanalı üzerindeki raydan kurtulup ardına dek açılıyordu. Çocuk, kapı açıldığında yüzüne vuran serin havayı hissetti, gördüğü manzara büyüleyiciydi. Annesi, yüksek tavanlı mermer taşhğa adımını attı, tahta kapıyı yavaşça yerine itti. Bu defa kapı "şlank" sesiyle kapandı. Sağlı sollu iki tahta merdiven yukanya, birinci kata çıkıyordu. önlerinde duran iki taş basamak, iki metrekarelik, sağında ve solunda iki küçük bölmcnin bulunduğu iki tahta kapılı sahanlığa iniyordu. Daha önce banyo olarak kullanılan bubölmeler, merdiven boşluğundan yararlanılarak yapılmıştı ve şimdi odunluk olarak kullanıhyorlardı. Merdivenlerden ağır ağır inen birinin ayak sesleri duyuldu. "Ev sahibi herhalde." diye düşündü kadın. Tek basamakla indikleri ikinci büyük taşhğa indiklerinde, çocuk usulca annesinin elinden sıynhp, sol dip kısımdaki bahçe kapısınayöneldi. Güneş ışıklan içerdeki nem kokusuyla yüzüne vuruyordu. Hemen solda, duvann üzerindeki örümcek tutmuş taş rafta renkli birtabak ilişti gözüne. Elini uzatıp almak ıstediğınde tabak yere düşmüştü bile. Arkadan, yaşlı, kısık, tizbir ses: "Dokunma ona, bak ne yaptın!" diye bağırdığında, çocuğun ilk gördüğü, annesinin yüzündeki o mahcup ifade oldu. Genç kadın alt dudağını ısırarak, tabağı yerden aldı ve rafa, tozlann arasındaki temiz kalmış dairenin üzerine özenle yerleştirdi. Küçük çocuk, sesin sahibi yaşlı kadınla göz göze geldiğinde, sesi gibi yüz ifadesi de hîç hoşuna gitmedi. Kadının açık renk sabahlığının altındaki vücudu kaskatı kesilmiş, elleri titriyordu. Bembeyaz saçlı, pamuk tenli bu kadının, kendisinden pek hoşlanmadığınıanlamıştı.Zatenbunufazlasıylabellideetmişti. Yaşlı kadın evi kiralamak için gelen genç kadınadöndü: "Ben evımde çocuklu aile istemiyorum." dedibirçırpıda. Genç kadının yüz ifadesinde, eteğine yapışmış duran çocuğuna karşı bir suçlama yoktu artık. Yaşlı kadın evinde kesınlikle çocuk istemiyordu. Onu ikna etme girişimlcri boşuna olacaktı. Bu sert çıkış karşısında, iki çocuğunun dahakendisiyle gelmek istediğini, utanma belasına onlan eve bıraktığını nasıl söyleyebılırdi genç kadm. Kısa sürcn sessizliği, tahta basamaklardan aşağı inmekte olan terlik sesleri bozdu. "DiginAzat,ures?"(*) "Hosem Kayane, yegur!"(**) Çocuk, gözlerini fal taşı gibi açtı. Ayak seslenni dinledı. Anlamadığı bir lisan konuşan biri giderek yaklaşıyordu. Bu ikinci yaşlı kadının suratından önce siyah file terliklerine diktı gözlerini. Kayane, Azat'adönerek, lstanbul Ermenılennınşivesiyle: "Ev içın geldiler?" diye sordu. Azat memnuniyetsizlikbelirten bir edayla: "E he..." demekle yetindi. Kayane bu cevabı aldıktan sonra genç kadına: "Haysınız?"(***)diye sordu. Şaşalayarak sorusunu düzeltmeye koyuldu hemen. "Yani Ermeni misiniz, demek istedim..." Genç kadın bu sorudan biraz sıkılmış gibiydi. "Kocam Hay, ben Süryaniyim." Bu defa iki yaşlı kadının gözleri fal taşı gibi açıldı. Şaşkın bakan iki çift göz genç kadınadikildi. Kayane: "Siz de vaftiz oluyorsunuz?" diye sordu. Genç kadm şaşırmıştı. "Tabii ki, bütün Hıristiyanlar gibi." Evi kiralamaya gelen bu genç kadın, anlam veremediği bu soruya şaşırmış, bu iki yaşlı kadına bakıyordu. Kayane kendini hemen toparladı. "Bilgisizliğimizi bağışla kızım. Azat da, ben de daha önce bir Süryani 'yle tanışmarnıştık. Oğlan senindir?"